Ne dediysek o; 'İnce-Özel' bir buluşma gerçekleşiyor

CHP’deki değişimin dikkate alınması gerekiyor. Bu bağlamda CHP-MP bütünleşmesi son derece olağan. Koalisyon ortağı olarak iktidardaki SHP bile CHP ile bütünleşti “CHP” ismi ve logosu altında.

Sadık okur hatırlar; geçen 10 gün içinde CHP-İnce (Memleket Partisi) diyalogu için iki yazı kaleme aldım. İlk yazıda henüz Özgür Özel-Merak Akşener görüşmesi yapılmamıştı ve işbirliğinden ümitvar bir iklim söz konusuydu. Bendeniz o yazıları kaleme aldığımda da yayınlandığında da henüz Ekrem İmamoğlu-Muharrem İnce görüşmesi de yapılmamıştı ve doğrusu bundan haberim de yoktu.

İlk yazıda CHP-İYİ Parti işbirliğinin önünü açacak bir “bağlantı kayışı” olabileceğini ima etmiştim Muharrem İnce’nin. Ki, Fatih Altaylı’ya yaptığı açıklamada İnce, Akşener ile de görüşeceğini belirtti. İşbirliği için bu görüşmede yeni bir sayfa açılabileceğini işaret etti. Çok zor, ama olanaksız mı? Hayır. Olmaz, olmaz. DSP-ANAP-MHP koalisyonu kurulmadan önce Rahşan Hanım’ın demeçlerini, konuşmalarını hatırlayın… Fakat memleketin ihtiyacı ANASOL-M koalisyonu olunca ve ANAP da DSP ve MHP arasında “bağlantı kayışı” oluşturunca “bağlantılı koalisyon” kuruluverdi. O yüzdendir ki Özel de CHP’li herkes de alttan alıyor Akşener’in ve İYİ Partililerin onca yüksek perdeden imalarına karşın. Doğrusunu yapıyor Özel. Çünkü Akşener’e karşın, örneğin İstanbul’da seçmeninin yüzde 63’i şimdiden İmamoğlu’na oy vereceğini söylüyor. Bu oran yerel seçim tarihi yaklaştıkça daha da artar ve sandık günü de tavan yapar. Akşener’in bu bağlamda kendi seçmeni ile de inatlaşmaması gerekir.

İnce, Altaylı’ya şu açıklamaları yaptı:

İMAMOĞLU’NA DESTEK İÇİN

“Ekrem İmamoğlu’nu ben aradım. Kendisini uzun zamandır tanırım. Ben kendisi ile tanıştığımda Beylikdüzü İlçe Başkanı idi. Siyasette bunlar vardır. Bazen biz daha üst makamda oluruz, bazen de yer değiştiririz. Ben onu aradım ve görüşmek istedim. Kendisine şunu söyledim, ‘İstanbul’u kazanmak önemli idi. Ama kaybetmemek daha önemli. Senin kaybetmen Cumhuriyetçilerin moralini bozar. Senin o yeri koruman lazım. Ben senin için ne yapabilirim?’ dedim.

Ben aday olmadığım Cumhurbaşkanlığı seçiminde İstanbul’da 103 bin oy aldım, bir o kadar da iptal edildi. Bu demektir ki Memleket Partisi’nin burada en az 250 bin oyu var. Geçen seçimde 14 bin oy farkla kazandığı düşünülürse bu destek bence önemli. İstanbul’u kaybetmemek lazım…”

İNCE, SALI GÜNÜ CHP GENEL MERKEZİ’NE GİDECEK

İnce, bunları söylerken CHP Genel Başkanı Özel’e bir saygısızlığının söz konusu olamayacağının altını çizerek şöyle devam ediyor:

“Özgür Bey’e saygısızlığım söz konusu olamaz. Onunla da buluşacağız ama Ekrem Bey ile buluşmam kurumsal değildi. Sadece onun için ne yapabileceğimi sordum. Özgür Özel’le de buluşacağız. Şimdi o Almanya’ya gidiyor. Benim de bir yurt dışı seyahatim var. Özgür Bey ile Salı günü buluşacağız. Sonrasında da Meral Akşener ile bir araya geleceğiz.”

Girişte atıfta bulunduğum söz konusu iki yazıda Özel-İnce görüşmesinin yakın olduğunu, ikisinden birinin adımıyla bunun gerçekleşeceğini işaret etmiştim. Nitekim, İnce, önümüzdeki salı günü görüşeceklerini açıkladı Altaylı’ya. Muhtemeldir ki görüşme “babaevi”nde yapılacak, İnce, Özel’i kutlamaya gidecek ve yerel seçimde nasıl bir işbirliği yapılacağı masaya yatırılacak. Aslında Özel’in babaevi çağrısıyla “eski camlar bardak oldu” ve MP’nin CHP’ye katılmasının, İnce’nin ve arkadaşlarının yeniden CHP’li olmasının önü açıldı. O yüzden Özel-İnce arasındaki görüşmede belki de şu konuşulacak: yerel seçimden önce bir CHP-MP bütünleşmesinin, birleşmesinin katkısı mı daha çok olur yerel seçimlerde, yoksa işbirliği yapılıp bilahare bütünleşmenin gerçekleşmesinin mi?

