İmamoğlu'ndan İBB'de 4 yıl değerlendirmesi: Anladılar ki hiç kimse milli iradenin üzerinde değildir

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu göreve gelişinin dördüncü yılı nedeniyle basın toplantısı düzenledi. "İstanbul’un yakın tarihi öyle büyük ihmal ve ihanetlerle dolu ki zaman kaybetme lüksümüz yok" diyen İmamoğlu, CHP'ye ilişkin 'değişim' mesajları da verdi.

İmamoğlu'ndan İBB'de 4 yıl değerlendirmesi: Anladılar ki hiç kimse milli iradenin üzerinde değildir

Ekrem İmamoğlu'nun göreve gelmesinin 4. yılında Haliç Kongre Merkezi'nde "Demokrasi Şenliği" düzenlendi. Burada konuşan İmamoğlu, 4 yılda yapılan hizmet ve yenilikleri açıkladı. CHP'de değişim mesajı da veren İmamoğlu, "Değişemeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet iktidarı da değiştiremez. Ülkeye demokrasiyi getirebilmek için önce kendimizi değiştirmeliyiz." ifadelerini kullandı.

İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Her yıl dönümünde olduğu gibi insanlarımıza olan biteni anlatmak, insanlarımızla raporlarımızı paylaşmak, bir yılın hesabını verirken bir sonraki dönemin hangi adımları içerdiğini onlarla paylaşmak sorumluluğunu yerine getiriyoruz.

İnsanlar yaptıkları işleri anlatmaktan elbette keyif duyar. Ama burada temel mesele keyif duymanın çok ötesinde insanlarımıza, 16 milyon İstanbulluya ait olan bir sürecin hesabını vermek, şeffaflığın gereğini yerine getirmek.

Belki de tarihinde ilk kez İstanbul kendi ürettikleriyle en fazla meşgul olması gereken kurumla yani İBB ile ilk defa bu kadar iç içe oldu. 2019 öncesinde olan bitenin vatandaşın hiç gündeminde olmadığı bir zaman dilimi var iken 2019'dan bu yana ortaya koyduğu toplantıların her aşamasını kamuoyuyla paylaşmanın gururunu ve onurunu yaşıyoruz.

Seçim bittiği andan itibaren gerçekten evet ben CHP'nin bir ferdiyim ve partime layık olmayı çok önemsediğimi herkes bilir ama seçildiğimiz andan itibaren devletimizin bir kurumunu yönetmenin tüm gereklerini, etik olarak, kurallarıyla yerine getirmenin sorumluluğunu taşıma bilinciyle partizanlığı asla kapıdan içeri sokmadan, vatandaşına layık olma bilincini ortaya koyma mücadelesinde olduğumuzu söylemek isterim.

"ANLADILAR Kİ HİÇ KİMSE MİLLİ İRADENİN ÜZERİNDE DEĞİLDİR"

4 yıl önce İstanbul ve Türkiye sizlerin de katkılarıyla, vatandaşların kararıyla, yeni bir döneme atışıyla beraber neler yaşadığını ve hissettirdiğini sunmaya başlamak istiyorum. Aynı zarftan çıkan 4 oydan yalnızca birini geçersiz ilan edip vatandaşın iradesini yok sayanlar kendilerini ne yazık ki ülkenin sahibi zannedenler o gün aslında güçlü bir şekilde derslerini aldılar. Anladılar ki hiç kimse milli iradenin üzerinde değildir.

Milletin kararını ancak millet değiştirir. Milletimiz 23 Haziran 2019’da o demokrasi dersini vermeseydi, Türkiye çok daha karanlık bir yola girerdi. 23 Haziran, bu ülkeyi hukuk ve demokrasi rotasında tutma iradesinin zaferidir. Demokrasimiz adına yeni umutların başlangıcıdır. 23 Haziran Demokrasi Zaferi kutlu olsun. 23 Haziran’ı bir demokrasi bayramı, bir şenlik haline getiren irade, milletimizin iradesidir. Ve sandıktan nasıl çıkarsa çıksın, o irade bizim için her zaman kıymetlidir, her zaman itibarlıdır. O irade her zaman başımızın üstünedir. Siyaset, özünde sorunlarımızı konuşarak çözmenin aracıdır. Seçimler, sonuç ne olursa olsun, kim veya kimler kazanırsa kazansın bizim bir arada, kardeşçe yaşama isteğimizin ifadesidir. Şunu biliyoruz ki, ayrıştıran, kutuplaştıran siyaset anlayışıyla belki seçim kazanabilirsiniz ama birliğimizin, bütünlüğümüzün kaybolmasına yol açarsınız. Türkiye’yi büyük bir aile gibi görmeyen… İnsanlara “Bizden mi, onlardan mı” diye bakan anlayıştan kurtulmak zorundayız.

