Gıda politikalarında siyasal İslam ideolojisi

AKP’nin ilk savaş açtığı ama hiç dikkat çekmeyen alan gıda mühendisliği. Önce gıda mühendisliği eğitimi ikinci öğretime taşındı, ardından bölüm sayısı yüze yaklaştırıldı. Gıda sanayisinin olmadığı kentlerde gıda mühendisliği eğitimleri verilmeye başlandı.

AKP, iktidara geldiği günden bugüne, kanıtlanmış ve uygulamaya konulmuş bütün düzeni koruyup üzerine katacağına bunların tümünü çöpe atarak Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışıyor. Bütün politik alanlarda olduğu gibi gıda politikalarında da durum böyle. Yalnızca bunu fark edemiyoruz çünkü gıda politikalarının etkisi dolaylı yoldan sağlık, eğitim ve ekonomi politikalarına yansıyor. AKP’nin siyasal İslam politikasının etkilerini bugün en çok ekonomi, sağlık ve eğitim politikalarında hissediyoruz.

GIDA BİLİMİNİN TÜMDEN REDDİ

Gıda biliminin mühendislik disiplini olarak uygulandığı sayılı ülkelerden biri Türkiye. Avrupa’da tek ülke bu konumda. Gıda biliminin mühendislik disipliniyle geliştirilmesinin altında Cumhuriyet kazanımları yatıyor. Dolayısıyla AKP’nin ilk savaş açtığı ama hiç dikkat çekmeyen alan gıda mühendisliği. Önce gıda mühendisliği eğitimi ikinci öğretime taşındı, ardından bölüm sayısı yüze yaklaştırıldı. Gıda sanayisinin olmadığı kentlerde gıda mühendisliği eğitimleri verilmeye başlandı.

Her yıl 5 bin gıda mühendisi mezun olmaya, binlerce tez yazılmaya başlandı. Ortalık bilimsel bir çöplüğe çevirildi. Bu çöplüğün arasında potansiyeli yüksek bilimsel çalışmalar kayboldu, bu çalışmalara destek ya da burs verilmedi. Destek ya da burs verilen çalışmalar AKP’nin huyuna giden çalışmalar oldu. Gıda mühendisliğinde ikinci öğretimler kapatıldı, bölüm sayıları azaltıldı ama eğitim ve bilimsel çıktıların kalitesi o seviyeden çıkamadı.

YENİ GIDA GÜVENLİĞİ STANDARDI: ALLAH’IN İZNİYLE BİR ŞEY OLMAZ

Türkiye’den Dünya’ya döndüğümüzde gelişmiş ülkelerde akademinin ve bilimsel verilerin kamu kurumlarını, gıda otoritelerini beslediğini görüyoruz. Avrupa’da Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi var, çalışmaları yürüten, kurumu yönetenlerin çoğu akademik personel. Gıda katkı maddelerine karar veren, bunların üzerinde çalışan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü Gıda Katkı Maddeleri Ortak Uzman Komitesi çalışanlarının çoğu akademik personel.

Dünya’da gıda politikalarına bilim yön verirken, politik alanda neler yapılması gerektiğini söylerken Türkiye’de bu tam tersine dönmüş durumda. Politika yapıcılar bilimi ve bilimsel çalışmaları görmezden geliyor. Çok canlarını sıkan bir durum olursa da o bilimsel yapıyı ya da bağımsız otoriteyi kapatmakla tehdit ediyor, kapatıyor. Bunun gıda güvenliğine yansıması da mahallemizde, sokağımızda gıda üreten işletmelere kadar yansıyor: Ben 30 yıldır bu sektördeyim daha kimseye bir şey olmadı, Allah’ın izniyle bir şey olmaz, gıdanın mühendisi mi olur?

GIDA POLİTİKALARINDA GERÇEKLİKTEN KOPUŞ

Gıda bilimini reddedip, Avrupa’nın gıda politikalarını uyumlaştırmayıp, kürsüden Dünya’ya tekrar entegre olmak isteyen tek bir ülke var, Türkiye. Bugün geldiğimiz noktada gelişmiş ülkelerdeki politika yapıcılar, gıda politikalarını merkeze alıyor. Gıda politikalarının temelinde gıda hukuku inşa ediliyor. Gıda sisteminin nasıl sürdürülebilir hale getirilebileceği tartışılıyor. Bir ortak akıl çıkıyor ortaya. AKP iktidarı yarın yine çıkıp kürsüden Dünya’ya seslenip, niye dışlandıklarını soracak. Gıda politikalarında gerçeklikten koptukları için.