CHP’de yeni dönemin kodları (III): Sokağı hatırlatanlar

Sokaktaki mücadelenin siyasette de bir karşılığı olması gerekiyor. Bu karşılığın sokaktaki kaosu siyasette bir düzenle ikame etmesi gerektiği gerçeği de ortada duruyor. CHP’nin toplam siyasetinin buna hazır olup olmadığı da tartışma konusu edilmeli.

Türkiye sosyal demokrasi hareketinin tarihsel sorumluluklarının başında sokak geliyor. Bu ironik şekilde savaş meydanlarında kurulmuş Türkiye anlatısına tezat da oluşturabiliyor. Zira devlet ve devletin temsil ettiklerini korumak pahasına hizaya geçmeye hazır bir kadronun/anlayışının sokağı kriminalleştirmesini getirmişti. CHP’nin tarihsel bazı dönemeçlerde kendini böyle bir cenderenin içinde bulduğu zamanlar olmuştur. Kendini CHP tabanının bir parçası olarak tanımlayan milyonlarca yurttaşların solculuk, devrimcilik, ilericilik gibi kimlikleri bu ikilemi yaratmayı, dolayısıyla partisiyle arasındaki mesafeyi açmasına neden olur. Sonuç olarak salon ile sokak/düzen ile kaos arasındaki tercihler en azından bir tarafın partiye olan ilişkisini sorgulaması kaçınılmaz olarak doğurur. Şüphesiz başka eksenlerde de tartışılabilecek ama, izninizle, benim doktriner Kemalizm ile sosyal demokrasi arasında olduğuna inandığım sarkaçın salınması CHP’nin toplam siyasetini ifade eder. CHP tüzüğü, programı ve beyannameleriyle modern içerikleri başarılı kılmak için postmodern yöntemler deneyen bir parti görüntüsüne bürünür.

MEYDAN OKUMAKTAN KAÇMAYANLAR

Liderlerle birlikte gelen paradigma değişiklikleri Türkiye’nin tarihsel kırımlarının bazılarında sokağı yöntemselleştiren bir tavır takınmayı da getirir. Özellikle solun güçlü olduğu dönemlerde CHP, yelkenlerini bu rüzgarla doldurmak için sokağa çıkmayı ister, bunu özlemler. Şüphesiz bu ilk bakışta merkeziyetçi gibi görünse de parti örgütleri, parti çevresi ve partinin dayandığı toplumsal tabanın iteklemesiyle oluşur. Örneğin Demirel’in Ecevit’e suikast düzenleneceğini söylemesi üzerine dönemin CHP lideri Taksim’de yapacağı mitinge hiçbir CHP’linin katılmasını istemediğini beyan etmesine rağmen CHP tarihinin en büyük mitinglerinden birini yapar. Yıllar sonra aynı meydanda 15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında dönemin CHP liderinin simgesel olarak yapmayı düşündüğü mitinge darbe karşıtı yüzbinlerce CHP’li gelir. CHP tabanı her koşulda pratiklerini terk etmemeyi ve fırsat buldukça onu hatırlatmayı önemser.

SOLUN VİCDANINDAN GEÇMEYEN İŞLER

CHP tabanı tuhaf bir şekilde Türkiye’nin vicdanını temsil eder. Dünyanın hiçbir yerinde iktidar olmamasına rağmen toplumun ilerlemesine, durup düşünmesine, yanlış yaptığına karar vermesine yol açan bir siyasi hareket yoktur. Bu sadece partinin tabanına özgü bir durumdur. Toplumun neredeyse bütün dinamikleri yine tuhaf şekilde hiç hoşlanmadığı, hatta belirli aşamalarda nefret ettiği bu insanlardan onay almak zorunda kalırlar. Türkiye’de siyasal İslamcıların nefret objesi haline getirmek için büyük bir mücadele verdiği laik teyzeler toplum ortalamasına onay vermekle mükelleftir. Hiçbir dava, hiçbir sokak eylemi, hiçbir hak arama mücadelesi onlar olmadan meşrulaşmaz, topluma yayılmaz, makulleşmez, kabul görmez.

SOKAK TEK BAŞINA KALIRSA

Dolayısıyla onların olduğu bir sokak mücadelesi iktidarları devirir, iktidarları getirir. Memuru, işçisi, öğrencisi; kadını, genci, erkeği; emekçisi ve emeklisi onlar sokağa çıktığı takdirde o politik hattı takip eder. CHP’nin çiçeği burnunda lideri Özgür Özel, CHP büyük kongresinde yaptığı konuşmada sokağı işaret etti. Yurttaşların sokaktaki bir CHP’nin arkasında yürüyeceklerini söyledi. Bu son derece önemli çıkış şimdilik Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu büyük kongrede “yoldaşlarım, dava arkadaşlarım” lafzıyla aynı yerde duruyor. Ancak eylemlilik hali bunu bir retorik olmaktan çıkarıp ete kemiğe büründürecek.

Ancak bu aşamada peşi sıra şu uyarıları yapmak icap ediyor. Maddi koşullar sokakta güçlü ve sürekli eylem yapmayı getiremiyor. CHP tabanının temsil edildiği DİSK, ABF, TBB ve SODEV gibi kitle örgütlerinin ne örgütleri var ne de kitleleri. Sokakta derin bir geriye çekilme var. Ne üretimden ne de sosyal hayatı domine etmekten gelen gücünü kullanabilen kurumlar var. Bu aşamaları kısa sürede geçtiğimizi umut edelim. Ancak sokaktaki mücadelenin siyasette de bir karşılığı olması gerekiyor. Bu karşılığın sokaktaki kaosu siyasette bir düzenle ikame etmesi gerektiği gerçeği de ortada duruyor. CHP’nin toplam siyasetinin buna hazır olup olmadığı da tartışma konusu edilmeli.

Siyasal İslam çeşitli aşamalardan geçerek bugünlere geldi. İktidara varma mücadeleleri düz bir çizginin üzerinde yürüyerek gerçekleşmedi. Sosyal demokrat hareketin buradan çıkarması gereken birtakım dersler var.

Etiketler
CHP CHP kurultayı Özgür Özel Kemal Kılıçdaroğlu