CHP 22. Kurultayı ve “Demokratik Sol Bildirisi” (CHP 100 yaşında/6)

CHP tarihinin bilinirliği açısından önemli gördüğüm yazı dizimizin altıncı bölümünde bu defa 22. Kurultay’da kabul edilen “Demokratik Sol Bildirisi”ne bakalım:

CHP 22. Kurultayı ve “Demokratik Sol Bildirisi” (CHP 100 yaşında/6) - Resim : 1

CHP tarihinin bilinirliği açısından önemli gördüğüm yazı dizimizin altıncı bölümünde bu defa 22. Kurultay’da kabul edilen “Demokratik Sol Bildirisi”ne bakalım… Başlamadan bir düzeltme daha yapayım son günlerdeki bir konuşmaya ilişkin. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir'deki iş dünyası buluşmasında Deniz Baykal'ı 1975'te "bakan" yaptı. Oysa, Baykal, Ecevit'in kurduğu ilk hükümet olan CHP-MSP koalisyon hükümetinde 1974'te bakan olmuştu. Yanlış bilgi yayılmaması adına bu notu düşüyorum.

XXX

İsmet İnönü’den bayrağı devralan CHP’nin 3. Genel Başkanı Bülent Ecevit, parti çalışmalarında “demokratik sol” kavramını kullanmaya başladı ve bu kavramı tüzüğe de geçirdi. CHP, artık kendisini “demokratik sol” olarak tanımlıyordu. Fakat CHP’nin gerek PM gerekse MYK’sındaki tartışmalarda kimi yöneticilerin demokratik solu temsil etmediği üzerinde duruluyor, Ecevit ise bu gibi yaklaşımlara ve demokratik sol kavramının içeriğinin belirsizliğine ilişkin yorumlara katılmadığını 22. Kurultay’da şöyle ifade ediyordu:

“CHP’nin benimsediği anlamda demokratik sol kavramının içeriğinin belirsiz olduğu yolundaki düşüncelere de katılamıyorum. Ama bu konuda da yanılıyor olabilirim. Eğer yanılıyorsam, eğer böyle bir belirsizlik gerçekten varsa, bunun giderilme yeri de en başta, burasıdır. Kurultayımızdır. Onun için dileğim şudur: Ana Sorunlar komisyonumuz, uygun görürseniz, öncelikle bu konuyu ele almalıdır. Bu konuda bir belirsizlik bulunduğu kanısında olan arkadaşlarımız varsa, Kurultayımız hiç kuşkusuz, bu belirsizliği giderebilecek, parti yönetimine de bu bakımdan ışık tutup yön verebilecek yetenektedir. Bunu bütün içtenliğimle ve inancımla söylüyorum.” (1)

Ecevit’in önerisi Kurultayda benimsenir ve komisyonda hazırlanan “Demokratik Sol Bildirisi” Kurultayda da onaylanarak resmi bir parti belgesi haline gelir. Bildiri, CHP’nin yeni dönemdeki doğrultusunu ortaya koymaktadır ve aynı zamanda yenileneceği açıklanan parti programında da önemli bir yer tutacaktır.

CHP tarihinde önemli bir dönemeci işaret eden bildiriyi tam metin olarak aynen aktarıyorum:

DEMOKRATİK SOL BİLDİRİSİ

1. Cumhuriyet Halk Partisi demokratik sol bir partidir.

2. Partimiz, bu aşamaya hem özgürlükçü demokrasi, hem de sol politika bakımından çeşitli sınavlar vererek ve bu sınavların hepsinden başarıyla çıkarak ulaşmıştır.

Partimiz bu sınavları 12 Mart öncesinin ve sonrasının güç koşulları altında vermiştir. 12 Mart öncesinin karanlık günlerinde sorumsuz yönetime ve anarşiye karşı vermiştir. 12 Mart sonrasının karanlık günlerinde diktaya ve baskıya karşı vermiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi, bu her iki dönemde de özgürlükçü demokrasiyi savunmuştur. Savunmakla da kalmamış, onun Türkiye’deki tek güvencesi olmuştur.

Her iki dönemde de emeği ile geçinen geniş halk kitlelerinin, köylünün, işçinin, küçük esnaf ve sanatkarın, dar gelirli memurun ekonomiye ve siyasal iktidara egemen olması gereğini savunmuştur.

3. Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokratik sol anlayışı, bir ülkü ve ilke birliğine dayanır.

