Bahçeli: 2001'de hedef Ecevit'ti, şimdi Erdoğan

Bahçeli, gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Bahçeli: 2001'de hedef Ecevit'ti, şimdi Erdoğan

MİLLİYETÇİ Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, erken seçim çağrısı yapmasının şartlarından birinin ekonomide ki gelişmelerin olduğunu söyleyerek, "Küresel olgu Türkiye'de ekonomik yönden de sıkıntı yaratmayı amaçlamış görünüyor bana göre. Senaryo aynı. Aynı senaryo, hedefler farklı. Birisinde Ecevit idi, şimdi Recep Tayyip Erdoğan" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara'da basın mensupları ile iftar programında bir araya geldi. Bahçeli, burada basın mensuplarının sorularını cevapladı.

'EKONOMİDE GÜVENSİZLİK YARATILMAK İSTENİYOR'

Bahçeli bir gazetecinin, 'Ekonomi alanındaki gelişmelere dikkat çekmek istiyorum. Para piyasalarında çok şiddetli dalgalanmalar var. Dışarıdan kaynaklı, içerden kaynaklı arkasında bir başka plan mı var? Dış güçler var mı?' sorusuna şöyle cevap verdi:

"Böyle durumlarda siyasi yönden düşünülmüş olan kaos ve krizleri kuvvetlendirecek olan tek bir unsur vardır o da ekonomik kriz ve kaostur. Yani siyaseti karmakarışık hale getirmişseniz, ekonomiyi çok sağlıklı tuttuğunuz taktirde siyasi amaçlarda netice alamazsınız. Ekonomik yönden de bir darboğaza ülkeyi sokmak gayreti içerisinde olursunuz. Merkez Bankası'nın bu akşam (dün akşam) aldığı kararları tam anlamıyla yorumlayacak durumda değiliz. Yalnız yaşadıklarımız var. 2000 yılında bir takım olaylar yavaş yavaş gelişti…21 Nisan'da bu ülke neden bir ekonomik krize girdi? Bu ekonomik kriz çok süratle nasıl tırmandı? Faizler nasıl birden yükseldi. Gecelik faiz 4 bin ile 7 bin arasında oynadı. Ama arkasından siyasi hedeflerin ne şekilde hayata geçirildiği de hep beraber görüldü. Bazı yorumcular var: Bir tarafta Türkiye'de yüzde 7 kalkınmayı görüyor ve kabul ediyor ama diğer taraftan 'Ekonomi felaketin içerisine girdi' diyor. Yüzde 70 yüzde, 80 yüksek faizlerle hayatını devam ettiren bir Türkiye ekonomisinin yüzde 13 ile yüzde 7 ile batacağı iddia ediliyor… Bunların hepsiyle de bir güvensizlik, istikrarsız yaratılmak isteniyor."

'EKONOMİK KRİZ SADECE İKTİDAR YANLILARINI VURACAK DİĞERLERİ YAŞACAK MI?'

"2000, 2001'li yıllarda bu durumları yaşarken ısrarla söylenen bir şey vardı. Efendim 'Bunu piyasa satın almaz'. Erdal Sağlam isimli bir köşe yazarı vardı çok sık kullanırdı. Piyasa dediğin İstanbul'da yüz büyük işletme veya holding. Hepsinin Menkul Kıymetler Borsası'ndaki hisse senedi hareketliliği çok cüzi. Bunu satın alsa ne olur, almasa ne olur? Şimdi yine böyle bir küresel olgu Türkiye'de ekonomik yönden de sıkıntı yaratmayı amaçlamış görünüyor bana göre. Türkiye'de madem ki siyasi yönden bir istikrara ihtiyaç var, temel hak ve özgürlüklerin yeniden güçlendirilmesini istiyorsunuz zaman ekonomik krizi büyük bir oranda aşabilecek birlikteliği sağlayıp Türkiye'yi bu yönüyle bir çöküntüden kurtarmamız lazım. Bu çok önemlidir. Türkiye'de ekonomik kriz sadece iktidarı, iktidara destek verenleri, bazı STK'ları boğacak, diğerleri yaşayacak! Böyle şey olur mu? Çöküntü çöküntüdür. Çöküntünün altında kalan da çok zor durumlara düşer. Yurtdışına jurnallerseniz; bir takım çevreler hala Türkiye üzerinde oyunlar oynar bozgunculuk yapmaya çalışır. Türkiye'ye gelecek olan bir takım sermaye hareketlerini durdurup, geciktirmek gibi oyunlarla bir siyaseti neticelendireceklerini zannediyorlarsa o kimseye yar olmuyor. 2001 yılındaki siyasi olayları o zaman hükümette olmamız sebebiyle yaşadık."