İkisi de olabilir… Salı günü hemen de belli olmayabilir hangi seçenekte karar verileceği çünkü iki partinin de yetkili kurulları karar verilecek buna. Bilhassa Özel, CHP’de artık kurumsal çalışmaya çok önem veriyor. İyi de yapıyor. PM, genel başkana Kılıçdaroğlu dönemindeki gibi bütün kritik konularda yetki devri yapacaksa o zaman neye yarar?

İNCE’NİN BAĞLANTI KURMA ARZUSU

İnce’nin Özel’den sonra Akşener’le ne konuşacağına gelince… Altaylı’nın ne konuşacakları sorusuna gelen yanıt şöyle:

“Meral Hanım siyaseti iyi bilir aslında. Ona da söyleyeceğim şu. ‘Kilit yerlerde inat etme’ tavsiyesinde bulunacağım. Geçen seçim kendi partisi için de çok olumlu bir işbirliği yapmıştı yerel seçimde. Mesela Nazilli’de belediye başkanlığını kazandı. Gerçi İYİ Partili başkan sonra AKP’ye geçti ama böyle yerler var. Buralarda İYİ Parti’nin duruşu önemli… Mesela Mersin’de. Ve daha böyle birçok yer var. En azından böyle yerlerde işbirliği yapmasının iyi olacağını anlatacağım.”
Altaylı, İnce’nin bu yanıtına karşı “Anladığım kadarı ile CHP adına arabuluculuk yapıyorsunuz” deyince şu karşılığı aldı: “CHP adına yapmıyorum. Memleket için yapıyorum. Cumhuriyet için yapıyorum.”
Yukarıda vurguladığım “bağlantı”, bu yanıtta “arabuluculuk” olmuş. İyi olur, doğru bir yaklaşım. Umarım karşılık bulur.

GÜVEN’İN YAPICI TAVRI VE DURUŞU

Yeniden İmamoğlu-İnce ve muhayyel Özel-İnce görüşmesi söz konusu değilken kaleme aldığım iki yazıya döneceğim… O yazılar üç dört televizyonda konu oldu. Sadece sonuncusunda Sözcü TV moderatörü, başarılı gazeteci Can Coşkun “Gerçek Gündem” ve bendenizden söz ederek atıfta bulundu, diğerleri kaynak belirtmeden atıf yaptı. Önceki gün yeni telefonundan İnce’yi aradım ama kapalıydı, yurt dışında olsa gerek. Sonra da akşam MP Genel Başkan Yardımcısı ve İnce’nin özel danışmanı Asuman Ali Güven ile bir araya geldik. Güven, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına da açık destek veren bir isim. Gençliğinde CHP Gençlik Kolları MYK Üyesi olarak partide çalışmış ve Ankara Belediyesi’nde danışmanlık yapmıştı. Önceki CHP İzmir İl Başkanlarından. 19 ay süren görevi sırasında çok da başarılı bir il başkanlığı yapmıştı. Örneğin, anayasa referandumu kampanyasını yürüten il başkanıydı ve İzmir o zaman yüzde 68,8 ile “hayır’ın başkenti” unvanını almıştı. İnce’nin kararlarında etkili olan eski milletvekili Mevlüt Dudu gibi birkaç isimden birisi olan hatta kanımca en başında gelen Güven, CHP-İnce/MP diyaloguna son derece sıcak bakıyor. Anlattıkları bende kalsın ama bu bakışının çok samimi olduğunu, Güven’in kaygısının “siyasi alternatifsiz kalmaması gereken bir ülke” ile “güçlü ve nitelikli bir CHP” olduğunu not edebilirim. Şunu da not edeyim; MP’de CHP ile ilişkiler ısınınca ‘caz yapan’ az sayıda ve siyaseten kıymeti harbiyesi olmayan isim de var. Hatta bunu sosyal medyada görmek mümkün. Onlara daha önce başka sosyal demokrat partilerin CHP ile bütünleşme örneklerini hatırlatmak gerek. Arada dağlar kadar fark yoksa, nüanslara takılmadan bütünleşme olağan. CHP’deki değişimin dikkate alınması gerekiyor. Bu bağlamda CHP-MP bütünleşmesi son derece olağan. Koalisyon ortağı olarak iktidardaki SHP bile CHP ile bütünleşti “CHP” ismi ve logosu altında.

Bakalım önümüzdeki salıdan sonra neler olacak? Gerçek Gündem’de izlemeye devam edin. Tabii şu sözü de hatırlayalım: “Gün doğmadan neler doğar.”