Batsın ‘uluslararası toplum’unuz!

Umarım hastane katliamı bumerang olur, İsrail silahlı kuşatmayı ve ambargoyu kaldırır, bombalamalara son verir. Sağduyulu aktörlerin çabaları ateşkesi getirir en kısa zamanda.

Gazze’de olup bitenlerle ilgili bir yazı kaleme aldığınızda henüz mürekkebi kurumadan önemli bir yeni gelişme yaşanıyor. Nitekim geçen yazıdan hemen sonra İsrail’in Gazze’ye dönük silahlı abluka-ambargo ve uçakla bomba-füze saldırıları dur durak bilmiyor ve sonunda insanlığın İsrail nezdinde iyice bittiği yere gelindi; Gazze’deki hem de Hıristiyanlarca kurulan ve işletilen hastaneye yapılan saldırı sonucu ne yazık ki içlerinde çocuk ve kadınların da olduğu 471 Filistinli yaşamını yitirdi. Filistinli Gazze sağlık bakanlığı yetkilileri cesetler arasında basına açıklama yaptı ve o kare insanlığın İsrail nezdinde bitişi olarak tarihe geçti.

SABIKALI İSRAİL VE ÖLÜ TAKLİDİ YAPAN BATI

Peki bu saldırı İsrail’in ilk insanlık dışı saldırısı mı? Çok sayıda örneği var ama Lübnan’da Sabra ve Şatilla mülteci kamplarına “orada 2 bin Filistinli gerilla var” yalanıyla yapılan ve 2 bine yakın sivilin öldürüldüğü katliam “Lübnan Kasabı” olarak ünlenen İsrail Savunma Bakanı Ariel Şaron’un istifasına neden olmuştu. Demek istediğim, hastane saldırısı İsrail’in tipik, karakteristik eylemlerinden birisi. Tam da faşist Likud’un başındaki Netenyahu’ya göre! Bu adamın derhal uluslararası mahkemede savaş suçlarından dolayı tutuklanarak yargılanması gerekiyor. Fakat o ‘uluslararası toplum’ nerede? Ara ki bulasın. İşine gelince ayağa kalkıyor, işine gelmeyince ölü taklidi yapıyor. BM’nin emredici kararına karşın Filistin topraklarında iki devletli çözümün hayata geçmesi için kılını kıpırdatmayan bir ‘uluslarası toplum’!... Ya BM’e bağlı Barış Gücü ne işe yarıyor? BM, kınamayla yetineceğine İsrail’in yalanlarını açığa çıkarmalı ve derhal iki tarafa da gözlemci göndermeli; bununla yetinmeyip etkin bir Barış Gücü’nü bölgeye konuşlandırmalıdır. İnsani yardım ve özellikle seyyar hastaneler Gazze’ye seferber edilmelidir. Bunu yapmayan BM de İsrail’in Gazze’yi zorla boşaltma, işgal ve ilhak planına ortak olmuş demektir fiilen.

KIBRIS, İSRAİL-FİLİSTİN SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE MODEL OLABİLİR

