Erkan Baş: Mehmet Aslantuğ TİP'ten aday olmasaydı, belki o konu haber bile olmayacaktı

Türkiye İşçisi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Mehmet Aslantuğ ve Arzum Onan çiftiyle ilgili boşanma haberlerine dair konuştu: "Mehmet Aslantuğ TİP’ten milletvekili adayı olmasaydı belki dediğiniz konu haber bile olmayacaktı."

Erkan Baş: Mehmet Aslantuğ TİP'ten aday olmasaydı, belki o konu haber bile olmayacaktı

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine bir haftadan da az bir süre kala T24 yazarı Cansu Çamlıbel'in sorularını yanıtladı.

Muğla'dan milletvekili adayı olarak gösterdikleri Mehmet Aslantuğ ile eşi Arzum Onan'la ilgili çıkan boşanma haberlerine dair konuşan Baş, "Evlenmek ne kadar doğal bir şey ise boşanmak da o kadar doğal bir şey. Yeter ki bunu belirli bir sevgi saygı ilişkisi için de gerçekleştirin. Samimi söyleyeyim, sormadım bile. Ama şunu gördüğümü de söyleyeyim; hiçbir şeyi haber olmayan bir TİP adayının boşanma gibi insani bir konu nedeniyle bütün gazetelerde haber olması da bir şeye işaret ediyor" ifadesini kullandı.

TİP Genel Başkanı, bu yanıtı üzerine yöneltilen "Ama böyle bir aday seçerek o tür bir popülerliği kullanmak istemediniz mi zaten parti olarak?" sorusu üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:

"Mehmet Aslantuğ bizden neden aday oldu biliyor musunuz? Bir, gerçekten çok güven veren bir isim. İki, Ahmet Kaya olayında ortaya koyduğu tutum beni de benim kuşağımın da hayatında iz bırakmış bir tutumdur. Ahmet Kaya sadece Kürtçe şarkı söyledi diye linç eden bir güruhun içinde tek başına insani ve ahlaki nedenlerle durması, o duruş aslında TİP’in bugün Türkiye siyasetinde yapmaya çalıştığı şeydir. Yani Mehmet Aslantuğ TİP’ten milletvekili adayı olmasaydı belki dediğiniz konu haber bile olmayacaktı."

'İNCE'YE DÖNÜK OLARAK KULLANILAN DİL DE BENİ RAHATSIZ ETTİ'

Baş, kendisini muhalif olarak tanımlayan kesimlerce 'oyları böleceği' endişesiyle eleştirilen cumhurbaşkanı adayı - Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'ye yönelik "Gelin, yurttaşlara, seçmenlere, samimi, içten bir çağrı yapın. Ayrımlarımızı sonra konuşacağız deyin. Kılıçdaroğlu'na destek isteyin. Bu işi ilk turda bitirelim" şeklindeki çağrısıyla ilgili de konuştu:

"2018 seçimlerinden çıkarttığımız bir ders bu bizim aslında. Sokakta çok sayıda toplantı da yaptık ve şunu gördük; sokakta muhalefet adayları ikinci tura kalmak için aslında birbirleriyle mücadele etmişler. Bunu çok yerde görünce 2019 sonu 2020 başı gibi 'İkinci turda oy vereceğimiz adaya neden ilk turda oy vermeyelim?' diye bir cümle kurdum. Ve o halkta büyük bir karşılık buldu. O gün bugündür ben hep bunu savunurum. Tabii bu tartışmalar yapılırken Muharrem İnce hiç aklımda yoktu. Fakat şimdi geldiğimiz aşamada ilginç bir durumla karşı karşıyayız. Seçim ilk turda bitebilir gibi gözüküyor.

Ama tek kaygı acaba Muharrem İnce 2-3 puan alır da seçimi ikinci tura bırakır mı? Kıl payı ikinci tura kalma ihtimali insanları kaygılandırıyor. Haklılığı haksızlığı bir yana Muharrem İnce’ye dönük olarak kullanılan dil de beni rahatsız etti. Sonuçta kendince bir iddiası var."

