"Bu tabloyu ucube cumhurbaşkanlığı sistemi yarattı" | Bozkurt: Buna direnmesi gereken CHP, Vikingleri aratmayacak bir ganimet paylaşımına ayırdı tüm mesaisini

Bozkurt, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle AKP'nin partileri kimliksiz hale getirmeyi başardığını kaydetti ve "Buna direnecek temel yapı CHP’ idi. Ama o da ‘değişim’ sloganının arkasına sığınarak belediye başkanlıklarını Vikingler dönemini aratmayacak bir ‘ganimet’ paylaşımına ayırdı mesaisini" dedi.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yönetilen Türkiye’de siyasi partilerin aldıkları konumlar da bazı dönemlerde şaşkınlık yaratıyor. Sistemin getirdiği ittifak siyaseti, partilerin siyaset arenasında kendilerini yerleştirdikleri pozisyon ile ait oldukları gelenek ve siyasi görüş arasında büyük farklılıklar ortaya çıkıyor.

Ankara’nın deneyimli gazetecisi Sedat Bozkurt, Kısa Dalga’daki “Siyaset hem muhalefetsiz hem de kimliksiz” başlıklı yazısında, partilerin geçmişlerini ve bugünkü konumlarını değerlendirdi. Türkiye’deki siyasi partilerin giderek kimliksizleştiklerini, geçmişte kendilerini var eden ideolojik birikimlerini bugün unuttuklarını kaydetti.

Aynı siyasi gelenekten, birbirlerinin içinden çıkan partilerin bugün farklı konumlarda olduğunu belirten deneyimli gazeteci, bugün yaşanan ucube tabloyu Cumhurbaşkanlığı sisteminin yarattığını vurguladı.

“BUNA DİRENECEK TEMEL YAPI CHP İDİ AMA O DA GANİMET PAYLAMIŞIMINA AYIRDI TÜM MESAİSİNİ”

Gazeteci Bozkurt, yazısını şöyle sürdürdü:

“Bu tabloyu ucube cumhurbaşkanlığı sistemi yarattı. Niyeti de politik kimliklerin tamamını kendine benzetmek, kimliksiz hale getirmekti. Bunu başardığını görüyoruz.

Buna direnecek, itiraz edecek temel yapı, doğal olarak CHP’ idi. Ama o da ‘değişim’ sloganının arkasına sığınarak, yönetimini değiştirerek belediye başkanlıkları ve belediye meclisi üyeliklerini Vikingler dönemini aratmayacak bir ‘ganimet’ paylaşımıyla gerçekleştirmeye ayırdı tüm mesaisini.”

“TÜRKİYE GENELİNDE TABLO DAHA VAHİM AMA MUHALEFETİN DERDİ MECLİS ÜYELİKLERİNİ PAYLAŞMAK”

Sedat Bozkurt, CHP içinde yaşanan tartışmalar nedeniyle üzerinde siyaset yapılmayan alanlara da dikkat çekti:

“Oysa ekonomist dostumuz Mustafa Sönmez’in TÜİK verilerinden derlediği bilgilere göre sadece İstanbul’daki gelir dağılımı memleketin somut durumunu gözler önüne seriyor. Ülke kaynaklarının yüzde 28’ini İstanbul alıyor. Bu kaynakların yüzde 38’ini en tepedeki yüzde 10’luk nüfus paylaşıyor. En alttaki yüzde 10 ise sadece bu kaynağın yüzde 2,5’unu görebiliyor. Vahşi bir paylaşım adaletsizliği var zenginler lehine.

Türkiye genelinin tablosu belki de bundan daha vahimdir. Ve ana muhalefetin derdi, bu çarpık kentteki atama ile belirlenen belediye başkanlıklarını ve delege üretme sistemi haline gelen belediye meclis üyeliklerini paylaşmak.”

Ankara’nın deneyimli gazetecisi yazısını “İktidar ile muhalefet ayrımı kaldırdığınız zaman bütün partilerin hepsinin aynı olduğunu görüp umutsuzluğa kapılıyorsunuz. Çok fazla görünür olmayan ama ilkeli bir politik duruş sergileyen pek çok partinin varlığının da altını çizelim. Kimliksiz partilerin işgal ettiği alanın geniş olması nedeniyle çok görülmeseler de…” ifadeleriyle bitirdi.

Kaynak: Gerçek Gündem