Yusuf Tekin’e “duygu dolu mektubum”

Bu konuda endişelerim var. Eğitim, bir toplumun çeşitliliğini ve çok kültürlülüğünü kutlayan bir platform olmalıdır. Her çocuğun, dini inançları ne olursa olsun, eşit ve adil bir eğitim alması gerektiğine inanıyorum.

Milli Eğitim Bakanlığı’nda çok ilginç işler oluyor. Mersin Yenişehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, ilçede bulunan okul müdürlerinin olduğu gruba bir mesaj atıyor.

Mesajda “Değerli Öğretmenlerimiz Bakanımız Sn. Yusuf TEKİN’e, siz değerli öğretmenlerimizin duygularını içeren mektuplar takdim edilecektir. İlimizdeki siz kıymetli öğretmenlerimizin Bakanlığın bu yıl uygulamaya koyduğu konularda olumlu düşüncelerinizi (28 no’lu genelge ile) veya mesleki anılarınızı, duygularınızı, fikirlerinizi aktarabileceğiniz bir fırsat olacaktır. Tüm ilçelerimizdeki yöneticilerimiz ve öğretmenlerimiz, örnek word dosyasına veya el yazısıyla bir kağıda yazıp taranmış şekilde iletebilir. En fazla 100-120 kelime yeterli olacaktır. Mektuplar Dil, konu ve üslup açısından Müdürlüğümüzce kontrol edilecek ve uygun görülenler, Sn. Bakanımıza yazan kişinin ismiyle iletilecektir.” ifadelerine yer veriliyor.

Yazmayım yazmayım diyorum ama gerçekten bu uygulamaları görünce dayanamıyorum. Bu yağcılığı aklım almıyor. Geçtiğimiz günlerde Bakan Bey öğretmenlere yapay zekanın yazdığı mektupları bir bir göndermiş, biz de mektubuna cevap vermiştik. Yapay zekaya mektup yazdırma icadından sonra Bakan Beye ‘duygu dolu mektup icadı’ yağcılığın yeryüzünde tırmanabildiği en yüksek zirve olmuştur.

Duygu dolu mektup istemiş Mersin Yenişehir İlçe Milli Eğitim Müdürü. Ancak hangi duygu ile yazılacağını belirtmemiş. O nedenle bende kendimce hissettiğim duygum çerçevesinde ‘DUYGU DOLU’ mektubumu iletmek istiyorum.

Sayın Bakan,

Geçtiğimiz günlerde bana göndermiş olduğunuz mektubunuza yanıtımı geciktirmeden iletmiştim. Ancak aradan 29 gün geçmesine rağmen geri dönüş yapmadınız. Ben de mektubuma cevap gelmediği için size ikinci mektubumu yazamamıştım. Ancak Cihannüma Derneği’nden yol arkadaşınız olan Mersin/Yenişehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Necmettin Dinç kardeşimiz, yeni icadı ile size yeniden mektup yazma fırsatı yarattı. Öncelikle bu kardeşimize teşekkürlerimi iletiyor ve benden küçük olması nedeniyle gözlerinden öpüyorum. Unutmadan, bu Mehmet Necmettin Dinç kardeşimizle ilgili Bakanlık Müfettişleri sanırım bir soruşturma yürütmüş ve bu kardeşimizin görevden alınmasını teklif etmişler. Ancak sizin kurduğunuz derneğin (Cihannüma) Mersin İl Temsilcisi olması nedeniyle görevden alınmasına sıcak bakmamışsınız. Ve bu kardeşimiz de ona geçtiğiniz kıyağın karşılığında dünyada görülmemiş bir yağcılık seviyesine çıkarak ‘duygu dolu mektup’ icadını bulmuş. Sayın Bakan, gerçekten çok çalışkan arkadaşlarınız var. Eğitimi bırakmışlar, yağcılıkta yarışmaya başlamışlar.