'MUHARREM İNCE'YE DE BİR KAPI AÇMAK İSTEDİM, SONUÇTA DÜŞMANIM FALAN DEĞİL'

Siyasetçi, devamında yöneltilen "O iddianın ne olduğunu anlıyor musunuz siz?" sorusu üzerine de şunları kaydetti:

"Ben bir siyasetçi körlüğü olarak görüyorum onu. Şimdi bana sorsanız 'Seçim çalışması nasıl gidiyor?' diye, benim gördüğüm AKP’ye kimse oy vermiyor, CHP barajı belki geçer, TİP iktidar olur. Sokakta çıktığınız anda sizi saran ilk sekiz on halka zaten sizi sevenlerden oluşuyor. Hayata sadece onların üzerinden baktığınız zaman yanlış sonuçlara varabilirsiniz. Bence Muharrem İnce’nin hatası bu. Etrafını saranların Türkiye’yi temsil ettiğini düşünüyor. O yüzden biraz dışardan bakma çağrısı yaptım ona. Belki başkaları da aynı şeyi söylüyor ama benim avantajım şu; benim kişisel husumetim yok, geçmişimde beni eleştirebileceği bir şey yok o yüzden de belki benim çağrım insani karşılık bulabilir diye umdum. Muharrem İnce’ye de bir kapı açmak istedim. Sonuçta düşmanım falan değil. Tamamen kişisel nedenlerle bunu yaptığını düşünüyorum.

Hala çekilebilir bence. Evet, çekilme ağır bir karar ama seçim akşamı partisinin yüzde 2’de kalması daha az ağır bir seçenek değildir herhâlde. Ben gidişatın oraya doğru olduğunu da biliyorum. 'Anket oyları' diyorum ben İnce’ninkileri. Ankette onu diyenlerin sandığa gittiğinde Kemal Bey’e oy vereceğini düşünüyorum."

Söyleşinin devamında öne çıkan sorular ve yanıtlar şöyle oldu:

'BİZ SİNİRLİ İNSANLAR DEĞİLİZ, SİNİRİMİZİ BOZAN ŞEYLER VAR'

- Yasaklardan, ötekileştirmeden ve en önemlisi direniş kültüründen mütevellit Türkiye’de sosyalist hareketin bir sokak geleneği var. TİP’teki arkadaşlarınız sokaktaki üslubu bir anlamda meclise taşıdılar ve aslında muhalif çevrelerin içine de su serptiler çünkü gündeme getirdiğiniz pek çok konu kamuoyunun da gündemi oldu. Ancak bir yandan şu da meşru bir soru olabilir; bağırıp çağırmadan sol siyaset yapmak mümkün değil mi?

İnsan durup dururken bağırmaz ya da sinirlenmez. İnsanın normal hali sinirli değildir. Ne Barış ne Sera ne Ahmet sinirli insanlar değil. Ülkede sinirimizi bozan bir şey olmasa biz sinirli insanlar falan değiliz. Herkesin şunu düşünmesini rica ediyorum; 10-12 saat ne konuşsanız sizi dinlemeyen, dünyanın en doğru şeyini söyleseniz bile saraydan gelen talimat dışında hareket etme cesareti göstermeyen bir toplulukla berabersiniz. Önünüzde göz göre göre suçlar işleniyor ve siz bunu engelleyemiyorsunuz. Herkesle insan olarak eşit ilişki kurmaya çalışıyorsunuz ama karşınızda buna çok yabancı bir topluluk var. Onun yarattığı bir gerilim, bir stres var. Barış benim hayatta tanıdığım en sakin insanlardan biridir aslında. Ülke normalleşse öyle olacak. Şimdi kendinizi Barış’ın yerine koyun çocukluğunuzdan bu yana bütün sülalenizin yaşadığı bir kent yıkılmış, depremde oraya gidiyorsunuz. Bunu yaşayan bir insanın psikolojisinin normal olması mümkün mü?

Sokak, sol siyasetin beslendiği alan ve sokağın merkez siyasete göre daha sert bir karakteri olduğu belli ama o da bizim tercihimiz değil. En temel haklarımızı, anayasal haklarımızı kullanırken devletin gücünü elinde bulundurmak dışında hiçbir vasfı olmayan insanlar tarafından engelleniyorsunuz.

(...)

'ORADA GİZLİ ÇEKİM OLDUĞU GERÇEĞİNİ BİR KENARA KOYMAMAK LAZIM'

- HDP içinde siyaset yapmış ve bunun için bedel ödemiş Ahmet Şık sokakta bir gencin yorumu üzerine "Kürt faşistlerle uğraşamam" diyor. Bunun şöyle algılanması doğal olmaz mı; "Bunu orada siyaset yapmış birisi olarak bunu söylüyorsa demek ki var bir bildiği. Demek ki gerçekten HDP içinde demokrat bir duruş yok."

Bir kere bakın orada ifade edilen görüşlerle ilgili hem Ahmet açıklamasını yaptı hem de biz parti olarak yaptık. Bizim HDP’ye ilişkin böyle bir değerlendirmemiz yok.

-Üzüldünüz mü?

