1900 yıllık 'kader planı': Antakya’da yeni bir şey yok, yıkım neden hep büyük oluyor?

Yaşamsal öneme sahip ilk 48 saatte desteksiz bırakılan insanların bugün aklında tek bir soru var: "Hatay üvey evlat mı?"

1900 yıllık 'kader planı': Antakya’da yeni bir şey yok, yıkım neden hep büyük oluyor? - Resim : 1

"(…) Eşsiz kumandan, büyük devlet adamı Kemal Atatürk'ün bir eseri olan Hatay devletinde, onun himmeti ile memur ve vatandaş kaynaşarak, gece gündüz Hatay'ın refah ve saadeti için çalışmaktaydık. Şanlı ve kahraman Türk ordusunun varlığı, şevkimizi artırıyor ve bize her hususta kuvvet veriyordu. Bu minval üzere çalışırken, senelerce hasret kaldığımız anavatana kavuşmanın heyecanı içinde Hatay Millet Meclisi oy birliği ile 23 Haziran 1939'da anavatana katılma kararı vererek, Hatay devleti Atatürk'ün yüce himmeti ile tarihe 17'nci Türk devleti olarak geçmiştir. (…)" 1

- Tayfur Sökmen, Hatay Devleti'nin ilk ve tek devlet başkanı.

Fransız mimar Leon Beonbenjuda, kısa süren bağımsızlık döneminde meclis için kullanılan yapıyı 1927’de ‘sinema’ olarak inşa etmişti. 1939’dan sonra asıl işlevine geri dönen bina, sonraları erotik film gösterimlerinin yapıldığı bir yer haline geldi. 2010’larda köfteci, künefeci olarak da hizmet verdikten sonra nihayet 2021’de valilik eliyle kültür merkezine dönüştürüldü.

Yerle bir olduğunda düşündüğüm şu oldu; meclisin kaderi, aslında Antakya’yla ne kadar da iç içe geçmiş. İkisi de hak ettiği özeni görmedi, ikisi de tarihi kararın yüzüncü yıl dönümüne kalamadan yıkıldı.

BİN YIL ÖNCESİ - SONRASI: ÇARESİZLİK AYNI

"Olanlar hep oldu. Bunlar kader planının içinde olan şeyler." - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

MÖ 300’lerde Büyük İskender'in eski bir generali tarafından kurulan Antakya, birkaç kez yıkılıp yeniden inşa edilecek kadar uzun süredir varlığını sürdürüyor. Konumunun da etkisiyle o kadar güçlü bir ticaret merkeziydi ki, özellikle Suriye’nin fethinden sonra Roma İmparatorluğu'nun üçüncü büyük metropolü haline gelmişti; ‘Doğu’nun Kraliçesi.’

MS 115'te meydana gelen büyük deprem sırasında şehrin nüfusu, İmparator Trajan’ın kışı şehirde geçirmesinin de etkisiyle yaklaşık 500 bindi. Romalı tarihçi Cassius Dio, seksen kitaptan oluşan Roma Tarihi'nde felaketi şöyle anlatır: 2

  • "(…) Önce büyük bir kükreme duyuldu ve bunu muazzam bir sarsıntı takip etti. Tüm dünya yükseldi ve binalar havaya sıçradı; bazı binalar yıkılmak ve parçalanmak üzere yerinden oynadı, diğerleri ise sanki denizin kabarmasıyla bir o yana bir bu yana savruldu ve devrildi ve enkaz açık arazide bile büyük bir alana yayıldı."

  • "Ve birkaç gün ve gece deprem devam ederken, insanlar zor durumda ve çaresiz kaldılar, bazıları üzerlerine baskı yapan binaların ağırlığı altında ezilip yok oldu, diğerleri de açlıktan öldü. (…)"

Depremden sonra inşaya hemen başlandı. Ancak 'kader planı' Antakya’nın peşini bırakmadı.

1516’da Osmanlı egemenliğinin başladığı şehir, 1822’de bu kez ‘son 500 yılın en büyük bölgesel depremiyle’ sarsıldı. Gaziantep, Antakya, Islahiye ve Aleppo bölgesi yıkıldı. 30 - 60 bin arası insan hayatını kaybetti.

1872’deki depremde de kentin neredeyse tamamı yıkıldı. 3003 evin 1960’ı yerle bir oldu, 894’ü kullanılamaz hale geldi. Samandağ’da 2150 ev çöktü, 300 kişi yaşamını yitirdi. 3

1900 yıllık 'kader planı': Antakya’da yeni bir şey yok, yıkım neden hep büyük oluyor? - Resim : 2Antakya tekrar tekrar önceki medeniyetlerin kalıntılarının üzerinde baştan kuruldu.

'Kader planından' olsa gerek, 1908 yıl sonra hangi televizyon kanalını açarsanız açın, hangi gazeteyi okursanız okuyun, kiminle konuşursanız konuşun Cassius Dio'nunkine benzer bir anlatımla karşılaşıyorsunuz:

  • "Durum çok vahim, Antakya artık yok. Binlerce kişi öldü, binlerce kişi. Terk edildik, her zamanki gibi terk edildik. AFAD yok, devlet yok, kimse yok.”

  • "Hiçbir şey burada yok, tuvalet ihtiyacını karşılayacak bir yer bile yok. Millet göçüklerin altında ölüyor, biz kurtulduk ama burada öleceğiz." 4

  • "Ne bir bardak su, ne bir bardak çorba hiçbir şekilde kimseye gelmedi. Herkes aç ve susuz. Açlıktan susuzluktan marketleri yağmaladılar." 5

YIKIM NEDEN HEP BÜYÜK OLUYOR?