'BATARSAK HEP BERABER BATARIZ'

Bahçeli, 'Siyasi neticelendirmek isteniyorsa kimseye yar olmuyor dediniz doğrudan Sayın Erdoğan'ı yok etmek amaçlı mı?' sorusuna ise, "Zaten o bir yerden başlar. Durup dururken Ecevit gibi çok değerli bir siyasi şahsiyeti Türkiye'de ne hale getirdiler, 2001 yılında. Bunu anlamak lazım. 136 milletvekili ile temsil edilen Ecevit'i desteklemek güçlendirmek gerekirken 62- 60 oranında bölüp üç de bağımsız bırakmanın anlamı var mıydı? Nerede bunu yapanlar? Bütün bunların hepsini birlikte düşündüğümüz zaman sonuç alabiliriz. ‘Birbirlerine Anayasa attıkları için’ denildi. Anayasayı kim kime, ne kadar atarsa atsın kriz yaşanmadı da ille 2001 yılında atılan bir Anayasa yüzünden mi yaşandı? Çok büyük değil küçük bir Anayasa. Atsa ne olur atmasa ne olur. Fırtınalar koptu. Bunları yaşadık, biliyoruz. Dikkat etmek lazım. Bir şekliyle mevcut iktidarı, onun genel başkanı ve cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a husumeti geliştirme noktasında bir çaba var. Bu çabanın değişik unsurları falan da olabilir ama netice itibariyle gele gele ekonomik duruma geldiler. Bu akşam özellikle kamuoyu araştırmacılarını yorumlarını dinleyin artık. 'Ekonomi dibe battı, şöyle oldu böyle oldu'... Ama batarsak hep beraber batarız. Siyaseti hemen ikame ediyorsunuz, 87 parti kurma noktasına kadar geliyorsunuz da, ekonomi çöktükten sonra ona ne yapacağız. Dükkanlar yavaş yavaş bazı yerlerde kapanıyor. Bunlar işarettir. Bu işareti fark etmek lazım" şeklinde cevap verdi.

'MERKEZ BANKASI: TÜRKİYE DE FİYAT İSTİKRARINI SAĞLAMAYACAKSIN AMA ADIN BAĞIMSIZ OLACAK'

Merkez Bankası'nın görevlerinin olduğunu söyleyen Bahçeli, şöyle konuştu:

"Faizleri kontrol altına alıp fiyat istikrarını sağlamakla görevli. İkinci bir görevi yok Merkez Bankası'nın. Ama MB bağımsız mı olacak, olmayacak mı bunlar tartışılıyor. Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlamakla görevli. Sağlamadığı taktirde diğer unsurların hepsi bütün sektörler itibariyle sallanır. Bunun bağımsızlığı olur mu? Türkiye'de fiyat istikrarını sağlamayacaksın ama adı bağımsız olacak. Böyle şey olmaz. MB bağımsız bir kurum olarak çalışır, öncelikli tedbirlerini alır ve Türkiye'de fiyat istikrarını sağlayarak enflasyonun tırmanışını önler, istikrarlı bir yapı ortaya koyarsa bu onun görevidir. Buna da siyasiler kendi çıkarları için aşırı derece müdahalede ederlerse yazık ederler. Bazı kavramları yerli yerine oturtmak lazım."