Ülkümüz, kimsenin kimseyi ezemeyeceği, sömüremeyeceği, insan kişiliğinin her türlü toplumsal engelden kurtulmuş olarak özgürce gelişebileceği dinamik, yaratıcı ve hakça bir düzen kurmaktır.

Temel ilkemiz ise, bu ülküye doğru, demokrasi kuralları içinde ilerlemektir.

4. Dünya hızlı bir değişim içindedir. Türk toplumu dünyadan da hızlı bir değişim içindedir. O bakımdan her adımda ve her gün yeni ihtiyaçlarla karşılaşmamız ve bu yeni ihtiyaçlarımızın bizi çözümler ve tedbirler oluşturmaya yöneltmesi doğaldır.

Hiçbir siyasi hareketin yaşayan, gelişen bir toplumun koşullarından soyutlanamayacağına, soyutlanırsa geçerlilik kazanamayacağına inanan Cumhuriyet Halk Partisi’nin yukarıda belirttiğimiz ülkü ve ilke birliğine dayanan demokratik sol anlayışı bu nedenle kalıplaşmış formüllerden oluşmaz. Hakça ve insanca düzen ülküsüne erişmek için izlediği doğrultudan sapmaksızın toplumun değişen ihtiyaçlarına göre değişen tedbirler ve çözümler getirir. O bakımdan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin sol anlayışı donmuş bir sol anlayış değildir, devamlı bir arayış ve gelişme içinde olan bir sol anlayışıdır. Bu niteliğiyle, öteki bütün sol akımların hepsinden daha ilericidir.

5. Cumhuriyet Halk Partisi’nin solculuğu başka sol öğretilerden esinlenen, kendi dışındaki sol akımların uzantısı olan bir solculuk da değildir. Yukarıda da söylediğimiz gibi çeşitli sınavlardan geçerek oluşturduğu, içeriğini ülkümüz ve ilkemiz doğrultusunda ve çevresinde ve toplumumuzun o günkü ihtiyaçlarına göre yetkili kurullarında saptadığı özgün bir solculuktur.

6. Ülkümüz olan insanca ve hakça bir düzenin ancak özgürlükçü demokrasi içinde gerçekleşeceğine inanıyoruz.

Onun içindir ki, Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokratik sol tutumu demokrasiye, özgürlükçü demokrasiye ağırlık veren bir sol tutumdur. Her bakıma bu özgürlükçü demokrasiden de daha ileri bir aşamadır. Çünkü, demokrasiye ekonomik ve toplumsal alanlarda da gerçeklik kazandırmayı öngörür. Bunun için de milli egemenlik kavramını halk iktidarı kavramıyla bütünleştirir. Halk iktidarı ise ancak halkın ekonomik artmasıyla; bireylerin veya varlıklı zümrelerin ekonomik gücünden daha üstün hale gelmesiyle sağlanabilir.

7. Cumhuriyet Halk Partisi’ne göre halkın ekonomik gücünün bireylerin veya varlıklı zümrelerin ekonomik gücünden daha üstün hale gelmesinin yolu tüm üretim araçlarını kamulaştırmak değildir. Özellikle Türkiye gibi gelişme halindeki bir ülkede elbette bir ölçüde buna da gerek vardır. Ama bunun ölçüsünü özgürlükçü demokrasiye gölge düşürmeyecek bir noktada tutmak gerekir. Dünyadaki açık ve kesin örneklerinden görüyoruz ve biliyoruz ki tüm üretim araçlarının devletleştirildiği ülkelerden hiçbirinde bizim benimsediğimiz anlamda özgürlükçü demokrasi gerçekleşmemiştir. O ülkelerde halk iktidarı değil, halkın üstünden bürokratlar iktidarı oluşabilmiştir.

Kaldı ki, aşırı ve katı bir bürokrasiyle çağdaş ekonomi kolay kolay bağdaşamayacağı için bütün üretim araçlarının devletleştirilmesi ekonomik gelişme bakımından da sanıldığı kadar yararlı olamamaktadır.

