Boğaziçi Direnişi 656'nci gününde: 'Yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz'

Rektörlüğüne AKP'li Melih Bulu'nun atanmasının ardından başlayan Boğaziçi Direnişi 656'ncı gününde sürüyor.

Boğaziçi Direnişi 656'nci gününde: 'Yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz'

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne AKP'li Melih Bulu'nun ataması ile birlikte Boğaziçi Üniversitesi direnişi başlamış, birçok kentte eylemler yapılırken; Bulu'nun görevden alınıp yerine Naci İnci'nin atanması eylemleri bitirememişti.

Boğaziçi Üniversitesi 656 gündür direnişini sürdürüyor.

Boğaziçi Üniversitesi'nden 21 Ekim tarihinde yayımlanan 88 nolu bültende öne çıkanlar şöyle oldu:

"DEMİR PARMAKLIKLARIN YERLEŞTİRİLDİĞİ KAMPÜSÜMÜZDEN SESLENİYORUZ"

Bugün 21 Ekim Cuma. Nöbetimizin 444., direnişimizin 656. günündeyiz. Sizlere basının hâlen alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.

Üniversitemizin üst yönetim kademelerini hukuksuz şekilde, kurum dışından devşirdiği kadrolarla işgal eden kayyım yönetimi, eline geçirdiği karar aygıtını pervasızca, herhangi bir etik değer veya hukuki kıstas gözetmeden, adeta mutlak bir hasar verme ve yok etme arzusuyla kullanıyor. Gayrimeşru yönetimin telaşla ve fütursuzca aldığı bu kararlar Boğaziçi Üniversitesi'nin ulusal ve uluslararası saygınlığının ve yüksek eğitim ve araştırma standartlarının güvencesi olan kişi ve teşekkülleri doğrudan hedefliyor; 22 aydır ifade ettiğimiz gibi, telafisi güç kamu zararlarına yol açıyor.

"BOĞAZİÇİ TARİHİNDE İLK DEFA..."

Bu hafta Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde görevli Doktor Öğretim Üyesi Tolga Sütlü, Naci İnci tarafından sözleşmesi yenilenmeyerek görevinden uzaklaştırıldı. Üniversitemizin içinde bulunduğu şartlara rağmen önemli bilimsel başarılara imza atmış bir hocamız daha araştırmalarını sürdürdüğü çalışma ortamından, laboratuvarından ve öğrencilerinden ayrılmak zorunda kaldı. Sözleşme yenileme sürecinde Sütlü'nün çalışmaları üniversite dışından akademisyenlerin de dahil olduğu bir jüri tarafından olumlu olarak değerlendirilmişti.

Sonrasında hem Bölüm Kurulu hem de Fakülte Yönetim Kurulu dosyayı inceleyerek Sütlü'nün sözleşmesinin yenilenmesini kuvvetle destekleyen kurul kararları aldı. Ancak imza sürecini bir ay sürüncemede bırakan Naci İnci, bölüm ve fakülte görüşlerini yok saydığı gibi, makul bir akademik gerekçe göstermeden, belli medya organlarında üretilmiş asılsız ve çarpıtma haberleri esas alarak Tolga Hocamızın sözleşmesini yenilemeyi reddetti. Böylece, Boğaziçi Üniversitesi tarihinde ilk defa medyada önceden ve saldırganca kurgulanmış bir itibar suikastı, rektörlükçe alınan akademik bir kararın temel gerekçesi olarak kullanıldı.

"ÜNİVERSİTEMİZİN İŞGAL GİRİŞİMİ..."

Yine bu hafta Fizik Bölümü'nün seçilmiş başkanı Erhan Gülmez, görev süresinin bitmesine henüz bir seneden fazla bir süre varken aniden, yersiz ve zorlama gerekçelerle görevinden alındı. Aynı günlerde, İşletme Bölümü'nün seçilmiş başkanı Metin Ercan, daha önce İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dekanlığından hukuksuzca alınmasına sebep olan kurmaca bir disiplin soruşturması gerekçe gösterilerek bölüm başkanlığı görevinden de alındı. Üniversitemizin işgal girişiminde gelinen bu son aşamada endişemiz, gayrimeşru yönetimin, dekanlık kadrolarını taşıma memurlarla doldurduğu gibi, türlü idari tertiplerle bölüm başkanlıklarına da tek vasıfları kendilerine biat etmek olan yöneticileri yerleştirmesi. İdari iş birliği konusunda Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinden destek bulamayan Naci İnci yönetiminin, çareyi kurumun tüm idari kadrolarını, sömürge yönetimlerini çağrıştırır şekilde, dışarıdan getirdiği küçük kayyımlarla doldurmakta aradığını görüyoruz.

