Kemal Can yorumladı: Cumhur İttifakı'ndaki iş bölümünde MHP hangi rolü üstlendi, Bahçeli'nin çıkışları ne anlama geliyor?

Uzun yıllar Milliyetçi Hareket Partisi'ni takip eden gazeteci - yazar Kemal Can, Cumhur İttifakı'nın muhalefete karşı geliştirdiği 'iş bölümünü' ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin bu kapsamda yaptığı çıkışları Gerçek Gündem'e yorumladı.

Kemal Can yorumladı: Cumhur İttifakı'ndaki iş bölümünde MHP hangi rolü üstlendi, Bahçeli'nin çıkışları ne anlama geliyor?

Cumhur İttifakı ortakları AKP ve MHP, sıklıkla Haziran 2023'te yapılacağını yineledikleri seçimlere bir buçuk yıldan az süre kala çalışmalarını hızlandırdı. Öyle ki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, teşkilatlarına CHP'nin sandıktan birinci parti çıktığı bölgelerde ana muhalefet partisinin 'zillete nasıl düştüğünü, bölücülüğe nasıl teşne olduğunu anlatma ve seçmeni ikna etme' talimatı verdi.

Bu noktada her iki partinin de ekonomi başta olmak üzere her alanda yaşanan sorunlar nedeniyle, özellikle hükümetin 'düşük faiz' politikasını hayata geçirdiği eylül ayından bu yana kendi seçmenlerinden de tepki gördüğünü hatırlatalım.

Hayat pahalılığının etkileri anketlere de yansıyor, seçmenin AKP ve MHP'ye desteğinin azaldığı görülüyor.

Konunun Milliyetçi Hareket Partisi'yle ilgili tarafını, uzun yıllar ‘MHP' ve ‘Türkiye'de milliyetçilik' üzerine çalışan gazeteci - yazar Kemal Can’la konuştuk.

Son yıllarda düzenli olarak Medyascope TV'de yorumlar yapan ve artık aynı mecrada köşe yazıları da kaleme alan Kemal Can, Bahçeli'nin CHP'yle ilgili çıkışlarını şöyle değerlendirdi:

'İŞ BÖLÜMÜ VAR; AKP İYİ PARTİ'Yİ, MHP CHP'Yİ HEDEF ALIYOR'

"Milliyetçi Hareket Partisi bir süredir, özellikle CHP seçmenine milliyetçilik ve HDP'yle yakınlık teması üzerinden bir suçlama kampanyası yürütmenin iktidar cephesindeki üstlenicisi gibi davranıyor. Açıklamalara da bakarsak daha yoğun olarak Erdoğan'ın ya da AKP sözcülerinin İYİ Parti'ye dönük daha fazla çıkışları oluyor. Pozitif ya da negatif. CHP'ye dönük taarruzları ise büyük ölçüde MHP ve Bahçeli yürütüyor. İktidar içince muhalefet blokundaki zayıf noktalara hangi temalar üzerinden saldıracağı yönünde bir iş bölümü yapıldığını ve bu bir iş bölümü uyarınca söylemleri gerçekleştirdiklerini düşünüyorum.

'SİYASİ DİLİN DOZ AYARINI BÜYÜK ÖLÇÜDE BAHÇELİ VE MHP YAPIYOR'

Zaten genel olarak muhalefete dönük sertleşen siyasi dilin doz ayarını büyük ölçüde Bahçeli ve MHP yapıyor. Zaten oradaki seviyeyi büyük ölçüde Bahçeli belirliyor. Ama özel olarak ittifakın, muhalefet ittifakını CHP kanadını yıpratma işini de daha yoğun olarak yapacağı anlaşılıyor.

'Bu bir seçim çalışması işareti mi?' sorunuza cevaben şunu söyleyebilirim; iktidar aslında 2019'dan itibaren sürekli olarak bir seçim çalışması yürütüyor aslında. Bu bir erken seçim ya da seçim startı olarak yorumlanır diye düşünmüyorum. Çünkü şu anda koşullar bir erken seçimin, baskın seçimin iktidar için özel bir avantaj yaratmayacağını düşündürüyor. Biraz daha muhalefet cephesini hırpalaması, onların birlikteliğini biraz daha bozması ve kendi pozisyonunu da biraz daha rahatlatmaya ihtiyacı var. Onun için de biraz daha zaman kullanmak istiyor.

'MUHALEFETİ DAĞITMA YA DA SIKIŞTIRMA ÇABASININ DOZU ARTACAK'

Bu kullandığı zamanı da büyük ölçüde muhalefeti sıkıştıracak hamlelerle değerlendirecek. Dolayısıyla MHP'nin bu çıkışının bir seçim çalışmasından çok sistemli biçimde yürütülen çabanın, muhalefete dönük dağıtma ya da sıkıştırma çabasının doz artırarak devam edeceği anlamına geliyor bence."

'TAVŞAN ATLET' BENZETMESİ

Can'a, Sezen Aksu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) terör teftişi gibi iktidar partisinin geri adım attığı konularda MHP liderinin el yükseltmesini de sorduk.