Tabii ki çok üzüldüm. Bir kere orada bir gizli çekim olduğu gerçeğini bir kenara koymamak lazım. Bir örnek vereyim; benim bir kızım bir oğlum var, ikisi için de canımı veririm ama evde öyle bir an olabilir ki evde sesimi yükseltebilirim, canımdan çok sevdiğim çocuğuma öfkeyle bağırabilirim. Siz o anı kameraya çekseniz üzerine "Bak Erkan Baş kızına sürekli bağırıyor" diye düşünebilirsiniz. Bu benim kızımı sevmediğim anlamına gelmiyor.

Ahmet ya da ben siyasi görüşlerini gizleyen insanlar değiliz ki. Siyaset bunun için yapılır zaten. Ama siyasi görüş başka şeydir, sizin anlık olarak bir diyalog sırasında kurduğunuz cümle başka bir şeydir. Bir de bu gizli çekilmiş ve belli ki servis edilmiş bir şey. Bence bu Türkiye’deki Türk ve Kürt emekçilerin birliği fikrini zedelemek isteyen odakların işine yaradığı fikrini hiç aklımızdan çıkartmamız lazım. Bütün bu tartışma sürecinde samimi eleştirilerin hepsinin başımız üzerinde yeri var. Ama buradan yola çıkarak Türkiye sosyalist hareketiyle Kürt hareketi arasındaki ilişkilere hasar vermek, bunu bozmak isteyen yaklaşımlara karşı dikkatli davranmak durumundayız.

HDP’li arkadaşların bize dönük, bizim onlara dönük eleştirilerimiz olur. Ama bunların ifade edileceği yerler ve ifade ediliş biçimleri son derece önemlidir. Mesela Gültan Hanım bana cezaevinden bir mektup yazdı. Tartışmak istiyorum bunu ama bunu tartışabilmemin ön koşulu Gültan Hanım’ın özgürlüğü. Cezaevindeki bir insanla ben nasıl tartışabilirim ki? Binlerce siyasetçisi cezaevinde olan, sürekli iktidarın baskısı altında olan bir siyasi hareketle nasıl tartışmaya girebilirsiniz? Bu doğru bir şey değil. Fakat şu olur; dostlarımızla kendi aramızda fikirlerimizi paylaşırız karşılıklı.

'AHMET ŞIK KENDİSİNİ BU ÜLKEDEKİ BARIŞ MÜCADELESİNE ADAMIŞ BİR İSİM'

- Dostlarınızdan olmasının beklenebileceği isimlerden birisi de mesela Sırrı Süreyya Önder değil mi? Ahmet’in o görüntüdeki ifadeleri için "hastalıklı bir bakış açısı" dedi. Dahası hem partiden hem Ahmet’in kendisinden gelen özrün yeterli olup olmadığının tartışmalı olduğunu da ekledi.

Tam bunu kastediyorum. Bakın o videonun yayınlandığı günün bir gün öncesinde yaklaşık 8,5 saat Babala TV çekimlerinde Ahmet ile beraberdik. Program boyunca defalarca kez -programın formatı öyle olduğu için- bizden HDP’ye dönük kötü söz söylememiz için zorladılar bizi. Sekiz buçuk saat! Bir tane HDP için kötü bir söz söylesek başarıya ulaşmış olacaktı o programa katılanların oradaki varlıkları. Biz bunu söylemedik, söylemeyeceğiz.

Bakın Türkiye İşçi Partisi 1971’de "Kürt halkı vardır" dediği için kapatılmış bir parti. Ahmet Şık’ın Türkiye’de kontrgerilla cinayetlerine ilişkin çalışmalarına, HDP’den adaylığına baktığınızda kendisini Türkiye’de barış mücadelesine adamış kıymetli isimlerden biri. Böylesine bir tarih ortada dururken bir gizli çekimde söylenmiş bir laf. Önü yok, arkası yok, ne dendiği belli değil. Böyle kolay insan harcamamalıyız. Orada söylenen cümleleri belli ki bir dostuyla yaptığı – ki o da gözden kaçtı orada konuştuğu kişi Ahmet’in daha önce HDP’den tanıdığı bir arkadaş- bir dertleşme hali. "Kürtler faşisttir" falan demiyor Ahmet. Kendisine dönük eleştirilerde haklılık payı olanları ayırıyor ama düşmanca eleştiriler için böyle bir laf kullanıyor. Bence çok büyütmemekte fayda var. Ayrışmak dünyanın en kolay şeyidir ama dostluk çaba ister.

'BİZ BARIŞIN TÜRKÇE SESİ OLMAK İSTİYORUZ'

- Ahmet’in o eleştirisinde şöyle bir sitem yok muydu; Emek ve Özgürlük İttifakı’nın egemen yapısı HDP ve o egemen yapı kendinden küçük yapıların nefes alanını daraltıyor.

