Eğitimde 'Bağış' Sıkıntısı... Hepimiz Salağı Oynuyoruz

Herkesin bildiği bir illüzyon içinde yaşıyoruz. Türkiye'deki herkes, ama herkes biliyor ki, devlet okullarında velilerden bağış alınıyor. Ancak bilmiyormuş gibi davranıyor. Milli Eğitim biliyor ki zorunlu bağış alınıyor. Ama bilmiyormuş gibi davranıyor.

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Türkiye’de 27 milyon aile var. Yaklaşık 27 milyon baba, bir o kadar da anne. Çocukları saymıyorum bile. 18 milyon öğrencimiz var. Okul öncesi, ilk, orta ve liseye giden.

Bunların yüzde 8’i yani yaklaşık 1 milyon 500 bini özel okul öğrencisi. Ana babaları dişlerinden tırnağından artırıp özel okullara veriyor. Sırf 'evlatlarımız daha iyi eğitim görsün' diye.

Hadi diyelim ki iki çocuklu aileleri de hesap edelim tam 15 milyon ailenin katıldığı ortak bir yalanı yaşıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı da bu yalana ortak maalesef. Belli ki elinden bir şey gelmiyor. Veya “Siz yapın ben idare ederim” diyor.

Sistem şöyle yürüyor. (Hoş herkesin bildiğini tekrar etmiş olacağım.) Siz çocuğunuzu kayıt yaptırmak için mahalle mektebine gidiyorsunuz. Biliyorsunuz ki devlet okullarında eğitim ücretsiz. Ancak karşınıza çıkan bir takım okul görevlileri ki bunlar genellikle müdür veya müdür yardımcısı oluyor sizden bağış istiyor. Bağış gönüllü bir şey iken burada zorunlu. Evladınızı teslim ettiğiniz, eskiden "Eti senin kemiği benim" dediğiniz sistem artık “Parası benim, çocuk benim”e dönmüş.

Çaresiz istenen parayı ödüyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz ki eğer ödemez iseniz çocuğunuz “eziklenecek.” Diyelim ki vermek istemediniz. Ve okul yönetimini Milli Eğitim Müdürlüğü’ne şikayet ettiniz. Milli Eğitim Müdürlüğü sanki bilmiyormuş gibi önce sözlü olarak biraz kızıyor, sonra “Soruşturma, araştırma açtık” falan diyor. Tabii ki şikayetiniz rafa kaldırılıyor.

Allah aşkına söyleyin Bakanlık hiç “Bağış aldığı için, şu kadar okul yöneticisine şu yaptırımı uyguladık” diye bir açıklama yaptı mı? Göreniniz var mı? Bildiğiniz kimi okul yönetimleri devletin adını kullanarak “haraç” alıyor. Eğer resmi bir dayanağı yoksa ne gerekçeyle olursa olsun zor alımların adı “haraç”tır.

Türkiye gibi sosyo-ekonomik uçurumların dip noktada yaşandığı bir ülkede bu bağış işi sıkıntı veriyor. Kim bilir kaç baba evladının karşısında boynu bükük duruyor. Kim bilir kaç evlat, arkadaşlarının yanında eziliyor, utanıyor.

Okullarda tek tip üniforma güzel uygulama ancak, bu sorun çok daha önemli. Ayrıca devleti de güçsüz gösteriyor. Okullara temizlik malzemesi almak için velilerden para istemek “Devlet vermiyor-yetemiyor.” anlamına geliyor.

Özel okullar isi daha da sıkıntılı. Onların en büyük “çarpma şekli” yan giderler. Yemek şirketlerinden 10’a alınan günlük menüler velilere 30’a dayatılıyor. Ulaştırma şirketlerinden 5’e alınan fiyatlar velilere 25’e veriliyor. Hele defter-kitap parası. Bakanlık açıklama üstüne açıklama yayınlıyor. Kitap paraları okul ücretlerine dahil diye. Uyan var mı? Peki denetleyen var mı? Bakanlık yine aynı oyunu oynuyor. Sorsanız binlerce soruşturma açmıştır. Belli ki özel okullar korkmuyor. Öyle ya korksalar aynı şeyi her sene tekrar etmezler.

Etiketler
Özel Okul Bağış