Özgür Özel vesilesiyle sıkıcı, vasat ve sıradan

Özgür Özel’e kredi vermek istemeyenlere hak veriyorum. Benim de hiç kredi dağıtacak takatim yok aslında. Ama CHP gibi bir yapının içerisinden bir Guy Debord çıkmasını beklemiyordum zaten. O yüzden kredi açmaktan yanayım.

Ortağım can dostum, “sıradan insan savunucusu” Süreyya Tamer Kozaklı anısına.

Anne evindeki en fena şey nedir? Halk TV ve türevleri. Faik Öztrak başta bilumum CHP’lilerin, CHP’li gazetecilerin bitmek bilmeyen çemkirmeleri.

İki saat şikayet edip tek bir şey söylemeyen insanlar silsilesi.

SIKICILIK SUÇ MUDUR?


Yıllarca sıkıcılık suçtur dedim. Bugün sıkıcıların pozitif ayrımcılıkla korunması gerektiği noktasına yaklaşmış durumdayım. Benim şu anlatacağımı siz de evde deneyebilirsiniz: Bir gün en sıkıcı ve en eğlenceli tanıdıklarımın isimlerini iki kolon halinde alt alta yazdım. Sıkıcılar kolonunun şaşırarak genellikle iyi insanlardan oluştuğunu gördüm. Ve eğlenceliler kolonu hiç beklediğim gibi değildi. Aralarında açıktan suçlular, ayrımcılar, kadın dövenler filan vardı.


Elbette “eğlenceli insanlar kötüdür, sıkıcı insanlar iyidir” gibi bir yargı içermiyor bu. Hesaplayın, sonuç beklediğiniz gibi çıkmayabilir.

Trump, Demirel, Özal, Erbakan, Ümit Özdağ (kendi düzlemlerinde) oldukça eğlenceli insanlar. Ama kötüler.

Mesela Sırrı Süreyya ve Demirtaş da eğlenceli insanlar. Eğlenceli var eğlenceli var.

Sıvas katliamındaki kayıtsızlığını affetmiş görünmek istemem ama Erdal İnönü konuşamayan bir birey olarak siyaset tarihimizi en zarif insanlarından birisi değil miydi?

EĞLENMEK ŞART MI?

Bir gün arkadaşımın lisedeki çocuğu akıl sormuştu: “Metin, iki tür arkadaşım var okulda. Bir grup çok eğlenceli. Ama hep lay lay lom. Öbür grup da çok akıllı, düzgün insanlar. Ama acayip sıkıcılar. Ben ne yapacağım bunlarla?”

Ben de hayatın tamamının bu şekilde olduğunu; müthiş bir çelişkiye erken çarptığını anlatmaya çalışmıştım. Büyüdükçe değişik kombinasyonları da gördü tabii.

Eğlenmek elbette şart. Ama herşeyi eğlenceyle iyi vakit geçirmeyle ölçme takıntısının suyu çıktı artık. Saplar samanlar girdi iyice birbirine. Kaliteli zaman geçirelim diye Hong Kong’dan hela getirenini gördüm.

İyi vakit geçirmek de konforla çok karıştırılıyor. Maldiv Adaları’nda bir hamakta elinizde meyve kokteyliyle kaç gün geçirebilirsiniz ki? Ben ikinci gün sıkıntıdan çatlarım. O yüzden bütün cennet tasavvurları sıkıcı değil midir?

SIKILMAK ÇOK MU SIKICI?

Eğlenceli olmak harika bir şey bence.

Lakin sıkılmak da dünyanın en sıkıcı şeyi değil.

Bir çok arkadaşım var, dünyanın en eğlenceli konularını anlatırken dünyanın en sıkıcı konusu haline getirebiliyorlar. Fakat harikulade insanlar. Çünkü vasat değiller. Kötü kalpli değiller. Sıkıcılar sadece.

Bakınız anahtar kelime vasatlık.

Mesela yakın çevremde anket yapsam Ümit Özdağ, Erdoğan, Putin için kötü, Kılıçdaroğlu ya da Biden için vasat çıkması yüksek olasılık. Hangisi daha korkunç bilmiyorum. Ama ben kötüyü vasata tercih ederim. Çok daha öngörülebilirdir. Vasat ise ilginç olayım diye icat yapar. Lüzumsuz icattaki belirsizlik İstanbul Büyükşehir getirebilir. Ama diğer 13 seçimi yok pahasına götürebilir. Kendi Cumhurbaşkanı adayına Meclis Başkanlığı’nda oy verdirmeyebilir.

VASAT VE SIRADANIN DERİN FARKI

Vasat, orta demekmiş eskiden. Sözlükle didişiyor gibi görünmeyeyim ama artık büyük oranda paçoz demek. Beceriksiz demek. Kendisine sunulana, pozisyonuna, edindiklerine sıkı sıkı sarılan; onu yitirmemek için vıcık vıcık olan; lehim pastası kıvamında bir şey demek.

Sıradan olmak ise herhangi biri olmanın konforunu yaşamak demek. Sıradan olmak ne kadar güzelse vasat olmak o kadar çirkin.

Sıradan bir şeftali çok lezzetlidir. Vasat bir şeftaliyi kim ister?

Vasat insanlar sıradan olmaya katlanamazlar. Dikkat çekmek, farklı olmak için ilginç arabalar, evler, pantolonlar filan alırlar.

Sıradan insanlar ise herkesinkine benzer arabaları, evleri, pantolonları tercih ederler.

