Ben Normal Doğumcuyum
Gelişmeleri biraz geriden takip ettim bu sefer. Çünkü kim ne diyecek görmek istedim. Ve kendi tarafımı seçtim. Ben normal doğumdan yanayım. Ancak isteyen istediği gibi de doğurabilmeli.
Geçmişte bir arkadaşım çocuğu Amerikan vatandaşı olsun diye New York’da doğurdu. Ancak Amerika’da özel hastaneler çok çok pahalı olduğu için uyanıklık yapıp “Ben yoksulum” başvurusu yaptı. Öyle olunca para ödenmiyormuş. Sancılarla birlikte doğuma girdi ve… Sürpriz.. Bedava operasyonlarda sadece normal doğuma izin var. Eğer “Sezaryen istiyorsan parasını vereceksin” diyorlar adama. Neyse malum “Fakiriz” demiş ya arkadaşım. Doğuma girmiş. Ve doğum bir türlü gerçekleşmiyor. Saatler ve binlerce çığlık sonra doğum gerçekleşiyor.
“İleri” dediğimiz ülkelerde sezaryen tercih edilen bir uygulama değil. Zaten malum annenin karın bölgesi kesilerek yaptırılan doğum adını Roma İmparatoru Jul Sezar’dan alıyor. İddiaya göre Sezar bir türlü doğamayınca babası annesinin karnını kesip doğumu sağlıyor. Tabii o zamanlar ölümle sonuçlanan bir uygulama. Neyse ki şimdi değil.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, Türkiye'de sezaryen yüzde 60’a yaklaşmış durumda. Yani her 100 doğumun 60’ı sezaryen. Peki başka ülkelerde nasıl? İsveç'te yüzde 17, Hollanda'da yüzde 16, Fransa'da ise oran yüzde 22.
Gördüğünüz gibi en çok bizde. Üstelik abartılı bir şekilde yükseğiz. Şimdi kadın hakları savunucuları “Kadın karar vermeli” diyecek. Haklılar da. Kadın karar versin. Ama Homo Sapiens tarihindeki en yüksek sezaryen doğumunun bizim ülkemize tesadüf etmesi de ortada dururken nasıl yapacağız.
Ben şahsen diyorum ki isteyen istediği gibi doğursun. Ama sezaryen için eğer tıbbi bir gereklilik yok ise parasını kamudan yani benden almasın.