Türkiye'de şiddetin önüne geçilemiyor

İsmail Özcan: Eğitimci/Yazar Kaba kuvvetin, şiddetin hız kesmediği bir ülkeyiz. Hak hukuk, suç ve ceza konusunda yasaları ve yaptırımı olmayan ilkel bir...

Türkiye'de şiddetin önüne geçilemiyor - Resim : 1İsmail Özcan: Eğitimci/Yazar

Kaba kuvvetin, şiddetin hız kesmediği bir ülkeyiz. Hak hukuk, suç ve ceza konusunda yasaları ve yaptırımı olmayan ilkel bir toplum görünümündeyiz. Kimileri, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”, "Var mı bana yan bakan!" havalarında devlet otoritesine meydan okuyor. Alınan önlemlere, çıkarılan yasalara rağmen şiddet olayları durmak bilmiyor.

Dünyayı sallayan koronavirüs salgını sürecinde insanımıza büyük özveri içinde hizmet veren başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddet bu süreçte bile devam ediyor. Bunun son örneği 27 Nisan 2020’de Trabzon’da meydana geldi. Trabzon Teknik Üniversitesi Farabi hastanesinde bir hasta yakını oksijen tüpüyle bir hanım doktora saldırdı. Eylem amacına ulaşmadı, ama o yolda şiddet gerçekleşmiş oldu. Hem de sağlık çalışanlarına yönelik şiddete verilecek cezanın %50 oranında yeni arttırıldığı bir dönemde...

Bu olayda kabul edilemez durum ise failin göz altına alınıp sorgusundan sonra serbest bırakılmasıydı. Olayda şiddete muhatap olan doktor hanım, “Bana saldıran adamın göz altına alınıp salıverilmesi, benim ifademin alınmasından bile kısa sürdü” diye şikayet ediyordu. Gelen tepkiler üzerine fail yeniden göz altına alınıp tutuklandı. Ama önemli olan ilk göz altında tutuklanmasıydı, ya da ilk göz altında niçin tutuklanmadığıydı?

Çünkü ülkemizde çok sayıda şiddet faili ya karakoldan, ya da adliyeden jet hızıyla serbest bırakılıyor, sonra kamuoyunun çok haklı şiddetli tepkisi üzerine tekrar göz altına alınıp tutuklanıyor.

Burada sorun şudur: Polis, savcı ve yargıç acaba niçin kamuoyunun kaba kuvvet ve şiddet karşısındaki bilinen beklenti ve hassasiyetini faile ilk göz altı uygulandığında dikkate almıyor da kamuoyu bu hassasiyetini açık ettiği zaman dikkate alıyor? Bu nokta çok önemlidir. Çünkü bir suçlu için yasal dayanak yoksa kamuoyu tepki gösteriyor diye tutuklama kararı verilemez. Tepki üzerine tutuklama kararı verilebiliyorsa o zaman yasal dayanak da var demektir. Bu yasal yetki niçin ilk anda kullanılmıyor? Bu durum en azından bir bölüm kolluk kuvveti, savcı ve yargıcın içinde yaşadıkları toplumun hassasiyet ve beklentilerinden kopuk kararlar vermesi anlamına gelmez mi? Maalesef Türkiye’de bu şekildeki uygulamalar kamuoyunda derin bir çaresizliğe ve güvensizliğe sebep olmaktadır.

Bunların örnekleri çok. İşte size yakın geçmişimizden iki örnek:

Geçtiğimiz Ocak ayının son günlerinde Mersin’de beş kişilik bir maganda tayfası, eşlerinin ve çocuklarının feryatları arasında iki erkeği falçatalarla birçok yerlerinden kesip biçtiler. Her iki yaralıya hastanede onlarca dikiş atıldı. Sargılar içindeki bu vatandaşları herkes TV’lerinden izledi. Polis tarafından gözaltına alınan olayın failleri savcılığa sevk edildiler. Bu kadar açık seçik bir şiddetin faillerinin mahkemeye sevk edilip tutuklandığını düşünürsünüz. Ama hayır! Savcılıktan serbest bırakıldılar. Şaka gibi değil mi?

İkinci olayımız 2019’un Aralık ayı ortasında İstanbul’da yaşandı. Yeşilköy'de oturmakta olan bir aile reisi, gecenin geç saatlerinde alt kat komşusundan gelen şiddetli gürültüler üzerine kendilerine telefonla rahatsız oldukları mesajını iletiyor. Alt katta oturan baba ve iki oğlu bu mesajı dokunulmazlıklarına bir müdahale sayıp hat bildirmek için üst kata çıktılar, itip tekmeleyerek kapıyı zorla açtırdılar. Elinde bir sopa ile kendini savunmaya çalışan üst kat komşularının üzerine çullandılar, yere yatırdılar, küçük yaştaki iki çocuğunun ve eşinin gözleri önünde magandalığa yakışır şekilde tekme tokat dövdüler ve burnunu kırdılar. Şikâyet üzerine polisler bu adamları gözaltına aldı, ifadelerini aldıktan sonra, kamuoyunun defalarca hayretle izlediği o kaba kuvvet görüntülerine rağmen serbest bıraktı. Ama kamuoyunun yoğun tepkisi üzerine baba ve oğulları yeniden yakalanıp tutuklandılar.

Sık sık kaba kuvvet ve şiddet görüntülerine tanıklık etmekten iyice gerilmiş olan bu toplum, yetkili mercilerden hiçbir şiddet olayı failine hoşgörüyle yaklaşılmamasını, tam tersine şiddetin çıkmaz yol olduğunun kanıtlanmasını bekliyor.

Etiketler
Şiddet Türkiye