Biz 4 yıl önce kendimize bir soru sorarak işe başladık:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu kadim şehrin ve şehirde yaşayan 16 milyonun iddiasını ve layık olduğu yaşam kalitesini sağlamak bakımından nelere odaklanmalıdır?

Bu soruya verdiğimiz vizyon cevabımız açık ve kısaydı:

İstanbul Adil, Yeşil ve Yaratıcı bir şehir olacak!

Sonra da prensiplerimizi tanımladık:

İstanbul kutuplaşmayı bitirmek için demokratik değerlere ve demokratik katılıma öncelik verecek.

İstanbul Modeli’nde liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik esas olacak.

Bütün bunları hedeflerken, bu benzersiz şehirde yaşayan her bir fert için eşit fırsatlar sunan, her biri vatandaşı istisnasız olarak onurlu ve saygın kabul eden bir bakış açısıyla hizmet eden bir sosyal belediyecilik anlayışı hakim olacak.

Nihayetinde de İstanbul’da, 16 milyonluk büyük bir aile olduğumuz duygusuyla çalışılacak.

Üstlendiğimiz sorumluluğa böyle başladık.

"ASLAN PAYINI METROYA AYIRDIK"

Trafik sorununu çözmek için kent içi hareketliliği ve yaşam kalitesini arttırmak için yatırımların aslan payını metroya ayırdık, ayırmaya da devam ediyoruz. İhmal edilmiş yılların farkını kapatmak zorundayız. İstanbul tarihinin yıllık bazda en çok metro üreten yönetimiyiz. Bu sadece şehrimiz ve ülkemiz için değil dünya için de önemli bir rekordur. Bahsettiğimiz bu 3,5 yılda bir hükümetin bir yerel yönetime çektireceği ızdıraplar noktasında akla hayale gelmeyen süreçlerin de altını çizelim. Düşünün ki Türkiye'nin en önemli 3 kamu kurumundan birisi, en büyük bütçeye sahip İBB'nin devletin finans kuruluşlarından, bankalarından bir kuruş dahi kredi alamadığı bir 3,5 yıldan bahsediyoruz.

Ulaşım yatırımlarında ağırlığı metroya verirken diğer boyutları da ihmal etmedik. 3.000’i aşkın özel halk otobüsünü İETT markası altında birleştirerek hizmet standardını yükselttik. Bu kapsamda taşeronda çalışan şoförleri büyükşehir ailesine katarak ailemizi büyüttük. İBB ailesine kazandırdığımız 1.841 şoförü de çalışma koşullarını iyileştirerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi güvencesine aldık. Kendi kaynaklarımızla finanse ettiğimiz 195 yeni metrobüsü hizmete soktuk. Yıl sonuna kadar sayı 252 olacak. İstanbullunun akaryakıt, elektrik vb kalemlere gelen fiyat artışlarından etkilenmesini engellemek için ayda 1 milyar lirayı aşkın büyük bir sübvansiyon sağlıyoruz. Herkesin artık çok iyi bildiği engellemelere rağmen, 2.800 taksi dolmuşun yeni nesil taksilere dönüşümünü sağladık. Bunların küçük bir kısmı da hizmete girdi. Kalanları da eğitimlerini ve standartlarını tamamladıkça İstanbul sokaklarında hizmet vermeye başlayacak.

TAKSİ SORUNU

Herkesin artık çok iyi bildiği, asla anlamlandıramadığı, komik durumlara düşürerek engellemelerini izlediği taksi sürecinde de 2800 taksi dolmuşun, yeni nesil taksilere dönüşümünü sağladık ve başardık. Umuyorum bu anlamsız ve iyi niyetli olmayan duruşlarından vazgeçerler.

Yıllardır belediyenin kendi yönetiminin çoğunluğunun olduğu bir UKOME mekanizmasına müdahale ederek oradaki çoğunluğu ele alarak sözüm ona İBB’nin ulaşımla ilgili iradesini sektere uğratıp işlerini engelleme çabasını ortaya koyma marifeti… İnanın akla hayale sığmayacak işler bunlar.

Deniz ulaşımını iyileştirmek için üst üste atılımlar yaptık. Örneğin, çürümeye terkedilmiş tarihi gemilerimizi restore ederek sefere sunduk. 2019’da göreve geldiğimizde, deniz şehri İstanbul’da sadece 20 hatta Şehir Hatları vapurları çalışıyordu. Bugün yüzde 70 artışla 34 hatta vapurlarımız 16 milyona hizmet veriyor. Yine yıllardır atıl halde bırakılan Haliç Tersanesini yeniden çalışır hale getirerek, burada ürettiğimiz 5’i hibrit 50 adet Deniz Taksi’yi İstanbulluların hizmetine sunduk.

