Medyada et koktu , basıyor acıyı

KAYDA GEÇSİN

Eski Kurt masala devrede , TRT’nin ratinglerden çıkıp ‘kamu yayıncılığı görevine dönmesi , reklam payından çıkarılması arzuları yazılıyor çiziliyor .

Gelirini vatandaşlardan alınan paraların oluşturduğu TRT’nin , reklam gelirleriyle ayakta duran kanallarla aynı kefeye konulmasının, haksız bir rekabete neden olmasından bahisle hazır el deymişken bari medyadaki tekelci, tröst , kartel yapının filim dağıtımlarından müzik sektörüne yapısınıda ele alsalar keşke , laf haksız rekabetten filan açılmışken .

TRT karşısında haksızlığa uğrayan bir türlü belini doğrultamayan zarar eden ama her gün içinde belli bir kesimi zenginleştiren bir düzeneğin ‘’Mağdur Medya ‘ sı ile karşı karşıyayız, bu durum karşısında ağlamak istiyorum onu da bana bırakmıyor kendileri ağlıyorlar , işin içinden çıkamıyorum .

Öyle fedakarlar ki , medya çalışanlarının , kovulanlarının haklarını korumak için pek ses çıkmıyor kan kusup kızılcık şerbeti diyorlar herhalde ,veya sendikasızlaştırılmalarına için için kahroluyorlar , istisna akitleri hala devam .

Kar etmemesine rağmen medyasına çuvallar dolusu paraya müşteri bulup satan patronlarını korumak için TRT’ye teessüflerini sunuyorlar , takdire şayan bir durum iletişim fakültelerinde demek bu dersi gördüler.

‘Kamu Yayıncılığının ‘ hassasiyetlerinin sadece TRT’nin görevi , ilgi alanı olduğunu , özellerin ‘Saldım Çayıra Mevlam Kayıra ‘ yayıncılığına hakkı olduğu düşünceside bana sanki biraz sorunlu geldi , çok değil azıcık.

Kurt masalı şöyle devam ediyor :

Reyting kaygısı güdülmeyeceğinden daha nitelikli işlerin önü açılır düşüncesi ile kalitesizliğin nedenini rating kaygısı olarak görüyorlar, ‘halk kalitesiz istiyor ne yapsınlar ‘ yoksa adamlar kalite üretecekler gibi bir durum var demek aslında klas insanlar ahali şey ….

Kaliteyi , TRT’nin reklam payından çıkmasında arıyorlar ve sadece TRT’ye has olmasını , yani kalitesizlik devam edecek ama TRT’yi kaliteyle kurtarmak maksat ben böyle fedakarlık ne duydum ne işittim .

Hoş kalitesizliğin markası işler de yerlerde , artık o da yürümüyor.

Medyade et koktu basıyorlar acıyı .

Kamu Yayıncılığı ; halkına yabancılaşmadan, farklı etnik unsurları birbirlerine yabancılaştırmadan, evrensel değerleri de koruyarak , ulusal güvenlik çıkarları göz önüne alınarak çağdaş dünyadan kopmadan teknoloji dahil uygarlıktan halkın geri kalmaması , uyumu için ve asıl nasıl bir halk istendiğine göre yapılır derler , ben kuramcıların yalancısıyım burada bizimkiler pek öyle düşünmüyor .

Halkın istediği değil , nasıl bir halk istendiği işin püf noktası .

Bizimkilerin istedikleri çırpıcı çayırı modeli herhalde .

Ekranlarda bir yanda şehit haberi verilir halk yas tutmaya davet edilirken eşzamanlı öbür yanda göbek atıyor , evlendirecek çift arıyorlar !

Eğlence anlayışları bununla sınırlı çünkü , Halk müziği , Türk Sanat Müziği , Klasik müzik ara ki bulasın özellerde , ee o TRT’nin görevi .

Yas tutmakta TRT’nin görevi olsun, siz arada göbek atanlara bilgece özlü sözler söyletip idareye devam edersiniz !

Halk müziği , Türk Sanat Müziği mesela popüler, reel kültürün dışında da değil ama özeller hoşlanmıyor , hoşlandıkları belli gerçekten kaliteli müzik yapanlardan herhalde mukayese yapılır diye çekiniyorlar bilemem .

Acı , tek eğlence zannedilen göbek atmaya ve diğer bayağılıklara galip gelince

şu an ‘acı’ sattıkça satıyor , göbek atma ‘out’ acı ‘in’ , bakın dizilere , basıyorlar acıyıyı !

