Melike Çapan yazdı: İmroz’dan bir hikâye: Kiria Vasiliki’den kısmet açan, kaybettiğini bulduran kekin tarifi

Günler, geçip gitse ve her geçen gün biraz daha eskise de gelenekler bize baki. Bayramlar hangi dinden olursa olsun, inanın ya da inanmayın mesele o geleneği birlikte harmanlayıp geleceğe aktarabilmekte. Sana bir kez daha teşekkürler Kiria Vasiliki.

Yazın en güzel çiçekleri yine o bahçedeydi.

Daha önce de bir kez daha gitmişliğim vardı. Laki, “Kiria Vasiliki’yi ziyaret edeceğim”, dediğinde içimden geçen “Ben de gitsem” arzusuyla, onun “seni de alalım” sesi arasında saniyeler vardı sadece. Mahcup bir “evet” ile ben de dahil oldum bu Tepeköy gezisine.

Melike Çapan yazdı: İmroz’dan bir hikâye: Kiria Vasiliki’den kısmet açan, kaybettiğini bulduran kekin tarifi - Resim : 1

Elimizde bahçedekilerin yanında çok mahzun kalacak küçük, zarif saksılarla köyün Arnavut kaldırımlı yollarında “Pamuk Hanım”ı ziyaret edeceğiz heyecanıyla sıralanmıştık adeta. Laki hepimizden heyecanlı, mihmandarımız gibi en önden gidiyordu. Ben arkadan yanımızdaki misafirin meraklı adımlarına eşlik ediyordum. Bir hışımla girdik kapıdan… Vasilikimiz, Pamuk Hanım köşesinde yerini almıştı çoktan, bizi bekliyordu. İnci gibi dizildik, karşısına. Yüzümüzde çocuk heyecanı… Hani o bayramlarda büyükannenin kollarındaki çocuk vardır ya… İşte oydu halimiz. Bıraksan bizi bir tur “kutu kutu pense” çevirirdik. Kiria Vasiliki de bizi izlerdi öylece… Biz, masumiyetle yıkacaktık son günlerde etrafımızda kol gezen kötülüğü… 2 Türk, 3 Rum, kimliklerimize aldanmadan pürneşemizle bahçede yankılanan kahkahalarımızla güzelliklere ve iyilere aldandık Pamuk Hanım’ın yuvasında.

Maki Bey’in meşe çipurosuyla coştu neşemiz, sıcacık kahve ile demlendi sohbetimiz, portakal tatlısıyla ballandı dillerimiz… Pamuk Hanım’ın bahçesinde hep güzelliklerden konuştuk. İmroz anıları, İstanbul hikâyeleri… Laki’nin anlata anlata bitiremediği o patatesli omlet… Laki söyledikçe, Kiria Vasiliki bastonun ucundan tutuyor, “Yapayım iki dakikada” diyor. Meraktan ölsek de o omlet için kıyamıyoruz Pamuk Hanım’a. Sohbeti değiştiriyoruz.

Melike Çapan yazdı: İmroz’dan bir hikâye: Kiria Vasiliki’den kısmet açan, kaybettiğini bulduran kekin tarifi - Resim : 2

Söz, yaklaşan bir başka bayrama geliyor. Aziz Fanarios’a… Laki, bana dönüyor bir heyecanla “yapıyor musun?” diye soruyor. “Yaparım” dememe kalmadan Kiria Vasiliki malzemeleri saymaya başlıyor. Maki Bey “internette var” dese de yok öyle yağma… O geleneksel tarif tek tek yazılacak deftere… Başlıyor yeniden saymaya:

“1 su bardağı zeytinyağı, 1 su bardağı portakal suyu, yarım su bardağı şeker. Çok tatlı olmayacak. Kabartma tozu, aldığı kadar un. İçine de ceviz ve üzüm. Yuvarlak tepside pişireceksin. Fırından çıktıktan sonra soğuyunca pudra şekeri de dökeceksin üstüne.”

Melike Çapan yazdı: İmroz’dan bir hikâye: Kiria Vasiliki’den kısmet açan, kaybettiğini bulduran kekin tarifi - Resim : 3

Fotoğraf: Discovering Yeniköy - Yeniköy kadınları ve Fanouropita

Ben tarifi tek tek işliyorum aklıma. Yapacağım ama nedir bu kekin hikmeti diye de merak ediyorum. “Kısmet için” diyor Kiria Vasiliki:

“Aziz Fanarios’a kaybolan eşyalarımız için dua ederiz, bir de evlenecek kız varsa o da dua eder.”

Anlatılanlara gülüyorum ama sözüm söz yapacağım bu keki. Belki Kiria Vasiliki’nin mucizesi gibi bir mucizem olur benimde:

“İstanbul’da o zaman bir doktorun evinde çalışıyorum. Kapı çaldı. Fanouropita getirmişler. Bana verdiler. Benim de onlara para vermem lazım kiliseye yardım topluyorlar çünkü. Hanımım da manikür yaptırıyor o sırada. Gittim, kapıda beklediklerini söyledim. Başından savsakladı beni. Ama benim bir şey vermem lazımdı. Cebimde de son 5 liram var. Onun verirsem parasız kalacağım. Verdim son paramı onlara. Son param gitti diye üzülüyorum. Sonra Doktor geldi eve. Üst katta bir komşu vardı hasta. Ona çıkacaktı. Çantasını yukarı götürmemi istedi doktor. Ben de götürdüm o yukarı çıkana kadar da her şeyi hazırladım. Çıkarken evin hanımı bana 5 lira verdi. O kadar sevindim ki…”

Kiria Vasiliki’nin naif mucizesi bizim de yüzümüzü güldürüyor. Şimdi nasıl inanmam ben ona… Sözüm söz, dedim Laki’ye. Bugün tuttum o sözü. Bir tepsi keki yapıp götürdüm Yeniköy’e. Aziz Fanarios bu keki görür mü bilmem ama Kiria Vasiliki görsün diye bu yazıyı yazdım.

Günler, geçip gitse ve her geçen gün biraz daha eskise de gelenekler bize baki. Bayramlar hangi dinden olursa olsun, inanın ya da inanmayın mesele o geleneği birlikte harmanlayıp geleceğe aktarabilmekte.

Sana bir kez daha teşekkürler Kiria Vasiliki. Senin beş liralık mucizen bizim geleceğimizin en tatlı, en hoş temeli.