Nuri Günay yazdı: İYİ Parti tarih yazamadı, tarih mi olacak?

İYİP’in geçen dönem iktidar ortağı olmak istediği hakkında bildiğimiz en somut şey. Ama iktidara geldikten sonra ne yapacağını, ideolojisinin ne olduğunu ülkemizin en temel sorunlarına dair ne dediğini hiç öğrenemedik. Bu haliyle siyaset yelpazesinde ne AKP, ne MHP, ne de CHP gibi bir yer tutamıyor.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in geçen yıl Vahdettin’le ilgili yaptığı konuşma, İçişleri Bakanlığı’nın açtığı soruşturmayla tekrar gündeme geldi. Konumuz bu değil, o dönem Meral Akşener’in yaptığı yorumu hatırlatacağım. Şöyle diyordu: "Ben inkılap tarihi hocasıyım. 'İhanet içinde olabilirler' şeklinde söylenseydi sorun yoktu ama 'ihanet ettiler' şeklinde hüküm cümlesi olarak kurduğunuzda toplumu kutuplaştırabilir."

İYİ Parti’nin ayakta kalmaya çalıştığı siyasal zemini iyi anlatan ifadeler. Bir tarih hocasının tarihi meseleleri ya da kişileri “ihanet”, “hain” gibi nitelemeler kullanmadan anlatmaya çalışması doğru olandır. Fakat Akşener bunları hocalığından değil de İYİP Genel Başkanı olmasından kaynaklı söylüyordu. Ülke seçimlere doğru giderken kolayca kırılabilen muhafazakârları kızdırmamak, aynı anda laik duyarlılıklara sahip milliyetçilerin adresi olabilmeye çalışmak böylesi zorlama bir yorumun nedeniydi.

2017 yılından bugüne siyaset yelpazesinde yer alan, sıklaşan seçim takvimiyle gücünün çok üzerinde etkiye sahip olan, ittifaklar siyaseti sebebiyle ne başarısı, ne de başarısızlığı doğru düzgün tartışılamayan bir partiden söz ediyoruz.

Son günlerde yine çokça tartışılıyor; istifalarla, çeşitli yolsuzluk iddialarıyla ve bir nevi çözülüşle. Çeşitli yerellerden ve partinin üst kadrolarından istifalar artarak sürüyor. İstifa konusu İYİP’in hep gündemindeydi. Ümit Özdağ, Aytuğ Atıcı gibi isimlerin istifaları gündemin üst sıralarını meşgul ediyordu. Artık hiçbir istifanın ciddi bir etkisi olmuyor. Bahadır Erdem gibi önem atfedilen bir ismin istifası bile beklenen bir hadiseymiş gibi karşılanıyor. Varlığını ve gelişmesini AKP’ye muhalefet etmeye borçlu bir partiden istifa eden milletvekili İdris Nebi Hatipoğlu gibi isimler AKP’ye geçebiliyor.

Adnan Beker, Aylin Anıl Arslan’ın ardından istifa edebilecek isimler arasında Ümit Dikbayır, Uğur Poyraz, Seyithan İzsiz, Salim Ensarioğlu’nun da adı geçiyor. Ümit Dikbayır taciz iddiasıyla disipline sevk edildi. Dikbayır’ın yolsuzluk yapıldığına dair iddiaları da kendisine yöneltilen suçlamalar kadar ağır.

Akşener bir konuşmasında “Ya tarih yazacağız, ya tarih olacağız” diyordu. Şimdiye kadar ilki olamadıysa ikinci dediği mi oluyor?

BAŞARISIZLIĞIN GÖRÜNMEDİĞİ 6 YIL

Bir parti için 6 yıl kısa bir zaman dilimi. Bahsettiğimiz parti tutarlı bir siyasi çizgide devam eden, kapatmalardan kaynaklı başka bir isimle devam eden örneklerden değil.

Bugünkü çözülüşünün dinamikleri en güçlü olduğu zamana dayanıyor.

İYİP, MHP içi muhalefetin sonucu olarak doğdu. 7 Haziran 2015 seçimlerinde MHP’nin oy oranı yüzde 16’ydı. Bu oran parti içi muhalefetin yükselmesi için yeterliyken 1 Kasım seçimlerinde yüzde 10 barajı zar zor geçilince kendisini alternatif gören isimler muhalefet bayrağını yukarıya kaldırdılar. Meral Akşener, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ bu isimlerin başında geliyordu. Devlet Bahçeli MHP’nin girdiği kurultay sürecinde, iktidarın malum yargı desteğiyle koltuğunu korudu. Bu süreç aynı zamanda Cumhur İttifakı yolunun taşlarının döşendiği bir dönemdi. Ardından Özdağ, Akşener, Oğan MHP’den ihraç edildi.