"Aslında birazcık atletizmdeki gibi 'tavşan atlet' benzetmesiyle ifade edilebilir. Biraz önden ve ritmi yükselten hedefler koyuyor, suçlamalarda da böyle, iddialarda da böyle, tepkilerde de böyle. Aynı şeyi Anayasa Mahkemesi'ne karşı ya da başka birtakım konularda da görüyoruz" diyen Can, bunun ne anlama geldiğini şöyle anlattı:

"O genelde en yüksek hedefi ve çıtayı işaret ediyor. Bu anlamda da hedef ve istikametini iktidarın belirleyen ana aktör işlevini görüyor. Bu yeni bir durum değil, ama daha da belirginleşmiş bir durum. Daha da bariz bir hal almış durumda. Önümüzdeki dönemde de böyle devam edeceğini düşünüyorum. Bu bir çelişki değil aslında, onu söylemek istiyorum. Yine bir iş bölümü yani."

Kemal Can yorumladı: Cumhur İttifakı'ndaki iş bölümünde MHP hangi rolü üstlendi, Bahçeli'nin çıkışları ne anlama geliyor? - Resim : 1

Samsun'daki Atatürk anıtına geçtiğimiz perşembe gecesi düzenlenen saldırıya, MHP lideri dün yaptığı açıklamayla tepki gösterdi.

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin şah damarı, ilk cumhurbaşkanımızdır. Atatürk'e saldırmak, aziz hatırasına düşmanlık yapmak, tahammülsüz göstermek şerefli bir tavır ve davranış değildir" değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, ardından şunları söyledi:

"Onur Anıtı'na musallat olan, halat bağlayıp yıkmaya çalışan müptezellerin bu milletin gerçek bir evladı olması düşünülemeyecektir. Atatürk bir fanidir ama kutlu mücadelesi ve kahramanlıkla perçinli devlet ve siyaset adamlığıyla askeri dehası her zaman milli yüreklerde mahfuz tutulacaktır. O bizim ortak değerimizdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin banisidir."

Önceki çıkışları göz önünde bulundurulduğunda Bahçeli'nin, daha erken ve daha yüksek perdeden bir tepki göstermesi bekleniyordu.

Kemal Can'a yönelttiğimiz sorular arasında bu konu da vardı.

'İKTİDARI SIKINTIYA SOKACAK ÇIKIŞLARDAN KAÇINIYOR'

MHP Genel Başkanı'nın konuşmasının bu bölümüne özel olarak dikkat etmediğini vurgulayan Can, şöyle devam etti:

"Ama daha önceki başka sorunlarda da, genellikle AKP'li ya da AKP çevrelerinin, ya da daha dindar/muhafazakar çevrelerinin laiklikle ilgili tartışmalarda aldığı tutumlarda Bahçeli'nin önceki yıllara kıyasla çok daha düşük reaksiyonlar gösterdiğini görüyoruz. Hatırlanırsa Andımız meselesinde falan yüksek reaksiyonlar vermişti. Artık o tip reaksiyonlar vermiyor. O konularda oldukça 'iktidarla uyumlu bir tutum' sergiliyor. Bazen boş geçmemek için birtakım şeyler söylese bile, iktidarı sıkıntıya sokacak çıkışlardan kaçınıyor."

SÜLEYMAN SOYLU'YA DESTEĞİ NE ANLAMA GELİYOR?

Can, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik desteğini de yorumladı.

Bu desteğin en büyük örneği, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in birtakım ifşalarda bulunduğu dönem görülmüştü.

Erdoğan ve AKP'nin sessizliğini koruduğu bir dönemde Bahçeli, "Soylu yalnız değildir. Hiç kimse boynuna tasma geçiremeyecektir" sözleriyle kendisine sahip çıkmıştı.

İttifak ortağının bu tavrı, Soylu'nun eleştirildiği her olayda sürdü.

Kemal Can yorumladı: Cumhur İttifakı'ndaki iş bölümünde MHP hangi rolü üstlendi, Bahçeli'nin çıkışları ne anlama geliyor? - Resim : 2

"Bahçeli'nin Soylu desteğinin, Soylu'nun şahsıyla değil onun temsil ettiği güvenlikçi politika diliyle ilgili olduğu kanaatindeyim. Çünkü şöyle ya da böyle Süleyman Soylu o konuda bir kendi ürettiği bir dikkat çekici bir figür haline gelebildi. Dolayısıyla onun desteklenmesi, onun dillendirdiği tarzın desteklenmesi anlamına geliyor" diyen Can, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu birkaç kez Bahçeli de ifade etti aslında. Orada kastettiği şey Süleyman Soylu'nun yaptıkları açısından desteklenmesi gerektiği... Bir politik aktör olarak desteklenmesinden daha önemli olduğuna değinmişti Bahçeli. Bence artık bu son Adalet Bakanı değişikliği ve bundan sonra yapılacak değişiklikler de aslında bu sertleşen politik stratejiye uygun kadrolar ve daha sadık kadrolar veya daha uyumlu kadrolar tarafından yürütülmesine dönük olacak."

