Hakan Ünsal'dan sert sözler: Sahtekarlık yaparak...

Hakan Ünsal, katıldığı programda spor yaşamına dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Hakan Ünsal'dan sert sözler: Sahtekarlık yaparak...

Galatasaray ve A Milli Takım'ın eski futbolcularından Hakan Ünsal, Bulgar basınına geniş bir röportaj verdi.

TV Plus'ta yayınlanan Code Sport programına konuk olan 46 yaşındaki eski sol bekten Sarı Kırmızılı takımdaki günleri, 2002 Dünya Kupası ve Premier Lig'de oynadığı dönemle ilgili çok çarpıcı itiraflar geldi.

İşte röportajdan öne çıkan bölümler:

"Brezilya en iyi takımdı"

"2002 Dünya Kupası'ndaki en zorlu maçımız Brezilya'ya karşıydı. Onlara karşı ilk maçta çok iyi oynadık. İkinci maçta da çok iyiydik ama kaybettik. Güney Amerika takımları, o turnuvada bizi en çok zorlayan ekipler olmuştu. Zaten bana sorarsanız Brezilya'nın Dünya Kupası kadroları arasında en iyisi 2002'deydi. Zira harika futbolcuları vardı. Kadrolarındaki her oyuncu, rakip kalede tehlike yaratıyordu. Dünyanın en iyi milli takımı olmaları ve bizim için en zorlu rakip olmaları da bu yüzden."

"Rivaldo sahtekarlık yaptı!"

"Brezilya'yla oynadığımız ilk maçta Rivaldo sahtekarlık yaparak benim kırmızı kart görmeme neden oldu. Ben topu bacağına atmıştım ama yüzünü tutarak kendisini yere attı. Açıkçası ilk anda ne olduğunu anlamadım. Hakem beni oyundan attığındaysa yıkılmıştım.

Çünkü o ana kadar çok iyi oynuyordu. Daha sonra pozisyonu televizyondan izlediğimde çok öfkelendim. Rivaldo'yla daha sonra görüşmedik ama kendisi, 10 yıl sonra verdiği bir röportajda hatalı olduğunu kabul etti ve yaptığı hareketten ötürü özür diledi."

UEFA Kupası finalinde yendiğimiz Arsenal, o dönemin en iyi takımlarından biriydi. Kadrolarında çok iyi oyuncular vardı. Taffarel, Thierry Henry'nin kafa vuruşunu kurtardığında maçı kazanacağımızı anlamıştık. Çok iyi savaştık, şansımız da yaver gitti ve harika bir başarı elde ettik.

Bizim o maçtaki en büyük avantajımız, asla pes etmeyen ve sonuna kadar savaşan bir takım olmamızdı. Finale geldiğimizde pes etme gibi bir lüksümüz yoktu. Sonuna kadar mücadele ettik ve kazanmak için sahaya yüreğimizi koyduk."

"Şampiyonlar Ligi'ni kazanırdık"

"Süper Kupa finalinde yendiğimiz Real Madrid, o dönemde dünyanın en iyi takımını kurmuştu. O yaz çok iyi transferler yapmışlardı. Ancak biz, uzun bir süredir makine gibi oynuyorduk. Son derece sakindik ve hiç kimseden korkmuyorduk. Herkesi yenebileceğimize inanıyorduk ve bunu da başardık. Real'e karşı da son derece sakin ve iyi bir futbol oynayıp Süper Kupa'yı kazanmayı başardık.

Kendimize inanıyorduk ve yalnızca kendi işimize bakıyorduk. Dört yıl üst üste şampiyon olmuş ve UEFA Kupası'nı kazanmış bir takım olarak başarı bizim için sıradan bir hâle gelmeye başlamıştı. Tüm takım birbirini iyi tanıyordu. Eğer o kadro dağılmasaydı muhtemelen Şampiyonlar Ligi'ni kazanırdık. Ancak ne yazık ki bu gerçekleşmedi."

"UEFA Avrupa Ligi'ne kalmak başarı olur"

"Galatasaray bu sene yeni bir takım kurdu ve çok iyi oyuncuları kadrosuna kattı. Ancak takımdaki uyum süreci hâlâ devam ediyor. Şampiyonlar Ligi'nde aynı gruba düştükleri Real Madrid ve Paris Saint Germain son derece büyük takımlar. Bana göre UEFA Avrupa Ligi'ne kalmaları başarılı bir netice olur.

Radamel Falcao'ya yapılan karşılama töreni, onun ne kadar büyük bir futbolcu olduğunu gösteriyor. O, harika bir oyuncu. Ancak Galatasaray taraftarlarının üç ay boyunca kendisini beklediğini de unutmamak gerekiyor. Transfer gerçekleştiğinde gerçekten büyük bir karşılama töreni oldu. Zaten Türkiye'de büyük oyuncular hep bu şekilde karşılanır. Falcao da bunlardan biri oldu."

"Transfer politikaları yanlış"

"Türk takımlarının düşüşe geçen oyuncuları transfer etmeleri doğru bir politika değil. Ancak Türkiye'de futbolcu yetiştirebilmek için çok para harcamanız lazım. Bu nedenle takımlar da Didier Drogba, Radamel Falcao ya da Nicolas Anelka gibi isimlere yöneliyorlar. Diğer yandan bu tip büyük oyuncuların transferleri, ülke futbolunun tanıtımına katkıda bulunuyor. Ancak harcanan paraların gerekli etkiyi yaratamadığını görüyoruz."

"Keşke İngiltere'de devam etseydim"

"Aslında Blackburn Rovers'ta çok iyiydim. Takımdan ayrılmaya yakınken oynamaya da başlamıştım. Blackburn ile sözleşme imzaladıktan sonra Fatih Terim, Galatasaray'ın başına geçmişti ve beni arayıp geri dönmemi istedi. Türkiye'ye işte bu nedenle geri döndüm. Ancak futbola İngiltere'de devam etmeyi isterdim. Premier Lig, çok rahat ve eğlenceli. Orada oynama fırsatını eline geçiren her oyuncu bu şansı değerlendirmeli." (Yunus DİLBER / Fanatik Dış Haberler)

Etiketler
Para