Trakya'nın Saklı Hazinesi: Kırklareli
İstanbul’a birkaç saat uzaklıkta, doğayla tarihin iç içe geçtiği sakin bir kaçış noktasıdır Kırklareli. Bir sabah Longoz Ormanları'nda yürüyüp, akşamüstü Kıyıköy’de denize bakarak günü bitirebilirsiniz. Bu şehir, yavaşlamayı bilenlere çok şey anlatıyor...
Kırklareli, İstanbul’un kalabalığından, betonun griliğinden kaçmak isteyenler için sessiz ama derin bir soluk gibidir. Trakya’nın kuzeyinde, Bulgaristan sınırında yer alan bu şehir doğasıyla, köyleriyle, tarihiyle ve kendine has lezzetleriyle ziyaretçilerine sade ama etkileyici bir tatil geçirmeyi vadediyor.
Kırklareli'nin en büyük hazinesi, hiç kuşkusuz Istranca Ormanları’dır. Türkiye’nin en bakir ormanlık alanlarından biri olan bu bölge, doğaseverler için bir cennet. Özellikle suyun içinden yükselen ağaçlarıyla Longoz Ormanları, girenin asla çıkmak istemeyeceği bir alan. Kırklareli'nin Demirköy ilçesinde yer alan Dupnisa Mağarası, bölgenin en dikkat çekici doğal oluşumlarından biridir. Binlerce yılda şekillenmiş bu mağara, sarkıt ve dikitleriyle çok büyüleyicidir.
Kırklareli’nin ilçelerinden biri olan Vize, adeta Trakya’nın Efes’i gibidir. Roma döneminden kalma antik tiyatrosu, tarihi surları ve kalıntılarıyla geçmişin izini sürmek isteyenler için eşsiz bir keşif noktasıdır. Üstelik henüz büyük turistik kalabalıklar tarafından keşfedilmediği için, sakin bir tarihe yolculuk yapabilirsiniz.
Kırklareli’nin kuzeyinde, Karadeniz kıyısına yaslanmış şirin bir sahil kasabası olan Kıyıköy, doğal güzelliğiyle büyüler. Karadeniz’in dalgalarının kıyıya vurduğu bu sakin köy, balıkçı tekneleri, taş evleri ve uçsuz bucaksız kumsallarıyla şehir yorgunlarına nefes olur. Kırklareli gezisinin olmazsa olmazı, hiç kuşkusuz yerel mutfağıdır. Süzme yoğurdu, köy ekmeği, üzümden yapılan fermente bir içecek olan hardaliye ve tabii ki Trakya’nın meşhur peynirleriyle donatılmış sofralar... Et yemekleriyle de ünlü olan bu bölge, kasap köftesi ve ciğer severler için de doğru adrestir.