Umuda Yolculuk Ekranlarda Moralite Hak Getire ….

KAYDA GEÇSİN Eğitime, eğitim kalitesine ve çocuklarımızın geleceğine yansıması kaçınılmaz çok acıklı sonuçların ilk işaretlerini yaşarken , elalem...

KAYDA GEÇSİN

Eğitime, eğitim kalitesine ve çocuklarımızın geleceğine yansıması kaçınılmaz çok acıklı sonuçların ilk işaretlerini yaşarken , elalem uzayda koloni kurma planları yapar bizimkiler İmam Hatip açarken,

Minicik çocuğunu yurt dışında anaokula yazdıran yurttaşları tercihlerinden dolayı suçlamak haksızlık olur.

Öte yandan ülkemizdeki eğitim sistemine övgüler düzenlerin çocuklarını yurtdışında okutmaları oldukça

çelişkili .

Çocuklarını yurtdışı eğitimi verme imkanı olmayanlarla, pervasızca servetlerini marifet ve iftihar vesilesi yapan ‘gülşenler’ arasındaki uçurum gitgide açılıyorsa bu vicdan olduğu kadar güvenlik sorunu değil mi , biri yer biri bakar atasözümüzdür ve boşuna söylenmemiştir.

Hele liyakatsizlik, cehalet , aidiyet hissinin kaybolmasının para getirdiği haller çok ciddi sosyal ahlaki sorunlar halini almışsa susmak bu canım ülkeye merhametsizlik olur .

Bu paralar nereden geliyor nereye gidiyor , nasıl kazanılıyor asıl sorular , sormaktan uzağız.

Merhametle kastım acımak değildir asla, sevgiyi kastediyorum ; aşkı anlatan öyküler , şiirler yoksa zamanla unutulan bir duygu aşk . Sevgi ve merhameti sanat hatırlatır .

Sanat, hayatı yaşanası kılmak için bunun için lazım .

Televizyonlar bu bağlamda işi kolaylaştıracağı yerde şimdiki gibi umutsuzluk zerk etmeye devam ediyor.

İşte büyük sır bu, millet umutsuzluğa sürükledikçe para kazanan bir sınıf türedi.

Artık neredeyse kasten yapıldığını düşüneceğiz, hani, cehalet , pay kapma, siyasi yalakalığın rant yeri , iltmasın kendini bilmezliğe açtığı kapılara tenezzül, yeteneksizlikle karışmış sahtekarlık filan durumunu çoktan aştık .

Resmen moral bozucu , umutsuzluğu körükleyici yayınlar yapılmakta.

Kiminleyse iş inada bindi , inatlaştıkları ben değilim herhalde devlet , Cumhuriyet , iktidar , muhalefet kendi dışlarında ne varsa buna dar çevre diyorlar .

Değişik lehçeleri ekranlarda sınırsız kullanarak özgürlük ortamı yarattığını zanneden zihniyet anadile büyük zarar verdi , dili çalan Ertuğrul, ‘ş’ harfini kaldıran bir nesil ‘aşk’ yerine ‘ask’ ‘teşekkür’ yerine ‘tesekkür’ diye anons yapan , kelimeleri yanlış vurgulayan sunucu geçenlerde ‘çeşme’ ilçemizi ‘Çesme’ olarak anons etti . Sana da benden Cüsss olsun yavrum.

Dizilerde ise kamu yararı , moralite hak getire ; geçenlerde eprime time dayatmalarına şöyle bir baktım bırakın moraliteyi yükseltmeyi olan morali sıfırlarlar .

İzlediğim sahnelerde durum şu :

Genç yaşında tekerlekli sandalye mahkum saç sakal bir genç adam, konuşamıyor , felçli , gözler dönük ağız çarpılmış gag guk sesler çıkartıyor grotesk oscarına yakında aday olur , kombinezonlu seksi bir genç kadın karşısında belli ki kız Ceren’i kıskanıyor her kimse o Ceren , adama o mu ben mi diye soruyor adam zar zor ‘ceren’ dedi, sen misin diyen seksi kız tekerlekli sandalyedeki adamın üstüne atladı ve adamın kucağında Ceren’in başkasıyla olduğunu söyleyip inmeli adamı üzdü , zavallıcık tekerlekli sandalyede karı tepesinde Ceren başkasıyla zapladım

Diğer kanalda bir hastane bahçesinde bir hali vakti yerinde kadına sağlık personeli bir zarf getirdi ama parayı peşin istedi , neyse parayı aldı , aldığı parayı pek beğenmedi biraz daha verdi kadın sonra yine beğenmedi söylene söylene gitti hafif macun olmuş bir bayağılık , adam hastaneden evrak çalmış belli , kadın zarfı açtı okudu, çalınan doğum kağıdı kaydı , anne ve çocuğun sağlıklı olduğuna dair, hangi çocuk bilmiyorum ama kadın ‘Hımmmm demek çocuk ölmedi’ dediğine göre bir çocuk öldü gösteriliyor dizide ….

