Onlar Bizim En Güzel Arılarımız Gürkan Hacır, Barış Yarkadaş, Merdan Yanardağ, İlhan Kesici

Dünyadaki eşitsizlik , pandemi döneminde akılalmaz asimetrik bir vahşeti de ortaya çıkardı , zengin ülkeler daha da zenginleşirken yoksul ülkelerde...

Dünyadaki eşitsizlik , pandemi döneminde akılalmaz asimetrik bir vahşeti de ortaya çıkardı , zengin ülkeler daha da zenginleşirken yoksul ülkelerde virüsün gazabı korkunç ; Hindistanda insanlar oksijen için yalvar yakar olurken , Brezilyada her gün binlerce ölüm , Gana, Bangladeş de aşı çalışmaları tökezleyip duruyor bu örnekler trajedinin tamamını da yansıtmıyor .

Pfizer’ın ve diğer şirketlerin dudakları uçuklatan kârları ortada , Bizim Gürkan Hacır’imiz humanist bakış açısıyla Prof.Uğur Şahin’e çağrıda bulunuyor , ver formülü herkes yapsın , heykelini diksin insanlık diyor , ama artık kararlar onun ya da Prof. Özlem Türeci’nin elinde mi , baştan alınacak bir karardı , sanırım bilimadamlarının buluşlarıyla ilgili insanlığa karşı bitmeyen suçluluk duyguları hep olacak , aşı olup kurtulanlarla avunurken aşı olamayıp yok olanlarla üzülmemeleri mümkün değil.

Nice, Cannes artık berbat durumda, Avrupa Salgından kaçamıyor , en yükseldiği dönem Mart’dan beter haldeler.

Dünya tarihi dinamiti icat eden ailenin verdiği bilim sanat ödüllerini alıp böbürlenenleri de yazıyor , yoksul ve mağdurların da bir tarihi var , onu da Gürkan’lar yazacak .

Akıllı zenginler bunu bildiklerinden servetlerini dağıtır gibi yapmaktalar .

İngiltere’nin Kuzeydoğusunda 2 milyon insana ciddi kapanma yasakları uygulanıyor ,Çek cumhuriyetindeki artış patlama noktasındaymış

Devletler sınav veriyor , , akıllı devletler ise kontrolü ele alanlar ,

ABD ciddi, belki de tek örnek .

Malum dünyada tek Z nesli devlettir ve yaşlanmaz .

Bill Gates vakfının yoksullara dağıtılmak üzere aşı fabrikasına Hindistan’da 300 milyon dolar bağışlamasına , WHO teşkilatının 192 ülke ile ortak aşı dağıtım kararına , Avrupa Birliğinin ‘Aşı Evrensel bir insan hakkıdır’ büyük sözlerine rağmen , Nisan itibariyle zengin ülkeler ürettikleri veya üretilen 700 milyon doz aşının % 87 sini kendileri için kullanırlarken yoksul ülkelerin payına düşen % 0.2 !

Batı gazeteleri , gazetecileri bu rakkamları açıkça yazıyorlar.

Zengin ülkeler yıllardır güçlerini nasıl kullanıklarını vicdanlarında iyi düşünsünler ve yoksul ülkelerde kullandıkları aşşağılık yerel temsilcilerinin artık sonunun gelmesi gerektiğini görsünler gibi büyük laflar etmiyorum , saniyen umurları olmaz kullanır atar yerine yenisini koyarlar ,lakin bu büyük pespaye iç örgütlenmelerin esas karakterlerinin şimdilerde bir tweet’le kıvırtmaları mümkün değil.

Devlet aklımız bir yandan içerde dünyanın en zengin cehaleti, sınır tanımayan cüret, yalan, hadsizliği ile mücadele ediyor , hayırlara çıksınlar .

Yoksulların kendilerini akıllı adamların temsil edeceği bir demokrasi için akıllanmaları gerek , buna göre karar vermek zorundalar zenginlerin ve medyanın bu haliyle kurtaracağı yok , iş yoksulları doğru yönlendirmekte .

Akıl ve Ahlak . Şampuan sposorluğu gecelerde şirinlik yapmakla yapılan dizilerle bu hale geldik .

Şimdi ;

Meghan çocuk kitabı yazdı , Lal denize baktı , Lül ‘Buba’ dedi, Ertuğrul ‘Upper Urla’ da Krupskya ile tatilde , herkesin kaçık olduğu apartman dizisi bitti , yerine herkesin kaçık olduğu işyeri dizisi başlıyor , mahsuscuktan psikolog bize kamu spotunda etkilemeyen nasihatlar verecek , seri katil lezbiyen nine ile filan uğraşacak vakit yok .

Zaten bunlar ne bok yerlerse yesinler , muhatabımız bunları besleyenler .

Ve bu ‘oyalamacı’ sistemle , çünkü dozu kaçtı .

Ve bunların medya, siyaset , güya sanat uzantılarıyla .