Kavşak, cadde, meydan düzenlemeleriyle trafiği rahatlatacak, şehir hayatını kolaylaştıracak çok dönüştürücü yatırımlar yaptık. İçinde tarihi Beyazıt Meydanı’nın da olduğu 16 adet meydan düzenlemesi yaptık. Biz kent meydanlarını sadece bir otopark, taşıt trafiğine çözüm olan soğuk ve kimliksiz yerler olarak değil, şehrimizde yaşayan ve şehrimizi ziyaret eden insanların bir araya geldiği, farklı hayat tarzlarının kaynaşmasına olanak sağlayan birer sosyal, kültürel merkez olarak bakıyoruz.

Ele aldığımız her bir meydanı şehrimizin kimliğini ve değerlerini yansıtan kamusal alanlar olarak yeniliyoruz. Mecidiyeköy Meydan, Bağcılar Meydan, Küçükçekmece Cennet Meydanı ve Üsküdar Mimar Sinan Meydanı’nı tamamladık. Şehrimizdeki otopark sorununun çözümü için İstanbul Otopark Ana Planı’nı bitirdik.

2019’dan bu yana 5 bin 100 araç kapasiteli yol üstü otopark, 13 bin 500 araç kapasiteli katlı otopark ve 11 bin 300 araç kapasiteli açık otopark olmak üzere toplam 30 bine yakın araç kapasiteli otoparkı hizmete sunduk.

Demokrat bir yönetim için ne yaptığınızdan çok nasıl yaptığınız önemlidir. Göreve gelir gelmez; İstanbul’un yeni ve demokratik yönetim biçiminin sembolü olacak İstanbul Planlama Ajansı’nı kurduk. İPA, demokratik katılım kanallarının inşa edilmesi; kentin tüm paydaşları, bilim ve düşünce insanlarıyla İBB’nin idari yapısı arasında önemli roller üstlendi. Çok sayıda çalıştay düzenleyerek vatandaşın demokratik katılımı için mekanizmalar geliştirdi. Ulusal ve uluslararası ölçekte 800’ün üzerinde uzman, 3500 kurum temsilcisi ve 35 bin kişiyi içine alan devasa bir ekosistem inşa ettik. İPA bünyesinde İstanbul’un uluslararası iddiasına uygun yapıları da harekete geçirdik. Örneğin şehrimizin liderliği ve inisiyatifiyle 2021 sonunda kurduğumuz B40 Balkan şehirler ağını bir yıl içinde 54 üyeye çıkararak, bölgemizde büyük bir kentsel diplomasi ve iş birliği sürecini başlattık. Daimi sekreteryasını İstanbul olarak üstlendiğimiz bu dostluk ve kentsel demokrasi ağının dönem başkanlığını bu yılın Ocak ayında Atina’ya devrettik. Yine, İstanbul’un 2036 Olimpiyat adaylığı ve şehrimizin bir spor ve Olimpiyat şehri olmasını sağlamak için İPA kampüsünde bir ofis ve milli takım kurarak, adaylık sürecimizi başlattık.

Şehrimizin geleceği ve büyük İstanbul ailesinin sürdürülebilir kalkınması için “İklim değişikliği ile mücadele” yol haritamızı oluşturduk... İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak C40 Şehirler İklim Liderliği Grubu’na Türkiye’den üye olan ilk ve tek belediyeyiz. C40 Belediye Başkanları Zirvesinde Deadline 2020 dökümanını imzalayarak İstanbul’un 2050 yılı için, karbon nötr ve dirençli şehir olma taahhütü verdik.

Bu taahhüt doğrultusunda İklim Değişikliği Eylem Planımızı 2021 yılında yayınladık. Ayrıca, Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planımızı tamamladık. İstanbul iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarıyla, AB İklim Nötr ve Akıllı Şehirler içinde 100 misyon şehrinden biri oldu. Ayrıca İstanbul Türkiye’den tek şehir olarak, 100 misyon şehri arasından seçilen 30 pilot şehirden biri oldu. Avrupa İmar Kalkınma Bankası ile yapmış olduğumuz iş birliği sonucunda Yeşil Şehirler Programına da dahil olduk ve İstanbul Yeşil Şehir Eylem Planımızı hazırlamaya başladık.