Gerçekten samimi isek zihinleri dönme dolaba çeviren düzeneğe bakalım asıl :

Analı , oğullu kızlı, babalı , kocalı , eski eşli , damatlı , liyakat , görev bilinci, kamu yayıncılığı donanımı olmayanlardan kurduğu ekiple entelektüelizm bile sattı bu medya , ama en çok da bayağılık , sıradanlık , tadını çıkara ödüller filan dağıta dağıta !

Bu zihin bulandırma ,budama , değersizleştirme üzerine bir de af buyrun popolarından ‘popüler kültür’ uydurdular üstüne üstlük .

Popüler kültürü’de notasız, kuralsız , değersiz hale getirdiler halbuki çok önemlidir . Bir de dünyadan haberdar olmayı taklit etmek sandılar ne varsa çakmasını yapma merakıyla maskara haldeler .

Ve ‘gayrı mütecanis ‘ yani birbiriyle bağdaşmayan kitleler olacak derken aa bunlara sinir olmakta birleşmesin mi cümle alem izleyici , ne sürpriz değil mi !

Elbette TRT’nın özel kanallarla ‘aşık atmak’ gibi bir görevi olmamalı , ama ne var ki ; TRT ve özeller arasında birbirleriyle rakip , aşık atma durumu o kadar olmadı ki nerede ise aynı kadrolar, yapımlar aynı düzenekten beslendiği için her iki tarafta nitelikli işlerin yolu kesildi asıl haksız rekabet burada .

İşlere , yapanlara , programlara bakın yeter.

Bu kötü bir düzenek ve iyileştirilmesi için yöntem reklamı kes, ondan al buna ver ,sponsor filan sığlığında hiç değil.

Gerçekçi olalım artık bu iş çocuk oyuncağı da hiç değil güvenlik sorunumuz birinci mesele .

Yoksa İdeal ve Popüler kültür arasındaki çatışma dünyada her yerde vardır ,olması gereken fark , rekabet adını ne koyarsanız koyun, bundan ibarettir , özüne ve yayıncılığı düzenleyen ortak ilke, kurallara uyarak herkes işini yapar ancak burada olan biten öyle masum sıradan bir çatışma değil ve özellerle TRT arasında hiç değil .

Çatışma başka yerde.

Ortada İdeal Kültürü , sahip olduğu veya iddiasındaki değerler ve normlardan uzaklaştıran , dahası unutturtan, bir ‘Yaratık Popüler Kültür’ laboratuarda imal edildi .

İş milli mücadeleye kadar geldi , Mustafa Kemal rol icabı vatansever bir hıyardan aferin bile aldı ! Sultan Süleyman , Abdülhamid’in başına gelenlerde farklı değil !

‘Kendimizi tanıyamıyoruz artık ‘ şikayetlerinin temelinde yatan bırakın ‘İdeal kültür’ ü , ‘Yüksek Kültür’ü’ ‘Reel Kültür’ü , topunu birden duman eden, yeniden şekilleyen , değersizleştiren bir büyük operasyondur zihinlerimizin başına gelen , sigara paketlerinde üçgen, Madonnanın kıçında dörtgen araya dursunlar .

Ve bunun maksatlı olma ihtimali yüksek , maksat avcısı değilim sonuca bakarım maksat analizi anladığım iş değil.

Plansız olması nerede ise imkansız, lakin her içinde olan farkında mıdır , sanmam şan , şöhret para düşkünü aptal çok , cehalet ,yoksulluğu ve hırsı da katınca işin içine mantarların büyümesi için elverişli bir ortam .

Bunların elbette masumiyetleri söz konusu değil , savunacak hiç değilim bu hainliği , sadece para meraklısı fırsatçı ve vasat altı için hayatlarının fırsatı oldu.

Bu ‘Yaratık Popüler Kültür ‘ çakmaydı , ve değersizlikler üzerinde yükseldi , aslında ‘Popüler Kültür’ , İdeal ve Reel Kültürlerin ağzını burnunu kırdı , pek de efe, ne devlet ne millet dinledi bayağı mahalle kabadayısı , dayattığı dizi kahramanları gibi !

Durum budur . Gerisi ayrıntı .

Popüler Kültür sonuçta ortak paydasında en fazla rağbet edilenleri toplayan; inançtan , objeye , uygulamaya, o insanların sosyal sistemindeki bir dizi anlam , değerler manzumesidir .

