Baharın Müjdecisi: Hıdırellez Ateşiyle Yeniden Doğmak

5 Mayıs gecesi yakılan ateşle doğa uyanır, insanlar dileklerini gül ağaçlarına emanet eder. Anadolu’dan Balkanlar’a uzanan Hıdırellez sadece baharın gelişi değil, insanın da yeniden doğuşunu temsil eder. Yakılan ateş ise sadece doğayı değil, insan ruhunu da tazeler.

Takvimler 5 Mayıs'ı gösterdiğinde Anadolu’nun, Balkanlar’ın ve Orta Doğu’nun dört bir yanında toprağın, suyun, rüzgârın sesi, kokusu ve dokusu değişir. İnsanlar umutlarını tazeler, dilekler bir kâğıda ya da kırmızı kurdeleye yazılır, gül ağaçlarının altına bırakılır. Çünkü Hıdırellez gecesi gelmiştir. Her yıl 5-6 Mayıs günlerinde kutlanan Hıdırellez, doğanın yeniden canlandığı, hayatın döngüsünün kutlandığı, kadim bir bahar bayramı.

Hıdırellez, sadece mevsimsel bir değişimi değil, aynı zamanda kültürlerarası bir ortak hafızayı temsil eder. Türk kültüründe Hızır ile İlyas peygamberlerin yeryüzünde buluştuğuna inanılan bu özel gece, bereketin, şifanın ve yenilenmenin simgesi olarak yüzyıllardır yaşatılıyor. Kökeni Orta Asya’dan Mezopotamya’ya, oradan Balkanlar’a kadar uzanan bu gelenek, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alıyor.

Türkiye’de Hıdırellez’in en renkli kutlamalarından biri kuşkusuz Edirne’deki Kakava Şenlikleri. Roman vatandaşlarımızın yüzyıllardır sürdürdüğü bu gelenek, 5 Mayıs gecesi Tunca Nehri kıyısında yakılan büyük Kakava ateşiyle başlar. İnsanlar bu ateşin üzerinden atlayarak kötü ruhlardan arınır, 6 Mayıs’ta sabaha karşı nehirde yüzlerini yıkayarak sağlık ve güzellik dilerler. Geceden dilekler gül ağacının altına bırakılır. Kimisi ev, kimisi aşk, kimisi sadece huzur ister.

DÜNYADA HIDIRELLEZ

Hıdırellez benzeri kutlamalar sadece Türkiye ile sınırlı değil. Balkanlar’da, özellikle Makedonya, Bulgaristan, Arnavutluk ve Kosova’da yaşayan Türk ve Müslüman topluluklar da benzer gelenekleri sürdürür. Bu bölgelerde Hıdırellez gecesi dualarla, sazlı sözlü toplantılarla ve ritüellerle kutlanır. Bulgaristan’da bugün “Ederlezi” olarak bilinir ve Roman müziğinde bu isimle meşhur olmuş çok sayıda şarkı vardır.

Azerbaycan’da, Hıdırellez öncesi dört çarşamba boyunca kutlanan "ilbahar bayramı" sürecinin sonunda, Su, Ateş, Yel ve Toprak çarşambaları kutlanır. Her biri doğanın bir unsurunu temsil eder. Ateşin üzerinden atlanır ve dilekler tutulur.

Umudu tazelemek için insanların dilekler tutup doğayla bir araya geldiği bu kadim gelenek yüzyıllardır varlığını sürdürüyor. Ve öyle görünüyor ki gelecek kuşaklara da aktarılan önemli bir kültürel miras olarak her yıl kutlanmaya devam edecek.