Derken hoop bir başka dizide hapishane koğuşunun kapısından dışardan dumanlar gelmeye başladı , içerde çeteler savaşıyor , başka koğuşta pis pis gülen mahkumlar belli ki diğer koğuşu kundaklamışlar ..

Bu böyle gidiyor lafı uzatmanın manası yok elbette moraliteyi yükseltecek olan programlar ağız kulakta mutluluk nasihatları veren , sunumlarında devamli gülen amatör sunucularla yapılanlar değil.

Bu yazı kitle iletişim araçları , kamu yayıncılığında ,dizilerde, programlarda umut stratejisinin ne olacağını açıklama yeri değil .

Bu berbat duruma nasıl gelindi ?

Konu sıkıntısı çekiyor olmaları korkudan değilse , muhayyelesizlikten olabilir, ya da böyle talimat alıyor olduklarından , zaten derin oyunculuk yorumcu isteyen işlerin içinden bu kabiliyetsizlerle çıkmaları da zor , meşhur olmak isteyen nepotism meyveleri çoluk , çocuk, metres kayırmacılığı da nedenler arasında olabilir , nedenleri biz izleyicileri hiç ilgilendirmez , bizi ilgilendiren moral bozma tarafı. Toplumdan kopuk olmaları ve bunun kasıt çizgisini çoktan aşmış olması .

Haksızlığa uğramış bir KHK’lı koysanıza yan karakter , yok.

Bir İmam Hatipli bir Yabancı okullu arkadaş hikayesi yazın , neler yaşadıklarını. Üçgen seversiniz kız zengin iş adamı İmam Hatipli’yi mi seçsin yoksa yurtdışında okuyup gelen bilim adamı araştırmacıyı mı ?

Muhafazakar ailesine rağmen balerin , soprano olmak isteyen bir kızın hikayesi fena mı , o da yok

Tarihi dizilere meraklısınız sıkıyorsa Patras İsyanı , Kin Kapısını yapın , bırrr hayatta olmaz !

Ee nerede kaldı çok kültürlülüğün geçmişteki , gelecekteki renkleri , yüzleşme , barış ?

Güney Amerikanın telenuvellalarıyla aşık atmakla övünerek moralite yükselmez !

Bunlardan da asla arkasından ağıtlar yakılacak vatansever kurtarıcılar , kahramanlar çıkmaz , çıksa çıksa kendini bir bok sanan ‘vatan kurtaran şaban’ lar çıkar.

Oysa şimdi Umuda Yolculuğa Çıkma zamanı .

Kemal Kılıçdaroğlu asla umutsuzluğa kapılmayalım diyerek anahtar kelimeyi , siyasetin bir çilingir ustalığıyla kapısının kilidine soktu .

Kapıyı açmak bizlerin elinde.

Devlet elbette bilir bütün bunları zaman , zemin vakit tamamsa tamamdır.

Aidiyetimiz Cumhuriyetimiz . Cumhuriyetin üstüne kimse oturamaz , hepimizin .

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında isterlerse anne tarafından uzaylı , baba tarafından Dobermanlardan ve alnının ortasında boynuzu çıkmış olanlar olsun , hepsi başımın tacıdır ama uzaylıları memleketlim diye kayırır, Doberman’ları aynı ırktanım diye iltimas ederlerse ve alnının ortasında boynuzu olmayanları aşağılarlarsa külahları değişiriz.

Ayrılıkların , tuhaf uçurumların gitgide derinleştiği ve doğal karşılandığı bir ülkede huzur , birlik , barış öyle televizyondaki çalçenelerin söyledikçe olduracağı bir iş değil.

Topyekun bir kamu yayıncılığı sorumluluğudur , profesyonel iştir.

Siyasi dehlizlerin içinden geçip ‘o kapıdaki kilidi elbette açacağız.

Umudu yitirmeyeceğiz, hiç bir fırtına sonsuza kadar sürmez. Çok uzun süren ve hiç bitmeyen dar çevre ve sahtekarlıklarından kurtulmak şart.

Dünyanın oyunlarında oyun başlamadan kazanılan bir çağdayız , güç demek bu.

Yalan dolanla işimiz olmamalı yalanları beslemekten vaz geçmeliyiz.

Kamunun vicdanında karışıklık olmasın diye atılan yalanlar, konulan sansürler bu iletişim çağında faydasız.

Umut Kayda Geçsin Saygıyla Efendim necefugurlu@gmail.com