Bölünmüş oyların ve katılımın seçimin kaderine etkisi

Artık seçimlere sadece sekiz gün kaldı ve ince ayarlar önemli hale geldi. Yığınakta yapılacak hata ve eksikliğin ise 31 Mart ve sonrasında telafisi olmayacak.

31 Mart 2024 yerel seçiminde Büyükşehirlerde seçmen dört oy kullanacak: Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İlçe Belediye Başkanlığı, İlçe Belediye Meclisi ve muhtarlık. Büyükşehir statüsünde olmayan illerde durum daha farklı. Bu yazıda Büyükşehir örnekleri üzerinden bazı değerlendirmelerde bulunacağım.

BİRKAÇ OY PUSULASI OLUNCA...

Bölünmüş oydan kasıt şu: Seçmen Büyükşehirde başka, ilçede başka bir adaya, hatta belediye meclisinde de başka bir adaya oy verebiliyor. 2019'da örneğin İstanbul, Ankara, Adana, Eskişehir'de Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'den, meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı'ndan oluşmuştu ve bu da başkanları belli ölçülerde kısıtlamıştı. Hatta YSK İstanbul'da sadece Büyükşehir seçimini yenileme kararı alarak bölünmüş oyların yenilenen seçimde İmamoğlu lehine bir araya gelmesine engel olmuştu! Seçimin tamamı yenilense gayet açıktır ki CHP daha çok ilçe belediye başkanlığı hatta büyükşehir belediye meclisinde çoğunluğu da kazanacaktı. Bu da bir hukuk garabeti olarak hukuksuzluk tarihimize geçecek.

Öte yandan hemşehrilik vb. etkenlerle de seçmenin farklı tercihleri olabiliyor. Örneğin İzmir'in iki büyük metropol ilçesi Konak ve Karabağlar'da 31 Mart 2024 için AK Parti iki Mardinli aday gösterdi (Birisi mevcut milletvekili, birisi ilçenin önceki kaymakamı). Bu iki ilçedeki bazı Mardinli seçmenler ilçede hemşerisi için, Büyükşehir'de ise CHP adayı için oy kullanacağını ifade ediyor. CHP'nin buna yönelik refleksi, Mardin kökenli belediye meclis üyesi adayı göstermek, CHP'nin Mardin İl Başkanını Karabağlar ve Konak'ta kampanyaya katmak vb. Bu iki ilçede oyların bölünmemesi için CHP'nin yapması gereken, Mardin kökenlilere de bütün seçmen kesimlerine de "Bütün oylar CHP'ye!" demektir. Yani, Büyükşehir ve ilçe belediye başkanı ile ilçe belediye meclisi için seçmenin oyunu istemektir.

İstanbul, Ankara, Adana, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarının da mutlaka kampanyanın son düzlüğünde meclise vurgu yapması, güçlü icraat için meclis çoğunluğunu istediklerini yüksek sesle dile getirmesi şart. Hatta İmamoğlu, yenilenen seçimde sadece Büyükşehir için değil, ilçe belediye başkanı ve belediye meclisi için de seçim yapılması durumunda meclis çoğunluğunu 2019'da almış olacağını; haklarının yendiğini ve seçmenden 31 Mart 2023'te bu haksızlığın telafisini istemelidir.

CHP Genel Merkezi de adaylara destek olarak bölünmüş oya karşı seçmeni bütün oy pusulalarında bir arada oy kullanmaya dönük bir konsolidasyon için özel bir çalışma yürütmelidir kalan son haftada.

Bu arada, CHP'nin İstanbul-Sarıyer'de yaşadığı bir sıkıntı dikkat çekicidir. Üç dönem belediye başkanlığı yapan CHP'li Şükrü Genç aday gösterilmeyince bağımsız aday olarak sahneye çıktı ve CHP onun seçmenle bağını koparma hususunda cesur olmazsa Sarıyer'in üç dönem sonra AK Parti'ye geçme olasılığı var. CHP İl Başkanı Özgür Çelik'in ve MYK'nın İstanbul kanadının bu konuda daha çok inisiyatif kullanması, tam saha pres yapması şart. Aksi takdirde adaylıkta doymak bilmez sorumsuzlukla hareket eden ve ne yazık ki hissi tepkileri örgütleyen Genç yüzünden Sarıyer'e yazık olabilir.

Özet olarak belirtmek gerekirse "bölünmüş oy" diye bir vakıa var ve CHP kurmaylarının bunu dikkate alarak kampanyanın son haftasını çok iyi değerlendirmesi gerekiyor.

DENGE VE DENETLEME İÇİN SEÇMENE GÖREV DÜŞÜYOR

Farklı muhalefet partilerine gönül veren seçmenin dikkate alması gereken husus ise şu: Oyları her belde, ilçe, il ve Büyükşehir'de en güçlü aday etrafında toplamak gerçekçi olacaktır. Çünkü genel milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimini 10 ay önce kazanan iktidar bloku yerel seçimde dengelenmezse ülkede fiilen hiçbir denge ve denetleme mekanizması kalmayacaktır. Böyle bir tabloda memleketin nerelere savrulacağını hesaba katmak gerekiyor.

MUHALEFET KATILIM İÇİN ÇABA HARCAMALI

Seçimin kaderinde bölünmüş oylar gibi katılım da önemli rol oynayabiliyor. Avrupa'daki gelişmiş demokrasilere göre ülkemizde seçimlere katılım yüksek oranlarda. Çok partili dönemde yüzde 70'lerle 90'lar arasında bir katılım oranı söz konusu. Oysa Avrupa'da bu oran ortalama yüzde 50 civarında. Fakat 31 Mart 2024 seçimlerinde katılımın düşmesi bekleniyor ve bunun nedeninin muhalefete gönül veren seçmenin 2023 genel milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerindeki hayal kırıklığı ve travma olduğu aşikar. O zaman özellikle CHP'nin seçmeni sandığa gitme konusunda son haftada bir ikna turu yapması kaçınılmaz. Bu bahiste sonuç olarak şunu belirtmek mümkün: İktidar bloku partileri seçmeni sandığa firesiz taşırsa ve buna karşılık muhalefet partileri ve özellikle CHP firesiz taşıyamazsa bundan iktidarın karlı çıkacağı açıktır. Özellikle yarışın başabaş geçtiği yerlerde muhalefetin katılıma ilişkin gerekirse kapı kapı dolaşması ve ikna çalışması yürütmesi şart.

Artık seçimlere sadece sekiz gün kaldı ve ince ayarlar önemli hale geldi. Yığınakta yapılacak hata ve eksikliğin ise 31 Mart ve sonrasında telafisi olmayacak.