Bir an Kıbrıs’a dönelim… Kıbrıs’ta barış fiilen Türkiye’nin düzenlediği 1974 Barış Harekatı ile sağlandı. Ondan önce Yunanistan’daki Albaylar Cuntası’ndan cesaret alan faşist EOKA çeteleri Kıbrıslı Türklere kan kusturuyor, katliamlara başvuruyordu. 1974’ten sonra ne katliam kaldı ne saldırı. Kimsenin burnu kanamıyor. Çünkü adada artık iki devletli bir çözüm söz konusu; KKTC ve GKRY var. Garantörler de var. İşte BM’nin Filistin topraklarındaki iki devletli çözüm önerisi Kıbrıs’taki gibi esenliğin tek ilacıdır ve dünyanın aklı varsa, insanlık henüz ölmemişse bu sağlanmalıdır. Yoksa Gazze ablukası biter, başka şeyler olur. Çünkü ortada işgal edilmiş ve BM tarafından devletleşmesi karar altına alınsa da uygulanmayan bir Filistin meselesi var. Dünyanın gözü önünde naklen katliam söz konusu… Kıbrıs, kaba hatlarıyla sorunun çözümü için bir model olabilir. Olmalıdır. Dünyadaki sağduyulu Yahudiler ve İsrail yurttaşları aşırılığın önüne geçip Netenyahu’ları tasfiye ederek barışın ve iki devletli çözümün önünü açmalıdır. HAMAS da bu noktada geri çekilmeli ve İsrail’in varlığını FKÖ gibi tanımalıdır. Özellikle Türkiye ve Arap dünyası (ne kadar geçerliyse) bu çözüm için koşulların olgunlaşmasına çalışmalıdır. Batı’nın Anglosaksonları dışındaki Avrupa’nın da, Rusya’nın, Çin’in ve Hindistan’ın da bu noktada inisiyatif alarak çaba sarf etmesi meselenin çözümü için önemlidir. İşte o zaman ABD ve İngiltere de, Almanya da diz çökecek ve BM kararının hayata geçmesinin önü açılacaktır.

BİDEN VE SCHOLZ’DAN NETENYAHU’YA KOL-KANAT

Gelinen aşamada ABD Başkanı Biden’in İsrail’i ziyaret ederek Gazze Kasabı Netenyahu’yu şefkatle kucaklaması, ABD’nin pozisyonunu net olarak ortaya koymaktadır. Doğu Akdeniz’e gönderdiği iki dev uçak gemisi ile diğer destekleri de cabası. Altını tutamayan ve gölgesiyle tokalaşmaya kalkan Biden mesele İsrail-Filistin anlaşmazlığı olunca pişkin pişkin İsrail’in hastane yalanına ortak oluyor! CIA-MOSSAD ortak yapımı böyle çok yalan biliyoruz.

Ya Almanya Şansölyesi’nin tutumu? Olaf Scholz’un yaklaşımı kompleks ürünü. İsrail’e resmi bir ziyaret gerçekleştirerek (hem de ilk ziyaret!) Gazze Kasabı Netenyahu ile ortak açıklama da yapan ve işgal edilen Filistin topraklarından ve BM’nin iki devletli çözüm kararından hiç bahsetmeyen, sadece HAMAS’ı suçlayan Scholz çünkü şöyle konuştu; D. Welle’den aldığım sözlerinden iki paragraf şöyle:

“İsrail’in ve vatandaşlarının güvenliği Almanya için bir devlet politikası…

“Holokost’tan kaynaklanan sorumluluğumuz, İsrail devletinin varlığını ve güvenliğini savunmamızı görev haline getiriyor.”

Almanya, evet, dünyada görülmemiş en büyük katliamı Naziler eliyle vatandaşı olan Yahudilere yaptı mı? Yaptı… Peki bunun kompleksi ile İsrail’in Filistinlilere bitmeyen zulmünün ve işgalinin yanında mı durmak gerekiyor? Hem de sosyal demokrat SPD’nin koalisyon başbakanı Scholz, bakar mısınız? Ya bu duruma Sosyalist Enternasyonal ne diyor? SE üyesi partiler ne diyor?

Tabii Biden ve Scholz’un derdi, olası bir Hizbullah saldırısı ile İsrail’in ikinci bir cephe açmak zorunda kalması ve Batı Şeria ile Gazze dışındaki kentlerin tehlikeyle yüz yüze gelmesi. Hatta İran’ın devreye girmesi. Bu aşamada İran’ın devreye gireceğini ve Hizbullah’ı harekete geçireceğini sanmıyorum. Biden ve Scholz gibilerinki “cambaza bak”tan başka bir şey değil. İsrail’in Gazze’ye dönük abluka ve işgal niyetini perdelemekten başka bir dertleri yok.

Umarım hastane katliamı bumerang olur, İsrail silahlı kuşatmayı ve ambargoyu kaldırır, bombalamalara son verir. Sağduyulu aktörlerin çabaları ateşkesi getirir en kısa zamanda.