Siyaset centilmenlik işidir*

Başlığı 9. Cumhurbaşkanı rahmetli Demirel’den çaldım! Günümüzde geçerli olmasa da! Olgun, hünerli, esprili, siyasileri mumla ararken aklıma geldi paylaşayım...

Başlığı 9. Cumhurbaşkanı rahmetli Demirel’den çaldım! Günümüzde geçerli olmasa da! Olgun, hünerli, esprili, siyasileri mumla ararken aklıma geldi paylaşayım dedim!

Aslında başlık çoğu zaman haberin de yazının da kaderini belirler. Bu başlıktan yola çıkarsak; kimi yöneticiler masalsı öykülerle günü kurtarır, kimileri hoşgörü ve esprileriyle yıllarca anılır, kimisi de destanlar yazarak tarihe ve arşivlere geçerler.

İş isteyen gençleri el hareketiyle kovan belediye başkanlarını, işsiz gencin yakınmasını, “lafı uzatıp zurna yapmayın!” diyerek kesen İBBB adayı Yıldırım’ı görünce “siyaset ve centilmenlik” pek yan yana gelmese de biz ilerlemeye çalışalım!

Hayali kâbusa dönen işsizler ordusunu, hayal âlemindeki iktidarı konunun uzmanı Prof. Korkut Boratav şöyle özetliyor; “İşsizlik iki yerden besleniyor. Yeni iş bulunamıyor, mevcut istihdam durumu düşüyor. Ağır problem budur” bu açıklama ortada çok net duruyorken, insan ne yapılması gerektiğini, bu işin kimlere düştüğünü, onların ne yanıt vereceğini bilemiyor…

Şimdi iç karartan örnekleri bi yana bırakıp, insanın içini açan haber için Manisa Turgutlu’ya uzanalım. Adının açıklanmasını istemeyen bir hayırsever 2 bakkaldaki veresiye defterlerini satın alarak borçları kapatıp mahallelinin borç tutarı olan 25 bin lirayı ödeyerek o insanları borçlarından kurtardı. İnsanın gönül tellerini sızlatan bu davranış için ne denilir bilemedim. Bildiğim o ki; “siyaset centilmenlik işidir” sözünü bu davranış karşısında yeniden düzenledim ve “cömertlik centilmenlik işidir” olarak değiştirdim!

Sırada Çorum var!

Çorum’da sokakta sigara içen kadına dayak atılmış. Toplanan kalabalık dayağı meydan dayağına çevirince kolluk kuvvetleri olaya müdahale etmiş.

Şimdi New York’tayız!

Yıllar önce sokakta sigara içerek dolaşan bir kadına fanatik bir grup tarafından sözel saldırı olunca, ertesi gün kadınlar New York sokaklarına ellerinde sigara ile çıkmışlardı! Yorumsuz…

Tam da burada sözü Orhan Asena’ya verme zamanıdır; “Bir ses var kulaklarımda tok bir ses, sen başla bitiren bulunur” diyor…

Yine ve yeniden siyasete dönersek!

“Soyadlarından ve yüzlerinden kime oy atacakları belli olur” diyenleri, “Seçim sandığa atılan oylarla değil, sandıkta yapılan sayımla kazanılır” diyenleri duyunca; dünya seçim tarihine malzeme vermekle kalmıyor, komedyenleri de kıskandırıyoruz sanırım!

TÜSİAD; “Demokrasisiz ekonomi olmaz, endişeler güven kaybına yol açıyor, 2023 hedeflerinden bu yüzden uzaklaştık!” diye açıklama yapınca, bu itirafa yönetim her kademeden sinirlenerek; “yanlış yapıyorsunuz, herkes haddini bilecek!” şeklinde misillemede bulunuyor.

Siyaset uzmanları; “Eğer bir ülkede iktidar öfkeyi ve yorgunluğu, muhalefet umudu ve dinamizmi temsil ediyorsa, orada sorun var demektir!” diyor, kime deniyor, kim kastediliyor bilinmiyor…

Didim Belediyesi 23 Haziran’da plajlara inmeyi son derece ilginç bir yazım tekniği kullanarak ve enteresan bir buluşla YaSaKlıyor! O gün plajlar YaSaK diyor!

Nerdeyse her mahallede açılan, yayıldıkça yayılan özel üniversitelere bakınca, apartman katlarında eğitim- öğretim veren özel okulları görünce, hesapsız kitapsız açılan bu okullara izin vermenin çok kolaylaştığını duyunca; insanın aklına matematik sorularını çözemeyen bakanlar ve öğretmenlere; “Atatürk’ü abartmaya gerek yok, Osmanlıyı öne çıkarın” diyen valiler geliyor.

Demem o ki üzülmeyin gençler! Gün gelir, vali ve bakan olur, geçmişi unutursunuz!

Önemli Not: Çeşitli başlıkları içeren bu uzun yazıya noktayı abartılmaya, ihtiyacı olmayan, büyüklüğü zaten tescil edilmiş olan Büyük Atatürk’le ilgili bir anıyla koyalım.

Falih Rıfkı Atay diyor ki: “Türk kahramanlığının; düşünen, arayan, bulan, gösteren, bazen bir “Evet”, bazen bir “Hayır” ile vatanın talihini değiştiren kişidir O!”

O’nun sevgi ve güvenini ömrünün sonuna kadar kaybetmeden sürdüren, önce Bayındırlık Bakanı daha sonra Peşte Büyükelçisi olan Hakkı Behiç Ergin diyor ki; “Peşte’den izinli gelmiştim. Rengini görmeyenlerin anlamasına imkân olmayan o içli, o anlamlı, o hülyalı mavi gözleri dolu dolu, yüzüme uzun uzun baktı ve dedi ki; ‘Vatan geniş, ihtiyaçlar çok ve derin, adam yok, hayat kısa ve bizler son kademeyiz.”

Sevgili Gençler!

Babalarımıza göre onun başardıkları inanılmazdı, bugünkü gençlere göre az! Ancak unutmamak gerekir ki önünde Atatürk gibi bir örneği olan sizler, O’nun tüm umut ve hayallerini gerçekleştirebilirsiniz. Çünkü arkanızda çileli, ama Atatürk’ü yetiştiren bir ulusun yüceliği var, itaati değil inanılmayı seven ve seçen bir liderin size olan güveni var. Yetmez mi?