"Jeolojide bir temel kural vardır; bir yer geçmişte depremlerden etkilenmiş ise gelecekte de etkilenecektir."

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası’nın iki yıl önce Cumhurbaşkanlığı dahil devlet kurumları, siyasi parti liderleri, milletvekilleri ve AFAD Başkanlığı’na gönderdiği raporda Hatay'ın diri fay üzerinde yer alan ve deprem tehdidi altında yaşayan bir il olduğuna dikkat çekiliyor: 6

"Hatay’ın kent merkezi olan Antakya zemini alüvyon olan illerimizden biridir. Deprem dalgaları bu tür zeminler tarafından büyütülerek binalara iletilir. Zemin büyütmesi olarak tanımlanan bu durum bir deprem olduğu takdirde Antakya’nın kaya üzerinde yer alan illerden daha şiddetli olarak sarsılacağı, bunun sonucunda da hasar oranının fazla olacağı anlamına gelmektedir."

1900 yıllık 'kader planı': Antakya’da yeni bir şey yok, yıkım neden hep büyük oluyor? - Resim : 3

'6,5'TEN BÜYÜK DEPREMDE HASAR ALIR’

"Antakya zayıf bir zemine sahip olmanın, bu nedenle de olası bir depremde şiddetle sarsılacak olmanın yanı sıra il merkezindeki binaların altından diri fay geçen illerimizden biridir. Bu nedenle Antakya’nın 6,5’dan büyük bir olası depremde hem depremin yaratacağı şiddetli sarsıntı hem de yüzey faylanması tehlikesi nedeniyle hasar alması beklenmektedir.

EN AKILLICA YAKLAŞIM NEYDİ?

Bu durumda en akıllıca yaklaşım yapıların deprem sarsıntısını karşılayacak biçimde kurallara uygun hale getirilmesidir. Ayrıca diri fayların yerinin net olarak belirlenmesinin ardından fay sakınım bantı üzerindeki bina ve bina türü yapıların zaman içerisinde kaldırılarak bu alanlardaki nüfus yoğunluğunun azaltılması, yüzey faylanması tehlike kuşağı içerisindeki yerlerin farklı biçimde (park, günübirlik tesisler vb) kullanılması, henüz yerleşim olmayan bu tür alanlar varsa da bunların bina ve bina türü yapılar için kullanılmak üzere imara açılmaması gerekir."

'MAALESEF HÜKÜMET BİZLERİ YOK SAYIYOR'

Yaşamsal öneme sahip ilk 48 saatte desteksiz bırakılan insanların bugün aklında tek bir soru var: "Hatay üvey evlat mı?"

Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın faciadan iki hafta önce, moderatörlüğünü Cansu Canan Özgen’in üstlendiği '40'taki açıklamalarını hatırlatmak, tam olarak bu soruya yanıt veremeyecek olsa da diğerleri için bir çerçeve çizecektir:

  • "Hatay depreme hazır değil. Hazırlıklı olması için genel hükümetle belediyelerin işbirliği yapması lazım. Biz ne kadar yazı göndersek özellikle bakanlıklara, bunların çok büyük kısmı bize cevap olarak bile gelmiyor. Antakya'nın en üst mahallelerinde heyelan bölgesi vardır, bir kısmı mezarlık olarak kullanılan, 37 dönümlük bir arazi, orayla ilgili bir kentsel dönüşüm istedim, her şeyi yaptık, 5,5 yıldır bize bakanlık cevap bile vermiyor.

  • Cevap vermeyen bakanlıkla deprem iş güdümünü yapıp da depremden korunmak için ne yapabilirsiniz? Hükümet bizleri yok sayıyor görmezden geliyor. Bütüncül bir politika, bütüncül düşünen hükümet ve belediyelerle birlikte olur. Maalesef hükümet bizleri yok sayıyor, görmezden geliyor."

Depremden önce Antakya'ya gittiyseniz dünyanın ışıklandırılan caddesi olan Kurtuluş'ta mutlaka yürümüşsünüzdür. Genelde bakımsız sayılırdı, son zamanlarda restore edilmeye çalışılıyordu. Meşhur 'yüz metre içinde cami, kilise, sinagog' birlikteliği bu civarda yer alır. Artık kullanılmaz haldeler.

Affan Kahvesi, Sveyka, Müzeyyen, Uzunçarşı, Şehir Kulübü ve diğer birçok yer aklımda.

Hatay’da binlerce kişi öldü, üstelik ilk kez de değil. "Kader planı" deyip geçiveriyorlar.


1 Tayfur Sökmen, Hatay’ın Kurtuluşu İçin Harcanan Çabalar, Türk Tarih Kurumu
2 https://arkeofili.com/13-aralik-115-buyuk-antioch-depremi/
3 TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası / TMH - Türkiye Mühendislik Haberleri Sayı 423 - 2003/1
4 Hilmi Hacaloğlu, 'Hala çocuğumun sesi geliyor', Gerçek Gündem
5 Hatay'dan yükselen çığlık: Ne bir bardak su ne bir bardak çorba, herkes aç; lanet olsun, Gerçek Gündem
6 https://www.jmo.org.tr/resimler/ekler/a349229db3a94a8_ek.pdf

Etiketler
Gerçek Gündem okurları 2023'te en çok hangi köşe yazılarına ilgi gösterdi? Hatay Antakya