Sıradan insanlar vasata teslim olmazlar. Vasat insanlar sıradanı küçümserler.

Farklı görünmek isteyen sıradana mı vasat denir acaba?

Ben; Radyo Arkadaş’taki radyoculuk günlerimdeki program ortağım Süreyya Tamer Kozaklı’nın her programımızda söylediği gibi sıradan insandan yanayım. Sıradan birisi olmanın zor ve güzel bir şey olduğunu biliyorum.

SIKICI İNSANLAR

Sıkıcı olmakta da kötü bir şey yok.

Misal eski komşum engelli bir arkadaşım var; tam konuşamıyor. O konuşurken, sen dinlerken işkence çekiyorsun. Hem konuşamıyor hem çenesi düşük. Ama memnun kalıyorum onunla beraber geçirdiğim vakitten. Şefkat kaynaklı filan değil bu. Pozitif ayrımcılık hiç değil. Sebebi çok basit. Ağızdan çıkan o rahatsız edici sesler, aramızdaki iletişimin küçük bir bölümünü oluşturuyor sadece.

Sizin de aynı dili konuşmadığınız, tek ortak kelimeniz olmadan saatlerce sohbet ettiğiniz arkadaşlarınız olmadı mı?

Forrest Gump mahallenin sıkıcısı ilan edilebilir pekala. Manitası Jenny ise 'ortamların muzip kadını'.

Fekat eğlenceli Jenny ilginç bir hayat sürmeye çalışan vasat birisi iken sıkıcı Forrest hepimizin arkadaş olmak isteyeceği kadar güzel birisi.

Sıkıcı arkadaşlarınıza iyi davranın.

SIKICI VE VASAT

Dönelim CHP’ye. CHP’nin suçu sıkıcı olmak değil. Hem sıkıcı hem de vasat olmak. Mesela HDP de sıkıcı. Ama asla vasat değil.

Şimdi hitabet nedir bilmeyen, dünyanın en eğlenceli şeyini çok sıkıcı bir şekilde anlatmayı başaran Kılıçdaroğlu’nun yerine hitabet nedir bilmeyen, dünyanın en eğlenceli şeyini çok sıkıcı bir şekilde anlatmayı başaran olmayan Özgür Özel geldi.

Açtım YouTube’u baktım Özgür Özel konuşmalarında vasat bir polemikçi, eski model bir münazaracı görüntüsü var.

Özgür Özel’e çok yakın epey bir kıymetli insan tanıyorum ve onlar büyük bir söz birliği içinde aynı umudu taşıyorlar. Onların iddiası bunun yıllarca CHP’ye maruz kalma kaynaklı bir travma olduğu, geçeceği… Özel’in CHP ile beraber ve hızla ve pozitif anlamda değişeceğini, içindeki hikaye anlatıcı, nüktedan, sempatik ve güvenilir Egeli’nin görünür olacağını iddia ediyorlar.

Meğer adam sahnede böylemiş. Özel sohbetlerinde CHP kaynaklı tedirginlik bulunmadığı için olsa gerek muhabbeti bal gibiymiş. Nüktedan bir hikaye anlatıcısıymış.

Bakalım. Merakla bekliyorum.

TEKNİK DİREKTÖR VE MODERATÖR

Özgür Özel “kitleleri arkasından sürükleyecek bir popstar” olarak gelmedi. Kendi söyleyişiyle bir teknik direktör olarak geldi. Delege ırkının hakimiyetine son verip üyelerin önünü açmak, partiyi demokrasiye kavuşturup makus talihini döndürmek gibi iddialı hedefleri var.

Hoş Kılıçdaroğlu da Yıldırım Akbulut fıkrası gibi başladığı CHP başkanlığında son yerel seçimlerdeki performansıyla şaşırtmıştı. Cumhurbaşkanlığına “liderlik hırsı olmayan bir çeşit moderatör olarak” talip olmuştu. Seçimden sonra içinden Fatih Terim, Ajdar ve Kim Jong Un karışımı bir birey çıkardı ama. Umarım bu sefer tersi olur.

Özgür Özel’in gelişinden her durumda memnunum. Tuncay Özkan’ın filan gidişinde payı olan herkesten razıyım. Kılıçdaroğlu’nun o hınzır gülümsemesini muhtemelen bir daha görmeyeceğim için saadet doluyum. Kılıçdaroğlu’nun hınzırca “akşam 19.00’da size çok önemli bir şey açıklayacağım” deyip sonra muhtemelen eşinin bile ilgilenmediği bir balon açıklaması filan geride kaldı.

Özgür Özel’e kredi vermek istemeyenlere hak veriyorum. Benim de hiç kredi dağıtacak takatim yok aslında. Ama CHP gibi bir yapının içerisinden bir Guy Debord çıkmasını beklemiyordum zaten. O yüzden kredi açmaktan yanayım. Ona müthiş bir çevre gazı gelecek şimdi. Aslansın, kaplansın, lidersin, başkansın, rockstarsın filan diye. Eğer çevre gazına gelmeden teknik direktörlük yaparsa, karizmatik liderlik, başkanlık ihtiraslarına kaptırmaz ve vasata teslim olmazsa varsın eğitsel kol faaliyetinde münazara yapar gibi görünen halini korusun hiç önemli değil.

Biz sıkıcılığından razıyız vasata teslim olmasın da...

Not: X olmuş adına alışamadığım Twitter’da bir soru attım ortaya: Sıradan ile vasat arasında ne fark vardır?

Çok ilginç cevaplar geldi. Merak ederseniz buyurun:

Cevaplar