İstanbul’un 25 yıldır ihmal edilmiş ne kadar büyük altyapı sorunu varsa, hepsini teker teker çözdük. İstanbul’un kent direncini artıracak kapsamlı yatırım hamleleri gerçekleştirdik. Özellikle içme suyu, atık su ve yağmur suyu hatlarında çok ciddi altyapı yatırımları gerçekleştirdik. 2 bin kilometreye yakın atık su hattı, 200 kilometreye yakın yağmur suyu altyapısı inşa ettik. Böylece su baskınlarını ve selleri bu şehrin kaderi olmaktan çıkardık. Yeni biyolojik su arıtma tesisleri açarak, mevcutların kapasitesini artırarak şehrimizin yarınlarını da güvence altına aldık. Yaklaşık 100’ün üzerinde noktada taşkın riskini ortadan kaldırdık. Onlarca yıldır çevresindeki nüfusa hayatı çekilmez eden Kurbağalıdere sorununu kökünden çözdük, suyunu pırıl pırıl hale getirdik. Selde can kayıplarına sebep olan Ayamama ve sıkça taşkın yaşanan Haramidere olmak üzere birçok derede ıslah çalışmaları gerçekleştirdik. Tuzla 3. Kademe ve Baltalimanı gibi yeni birçok atık su arıtma tesisi açarak, mevcutların kapasitesini artırarak şehrimizin yarınlarını güvence altına aldık.

Atık sulardan geri kazanım suyu kapasitemizi artırdık. Kronik bir sorun olan Marmara Denizi’ne, İstanbul Boğazı’na ve Haliç’e kontrolsüz atık su girişini engelledik. Uygulamaya koyduğumuz insani su hakkı anlayışıyla her 2,5 metreküp suyun 0,5 metreküpünü İstanbulluya ücretsiz olarak veriyoruz. İstanbul suyunun güvenli kontrolü ve takibi için İstanbul Su Kontrol ve Otomasyon Merkezi’ni (İSKOM) faaliyete geçirdik. Avrupa Yakası’nda su kesintilerinin önüne geçecek 33.6 km’lik Terkos İkitelli İsale Hattını tamamlayıp hizmete aldık. İstanbul’un su kaynaklarını korumak amacıyla 2019 yılından bugüne dek tam 619 kaçak yapının yıkımını gerçekleştirdik. Su ve atık su yatırımlarımızı sürdürürken İstanbul’un tarihi su yapılarına da sahip çıkarak su kemerleri ve çeşmelerde restorasyon çalışmaları gerçekleştirdik.

Şehrimizde Yeşil Çözüm anlayışını hakim kılarak temiz enerji alanında büyük ve kalıcı yatırımlar yaptık. 2019 yılında 66 Mega Watt olan atıktan enerji üretimimizi, yaptığımız yatırımlarla tam dört katına çıkardık. Silivri Seymen LFG Tesisi, Atık Yakma ve Enerji Üretim Tesisi, Kemerburgaz Biyometanizasyon Tesisi ve Şile Kömürcüoda Biyometanizasyon Tesisi gibi yeni yatırımlar yaptık. Dahası İBB’ye ait binalarımız için güneşten enerji üretmeye başladık. Geçtiğimiz yıl, çöpten elektrik üretimini % 55 artırarak 2,5 milyon İstanbullunun 1 yıllık enerji ihtiyacını üretir hale geldik.

Yeşil İstanbul hedefimiz doğrultusunda kent ormanları yaşam vadileri korular açıldık. Bunların bir kısmı unutulmuş vadiler dere kenarlarıydı bir kısmı unutturulmak istenmiş ormanlar veya alanlardır. Toplam 7.5milyon metrekareden fazla gerçek anlamda aktif yeşil alanı kentimize kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Tam 52 tane daha Gülhane Parkı büyüklüğündeki yeşil alanı İstanbulluların hizmetine sunmuş olduk.

Biz İstanbul’un her konusuna hassasiyetle eğiliyoruz. Tarihini kültürünü bir aile yadigarı olarak görüp o duyguyla sahip çıkıyoruz. Geride bıraktığımız 4 yılda tam 630 yapıyı restore ettik. Art İstanbul Feshane, Kİ BU akşam açılışını yapıyoruz muazzam bir yer oluyor.

İstanbul'u depreme dirençli hale getirmek için de çok yoğun çalışmalar içerisinde olduk. Yıllardır ihmal edilen mahallelerin plan sorunlarını çözerek kentsel dönüşümün önünü açtık. Bu plan meselesi vatandaşlarımız tarafından çok bilinmez, takip edilmez ama İstanbul'un en temel sorunlarından birisidir. Biz bu hususta özenli bir çalışma sürdürdüğümüzü meclisteki çoğunluk sorununa rağmen, açık ve şeffaf yönettiğimiz bir süreçle bence İstanbul tarihine geçecek bir başarıyı elde ederek, idaremiz 4 yıl içerisinde tümüyle kendi iktidar dönemlerinde bile çözemedikleri onlarca ilçemizin, onlarca mahallelerdeki kronik imar sorunlarını aşmanın gururunu yaşıyorum.

