Gıdada Kayıp, Soğuk Zincir ve Destek Açığı: Gerçek Sorunlar
Gıda alanında çok ciddi yapısal sorunlarımız var. Yapısal verimlilik, soğuk zincir ve lojistik sorunları gizleniyor. Bu sorunları çözemememiz tarım ilacı kullanımını, gıda israfını artırıyor. Halk sağlığını tehlikeye atıyor. Faturasını da biz ödüyoruz.
HASAT-SONRASI KAYIP VE BESİN DEĞERİ EROZYONU
Hasat sonrası gıdamızı koruyamıyoruz. Yaş meyve-sebzenin yüzde 41-43’ünü hasat, taşıma ve üretim aşamasındaki hatalar ve gıda güvenliği açıkları nedeniyle zayi ediyoruz. Bu kayıpların mali değeri 1 milyar dolar civarında. Bu bedeli, gıdamızın çöp olmasına neden olanlar ödemiyor. Satın alırken biz ödüyoruz, üreten çiftçimiz, besicimiz ödüyor. Üstelik besin değerlerini kaybetmiş gıdaları satın alıyoruz.
Tarım Kanunu’na göre, AKP iktidarının tarımsal destekleme programlarına milli gelirin en az yüzde 1’ini ayırması gerekiyor. Buna rağmen, yalnızca 2025 yılında tarımsal desteklere milli gelirin yüzde 0.19’unu ayırdılar. Kök sorunlar olan yapısal verimlilik, lojistik ve soğuk zincir süreçlerini çözmek yerine, bu sorunların giderildiğini doğrulayan denetim ve etiketleme faaliyetlerini birer sorunmuş gibi lanse ediyorlar.
Çok büyük tarımsal destekler verdiklerini, inanılmaz denetimler yaptıklarını sanan reklam faaliyetleriyle algı yaratılıyor.
SOĞUK ZİNCİR VE LOJİSTİK YÜKÜMLÜLÜKLERİ NEDEN UYGULANMIYOR?
Gıdaların hasat, taşıma ve üretim aşamalarındaki kaybı küresel sera gazlarının yüzde 8-10 artmasına neden oluyor. Türkiye’de bu oran yüzde 23-25 seviyesinde. Gıda kaybını azaltmak, hem sera gazı emisyonuyla ciddi oranda mücadele etmemizi sağlar hem de kayıp nedeniyle kullanılan su ve enerjiyi korumamıza yardımcı olur. AKP iktidarı bu soruna gözünü ve kulağını kapamış durumda.
Lojistik ve soğuk zincir, gıda alanı için kilit kaldıraç konumunda. Gıda mevzuatları açıkça soğuk zincirin korunmasını şart koşuyor. Türkiye’nin taraf olduğu ATP Sözleşmesi, bozulabilir gıdaların lojistik aşamasında sıcaklık/kabin standartlarını belirliyor. AKP iktidarı hem mevzuatları hem de taraf olduğu sözleşmenin gerekliliklerini uygulamaktan kaçınıyor. Bu kurallara uymak, gıdalarımızın besin değerini korur, halk sağlığını iyileştirir ve zehirlenme riskini düşürür.
Lojistik ve soğuk zincir açıkları, süt ürünleri ve yaş meyve-sebze grubunda kayıp ve kalite oynaklığına yol açıyor. Bu durum bizi ithalat yapmaya itiyor ve gıda fiyatlarını artırıyor. Sermaye sahiplerinin sorumlu olduğu bu alanlar, AKP iktidarı tarafından görmezden geliniyor. Faturası ise çiftçimize, besicimize ve bize kesiliyor.