CHP'nin netleştiği önemli bir konu

CHP'nin 38. Olağan Kurultayı sonrasında da, 31 Mart yerel seçimlerinde gelen başarı sonrasında da "parlamenter sistem" vurgusu yapmaması, hatta bu konudaki sessizliği dikkat çekiciydi.

CHP'nin 38. Olağan Kurultayı sonrasında da, 31 Mart yerel seçimlerinde gelen başarı sonrasında da "parlamenter sistem" vurgusu yapmaması, hatta bu konudaki sessizliği dikkat çekiciydi. Parti çevrelerinden bu konuda çok soru gelince Gerçek Gündem'de bir süre önce konuya değinmiş ve CHP'nin önümüzdeki ilk genel seçimlere mevcut sistemle mi gitmek istediğini, yoksa uzlaşma sonucu bir anayasa değişikliği ile parlamenter sisteme mi geçerek gitmek istediğini netleştirmesini istemiştim.

Nitekim geçtiğimiz günlerde Sözcü'den İpek Özbey de CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e bu konuyu sordu açıkça ve şu yanıtı aldı:

CHP'NİN PARLAMENTER SİSTEM TAAHHÜTÜ BİR TAKVİME AYARLI

"İktidar olduğumuzda parlamenter sisteme ilişkin taahhüdümüzü belli bir takvim içinde hayata geçirme noktasındaki kararlılığımızda değişen hiçbir şey yok. Ama benim görevim geçen seçimi kazanırken ya da kaybederken yaptığımız doğru işleri tekrar etmek, yanlış işleri terk etmek. Ben iki seçim arası sürekli bir ittifak görüşmesi ve orada da ana gündemim parlamenter sistem olmasının lehimize bir sonuç doğurmadığını düşünüyorum."

Özel, aynı konudaki ilave bir soru üzerine şöyle devam ediyor:

"2300 sayfalık bir mutabakat metninde çok kıymetli çalışmaların sonuçları olmasına rağmen güçlendirilmiş parlamenter sistem iletişimi bütün hepsinin önüne geçtiği için biz tarımda ne yapacağımızı, eğitimde ne yapacağımızı, ekonomide ne yapacağımızı, dış politikada ne yapacağımızı yeterince anlatamadık ya da anlatsak da insanları buna ikna edemedik. Kayıt altında söylüyorum işte: Biz iktidar olduğumuzda güçlü bir parlamentoya ve parlamenter sisteme ihtiyaç var. Tabii burada bir tartışma olacak. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bir yerde parlamenter sistem yerine hibrit bir sistem ya da yetkiyi yeniden Meclis’e mi alacaksınız. Bu tartışmalar için çok erken."

Özel'in yanıtını şöyle 'tercüme' etmek mümkün; "önümüzdeki ilk genel milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine mevcut sistemle gitmek; seçimlerden başarılı çıkarak bir takvim içinde parlamentoyu merkeze alacak bir oluşumu hayata geçirmek istiyoruz".

Tabiî yine önceden yazdığım ve ekranlarda tartıştığım gibi seçimlerden önce bir ihtimal daha var ve Özbey de bu ihtimali "Yarın AKP, 'Gelin parlamenter sisteme geçelim' derse..." diye sorunca Özel şu yanıtı veriyor:

"O bir anayasa değişikliği gerektirir. Anayasa değişikliğiyle ilgili ben hattımı yeterince tarif ettiğimi düşünüyorum."

Anayasa değişikliği ile ilgili olarak Özel ne diyor, o hattı sürekli nasıl tarif ediyor mealen?...

"Önce mevcut anayasaya tam olarak kurum ve kurallarıyla uyulduğunu görelim."

Anayasa Mahkemesi'nin tartışma konusu yapılıp itibarsızlaştırıldığı, AIHM kararlarının uygulanmadığı, Türkiye'nin üyeliğinin bu gibi nedenlerle kurucusu olduğu Avrupa Konseyi'nde tartışma konusu olduğu bir momentumda bütün bunlar yokmuş gibi yakıcı gündemi de saptırarak AK Parti'nin anayasa değişikliği önerisine olumlu yanıt verip masaya oturmanın alemi yok.

ERDOĞAN'IN DİLİNİN AKTİNDAKİ BAKLA

Erdoğan'ın anayasa değişikliği talebinin altında iktidarını yeniden sürdürebileceği ya da karşısındaki gücün iktidara gelirse tek başına bütün yetkileri kullanamayacağı bir siyasi tablonun oluşması yatıyor. Daha açık ifade edeyim; Erdoğan salt bu yüzden bile Cumhurbaşkanlıgı Hükümet Sistemi’ni masaya yatırmak ister. Çünkü şimdi elinde bulunan yetkilerin yarın birgün örneğin Ekrem İmamoğlu'nun eline geçeceğini düşündükçe uykuları kaçıyordur!

ÖNCE RESTORASYON, SONRA PARLAMENTOYU GÜÇLENDİRME

Toparlarsak, Türkiye öyle gözüküyor ki önümüzdeki ilk seçimlere mevcut sistemle gidecek ve parlamentoyu merkeze alan, kuvvetler ayrılığına giden yol çok kısa değil. CHP'nin niyeti elindeki yetkiyle önce restorasyon, yani fabrika ayarlarına dönüş seçimleri kazandığı takdirde, sonra da adım adım parlamentoyu öne alan ve bütün yetkiyi tek adamdan alan bir sisteme dönüş...

Çünkü Erdoğan, mevcut anayasaya uymakta patinaj yapacak, 'AK Parti devletini koruma yasalarına ek' olarak yeni adımlar atacak, demokrasinin özüne ve ruhuna aykırı olan anayasal ve yasal çerçevedeki toplumsal hareketleri zaptiye ile bastırmaya çalışacak. AK Parti'nin 24. Dönemdeki anayasa değişikliği çalışmalarındaki geniş mutabakata karşın yan yatıp çamura batması da unutulmuş değil!

Sonuçta, şöyle ya da böyle CHP'nin netleşmesi, duruşunu belirlemesi önemli. İktidar rotasına giren bir partinin çok önemli bir konuda muğlak kalması beklenemez.

CHP'NİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN IKI NOKTA

İki de notum var bitirirken: 1)CHP, cumhurbaşkanı adayının kim olacağı vb. konuda kesinlikle konuşmamalı. Şimdiden bunu konuşmanın hiçbir yararı olmadığı gibi mahzurları çok. 2)CHP'nin yerel seçimlerdeki "Türkiye İttifakı" perspektifi doğruydu. Bu bağlamda şimdiden önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı ve genel milletvekili seçimlerine dönük bir ittifak söylemine ve arayışına da hiç gerek yok. Zamanı gelince, seçim sathı mailine girildiğinde ittifaka gerek olup olmadığına, gerek varsa kimle veya kimlerle ittifaka gidilebileceğine bakılır.