O AN ve Oksijen

Bir roman veya piyeste ana karakterin , bir başka karakterin gerçek yüzünü çevirdiği entrikaları anladığı ‘O An’ vardır ya ; ve sonrası herşey...

Bir roman veya piyeste ana karakterin , bir başka karakterin gerçek yüzünü

çevirdiği entrikaları anladığı ‘O An’ vardır ya ;

ve sonrası herşey çözülmeye başlar işte öyle bir zamanın içindeyiz.

Drama sanatlarında buna ‘Anagnorisis’ denir.

Bir uyanış , bir akıllanma da diyebiliriz.

Bu sürecin ne iktidar, ne muhalefet ne güç odakları dışında değil , bu bakımdan aynı gemideyiz, hemde bütün dünya ile birlikte .

Kol için aşı, aşı için kol açık kapalı takılma zamanı değil.

Bütün vucut gibi herşeyin bütününü görmek bir arada tutmak önemli.

Lakin geciktirmek, duymak istemeyenler ve bu durumda kendine hala yer açmaya çalışanlara karşı savunmak zorundayız kendimizi , dünyayı, ülkemizi, geleceğimiz çocukları ve gemiyi .

Bir yandan ne Ekonomik Kriz

Ne Covid 19 Felaketi bunları hiç etkilemiyor , bunlar mı kim ?

Sürekli beğeni alanları kastetmiyorum , onları sürekli beğenenleri !

Her halde keyifleri yerinde , işleri güçleri yok sürekli ‘beğenilenleri’ beğenip duru böyle bir cemaat oluştu ‘Beğenilenleri Beğenenler Tarikatı ‘ gibilerden.

Sanki ülke ‘Beğenilenler’ ve ‘Beğenenler’ diye iki gruptan müteşekkil .

Bunlar ‘Alevi’ ‘Sünni’ , ‘Türk’ ‘Kürt’ gibi bir fark değil , bunlar başka bir şey .

Peki nelerini beğeniyorlar , beğenilenlerin diye soracak olursanız ;

fotoğraflarını . Resim seçiyorlar !

Denizde , karda, havada , tavada, lüks evler, yachtlarda resimler , hayatı paylaşmalar, doğum mu yaptı paylaşıyor, karda mı oynuyor paylaşıyor, boynuz mu yedi paylaşıyor, yemek mi yedi paylaşıyor, aşk mı yaşıyor paylaşıyor !

Allah için kendi paraları dışında paylaşmadıkları yok , çocukları dahil .

Bunları bir de beğenenler var , iyi mi !

Bir de ‘destekliyenler ‘ var , ‘fikirleri ‘, ‘direnişleri ‘ , ‘ karşı koyuşlar’ ı destekliyorlar , dolaylı cesur kahramanlar mevzunun içinde doğrudan yoklar ! Eskiden bir ünlü şarkıcımız böyle her boktan çıkar deklerasyon filan yayınlardı !

Kendilerini onun gibi büyük güç görüp güçlerinden lutfedip destek veriyorlar, ve fakat , aslında destek verdikleri onlara destek vermiş oluyor yoksa ayakta duracak halleri kalmadı , ama para sorunları yok , sadece itibar meselesi var bir yere destek vereceksin ki itibarın artsın , niye hepsi birden olsun isterler ki anlaşılır gibi değil.

Ee geçmiş ne olacak , kim hatırlar ki, insanlık ne rezaletlerini unutmuş bunları mı unutmayacak, dün böyle diyen bu gün değişen şarkıcı kimin umuru miniskül bunlar .

Avrupa Kolonilerinin Afrika’da yaptıklarını , olanları hatırlayan kaç kişi kaldı ,

Mengele’yi hatırlayanlar dışında ki o da unutulmamalı elbette fakat kaç kişi kaç programcı Watson ve Rayner’in bir fare ile kapattıkları ‘Bebek Albert’ in başına gelenlerden haberdar ? Pavlov kopek kullanıyordu bunlar bebek kullanıyor yahu , yer John Hopkins neyin peşindeler peki ; insan davranışında şartlandırmalar …

Ya False Memory , yani yanlış hafıza yerleştirmelere ne dersiniz yerimiz dar ayrıntıya giremiyorum, nerede medyanın genç nesil ve birini zor hatırlarken izleyici 3 isimli , nasihat veren sunucu, yapımcı, programcıları ?