MHP’de muhalefet eden isimler arasında Meral Akşener diğerlerine göre birkaç adım daha öndeydi ve onun genel başkanlığında Ekim 2017’de İYİ Parti "Türkiye İyi Olacak" sloganıyla kuruldu. Parti, MHP içi muhalefetten doğmuştu ama MHP alternatifi olarak yola devam etmeyecekti. Kurucuları arasında eski AKP’li, ANAP’lı, DYP’li, CHP’li isimler de vardı. Ülkücü kadrolar, muhafazakârlar, laik duyarlılığa sahip milliyetçi orta sınıflar, ırkçılar böyle bir merkez sağ partide bir arada durabilecek miydi? Ümit Özdağ gibiler kısa zamanda ayrıldı.

Eski MHP’lerin, AKP’lilerin yeni bir muhalefet partisinde yer almasının en önemli motivasyonunun mevcut yapılarda kendilerine yer bulamamalarından ve İYİ Parti’nin AKP sonrası mutlak iktidar ortağı olma vaadinden kaynaklandığını düşünüyorum. İktidar ihtimali kalmadığında ise birçok isim aslına rücu ediyor ya da mevcut iktidarın safına geçiyor.

Başka ihtimallerle tarihi kurgulamak fantastik oluyor ama insan ister istemez bazı gerçekleşmemiş ihtimalleri tekrar tekrar düşünüyor. Mesela Akşener MHP Genel Başkanı olmayı başarabilseydi AKP-MHP ilişkisi, dolayısıyla Akşener’in AKP ile ilişkisi nasıl olurdu?

Devam edelim, İYİP kuruluşundan kısa süre sonra CHP’nin desteğiyle seçimlere katılabildi. 2018 seçiminde %9.96 oy oranıyla 43 milletvekiliyle mecliste yer aldı. Merkez olma iddiası taşıyan bir parti açısından başarısız oy oranı baskın seçim de gerekçe edilerek fazla tartışılmadı. Aynı şekilde partinin lideri konumda olan Akşener’in cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 7,29 alması da çok konuşulmadı.

Ama Akşener seçimler sonrası pozisyonunu güçlendirecek başka bir adım attı. Kurultay yapılması kararını açıkladı ve aday olmayacağını söyledi. Akşener yoğun bir ikna sürecinin ardından tek aday olarak girdiği genel kurulda yeniden genel başkan seçildi.

İYİP’in siyaset sahnesinde etkili olmasının temel nedeni ittifaklı seçim sistemidir. Bu avantaj İYİP’in bağımsız bir siyasi yapı olarak CHP’nin uzağında varlığını tesis edebilmesinin de en büyük engeli. Bence partinin yaşadığı krizin en büyük sebeplerinden biri de bu.

2019’daki yerel seçimlerde İYİ Parti çoğu yerde CHP ile ortak aday gösterdi. CHP’li adayın olduğu pek çok ilde başarı sağlandı ancak İYİP’in aday olduğu tek bir ilde bile seçim kazanılamadı, 20 kadar ilçede belediye başkanlığı kazanılabildi. Fakat Ankara, İstanbul, Adana, Antalya gibi yerlerdeki toplam başarı İYİP’i başarılı gibi gösterdi. Diğer yandan MHP’nin iktidar sorumluluğu almadan iktidar nimetlerinden yararlanma stratejisi yerel seçim sonrasında kazanılan belediyelerde İYİ Parti tarafından da uygulandı.

İYİP’in gücü bu koşullarda tam olarak sınanamıyordu. Parti toplumsallaşamıyor, örgütlenemiyor ama aynı zamanda güçlü bir dalgayı arkasına almış gibi görünmeyi başarıyordu. Akşener’in çok övülen belagati birçok açığı görünmez kılıyordu. Genel başkan şehirleri dolaşıyor, çarşı pazarda vatandaşla konuşuyordu. Mağdur kesimler İYİP kürsüsünden seslerini yükseltebiliyordu. Bazı teknokrat, işinde iyi isimlerin partiye dâhil edilmesi partinin büyümesinin delili olarak görülüyordu. Çeşitli kamuoyu araştırmaları İYİP’in yüzde 20’lere doğru yükseldiğini açıklıyordu.