İnsanların ihtiyaçlarının karşılanmasını özenli bir şekilde sağlayarak, bir elin verdiğini öbür elin görmediği bir anlayışla harekete geçirerek sosyal yardım bütçesinde İstanbulluların hizmetine koşarken bir önceki döneme göre tam 4 katına çıkarttığımızın altını çizmek istiyorum.

Anne kart ile 4 yaşına kadar çocuğu olan ve ne yazık ki bu şehrin gezemeyen yine ben seçimlerde sayın cumhurbaşkanı ifadesiyle ‘kimin parasını kime veriyorsun’ diye tabiri caizse bizi eleştirdiği bir hizmetin tam 532 bin anneye ulaştığını ve 4 yaşına kadar çocuğu olan bu annelerin çocuklarıyla birlikte ücretsiz seyahat ettikleri, bu zor ekonomik koşullarda onların bütçesine bir dirhem de nefes aldıran bir proje hayata geçirdiğimizin özellikle altını çizmek isterim.

DEPREM FELAKETİ

Bu yıl ne yazık ki tüm ülkemizi sarsan büyük bir deprem felaketi yaşadık. Bu felakette acil müdahale ve yaraların sarılabilmesi için tüm Türkiye tek yumruk haline geldik. Biz de İBB olarak vatandaşlarımızın yardımına koştuk, tüm gücümüzle aylarca gece gündüz çalıştık. 18.264 personelimizle 1551 iş makinamızla afetzedelerin yanında olduk. Arama Kurtarma ekiplerimiz 561 vatandaşı enkazdan canlı çıkardı.

Bölgeye gönderdiğimiz Osmangazi ve Orhangazi feribotlarımızla depremzedelere konaklama, sağlık, rehabilitasyon ve kreş imkanı sağladık. 1.4 milyon kişiye iaşe, 230 bin kişiye mobil büfe hizmeti verdik.

Bölgeye toplam 52 TIR Halk Ekmek, 124 TIR Hamidiye Su, 768 Yardım TIR’ı ve 9 bin çadır ve 700 yardım aracı gönderdik. İlçe belediyelerimizle kurduğumuz 25 Aşevinde halen günde 130 bin öğün yemek vermeye devam ediyoruz. Toplam 1.6 milyar TL’lik işgücü ve bütçeyi afetzedelere yardım için kullandık ve kullanmaya da devam ediyoruz.

İBB, tüm kamu kuruluşlarında olduğu gibi aslında halkın, vatandaşın malı. Bizim görevimiz bize verilen bu emaneti büyüterek bizden sonra geleceklere teslim etmek. Aynen İBB’de olduğu gibi iştiraklerimizde de disiplinli mali politikalarla istikrarlı büyüme elde ettik. İştirak şirketlerimizin gelirleri 2022 yılında bir önceki yıla kıyasla iki kattan fazla artarak 31.5 milyar TL’den 72 milyar TL’ye ulaştırdık.

"SİZE GÖRE FETRET DEVRİ, 16 MİLYONA GÖRE BÜYÜK ATILIM DEVRİ"

Yatırımlarımızı seçerken halkımıza en üst düzeyde yarar sağlayan ve kendi kendini finanse etme yeteneği yüksek olanlara öncelik verdik. İştirak şirketlerimizin yatırımlarını bir önceki yıla kıyasla %63 artırarak 1 Milyar TL’den 1.6 Milyar TL’ye çıkardık. Bu kapsamda sadece iştirak şirketlerimiz tarafında bu yılın sonuna kadar yaklaşık 5,5 Milyar TL’lik yatırım yapmış olacağız. İştiraklerimizin öz kaynaklarını da 2022 yılında önceki yıla göre %52 artırarak 12.2 Milyar TL’den 18.6 Milyar TL’ye yükselttik. Bütün bunları bildiğiniz akıl almaz engellemelere rağmen yaparken, bir yandan da İstanbul’un borçlarını ödedik. 2019’da devraldığımız 4.5 milyar Avroluk borcu 3.6 milyar Avroya düşürdük. Peki birileri ne diyor? İstanbul’un Fetret devriymiş... Size göre Fetret devri, 16 milyona göre büyük atılım devri...