Ve yine bu hafta, Mithat Alam Eğitim Vakfı yönetim kurulu üyesi ve üniversitemizdeki akademik görevi Eylül 2021'de gerekçe gösterilmeksizin sonlandırılmış olan yarı zamanlı öğretim üyesi Özcan Vardar'ın kampüse girişi engellendi. Vardar, Altın Portakal Film Festivali ödül töreninde yaptığı ve Boğaziçi Üniversitesi direnişini övgüyle andığı konuşmasının sonrasında, mezun kartının Fazıl Önder Sönmez'in talimatıyla iptal edildiğini ve yönetimce sakıncalı görülen öğrenci, hoca ve mezunların kampüse girişini engelleyen hukuk dışı kara listeye dahil edildiğini öğrendi.

Hakları engellenen, zorla, usulsüzce işlerinden edilen ve görevlerinden alınan hocalarımız için verdiğimiz hukuk mücadelesine ilk günkü kararlılığımızla devam ediyoruz; onların görevlerine, ait oldukları kampüslerine ve öğrencilerine yeniden kavuşmalarını sağlayacağız. Kayyım yönetimi, yaptığı tüm baskıcı ve cebri müdahalelere rağmen direnişten vaz geçmeyen Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerini yıpratmayı, onları cezalandırarak gözdağı vermeyi hedefliyor. Üniversitenin tüm bölüm ve birimlerince imzalanan itiraz ve kınama metinlerinin ve kayyım yönetimine verdiğimiz güvensizlik oyunun arkasındayız. Naci İnci yönetimine bizi bu tür baskılarla yıldıramayacaklarını hatırlatmak isteriz; yasal haklarımızı kullanarak kurumun ve öğrencilerin geleceğine verilen her zararın hesabını soracağız.

"KAYYIM YÖNETİMİ YÖNETEMİYOR"

Bu yoğun hafta içinde YADYOK Hazırlık birimi Anadolu Hisarı Kampüsünde, eğitim için gerekli asgari sağlık koşullarının sağlanamadığı bir şantiye ortamında yüz yüze eğitime başlamak zorunda kaldı. Boğaziçi Üniversitesine girmeye hak kazanmış başarılı öğrencilerin, ulaşmak için saatler harcadıkları bir kampüste, teknik donanımı hazırlanmamış sınıflara doluşarak, hijyenik koşulların sağlanamadığı, inşaat molozlarıyla dolu binalarda nitelikli İngilizce eğitimi almaları bekleniyor. Kayyım yönetimi aylardır uyarıldığı halde öngörülen hataları yapmaya devam ediyor. Kayyım yönetimi hiçbir plan ve programa izin vermeyen keyfî tasarruflarıyla kampüsleri yaşanamaz hale getiriyor. Kayyım yönetimi yönetemiyor.

"ÜNİVERSİTEDEKİ GAYRİMEŞRU UYGULAMALARA SON VERİLMELİDİR"

Üniversitemizdeki tüm fakülte dekanları, enstitü müdürleri ve yüksek okul müdürü seçimle göreve gelmeli ve seçilmiş kurullarla denetlenebilmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz ve haksızca işlerine son verilen dekanlarımız ve enstitü müdürümüz bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Atama ve yükseltme kriterleri hiçe sayılarak, bölüm, fakülte ve enstitülerin onayı alınmadan, tepeden inme kararlarla yapılan tüm atamalar gayrimeşrudur, geri alınmalıdır. İşlevsizleştirilen Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi ve Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü işinin ehli çalışanlarıyla birlikte bir an önce tekrar faal hâle getirilmelidir. Gayrimeşru yönetim tarafından gerekçesiz şekilde el konulan İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi binası eski işlevine kavuşturulmalı, yeniden araştırmacıların kullanımına sunulmalıdır. Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz. Üniversitemizi yılmadan ve kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz.

Bizler her iş günü her öğlen bu meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamaların hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz. Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz.

Türkiye'de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,

Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz.