Prof. Tosun: Oynak seçmen oranı yüzde 20, sağ bloktaki oynaklık sola kıyasla iki kat daha yüksek

Prof. Tosun, “Erdoğan karşısında muhalefetin adayı kim olursa olsun kazanır’ düşüncesi büyük bir yanılgı olur" dedi. Oynak oyların önemine dikkat çeken Tosun, "Sağ bloktaki oynaklığın sola kıyasla 2 kat daha yüksek olduğunu" kaydetti.

Prof. Tosun: Oynak seçmen oranı yüzde 20, sağ bloktaki oynaklık sola kıyasla iki kat daha yüksek

Türkiye, Haziran 2023’te yapılması öngörülen seçimlere kilitlendi. Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının Recep Tayyip Erdoğan olmasına kesin gözüyle bakılırken, Millet İttifakı adayını seçim kararı alındıktan sonra açıklayacağını duyurdu.

Seçimlere ilişkin anketler ve yorumlar tartışılırken, Siyaset bilimci Prof. Tanju Tosun, Karar gazetesi yazarı Taha Akyol’un sorularını cevapladı. Prof. Tosun, muhalefetin adayının önemli olduğunu belirterek, “Erdoğan karşısında muhalefetin adayı kim olursa olsun kazanır’ düşüncesi büyük bir yanılgı olur. Muhalefetin adayı bu anlamda salt liderlerin değil, tüm politik-sosyolojik unsurların süzgecinden geçirilerek belirlenmelidir." ifadelerini kullandı.

“AKP POPÜLİST BİR PARTİ”

“AK Parti iktidarı siyaset bilimi literatüründeki ‘popülist’ tanımına tam anlamıyla uyuyor” diyen Prof. Tosun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kendi seçmen tabanını genişletmek, var olanı konsolide etmek, seferber etmek için popülist retorik sürekli yeniden üretilmekte ve içeriği de çeşitlendirilmektedir. “Yerlilik-millilik” etiketiyle inşa edilen, popülizmin temel referansı gerçek halk “Biz” ve “Ötekiler”, şeklindeki kategorik ayrıştırma stratejisiyle ‘BİZDEN olanlar”ın yararına kaynak transferleri, yoksullukla mücadele yerine sosyal yardımlar ve transferlerle yoksulluğu yönetme, ‘BİZ’ denen halk kategorisini ödüllendirme stratejisiyle kendi tabanına dahil etme aynı zamanda muzaffer demokrasiyi inşa etme iddiası popülist tanımıyla örtüşmektedir.”

AKP’nin siyasi kodlarına ilişkin açıklamalarda bulunan Tanju Tosun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ak Parti ve liderinin okumuşlar karşısında, ezilen, dışlanan halkla beraber, onların çıkarları için olma iddiası ve sıradan kalabalıklar karşısında azınlık elitler ayrıştırması da tanıma denk düşüyor. Yine, liderin kurtarıcı retorik olarak öne çıkması, iktidarın her daim yanlarında olması, eski müesses nizama dönülmeyeceği sözü de bu bağlamda düşünülmelidir.”

“ORTALAMA HER 100 SEÇMENDEN 12’Sİ PARTİ DEĞİŞTİRMİŞ”

Taha Akyol, Türkiye seçimlerinde seçmenin tavrına ilişkin, “Liberal Perspektif’te yayınlanan raporunuzda, partisini değiştiren “oynak seçmen”den bahsediyorsunuz. Bunlar ne kadar?” sorusunu yöneltti.

Prof. Tanju Tosun soruya şu yanıtı verdi:

“’Oynak’ seçmenden kastettiğimiz; parti tercihinde süreklilik olmayan, kendisini belirli bir partiyle özdeşleştirmeyen, bir seçimden diğerine bir partiden diğerine yönelen seçmen. Bu seçmen kategorisinin ağırlığı parti sistemlerinin istikrar/istikrarsızlığına ilişkin en temel göstergelerden biri. Meslektaşlarımız Gülgün Erdoğan Tosun, Yusuf Can Gökmen’le hazırladığımız “Türkiye Parti Sisteminde İstikrar Sorunu” isimli rapordaki oynaklık oranlarına baktığımızda, hesaplamamıza göre, bir seçimden diğerine 2002’den 2018’e ortalama her 100 seçmenden 12’si parti değiştirmiş. Bir diğer husus; sağ bloktaki oynaklığın sola kıyasla neredeyse 2 kat daha yüksek olması. Nitekim 2015’te sol blokta oynak seçmen % 3,8, sağda 6,5 idi.”