8. Bizim demokratik sol anlayışımız ekonomik güçle siyasal gücün ayrılmazlığı noktasından hareket eder. Ekonomik güç devlette yoğunlaşmışsa, siyasal güç de devlette yoğunlaşır. Ekonomik güç özel sektörde yoğunlaşmışsa siyasal güç de özel sektörde yoğunlaşır. Biz elbette özel sektöre de hak tanırız; devlete de ekonomiye ve topluma yön verebilmesi için gerekli hakları ve yetkileri tanırız. Fakat hepsinin üzerinde halk olmalıdır, hepsi halkın gözetiminde ve denetiminde olmalıdır. Kısacası, iktidarda halk olmalıdır. Bu da ancak halkın en büyük, en etkin ekonomik güç durumuna gelmesiyle gerçekleşebilir. Bunun yolu da 1973 Ak Günlere bildirgesinde öngördüğümüz halk sektörünün bir an önce kurulmasıdır. Bizim iktidarımızda, halk sektörü ekonominin en geniş sektörü olacaktır. Hak sektörü bağımsız bir sektör olacaktır.

9. Demokratik sol, amaçta olduğu kadar araçlarda ve yöntemde de demokratiktir. Bizim benimsediğimiz anlamda demokratik solculuk, tepeden inme değil, temelden yükselme solculuktur. Halka rağmen solculuk değildir, halk solculuğudur.

Bizim demokratik sol anlayışımız, toplumun mutluluğunu yalnız maddi refah artışında gören bir solculuk da değildir. Maddi refahı, maddi refahın adaletle dağılımını elbette hakça bir düzenin temel unsurlarından biri sayarız. Ama bunun ötesinde CHP’nin demokratik sol anlayışı, en büyük değeri insanın manevi alanda zenginleşmesinde görür. İnsanın manevi alanda zenginleşmesi için de maddi güçlüklerden ve engellerden kurtulması kadar, manevi gelişmesinin önündeki engellerden de kurtulmasını gerekli sayar. Onun için sınırsız düşünce özgürlüğünü kendi demokratik sol anlayışının temel ilkelerinden biri olarak benimser ve toplum yararı bahanesiyle de olsa düşünce özgürlüğüne sınırlamalar getirebilecek her türlü sol anlayışı reddeder.

10. Bizim demokratik sol anlayışımız, çeşitli kesimleri birbiriyle çatışan değil, barış içinde yaşayan bir toplum öngörüyor. Böyle bir toplumun ancak demokratik sol bir iktidar tarafından sağlanabileceği de 7,5 aylık kısa hükümet süremizde açıkça kanıtlanmıştır.

CHP Kurultayı olarak, Ecevit hükümetinin iş başından ayrılmasından sonra ortaya çıkan şiddet hareketlerini kınıyoruz. Gençleri silahlı eylemlerden kaçınmaya, görevlileri de yetkilerini tam, ancak tarafsız biçimde kullanarak bu olayların rejim açısından tehlikeli boyutlara ulaşmasını önlemeye çağırıyoruz.

11. Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokratik sol anlayışı, bugünkü Türk toplumunun koşulları içinde tutarlılığı da, geçerliliği de ispatlanmış bir sol anlayışıdır.

Gerçekten, başka bütün sol akımlar darmadağın olurken, partimizin sol anlayışı üzerine baskılar geldikçe güçlenmiştir, itildikçe kökleşmiştir. Partimiz ise en çetin koşullar altında muhalefet yaparak hükümet kurabilecek noktaya gelmiştir; en çetin koşullar altında da hükümet görevini yaparak tek başına iktidar olabilecek aşamaya ulaşmıştır.

12. Kurultayımız Türkiye’nin bugün karşı karşıya bulunduğu iç ve dış sorunların ancak demokratik sol politikayı savunan Cumhuriyet Halk Partisi iktidarınca çözümlenebileceği inancı içindedir.

Bu inanç geniş halk kitleleri tarafından da paylaşılmakta ve halkımız üç aya yakın bir süredir devam eden hükümet bunalımının tek çözüm yolu olarak erken seçimi görmektedir.

Dış ilişkilerimizin ulusal çıkarlarımıza uygun biçimde yürütülmesi, ekonomik sorunlarımıza cesaretli çözümler getirilmesi ve rejimin esenliğe kavuşması, ancak erken seçimle kurulacak güçlü bir hükümetin iş başına gelmesiyle mümkündür.

Kurultayımız, artık tüm halkımızın isteği haline gelen erken seçim gereğini zamanında gören ve benimseyen CHP Meclis Grubunun kararını takdirle karşılamakta ve grubumuzun bu tutarlı davranışının inançla sürdürülmesi gereğine inanmaktadır.”

(1)Ecevit’in 22. Kurultay Açış Konuşması, Aktaran.: Prof. Dr. Kili, Suna, 1960-75 Döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nde Gelişmeler, Boğaziçi Ün. Yay. 1976, İstanbul, Sf. 429)

(2) A. g. e. Sf. 430-433