Asıl ayak kimler ?

KAYDA GEÇSİN

Yoluna çıkan her değeri dümdüz eden bir virus sonucu olabilir mi başımıza gelenler ?

Ağzımızın tadı yok , huzur yok , yaşama sevinci yok , aşk, hayaller yok bu nedir yahu .

Bu sıkıntılı günlerin nedeni ; nereden nasıl olduğunu bilmediğimiz bizi kahreden bir çürüme virüsü mü musallat oldu bize .

Acaba bu virus bir nevi hedonist , başkalarını yaralamak pahasına zevkü sefaya dalmayı dürten , medya aracılığıyla bulaşan bir nevi kan emici hastalık mı ?

İstanbul kentinin insanları mutsuz ama duvarlarında eğlencenin daniskasının afişlerinden geçilmiyor !

Afişler dans, şarkı , yemek , içmek müjdeliyor, konsersiz an yok , tiyatro eserlerine yetişmek zor, yerli yabancı gösteri merkezi oldu İstanbul.

Vallahi bu afişleri görenler bu şehirde yaşayanların zevkine, keyfine düşkün zengin insanlar olduğunu düşünür milyoner artışı da bunu onaylıyor zaten .

Yoksulluk sorunlar muhalefet partilerinin bir vehmi mi ?

Bu kültür faaliyetlerinin Kültür bakanlığı , belediyeler destekli olanları var , sponsorlu olanları .

Bu kadar sanatsever devlet, belediye ve özel sektör varken neden mutsuz bu ülkenin insanları ? Belkide değiller ve mutsuzluk numarası yapıyorlar .

Ve bitmeyen yemek içmek programlarını izleyenler memleketin boğazına düşkün , leziz ve nefis , zevk ehline özgü mutfağından yararlanan yurttaşları olduğunu düşünür. Aç filan yok .

Belkide öyledir, herkes tok yatmaktadır ve süt çocuklara değil süt banyosu yapanlara dağıtılmalıdır .

Akşamlar ekranlarda alim, bilgeler resmigecidi var her ekranda ve ülkeyi bıraksalar idare edecek sunucularımız .

Öyle ki dostluk , bilgi yeteneklerle şenlendirilmiş bir yaşam sürdüğümüzü düşünebiliriz .

Bütün dizilerde kızlar ağlak , erkekler mafyacı , hani eğlenmekten hoşlanıyordu halk ? Yoksa kabiliyete göre rol bulmakla ancak bu kadar mı oluyor ! Bir burada terslik var gibi !

Oyuncuları tuhaf giydirip abartmakla güldürmeye çalışan mizah ‘Usta’ları hepsi dayatma mı yoksa , ve buna boyun eğen bir siyaset , çünkü dayatmalardan siyaset de nasibini alırken baş kaldırması zor , iyisi mi alkışlıyor , ve böylece sanatsever bir siyaset oluyor !

Öğrenmek, ölçülü yaşamak , dostluk kamu yayıncılığının merkezi olmaktan çoktan çıktı .

Güldürmek arsız, yüzsüz, garip şekiller almak ; tuhaf olacağım diye abartmakla önce ‘tipleme’ diye başladı ve mizah sonunda olmazsa olmazı zekasını kaybetti .

‘Kafi’ sözcüğü bunlara az geliyor , her saniye yeniden başlamak istiyorlar , gece gündüz, internet, televizyonlar kendinden menkul ve bahseden bu tuhaf yaratıkların halka işkenceleriyle dolup taşıyor.

Halk bu işkenceden hoşlanıyor olabilir mi , çok zayıf ihtimal .

İzlemeyince daha da azıyorlar, her gün dikkat çekmek takip edilmek için sosyal medya aracılığıyla yapmayacakları yok , zavallılaşan , ve zavallılaştıran bir virüsle karşı karşıyayız.

Mutlaka haklı nedenleri vardır , nelere bulaştılarsa kafaları rahat değil ve ne kendilerine ne halka huzur veriyorlar , ilginçtir durmadan kendilerinden bahsederken ve uçsuz bucaksız sallarken pervasızlıklarının sonu yok .

O kadar bayağı , zevksiz , bilgisiz ve görgüsüzler ki epikürcü olma ihtimalleri bu bakımdan yok , başımıza gelenler ‘yeni ateizm’ mi yoksa ‘Yeni İslam’ mı onu da bilemiyorum , Atatürkçü değiller onu bilebiliyorum .

Çok pervasızlar , kendilerine ağıtlar yakıp , methiyeler düzüp bu kaostan rant sağlıyor kimileri , asıl burası dehşet verici .

Devlet virüse karşı Çinde kısa zamanda hastaneler yaptı , kontrolü sağladı , bunlar kontrol edilemez halde .

Bunlar sanki insan değil bir araya gelmiş hareket halinde ne bok yediği belirsiz atom parçacıkları gibiler.

Çürümeyi bunlar başlattılar …gurur duyduğumuz ve utandığımız ne varsa madalyonun her iki yüzüne de kendi resimlerini koymuşlar

Aşk ise çürüdü kadınlar çoktan perişan . Bir erkeğin ya babası , ya eşi malı olmaktan kaçışları sadece fiatlarını yüksek tutmak .

Yahu arkalarındaki erkeklerin gücü olmasa ismi bile hatırlanmayan kadınların konuk olduğu program bile var , yavşak sohbetler, insan utanır yahu . Hatırlanmak derken isimleri ders kitaplarına geçsin filan kastetemiyorum , neydi adı sorusunun cevabı yok .

Velhasıl ‘eşrefi mahlukat’ neremiz kaldıysa devam ediyoruz , ziyan yıllarda hayata dahildir diyoruz , dayanıyoruz .

Gerisini bilmiyoruz , en çok da buna üzülüyoruz .

Bilen var mı , elbette var işte asıl ayak onlar.

Saygıyla Kayda Geçirdik elimizden gelen budur