'EN BÜYÜK TARTIŞMAYI ERDOĞAN'LA YAŞADIĞINI UNUTMAMAMIZ LAZIM'

Öte yandan bir süredir Soylu ile gerginlik yaşadığı ileri sürülen Abdulhamit Gül'ün istifası sonrası Adalet Bakanlığı görevine, daha önce de bu koltukta bulunan Bekir Bozdağ getirildi. Bu değişimin ardından gözler, MHP kanadına çevrildi.

Danıştay’ın 2018’de Andımız’ın kaldırılmasına ilişkin yönetmeliği iptal eden kararı sonrasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile AKP’li Bekir Bozdağ arasında tartışma çıkmıştı.

Bozdağ, Danıştay'ın anayasa ve yasayı alenen çiğnediğini savunurken, Bahçeli bu tepki karşısında şu sözleri sarf etmişti:

"Sayın Bozdağ 'Kürdüm, özgürüm' diyebilir. Dilini tutan yoktur. Sus otur yerine diyen de yoktur. Buyursun, mizaç ve meşrebine müzahir değerlendirmesini yapsın. Türk milleti kendisini en güzel ve yüksek mevkilere taşımıştır. Ama kendisi Türk milletini düşürmeyi aklından geçirmesin. PKK’lıyım, bölücüyüm, Kürdistan için çalışırım diyen varsa cezası bellidir, sonuçlarına katlanacaktır."

Kemal Can, bu tartışmaların şimdilerde büyük bir önemi olmadığı görüşünde.

"Bahçeli'nin tartışma yaşadığı insanlar açısından baktığınızda en büyük tartışmayı Erdoğan'la yaşadığını unutmamamız lazım. Dolayısıyla o tartışmaların çok büyük bir önemi yok" diyen Can, olası bir kabine değişikliğiyle ilgili de şunları söyledi:

'İKTİDARIN ESKİ TABİRLE 'TAK DİYE DENİLENİ ŞAK DİYE YAPACAK' BÜROKRATİK KADROLARA İHTİYACI VAR'

"Gül'ün zaman zaman çatlak ses anlamına gelebilecek çıkışlar yapması ya da bazı şeyleri istendiği gibi yapmak konusunda yavaş davranmasıyla ilgili bir rahatsızlık olduğunu biliyoruz. Eski tabirle 'tak diye denileni şak diye yapacak' siyasi ve bürokratik kadrolara ihtiyacı var iktidarın. Bu ekonomide de böyle, güvenlikte de böyle, büyük ihtimalle dış politikada da böyle olacak."

Kemal Can yorumladı: Cumhur İttifakı'ndaki iş bölümünde MHP hangi rolü üstlendi, Bahçeli'nin çıkışları ne anlama geliyor? - Resim : 3

'MHP'NİN KENDİ TABANI, İKTİDARA BAHÇELİ KADAR HEVESLİ DESTEK VERMİYOR'

Gazeteciye son olarak "Bu sertleşen söylemler, ekonomik anlamda sıkıntı yaşayan milliyetçilerde bir karşılık bulur mu?" sorusunu yönelttik.

"Milliyetçi oy tabanı, özellikle MHP'de kendisini ifade eden daha geleneksel milliyetçi oy tabanı, aslında toplumun iktisadi ve sosyal açıdan alt kesimlerine, ağırlıklı olarak taşraya yaslanan bir taban. Dolayısıyla ekonomik sıkıntılardan direkt etkilenen bir taban aslında" ifadesini kullanan Can, şunları kaydetti:

"Fakat bu tabanın birtakım milliyetçi hassasiyetlerle, birtakım hamasi iddialarla ya da beka davası gibi biraz demagojik bir hikayeyle bir süre yatıştırılması mümkün oldu. Ve iktidarı desteklemeleri bu konuda devam etti. Ama MHP'nin kendi tabanının iktidara Bahçeli kadar hevesli destek vermediğini referandumdan itibaren görüyoruz aslında. Referandumda da MHP'nin önemli bir ısmı, neredeyse yarıya yakını 'evet' oyu vermedi. Yine daha sonraki seçimlerde de, MHP tabanının bir kısmının 2018 seçiminde Erdoğan'a oy vermediğini biliyoruz.

'MHP'NİN OY KAYBI DAHA YÜKSEK, ÇÜNKÜ ÇOK YOKSUL VE KRİZDEN DİREKT ETKİLENEN BİR TABANA SAHİP'

Son olarak ekonomik kriz iyice tırmanmaya başladığında MHP'nin ciddi oy kaybetmeye başladığını görüyoruz. Bu da ağırlıklı olarak ekonomik etkinin belirleyici olduğunu gösteriyor. Eğer sadece siyasi söylemlerle o tabanı tutmak yeterli olsaydı, ekonomik kriz yükseldiğinde de bu hızda bir oy kaybı görmezdik. MHP'de oransal olarak, Cumhur İttifakı'nın genel bir kaybı var. Ama 2018'den itibaren MHP'nin kaybı daha yüksek. Çünkü çok yoksul ve krizden direkt etkilenen bir tabana sahip."

Etiketler
MHP Kars Cumhur İttifakı İttifak