Yaptıklarımızın listesi uzar gider. 2022 bizim için bir projeler ve açılışlar yılıydı. 150 Günde 150 Proje diye başladığımız bir maratonu 300 Günde 300 Proje diyerek tamamladık. Her gün yeni bir proje, yeni bir çözüm sunmanın mutluluğunu yaşadık. 2024 yılı Mart ayı sonuna kadar, daha da yüksek bir tempoyla İstanbul’a projeler kazandırmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki 9 ayın hizmet maratonunu da çok yakında hemşerilerimizle paylaşacağız. Biz çok yüksek tempoda çalışmak ve mutlaka başarmak üzere organize olmuş bir yönetimiz. İstanbul’un yakın tarihi öyle büyük ihmal ve ihanetlerle dolu ki zaman kaybetme lüksümüz yok.

"İSTANBULLULAR ARTIK DAHA AZINA RAZI OLMAYACAK"

4 yıl önce bu göreve talip olduğumda, İstanbul’a değişim vaat etmiştim. “İstanbul’a yeni, taze, güçlü bir başlangıç yapacağız” demiştim. Çok şükür bunu başardık. İstanbul başardı, bu kadim şehirde değişim kök saldı. Her değişim, bir zihniyet devrimiyle başlar. Biz İstanbul’da, vatandaşın şehre ve yerel yönetime bakış açısını değiştirdik. İstanbullular artık daha azına razı olmayacak. Yapılan her işte insana saygıyı, şehre özeni talep edecek. Bu şehirde bundan böyle adalet ve liyakat hakimdir diyecek. Yapılan her işte şeffaflığı, katılımcılığı talep edecek. İstanbullular artık daha azına razı olmayacak. İsrafa, ihmale, partizanlığa geçit vermeyecek. Değişim, eldekiyle yetinmeme, daha azına razı olmama duygusuyla başlar. İktidarlar, bu duyguyu kaybettirmeye çalışırlar. İktidarlar, insanlar ellerindekine razı olsun, daha fazlasını, daha iyisini talep etmesin isterler. İşe yaramadı. İşe yaramaz. Vakti gelmiş bir değişimin önünde durulmaz. Gücü, iktidar dayanağı ne olursa olsun kimse duramaz. 23 Haziran bu gerçeğin kanıtlandığı günlerden biridir. O yüzden 23 Haziran bu şehir için Demokrasi Zaferidir.

"DEĞİŞİM" MESAJI

Ne yazık ki, cumhuriyetimizin 100. yılına girerken Türkiye, milli iradeye dayalı yönetim fikri zayıflamış, toplumsal kesimler arasındaki kutuplaşma derinleşmiş, adalete güven tükenmiş halde. Bu haliyle ülkemiz demokratik dünyadan uzaklaşmış bir durumda. Muhalefet bileşenleri olarak 21 yıllık iktidarın en zayıf olduğu bir dönemde hem Meclis hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettik. Vatandaşın değişim talebine cevap veremedik. İktidar değiştirecek bir güven ve umut yaratamadık. Bugün içinde olduğumuz tablo sadece bir seçim yenilgisi tablosu değildir. Çaresizlik ve ümitsizlik Türkiye’yi, giderek muhalefetsiz bir otoriterliğe doğru sürüklüyor. Dünya örneklerinden biliyoruz ki, muhalefetin etkisiz ve zayıf olduğu demokrasiler yaşayamaz. Muhalefetsiz rejimlerde vatandaşlar iktidarların merhametine terk edilir. Toplum bizden esaslı bir değişim bekliyor. Bu değişimi gerçekleştiremezsek ne vatandaşların beklentisini karşılayabiliriz ne de bulunduğumuz mevzileri koruyabiliriz.

Daha da kötüsü, uzunca bir süre toplumsal muhalefetin değişim arzusunu ve umudunu kolay kolay yeniden harekete geçiremeyiz. Bu tablo devam ederse önümüzdeki yerel seçimlerde de başarılı şansı kalmaz. Türkiye muhalefetini buradan çıkarmak, CHP’nin göstereceği kararlı değişim iradesine bağlıdır.

"DEĞİŞMEK ZORUNDAYIZ"

Bir bütün olarak kendimizi, partimizi, muhalefeti yeniden inşa etmemiz en acil ve en hayati ihtiyaçtır. Sadece vitrinimizi ve söylemimizi değiştirmek yetmez. İdeolojik politik hattımızı sosyal demokrasinin evrensel ilkeleriyle, toplumun bugünkü özgürlük, adalet ve eşitlik talepleriyle ve zamanın ihtiyaçlarıyla güncellemeliyiz. CHP’yi topluma açarak örgütümüzü gençleştirmeliyiz. Parti içi demokrasi vazgeçilmez prensibimiz olmalı. Değişmek zorundayız. Değişime direndiğimiz her dakika toplumla aramızdaki mesafe açılıyor. Muhalefette yaşanacak yenilenme yeni bir ittifak mimarisinin kurulmasının da anahtarıdır.