Samimiyetle söyleyeyim, Ahmet’e bunu sormadım bile. Çünkü ben Ahmet’in bu ülkede yaşayan her yurttaşın eşit yurttaş olarak görülmesi konusundaki çabasını biliyorum. Bu eşitsizliğe en fazla maruz kalanlar Kürtler, Aleviler olduğu için onların gıyabındaki duyarlılıklarını da biliyorum. Ama her topluluğun içinde o topluluğa yakışmayan davranışlarda bulunan insanlar olabilir ve bunların davranışını da o toplumun tümüne mal etmemek gerekir. Gerçekten kendisine sormadım ama bana sorarsanız kastettiği şey odur. Ben Boşnak’ım, Boşnaklar içinde birisi kötü bir şey yaptığında başkası söylemeden ben onu eleştirip o davranışı engellemeyelim.

TİP Kürt sorunu açısından kendisini en fazla şurada sorumlu görüyor; Türkiye’nin batısına yayılan bir şovenizm var, bir Kürt düşmanlığı var, iktidarın beslediği bir ırkçı anlayış var. Biz bunu kırmak istiyoruz. Biz barışın Türkçe sesi olmak istiyoruz. Kürt halkındaki büyük barış iradesine batıdan el uzatma çabası içindeyiz. Temel misyonumuz bu bizim.

(...)

'HİÇBİR ŞEYİ HABER OLMAYAN TİP, MEHMET ASLANTUĞ'UN BOŞANMASIYLA HABER OLDU'

- Diğer bir milletvekili adayınız aktör Mehmet Aslantuğ eşi Arzum Onan’dan boşanıyormuş diye haber oluyor şu sıralar. Biliyoruz ki geleneksel siyasetin partileri seçim arifesinde bu tür şeyleri pek istemez, illa ki aile bütünlüğü görüntüsü bozulmasın isterler. TİP içinde bir konu oldu mu bu mesela?

Evlenmek ne kadar doğal bir şey ise boşanmak da o kadar doğal bir şey. Yeter ki bunu belirli bir sevgi saygı ilişkisi için de gerçekleştirin. Samimi söyleyeyim, sormadım bile. Ama şunu gördüğümü de söyleyeyim; hiçbir şeyi haber olmayan bir TİP adayının boşanma gibi insani bir konu nedeniyle bütün gazetelerde haber olması da bir şeye işaret ediyor.

-Ama böyle bir aday seçerek o tür bir popülerliği kullanmak istemediniz mi zaten parti olarak?

Mehmet Aslantuğ bizden neden aday oldu biliyor musunuz? Bir, gerçekten çok güven veren bir isim. İki, Ahmet Kaya olayında ortaya koyduğu tutum beni de benim kuşağımın da hayatında iz bırakmış bir tutumdur. Ahmet Kaya sadece Kürtçe şarkı söyledi diye linç eden bir güruhun içinde tek başına insani ve ahlaki nedenlerle durması, o duruş aslında TİP’in bugün Türkiye siyasetinde yapmaya çalıştığı şeydir. Yani Mehmet Aslantuğ TİP’ten milletvekili adayı olmasaydı belki dediğiniz konu haber bile olmayacaktı.

'35 GÜNDÜR HİÇBİR TELEVİZYONDAN DAVET ALMADIM'

- Yok yine olacaktı. Türkiye güzeliyle evli meşhur bir oyuncudan bahsediyoruz, yıllardır 'ideal çift' diye tanımlanan iki insandan bahsediyoruz. Bu boşanma her türlü haber olacaktı. Bunu bir gazeteci bakışıyla söylüyorum. TİP adaylığı haberin bir unsuru sadece.

Siz hala Türkiye’de gazeteciliğin yapılabildiğini düşünüyorsunuz.

- Valla yapıyorum ben. Yapmaya çalışan birçok meslektaşım da var. Ama konuyu size parti olarak uygulanan ambargolara getirmek istiyorsanız onları da konuşalım lütfen.

Bakın sizinle bugün seçime yedi gün kala buluştuk. 45 gündür seçim kampanyası sürüyor. Ben 35 gündür hiçbir televizyondan davet almadım. Hiçbir televizyon kanalına çıkmadım. O kadar TİP tartışılıyor televizyonlarda, "peki TİP siz ne düşünüyorsunuz" diye bir mikrofon uzatılmaz mı?

- Uzatıyoruz ama şimdi.

İşte 35 gündür ilk defa. Teşekkür ederim. (Gülüyor)

Söyleşinin tamamı.

Etiketler
Erkan Baş Mehmet Aslantuğ Ahmet Şık Türkiye İşçi Partisi - TİP Arzum Onan