Medya , eğlence, moda, trendler , dilsel sözleşme (çok önemli ), kitle kültürü , folklorik kültür, yüksek kültür, kurumsal kültür, politik, ekonomik, eğitim kültürü ile de yakın ilgi temasi vardır , öyle İbiş’n tekinin dikte ettiği şekilde olmaz. Hele dil , hele yaşadığımız dil katliamı medya faciasının parçası değil de nedir .

Kapitalist sistemin reklam ‘aldım verdim’ i , kazancı sonra çıkmaza girer , nitekim girdi , değil mi efendim , hem de iyi girdi .

Gelelim ‘harikalar yarattı ‘ pozlarında gezenlere ; Gençlik ve etnik kültürlerinin de müşteri olduğunu unutmayalım , ‘gençlik dizisi ‘ merakı kazık kadar oyunculara okul üniforması giydirerek alay konusu , kötü olsa da bir müşteri buldu hep, etnik de bulur ,dizinin ismine Karadeniz koy , tutmaması için gerçekten çok kötü olması lazım.

Bunlar küçük , fazla zeka istemeyen uyanıklıklar , yayıncılık , yaratıcılık zannedildi .

Hele gülmeyi güldürmeyi etnik alaya , groteske bağlamış medya kurnazları sonunda mecburen acıya yöneldi . Et kokmuş bas acıyı !

Lafı uzatmayalım , mesele reklam, haksız rekabet filan değildir, çok daha derindir, Soğuk savaşın acımasız ve ülkemizde bir türlü dinmeyen rüzgarı yapacağını yaptı , şimdi mesele soğuk savaşın her yere bastığı kendi istedikleri kültürünün yerine konulanın da beteri bir yaratık !

Sonuç ışıklarda karşıdan karşıya geçerken birbirinin üstünden yürürken çarpışan otomobillere dönen , asansörde avaz avaz telefonla konuşan, kapı kapanmasın diye araya bacağını koyup kapıyı kıran , sanatçısından , politikacısına sporcusuna birbirlerini yalan dolanla itham ettiklerinde ‘Tiyatro’ oynamakla suçlayarak tiyatroya hakaret eden , tiyatronun düştüğü duruma bakın , tek başına yaşayan kalabalıklar olduk .

Klasik sosyologların kültür konseptine ve insanın sosyal yaşamını biçimlemedeki rolüne bakışları çeşitlidir.

Medya sosyologlarımız , oyun kurucu , dahileri hangi kategoriye girer , yaptıkları marifetlerden memnunlar mı , bir boşluğa mı denk gelip daldılar yoksa bilinçli mi yerleştirildiler , maksatları var mıydı bilemem, bu içler acısı durumun parçası olarak yollarına devam edenlerin durumu vahim , saçmalıyorlar .

Kapitalist medya şimdi kat karşılığı konser veren kendi imalatı ‘star’ sanatçılarından daha mı fakirleşti de TRT reklamdan çıksın diyor bilmiyorum .

Bunlarla mı sermaye gelişecek , zor.

TRT yayın tekeli kalkmıştır ama örgütlenme biçiminin kamusal sıfatı bu araçların niteliklerini değiştirmemektedir daha bunu pek kavramış gözükmüyorlar .

Sonunda ister özel girişimcilik, ister kamu kuruluşu biçiminde örgütlenmiş olsun, genel düzeydeki ideolojik işlevin belirleyicisi reklam , sponsor neyse kapitalizm olmaktadır ise de , o da top atınca , geriye göz dikilecek TRT’nin halktan topladıkları kalıyor , Yolsuz kaldık diye özeller onu da açıkça istiyor ! Madem geçinemiyorsunuz , zarar ediyorsunuz , beceremiyorsunuz kapatın .

Kapitalizm, oyunun kurallarını koymakta mı yoksa kim takar durumundalar mı devlet müdahaleciliği kılıfı altında aynı denetimsizlik işlevini yürütmese bu kadar rekabetsiz olurlar mıydı ?

Bu soruların yanıtı beni aşar ama takır takır cevap verecek namuslu , donanımlı insanlarımız var.

Devlet mutlaka gereğini yapar , genellikle de köpeği öldürene sürütürler , ama yapan zaten köpek ise ? Bakalım ne olacak .

Saygıyla Kayda Geçsin Elimizden Gelen Budur