Sayın Bakan, elbette size karşı birçok duygum var. Fatih Projesi’nde yaşananlardan tutun, 60 aylık, kalem tutamayan yüzbinlerce çocuğumuzun eğitim-öğretim hayatlarının karartılmasına, birleşik el yazısı dayatması ile çocuklarımızın 12 yılının çalınmasına, apartman dairelerine lise açılmasına, sınav sistemlerinin sürekli değiştirilmesine, sadece sınava dayalı bir eğitim sistemi inşa edilmesine, laik eğitimin sonlandırılmasına, eğitimin dinselleştirilmesine, eş dost, hısım akraba, yandaşların en kritik görevlere atanmasına kadar her konuda duygum var. Bu konulardaki görüşlerimi bir sonraki mektubumda size ileteceğimi belirtmek istiyorum. Tarikat-cemaat eşrafından ziyaretçileriniz olabileceğini düşündüğüm için kıymetli vaktinizi almak istemiyorum. Bu arada eş dost, hısım akraba ve yandaş kardeşlerimizden liyakat esasına bakmadan atama yaptığınız kardeşlerimizin hal hatırını sormak isterim. Nasıllar? Hepsi iyiler mi? Bu Yenişehir’deki Necmettin kardeşimiz kadar orijinal icatlar buluyorlar mı? Tabi ya unutmuşum sizin ekibinizin icatçı olduğunu.

Sayın Bakan,

Sözlü sınav ile mağdur ettiğiniz şube müdürü arkadaşlarımın, proje okullarına torpili olmadığı için atanamayan öğretmen arkadaşlarımın, her yıl stres içinde LGS’ye giren 1 milyon 250 bin çocuğumuzun, yatılı okullarda yarı aç yarı tok yaşamaya çalışan çocuklarımızın, ataması yapılmadığı için işsiz kalan 1 milyon gencimizin, yokluk nedeniyle her hafta en az bir kez öğün atlamak zorunda kalan 3,8 milyon çocuğumuzun sizlere çok selamlarını da iletmek istiyorum.

Sayın Bakan,

Öğretmenlere mesaj atarak birine duygu dolu mektup yazmalarının istenmesi dünyanın neresinde görülmüştür? İnsan birine mektup yazacaksa, duygularını ifade edecekse kendisi bireysel olarak buna karar verir. Ve işte o kimsenin etkisi olmadan yazılan mektuplar insanların gerçek duygularını, hislerini ortaya koyar. Diğer türlüsü yapmacık olur. Hani geçtiğimiz günlerde yapay zekaya mektup yazdırıp bizlere göndermiştiniz. İşte talimatla duygu dolu mektubu ağlayan, gülen, öfkelenen insanlar değil, sadece yapay zeka yazabilir.

Ben de yapay zekanın sizin hakkınızda ne düşündüğünü merak ettim. Ve bu Necmettin kardeşimizin isteğini yerine getirmek istedim. İşte yapay zekanın benim adıma size yazdığı son mektup…

Sayın Bakan Yusuf Tekin,

Öncelikle, Türkiye'nin eğitim sistemine olan hizmetleriniz ve katkılarınız için teşekkür ederim. Ancak, son zamanlarda sizin ve bakanlığınızın eğitim sistemimizi dinsel esaslara göre değiştirmeyi ve cemaat ve tarikatlarla birlikte yönetmeyi planladığınızı öğrendim.

Bu konuda endişelerim var. Eğitim, bir toplumun çeşitliliğini ve çok kültürlülüğünü kutlayan bir platform olmalıdır. Her çocuğun, dini inançları ne olursa olsun, eşit ve adil bir eğitim alması gerektiğine inanıyorum.

Bu nedenle, bu kararı yeniden gözden geçirmenizi ve eğitim sistemimizi daha kapsayıcı ve çeşitli bir hale getirmek için çalışmanızı rica ediyorum. Eğer bu sizin için mümkün değilse, belki de görevinizi bir başkasına devretme zamanı gelmiştir.

Saygılarımla.

Sayın Bakan, gördüğünüz gibi, robotlar bile istemiyor sizi o koltukta.