Yerel Gıda Toplulukları Neden Gelişemiyor?

Topluluklar kendi kendilerini zor finanse ediyorken bir de gıda mühendisi istihdam etmek çok zor bir durum. Normalde olması gereken Bakanlığın gıda topluluklarına periyodik olarak gıda güvenliği eğitimleri vermesi, gıda üretiminin bir gıda mühendisi gözetiminde gerçekleştirilmesini sağlaması.

Gıda toplulukları yerel üreticilerin desteklenmesi, sosyoekonomik sürdürülebilirlik, kısa gıda tedarik zinciri için hayati bir öneme sahip. Fakat Türkiye’de gıda topluluklarının sayısı oldukça az. Gıda politikaları faaliyette olanların gelişimine de pek müsaade etmiyor. Muhtemelen AKP hükümetinin de gıda topluluklarından haberi yok. Yani, var ama yok.

TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI GIDA TOPLULUKLARINDAN RAHATSIZ

Gıda topluluklarının temellendiği birkaç ilke var. Sosyal fayda, demokratik katılım, kolektif mülkiyet ve ekolojik sürdürülebilirlik. Gıda topluluklarında gıdalar satılmak yerine topluluk üyeleri arasında adil olarak dağıtılıyor. Bu toplulukların içerisinde yerel üreticiler ve yurttaşlar var. Bulunduğu yerelin gıda ihtiyaçlarına cevap verirken, o yerelde bulunan gıda üreticilerini de finansal olarak koruyor.

Sürdürülebilir gıda sistemlerinin ve gıda hakkının vazgeçilmez temellerinden birisi. Sosyal demokrasiyi, gıda hakkını, yerel birlikteliği sağlıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın neden gıda topluluklarından rahatsız olduğu kafanızda belirdi değil mi? Bunların birkaçının sağlanması bile AKP’nin bütün politikalarına ters. Durduk yere yerel niye güçlensin, niye gıda güvencesi sağlansın ki?

GIDA POLİTİKALARI GIDA TOPLULUKLARINI DESTEKLEMİYOR

Gıda güvencesini bile kabul etmiyor AKP hükümeti. Onlara göre gıda arz güvencesi. İllaki sermaye ve sahipleri olacak işin içinde, gıda hakkı falan bunlar boş işler. Gıda toplulukları Avrupa, Kuzey Amerika, Uzakdoğu ve Okyanusya’da çok yaygın. Kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları bir masa etrafında oturup gıda topluluklarına dair yayınlar ve kılavuzlar hazırlayabiliyor. Düşünsenize böyle bir şeyin Türkiye’de olduğunu.

Yurtdışında gıda topluluklarına başlangıç finansmanı da veriliyor. Çok acayip bir şey bu. Gıda hakkı, gıda adaleti ve gıda demokrasisi gelişsin diye kamu hem destekliyor hem de finansman sağlıyor. Türkiye’de bu alana karşı üç maymun oynanıyor. Yurttaş ve yerel gıda üreticileri kendi yapabildikleri kadar. Gıda güvenliği? O da kendi yapabildikleri kadar.

GIDA TOPLULUKLARI GIDA GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYAMIYOR

Gıda topluluklarından gıda güvenliğini sağlamalarını beklemek çok absürt olur. Topluluklar kendi kendilerini zor finanse ediyorken bir de gıda mühendisi istihdam etmek çok zor bir durum. Normalde olması gereken Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıda topluluklarına periyodik olarak gıda güvenliği eğitimleri vermesi, gıda üretiminin bir gıda mühendisi gözetiminde gerçekleştirilmesini sağlaması. Sosyal devletin asli görevlerinden biri bu.

Ama siyasi ikbal burada da karşımıza çıkıyor. Dünyadan, gıda politikalarından, adaletten biraz daha uzaklaşıyoruz, uzaklaştırılıyoruz.