Muhayyele yoksunu diziler artık Crown yani Kraliçe Elisabeth’in çoluk çocuk hayatını anlatan diziyi araklamışlar , pardon ilham almışlar, bir vatansever oturmuş paralel benzerlikleri yazmış .

Sizi Allah Kahretmesin , Camilla , Charles ve Diana aşk üçgeni görünce dayanamamışlar belli ki , bayılırlar üçgen çizmeye peltek akıllılar , tutuk ve titrek zihinler, dizi işleri artık bunlarla yürümez.

Bunlar Helen Keller’in hayatını bile adapte ettiler bunun ötesi olmaz demiştim bakın ne yaptılar, sınır tanımayan dizi pervasızlığı .

Yahu bula bula esinlenecek bu diziyi mi buldunuz, iki gün sonra neye öyküneceği belli olmayanlarla işimiz var , Çanakkale’den biz hariç herkesi kahraman çıkarttılar yıllarca ve hala ortadalar , yürüyüşe filan çıkıyorlar , gidin kimi kahraman yaptıysanız onların ülkesinde yürüyün demek bu kadar mı zor. Hangi ülkede diziler güvenlik sorunu olabilir , Allah Aşkına .

Görgüsüzlüğe teslim olmuş muhafazakarlık bile yaşattı bu diziler , muhafazakarlık beğenin beğenmeyin ama haksızlık etmeyelim asla görgüsüzlük kaldırmaz , işin özü muhafaza etmekten gelir.

Dünyanın şu berbat halinde bin türlü maksat arasında hala ayaktaysak ve her türlü yalan dolan arsızlık , bilinçli bilinçsiz alçaklık içinde yer alanlara rağmen demek hala güvenebileceğimiz akıllar var , Yarabbim bizi yeter ki şaşırtma çünkü ‘ şaşırtma endüstrisi’ para saçıyor.

Yaranmacı , fikirsiz tavırlarına yıllardır kendilerine methiyeler düzdüren yani PR yavşakları azgın haldeler ve kendi yalakalarını sürmüş durumdalar internete ! Ne methiyeler yazdırıyorlar , külliyen yalan .

Adlarını dağlara , nehirlere henüz vermediler onuda yaparlar , ama bir iki koy var galiba , her an sağa sola heykellerini diktirmelerini bekliyorum onları üstlerinden uçacak güvercinlere , kuşlara havale ediyorum ‘Uçun Kuşlarım , Çırpın Kanatlarınızı ve gerekeni yapın, kafaalrına s…çın ’.

Kaşla göz arası bu ülkenin fırsatlarından yararlanıp çifte kavrulmuş vatandaşlıklarla bu iktidardan memnun değil gibi görünüp kendilerine yer edinip ve alay, aşağılama mizahı ile iyi götürenler , şimdi nasıl kıvırtacaklarını bilemiyorlar , 18 yıl beklediler eleştirmek için yuh .

Müslüman Saftirikleriniz zaten sizinle ilgilenmediğinden kurnazlığı akıl ve yeteneğin yerine koyarak iyi idare ettiniz .

Çok ayıp çok , bitsin artık bu çile.

Muhayyelesizlik ve vicdan yokluğu bunlar için sorun değil çünkü bu medya düzeninde lazım değil. Kafalarına vurdukça geri gelen Hacıyatmazlar vidaları gevşetilmeden durmadan yeniden gelmeye çalışacaklar.

Bukowski’nin tarifindeki o güzel arılar gibi olmak lazım , ağzından bal damlayan ama kıçında iğnesiyle gezen arılar diye tarif eder .

Çakma köylü, Çakma şehirli, Çakma Atatürkçü, Çakma Bilim adamı , hele ekran dalkavukluğuna soyunan , bilim hariç her şeyi konuşan çakma bilim insanlarını , kabahatini inkar eden çocukların tonlamasıyla konuşan çakma masumiyeti , çakma namus, çakma sanat, çakma müzik ne varsa tatlı dili ama kıçlarındaki iğne ile sokan koruyucu arılar lazım bize , çoğalsınlar .

Barış Yarkadaş bu arılardan biridir, ‘Sağlı sollu’da yine yıktı geçti, yeri TBMM idi , ama o gönlündeki meclis, demokraside nerede olsa görevini yapıyor.

Bir başka arı Gürkan Hacır , yine formdaydı hangi birini diyeyim , Ahu nerede olsa markasını damgasını vuran kabını taşırmayan ama yükselen bir su , ve sokmaları yasak ağızları bal damlayan iki arı ise Metin ve Hadi idi.

İlhan Kesici ise bal damlayan dili ile Ermeni Tehcir meselesini hem anlattı , hem ülkesini savunma, korumaya baş koyan insanları hatırlatırken , iğnesini sakınmadı .

Ve Merdan Yanardağ içinde olduğu koşullara rağmen Sezen aksu yorumuyla ağzından bal damlayan ama iğnesini sakınmayan en güzel arılarımızdan biriydi . Moral ve Gurur verdiler .

Etiketler
Merdan Yanardağ Barış Yarkadaş