'AYNI 2001 SENARYOSU SADECE HEDEF FARKLI'

Bahçeli, 'Özellikle ekonomide bu süreci gördüğünüz için mi erken seçim çağrısı yaptınız?' soruya ise, "26 Ağustos seçimleri derken o günkü grup toplantımızda, 8 paragraf halinde erken seçime gitmenin şartlarını saymıştık. İşte o şartlardan biri de buydu" diye cevap verdi. Bahçeli, '2001 yılı ile benzerlik var mı?' sorusuna da şu şekilde cevap verdi:

"Senaryo aynı. Aynı senaryo, hedefler farklı. Birisinde Ecevit idi, şimdi Recep Tayyip Erdoğan. Eğer Deniz Baykal Allah sağlık versin görevde olsaydı hedef o olurdu. Olayları yan yana getirip analiz yapmak lazım. Bunun için bazı konulara dikkat çektim. Girmek istemiyordum ama bir tahlil yapabilmek açısından söyledim."

'BAZI KONULARDAN DERS ÇIKARARAK ERKEN UYARI YAPIYORUZ'

Geçtiğimiz günlerde yaptığı af çağrısını hatırlatan Bahçeli, "2000 yılının Aralık, 2001 yılının Ocak ayında 'F tipi cezaevine gitmeyiz' gerekçesine dayalı bir cezaevi ayaklanması oldu. Ve çok sayıda insan hayatını kaybetti. Çok sayıda cezaevi yandı, yıkıldı. Bazı konularda biz de bunlardan ders çıkararak erken uyarı yapıyoruz. 'Dikkatli olun yarın ne olacağı belli olmaz' diyoruz" dedi.

Bahçeli, 'Af uyarınızı mı kast ediyorsunuz?' sorusuna ise şöyle cevap verdi:

"Evet. Bazı rakamları incelemek lazım. Hayata Dönüş Operasyonu… Çok korkunç rakamlar var bunların içinde. 2001 yılındaki olaylarda operasyon düzenlenen cezaevi sayısı 20. Ölen tutuklu hükümlü sayısı 30… Az insan hayatını kaybetmedi. Böyle bir ortam içinde nelerin olup bittiğini görmek lazım. Bu ve buna benzer konular üzerinde düşündüğünüz zaman bir uyarıda bulunmak vatani bir görevdir. Kabul edilir, edilmez. İngiltere'ye giderken Sayın Cumhurbaşkanı 'Bizim gündemimizde yok' dedi. Olabilir. AKP'nin gündeminde böyle bir konu olmayabilir ama ben ayrı bir tüzel kişiliğim. Bir siyasi kimlik taşıyan parti olarak ülkenin sorunlarını dikkate alarak, bazı konuları düşünmek ve kamuoyu ile paylaşmak benim görevimdir. Bununla ilgili olarak çok değişik rakamlar var. 265 bin tutuklu var. Bunların içinde 38 bini terör, diğerleri beş altı suç unsurunda yoğunlaşmış kitleler. Biz tedbir alın diyoruz. Bu insanlar yarın birilerinin tahriki ile bir takım olaylara sebebiyet verirlerse, birçok olay da birbirlerini tamamlayarak, zincirleme gelişirse Türkiye ne hale gelir. Türkiye'nin batmasını isteyen insanlar bu yangından bu felaketten memnun kalır. Türkiye'de istikrar olsun, evlatlarımız paramparça olmasın düşüncesinde olan insanlar da bu tedbirlerin alınmasını ister. Bu tedbirleri almak hangi yönde olacaksa onu yapsınlar ama biz bir konuda dikkat çekiyoruz. Bayrampaşa cezaevinin fotoğraflarını bulun. Orada yangınlar, kendi kendini yakanlar hep örgüt diliyle konuşmanın sonucunda olan şeyler. Şimdi de aynı şeyler olsa ne olur. Affedilmesi mümkün olmayanların dışındakiler düşünülebilir mi? Eğer düşünülürse bazı adımlar atmak lazım. Efendim atmazsanız? O zaman birileri bir adım attığında Türkiye onunla meşgul olur. Ne yapacaksınız: Bir tedbir alacaksınız. Ya düzenleyeceksin… İçerden gelen bilgiler çerçevesinde söylüyorum, yakınları ziyaret ediyor. Diyorlar ki, 'Sayın Genel Başkanım sıkışıklıktan üç kişi bir yatakta yatıyor, sekiz saat. İkinci sekiz saatte bir başka üç kişi, üçüncü sekiz saatte bir başka üç kişi'. Böyle bir cezaevi hayatında bir tanesi battaniye yaksa, bir tanesi ranzayı kırsa bir diğeri iki gardiyanı tutsa... Orada bizim elimizdeki telefonlardan daha iyi iletişim var. Cezaevinde telefon kullanıyorlar mı bilmiyorum ama iletişim ağı açısından cezaevlerinde eski güvercinler uçuyormuş gibi. Birden uçar! Bayrampaşa'da Ankara Ulucanlar'da başlayan bir olay 20 cezaevine birden yayıldı. Bunu incelemek lazım. Biz bunlardan uyararak yola çıkıyoruz. Meclis de kapandı ama başka bir çare bulmak lazım. Biz parti olarak Meclis'te temsil edildiğimiz vakit yapabileceklerimizi açıklıyoruz beyannameden çok. Sanıyorum af ile ilgili olarak da bir tasarı, çok yönlü bir tasarı verebiliriz. Ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hayatı hayata geçtiğinde bunu yapacak unsurlar daha farklı olabilir."

