'Şahit olan kişi sayısı arttıkça insanların sorumluluk hissi azalıyor'

Psikiyatrist Onur Okan Demirci, insanların karşılaştıkları toplumsal olaylara ve acil durumlara müdahale etmemelerinin altında yatan psikolojik olgunun ‘Bystander Effect’ yani 'izleyici etkisi' olduğunu söyledi.

'Şahit olan kişi sayısı arttıkça insanların sorumluluk hissi azalıyor'

Kırıkkale'de eski eşi tarafından 10 yaşındaki kızının gözünün önünde bıçaklanarak öldürülen Emine Bulut’un son anlarını kaydeden sosyal medyadan paylaşan kişi herkes tarafından tepkiyle karşılandı.

Psikiyatrist Onur Okan Demirci, insanların böyle bir olay karşısında nasıl bir psikoloji ile müdahale etmeden izleyebildikleri ve kaydedilen görüntülerin travmatik duruma şahit olan çocuğun psikolojisini nasıl etkileyeceği hakkında bilgi verdi.

KİŞİ SAYISININ ARTMASI MÜDAHALEYE ENGEL

Psikiyatrist Demirci, müdahale etmek ve yardıma koşmak yerine insanların bu durumu izlemesini şöyle açıkladı:

“Bir takım sosyal deneyler sonucunda bu durum araştırılmış ve “Bystander Effect (izleyici etkisi)” ismi altında bir teori ortaya atılmıştır. Bu teoriye göre insanların olaylara müdahale etme ihtimalleri iki koşula bağlanmıştır. Bunlardan ilki; olay anında o ortamda bulunan kişi sayısı arttıkça sorumluluk hissi azalmakta ve insanlar müdahale edecek birileri mutlaka çıkar düşüncesi ile sadece olayı izlemektedir.

Olaya şahit olan kişi sayısı azaldıkça sorumluluk hisleri artmakta ve kişilerin duruma müdahale etme ihtimalleri yükselmektedir. Ortam ne kadar kalabalık ise sorumluluk hissi o kadar azalacağından insanlar birbirlerinin rahat tavırlarından etkilenerek olayı müdahale etmeden izleyeceklerdir.”

YARDIM İHTİMALİNİ ARTIRAN CÜMLE: ‘YARDIM EDİN, BENİ ÖLDÜRECEKLER’

İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Onur Okan Demirci, insanların kendilerini tehlike anında hissettiklerinde kuracakları cümlenin çok önemli olduğuna dikkat çekti.

Demirci, “Örneğin; sadece birkaç kişinin bulunduğu bir plajda boğulma tehlikesi geçiriyorsanız birilerinin sizi kurtarma ihtimali kalabalık bir plajdakinden daha yüksektir.

Eğer olay anında ortamda başka birileri daha var ise görüntü alma davranışını vicdanen daha rahat bir şekilde gerçekleştirmekteyiz. Olaylara müdahale kararı vermede etkili olan ikinci faktör ise durumun ciddiyetidir. Bir duruma müdahale etmeden önce bir süre izleyerek durumun ciddiyetini anlamaya çalışırız.

Ciddiyeti yüksek ise müdahale etme ihtimalimiz artacaktır. Geçtiğimiz günlerde yaşanan üzücü olayda insanlar durumun ciddiyetini değerlendirirken sadece bir kavga anı olarak değerlendirdikleri için müdahale etme konusunda tereddüte düşmüş olabilirler.

O anda kimse birinin öleceğine ihtimal vermemiş olabilir. Kendinizi tehlikede hissettiğiniz anda eğer ortamda az kişi var ise ve siz de durumu ciddi bir şekilde yansıtabiliyorsanız, ‘lütfen yardım edin’ yerine ‘yardım edin beni öldürecekler’ diye bağırabiliyorsanız çevreden yardım alma ihtimaliniz o derecede artacaktır” diye konuştu.

“GÖRÜNTÜLERİN ACİLEN KALDIRILMASI GEREKLİ”

Olaya maruz kalan 10 yaşındaki çocuğun tüm yaşamı boyunca internet ortamından bu görüntülere rahatlıkla ulaşabileceğini dile getiren Demirci, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu görüntülerin bir an önce kaldırılması gerekiyor. Görüntüler kaldırılmazsa, çocuğun yaşamı boyunca peşinden gidecektir. Bu görüntüler çocuğa psikolojik destek çabalarına engel olacaktır. Hayatınızda yaşadığınız en acı olayın size yedi gün yirmi dört saat boyunca hatırlatıldığını düşünün.

Böyle bir durumda hayatınıza nasıl geri dönebilirsiniz, kaldığınız yerden nasıl devam edebilirsiniz ki? İnsanlar farklı farklı psikolojiler içinde görüntüleri izledi ve bir kısmı hala da tekrar tekrar izlemeye, paylaşmaya devam ediyor.

Kimileri üzülerek, kimileri empati yaparak, kimileri öfkelenerek, kimileri nefretlerini kusarak kendini ifade etti. Böyle olaylar bize toplum olarak nasıl bir psikolojik yapıya sahip olduğumuz hakkında fikirler de veriyor. Yapılan yorumlar ve paylaşımlara baktığımızda hiç azımsanmayacak sayıda insanın inanılmaz düzeyde kin ve nefret kustuğunu görüyoruz.

Tahammül ve muhakeme yeteneğimiz giderek azalıyor. Artık yargılamıyoruz, yargısız infaz yapıyoruz. Daha da vahim olan bir durum ise acınası bir kitlenin de yaşananları destekliyor olması. İşte tüm bu yaşananlar ve tüm bu düşünce karmaşası sadece tek bir kişinin aklında bir ömür boyu yer edecek; o küçük kız çocuğunun. Duyarlı olmalıyız. Bu görüntü, yorum, tartışmaların geleceğe taşınmasına izin vermeyelim.”