Toplum muhalefetin genelinden bir yenilenme ve dönüşüm beklemektedir. Yeni ittifakların toplumda güven tazelemesi ve iktidar umudunu diri ve enerjik tutması bir zarurettir. Değişemeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet iktidarı da değiştiremez. Ülkeye demokrasiyi getirebilmek için önce kendimizi değiştirmeliyiz. Tarih geçen yüzyılda CHP’ye Türkiye'nin modern ve güçlü bir devlet olmasına öncülük etme rolü yüklemişti. Zaman şimdi bize toplum eliyle daha güçlü bir demokrasi inşa etme sorumluluğu yüklüyor.

"BU GÖREVDEN KAÇAMAYIZ, KAÇMAYACAĞIZ"

Bu görevden kaçamayız, kaçmayacağız. İstanbul’da değişimi gerçekleştirdiğiniz ve 4 yıldır sürekli artan bir destekle sahip çıktığınız için sizlere ve tüm hemşerilerime çok teşekkür ediyorum. Sizin desteğiniz, iradeniz ve emeğinizle İstanbul değişti. Sizlere, bu eşsiz şehre ve “Durmamak üzere yola çıkanlar asla yorulmazlar” diyen Atatürk’e layık bir yönetici olabilmek benim için en büyük onurdur. İstanbul’dan sonra tam ve gerçek bir demokrasinin, adalet ve liyakatin bu ülkenin bütün kurumlarında, hayatın bütün alanlarında hakim olmasını diliyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla, dostlukla kucaklıyorum."

GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI: BEKLENTİMİ KARŞILAMADI

İmamaoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP Grup Toplantısında Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının sorulması üzerine şunları söyledi:

"Sayın Genel Başkanımızla ilgili "çekil" gibi tarifler benim adıma kullanılamaz, mümkün değil. Her şeyden önce hadsizlik olur. Süre vermek de mümkün değil. Ama bu haftayı önemsediğimi kendisi de biliyor. Sürece dair bir tarih beklendiği doğrudur. Şahsi bir mesele değildir. Toplumsal bir beklentidir. Beklentileri karşılayan bir grup toplantısı mı olmuştur? Bu halkın takdiridir. Ama benim beklentilerimi karşılamamıştır.

Bir başka husus; CHP Genel Başkanlığına aday olmak gibi bir kavram da hiç konuşulmadı. Ben bir makam biçmedim. Ayrıca şunu da söylemek isterim, ben tamamen bir değişim sürecine talip olduğumu ifade ettiğim doğrudur. Bu bir süreç tarifidir, makam tarifi değildir."

Kılıçdaroğlu'nun "Önce İstanbul meselesini halledelim" dediğini doğrulayan İmamoğlu, "Bizim ortaya koyacağımız CHP'deki kapsayıcı değişim ve işleyiş değişimi sadece bir vitrin ardından bir seçim takvimi açıklamak değil, bu süreci partinin bütün dinamik unsurlarıyla değişim sürecini inşa eden bir konuma oturmadığı takdirde önümüzdeki yerel seçimlerin bir sorun olduğunu, seçimlerin ittifaklar mücadelesi olduğunu tarih ettim. Kurultay'da neler olacağını tariflemediğimi kendisine ifade etmiştim." dedi.

İL BAŞKANLARI AÇIKLAMASI

CHP'nin 81 il başkanının yaptığı yazılı açıklamanın sorulması üzerine İmamoğlu, "İl başkanları açıklaması 4 il başkanı tarafından hazırlandı diye biliyorum. Böyle bir açıklamanın yerine değişim sürecine yönelik nasıl bir yol haritası metni olabilseydi. Bu metnin 81 il başkanının kabul ettiğini düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.

İTTİFAK POLİTİKASI

İttifaklarla ilgili tartışmaların hatırlatıldı ve “Gördüğümüz kadarıyla şu ana kadar gerek İYİ Parti gerek Yeşil ve Sol, bunlar büyük ölçüde son seçimde yaptıkları ittifakları sürdürmek istemediklerini beyan ediyorlar. Sizin bu değişim arayışınızda ittifaklar özel olarak İYİ Parti ve Yeşil Sol Parti hakkında biraz daha bir şeyler söylerseniz sevinirim” cümleleri üzerine İmamoğlu şunları kaydetti:

“Elbette ben İYİ Parti’yi önemsiyorum. Çünkü 2019 seçimleri CHP-İYİ Parti ittifakıyla kazanılmıştır. Karşımızda da AKP-MHP ittifakı vardı ama ittifakın inşası tarifimden sadece İYİ Parti değil elbette ki muhalefetin unsurlarını tarifliyorum. Bu siyasi partiler ya da toplumsal ittifaklar da bu işin içine eklenebilir.