İnsanlık ayıplarıyla yoksa korkuyorlar mı yüzleşmeye ya da haberleri ble yok mu ?

Artık insanlık yaptıkları vahşetlerle yüzleşiyor , herkes mi elbette hayır ama kaçmanın işe yaramadığı insanlığa hayrı olmadığı artık genel kabulde.

Bizim medyada hala bir de ‘gönülleri feth edenler’ var , hani bu medyada dekolte laikliğin , örtünme Müslümanlığın güvencesidir ya , bunlar karşılıklı olarak bir ordan bir buradan gönülleri feth etmeye devam ediyorlar , Kabataş uyurmacılarından biri tarzını değiştirmiş işkembeci avizesi gibi küpeler filan şahane olmuş .

Devamlı bikinili pozlarıyla dünyaya bizi en iyi şekilde tanıtan , temsil eden temsil misal bir başkası Karaip’lerde mi ne tatildeymiş , kadın hep tatilde hayır ne iş yapıyorda yorulup tatile çıkıyor soran olmayınca bilemiyoruz tabii.

Kötü filimler ‘Gönülleri feth’ edemese de filimlerin entelektüel vehimleri her zaman ‘Gönülleri Feth ‘ ediyor . İyi yönetmen sayılmak için şart oldu , ya entelektüel bir gönderme , ya etnik ayrımcılık veya azınlık mağduriyetleri, hadi peki bundan sonra nerede iyi filim , yine olmuyor …. ölümü ile dünyayı üzen Kim Ki-duk olmak zor geliyorsa kasmayın yahu .

Filim ve dizilerde mevzuu nedir sorusu birbirinin aynısı hikayelere dayandığından hepsi birbirine karıştı.

Ve hepsinde topluca ağlıyorlar

Amma onca göz yaşına ağlama emmy’si alamadılar , geçenlerde insan olarak çok da sevdiğim birisi anladığım kadarı sevgilisi sizlere ömür dizide , kadının herhalde atıyla ağlaya ağlaya bir dertleşti sormayın , çok uzadı bir yandan at sakin dursun diye şeker yediriyor bir yandan salya sümük ağlaya ağlaya ata kadını anlatıyor , at anladığım kadarı zaten kadını tanıyor adamın anlatmasına ihtiyacı yok , şekeri götürüyor , bitmedi anlatım , bir ara at yeter ulan diye kişneyecek gibi geldi.

İşte bu ortam haleti ruhiyesi içinde bir gazetemiz oldu , Ayşe Özyılmazel de orada yazacakmış , zaten basın özgürlüğü diyince Ayşeler gelir aklımıza bizi öyle alıştırdılar.

İsmi bile soluk veriyor gazetenin hem basın özgürlüğünün simgesi Ayşe’ler biri yazar öbürü reklamını yapar olunca insan memnun oluyor .

‘Oksijen’ bu toprakların insanlarının söylemekte zorlandığı bir kelimedir, Okşizen’ der ‘Okşijen’ der ama oksijen diyemez daha zorunu uydurur , hedef kitlesi Oksijen Diyebilenler olması ve bizim gazetecilerin haberciliğinden ümit kesmiş olması bakımından yabancı , tercüme haberler koymaları akıllıca, zaten Danton’un ruh ikizide bunları okuyup o malumatfüruş yazılarını yazıyordu hep, dürüst buldum yaklaşımlarını . Bir romanda veya piyeste ana karakter bir başka karaterin gerçek yüzünü anladığı ‘O An’ gibi bir zamandayız, soluk aldıracak gerçeklere ihtiyaç var , kendi gerçeklerimize , hafızanın unutkanlığına güvenmeyen güçlü bir ülkeye ihtiyaç var , Hayırlara çıkarız İnşaallah Saygıyla efendim necefugurlu@hmail.com