Ülkemiz 2023 seçimlerine doğru giderken CHP-Kılıçdaroğlu öncülüğünde, İYİ partililerin iddiasına göre de büyük oranda kendilerinin fikri ve emeğiyle 6’lı Masa kuruldu. Uzun süre her bir defa başka bir partinin ev sahipliğinde uyum içinde sürdüğü söylenen toplantılar adaylık tartışmasıyla büyük bir krizle yüz yüze geldi. Meral Akşener önce masadan kalktı, İYİP’in ittifaktan çekildiği açıklandı ama birkaç gün sonra tekrar masaya dönerek Kılıçdaroğlu’nun adaylığında uzlaşıldı. İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanı yardımcısı olmasına dönük formül ise hemen herkesçe kabul edileceği üzere Akşener’in sözünden geri dönmediği atmosferinin oluşması için bulunmuş bir formüldü.

Fakat İYİP, AKP karşıtı kesimlerde bozulan imajını seçim sürecinde düzeltemedi. Esasında düzeltmek için de herhangi bir çaba göstermedi. Yoğun bir seçim çalışması yapılmadı, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı kabul edildi ama İYİP’in adayıymış gibi davranılmadı. 6 Şubat depreminin ardından Kılıçdaroğlu’nun aksine Akşener iktidarı eleştirmek konusunda oldukça itidalliydi. “Türkiye Tarih Yazacak”, “Emekliler Tarih Yazacak”, “Gençler Tarih Yazacak” gibi soyut sloganlar dışında topluma somut bir programın vaadi verilmedi.

İYİ PARTİLİLER NEDEN BİR ARADA DURSUN?

Seçim sonrasında uzun süren sessizliğin ardından yapılan değerlendirmeler yine başarısızlığı ve nedenlerini değerlendirmekten, özeleştiriden uzaktı. Yüzde 9.69 oy oranı ne MHP ne de AKP seçmeninden oy alınamadığını gösteriyordu. Kazanılan milletvekillikleri de ittifakla seçime girmenin getirisiydi. Fakat yine İYİP kurmayları önceki seçimlerde olduğu gibi başarısızlığın nedenlerini tartışmadılar. Özeleştiriden yoksun değerlendirmeler kabahatin büyüğünü 6’lı Masa’nın büyük ortağına yıkma şeklinde oldu.

Meral Akşener’in seçim sonrası ilk dikkat çeken çıkışı İYİP’in yerel seçimlere her yerde kendi başına gireceğinin açıklanmasıydı. Bu beyanla parti içi krize yeni bir başlık daha ekleniyordu. AKP’ye kaybettirme siyasetini benimseyen partinin bazı yöneticileri ve tabanı bu tutumu benimsemedi. Özellikle İstanbul ve Ankara’da bu ortaklığın bozulması için bir neden hala ortaya koyulmuş değil.

İktidar olma, iktidar ortağı olma ihtimali şimdilik hayli uzakken İYİP gibi bir yapının gücünü koruması, yeniden güç toplaması ve varlığını sürdürmesi oldukça güç. Bunun için önce bir kimlik ve bu kimliği sahiplenen kadrolar ve o kadroların sürüklediği bir kitle gerekiyor.

İYİP MHP gibi bir parti olamıyor, aslı varken sureti başarılı olamayacağı malum. Zaten MHP gibi bir parti olmak niyetinde değil ama eski MHP’li kadrolarla başka bir yapı kurmak da pek olası değil. Merkez sağın kitle partisi olmak istiyor ama o esnekliğe bir türlü erişemiyor. Akşener’in zaman zaman muhalif kitlelere cazip görünen agresif hali bu esnekliğe en başta kendisinin pek uygun olmadığı kanısı uyandırıyor.

İYİP’in geçtiğimiz dönem iktidar ortağı olmak istediği, hakkında bildiğimiz en somut şey. Ama iktidara geldikten sonra ne yapacağını, ideolojisinin ne olduğunu, ülkemizin en temel sorunlarına dair ne dediğini hiç öğrenemedik. Bu haliyle siyaset yelpazesinde ne AKP, ne MHP, ne de CHP gibi bir yer tutamıyor.

Milliyetçi parti, seküler milliyetçi parti, merkez sağ parti tercihleri arasında salınırken hiç birisi olamamak da mümkün.

Etiketler
Meral Akşener İYİ Parti İyi parti - istifalar CHP Tunç Soyer