Muhalefetin inşasından kastım şu, eğer bugün ittifakın mevcut unsurları 2019 ya da 2023’ün mevcut unsurları ittifaka dair olumsuz tarifler yapıyorlarsa işte tam da bu bizim sorumluluğumuz. Çünkü biz ittifakı domine eden bir partiyken bugün bu ittifak unsurlarının bu ittifak sürecinden çekilmelerini anlamak kavramak varsa bir sorun çözmek süreci bile değişim sürecinin bir parçasıdır.

Partimiz olarak ortaya koyduğumuz iki husus var MYK değişimi ve kurultay takvimi. Bu asla benim değişim ile tariflediğim sürecin yüzde 3’ü bile değil. Bu bağlamda şu andaki bu muhalefet bileşenlerinin her birisinin mevcut durumunu en üst düzeyde önemsiyorum. Elbette şu anda kendi yorumlarını ya da kurultaylarında yapacakları açıklamalara dair yorum yapmam hadsizlik olur ama sonrasında da hem değişim sürecine dair tutumumla birlikte hem de İstanbul hem Türkiye’nin bütün yerel seçim sürecine sunabilecekleri katkılar prensibiyle takip etmeye ve diyalog oluşturulması yönünde de partimi zorlamaya devam edeceğim.”

2023 seçimlerini kaydettiklerini belirten İmamoğlu, "İktidarın yapacaklarını biliyorduk zaten. Biz ne yaptık buna karşı" dedi.

İmamoğlu, "Siz genel başkan olsanız kaç seçim kaybettiğinizde bırakırsınız?" sorusuna "Kişisel seçimlerim itibariyle kaybetme deneyimim olmadığı için sorunuza cevap veremeyeceğim" yanıtını verdi.

AKŞENER VE KILIÇDAROĞLU PROGRAMA KATILACAK MI?

Yarınki tören için hem İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i hem de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun davet ettiklerini belirten İmamoğlu, "Henüz katılıp katılmayacaklarına dair dönüş alamadık" dedi.

"Siyasi yasak getirilme potansiyeli var" tartışmalarına değinen İmamoğlu, "Kötü olan partinin içinde böyle bir konumun gelmesi. Ne yazık ki çok vasat açıklama. Bu vasat açıklamanın muhatabı sayın Genel Başkan. Bu konuda gereğini yapacağını tahmin ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Ben aday gösterilseydim seçilirdim diyor musunuz" sorusuna İmamoğlu şöyle yanıt verdi:

"Dün de kişiye dönük düşünmediğim gibi bugün de aynı fikirdeyim. Salı günü grup toplantısında söylenenleri beni tatmin etmediğinden çok, kamuoyunu, CHP örgütlerini tatmin edip etmediğini önemsiyorum.

Seçimlerin üzerinden 2 ay geçiyor. Bu sürecin sıcağı sıcağı ele alınması ve hızlıca yol alınması gerekirken aynı mesajları duyuyor olmak, yeni sürece dair benim tereddütlerimi büyütüyor. Elbette ki harekete geçeceğiz."

TAHT KAVGASI MI VAR

Gerçek Gündem Genel Yayın Yönetmeni Hilmi Hacaloğlu, Erdoğan'ın dünkü grup toplantısındaki "taht kavgası" ifadelerini ve Kılıçdaroğlu'nun İmamoğlu'ndan "oğlum" diye bahsettiğini hatırlatarak "Birbirinize karşı güveninizi mi kaybettiniz, Erdoğan'ın dediği gibi taht kavgası mı var, partinin ideolojik olarak bir yenilenmesi sürecinde misiniz?" diye sordu.

İmamoğlu buna, şöyle yanıt verdi:

"Taht kavgası Cumhurbaşkanına göre bir tabir. Bizim böyle bir kavgamız olamaz. Hiçbir makama taht diye bakmayız.

Bizim parti içindeki diyaloğumuzda hiçbir sorun olduğunu düşünmüyorum. Aksine saygılı bir süreç var.

İBB Başkanı, Türkiye'de kimine göre Cumhurbaşkanlığı makamından sonra en yüksek makam belki de. Ben makam peşinde değilim. Çözüm aramakta en hararetli isim olacağım. Partimin yaşadığı sorunları çözme konusunda mücadele edeceğim.

Bu konuda ne kadar kararlı olduğumu herkes bilir. Benim nasıl süreçlere cesaretle baktığımı görürsünüz. Siyasetin yarış alanları vardır. Baba oğul ilişkisi genel başkanımıza ait bir tabirdir. Değerlidir."

Etiketler
Ekrem İmamoğlu İstanbul CHP Lüks