“OYNAK SEÇMEN ORANI %20’LERİN ÜZERİNE ÇIKABİLİR SEÇMENİN EĞİLİMİNİN MİLLET İTTİFAKI YÖNÜNDE OLMASI SÜRPRİZ OLMAYACAKTIR”

Peki, oynak seçmenlerin 2023 seçimlerinde eğilimi ağırlıklı olarak ne tarafa kayıyor? Prof. Tosun bu soruyu şöyle yanıtladı:

“İktidar partisinin 2002-2018 dönemindeki politika performansına bağlı olarak oy performansındaki yükseklik muhtemelen önümüzdeki seçimde düşecek, oynak seçmen oranı ekonomik kriz nedeniyle artacaktır. Tabii ki şimdilik ağırlıklı olarak kararsız görünen bu seçmenin hangi ittifak ve partilere yöneleceği, bunların önümüzdeki süreçte seçmenle kuracağı temsiliyet ilişkisine bağlı. Partilerin oy güçleri araştırmaların ölçtüğüne benzer şekilde sandığa yansırsa, oynak seçmen oranı %20’lerin üzerine çıkabilir. İktidar bileşenlerinin araştırmalara yansıyan oy kaybı durdurulamazsa, seçmenin eğiliminin Millet İttifakı yönünde olması sürpriz olmayacaktır.”

“AKP’NİN İLLER DÜZEYİNDE OY GÜCÜNÜN AZALMASI DURUMUNDA CHP VE İYİ PARTİ’YE DAHA FAZLA YARAMASI DA OLASI GÖRÜNÜYOR”

Seçimlerden önce Cumhur İttifakı’nın yaptığı seçim kanunundaki değişiklik çok tartışıldı. Kanunun hangi partiye yarayacağı temel odak noktalarından birisiydi. Prof. Tosun, kanundaki düzenlemeyle ilgili şunları söyledi:

“Kanun değişikliği 24 Haziran seçimleri öncesinde yapılsa ve seçime bu değişiklikle gidilseydi, ittifak oyları dikkate alınmayacağı için özellikle AK Parti’ye yarayabilirdi. Fakat iktidar bileşenlerinin oy oranlarındaki düşme nedeniyle, bu değişikliğin yaptığımız senaryolara göre Cumhur İttifakında bir miktar MHP’ye yarayacağı anlaşılıyor. Hatta, AK Parti ve Cumhur İttifakının toplam milletvekili sayısının azalmasına rağmen. Partilerin milletvekili dağılımında değişikliğin asıl etkisi iller düzeyinde partilerin oy güçleri belirleyici olacak. Değişiklikle, hesaplama yönteminde sadece parti oyları dikkate alınacağı için, iller düzeyinde 1. ya da 2.parti oluşu, 3.ve 4.partinin ilk 2 partiyle aralarındaki oy farkı değişikliğin kime yarayacağını belirleyecek. Seçim coğrafyasında AKP’nin iller düzeyinde oy gücünün azalması durumunda CHP ve İYİ Parti’ye daha fazla yaraması da olası görünüyor.”

“‘ERDOĞAN KARŞISINDA MUHALEFETİN ADAYI KİM OLURSA OLSUN KAZANIR’ DÜŞÜNCESİ BÜYÜK BİR YANILGI OLUR”

Karar yazarı Akyol, Prof. Tosun’a Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili görüşlerini de sordu. “Cumhurbaşkanı seçimlerinde Erdoğan’ın şansı nedir? Karşısında kimin olduğu ne ölçüde önemli?” sorusuna Tosun şu yanıtı verdi:

“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın şansının şimdilik kaydıyla zayıf olmadığı, araştırmalara göre oy performansının ve görev onayının özellikle Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte bir miktar artışından anlaşılıyor. Diğer yandan, kamuoyu araştırmalarında ismi öne çıkan isimler karşısında araştırmaların yapıldığı tarih itibarıyla araştırmaların temsil kabiliyeti sınırları içerinde kalmak koşuluyla birkaç puan geride olduğu da görülüyor. Kanımca Erdoğan gibi seçmenle kurduğu özdeşlik ilişkisi güçlü, karizmatik, popülist bir aday karşısında, rakibin kim olacağı son derece önemli hatta belirleyicidir. Erdoğan’a rakip olacak aday tüm muhalif seçmen kitlesinin beklentilerini temsil edebilmeli, mobilize edebilmelidir. Yoksa, ‘Erdoğan karşısında muhalefetin adayı kim olursa olsun kazanır’ düşüncesi büyük bir yanılgı olur. Muhalefetin adayı bu anlamda salt liderlerin değil, en ücra seçim çevrelerinden yerel teşkilatlara, genel merkezlere, Altılı Masa etrafında bir araya gelen liderlere kadar olan tüm politik-sosyolojik unsurların süzgecinden geçirilerek belirlenmelidir.”

Etiketler
Muhalefet