'ALAADDİN BEYİN VATAN, MİLLET İÇİN VERDİĞİ MÜCADELEYİ DEVLETİ YÖNETENLER DE BAŞKALARI DA BİLİR'

Bir gazetecinin, 'Alaaddin Çakıcı'yı ziyaret ettiniz. Orada tablo nasıldı?' sorusuna Bahçeli, şu şekilde cevap verdi:

"Ben hastaneyi ziyaret ettim. Uzun yıllardır cezaevinde bulunan bir arkadaşımız hastalandığı için Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'ne alınmış. Duyar duymaz ziyaretine gittim. Değişik cezaevlerinde ağır şartlarda mahkumiyet hayatı olan bir şahsiyet. Hastalığını ciddiye almak ve gerekli tedbirleri geliştirmek lazım. Orada doktor arkadaşlardan aldığım bilgiye göre elden gelen gayret gösteriliyor ama hastalığın ciddi olduğu ifade ediliyor. Dikkate almak lazım."

'Af konusunda, Çakıcı'yı gündeme getirdiniz. Sonra ziyaret ettiniz. İşlediği suçlar bakımından hem çok konuşuldu hem eleştiri aldı. Eleştirilere nasıl bakıyorsunuz' şeklinde ki soruya ise Bahçeli, "Selahattin Demirtaş kadar suçlu değil canım. Beş tane siyasi parti kuyruk oldu, dışarı çıkarmak için gayret gösteriyorlar. Yani onlar tartışılmıyor da Alaaddin Bey niye tartışılıyor? Biz Alaaddin Bey ile beraber kader kurbanlarını da gündeme getiriyoruz. Alaaddin Beyin bir yönüyle vatan millet için verdiği mücadeleler var. Bilen bilir. Devleti yönetenler de bilir başkaları da bilir. Şimdi Devlete ihanet edenleri adaylık için cezaevinden alacaksın, rahatsızlığı nedeniyle önemli sıkıntılar çekmeye başlamış bir şahsı cezaevinde mahkum tutacaksın..Bunu hiç dikkate almadan mafya diyeceksin. Nerede diğer mafyalar? Bu konular üzerinde samimi ve dürüst olmak lazım" dedi.

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Çakıcı ile ilgili bir talebinin olup olmadığı ile ilgili soruya ise, "Cumhurbaşkanından bugüne kadar ben herhangi bir talepte bulunmadım. Yetkisini kullanma iradesi kendisindedir. Bu yetkiyi hatırlatmaya da gerek yok. Ama cezaevinde ağır şartlarda bulunan ve uzun yıllar cezaevinde zulüm görmüş veya çile çekmiş bir kişiyi dikkate alacak bir insani yaklaşımın da olması lazım. Biz kimseye 'Şunu şöyle yapın' demeyiz. Cumhurbaşkanın yetkisi var. Yetki bende olsa şimdiye kullanmıştım. Bunu da söylüyorum" diye konuştu. Bahçeli ziyarette Çakıcı'ya tespih hediye ettiğini söyleyerek, "Tespih cezaevinde iyi çekilir. Benim ülküdaşım o" şeklinde konuştu.

'RECEP TAYYİP ERDOĞAN İLK TURDA SEÇİLİR, SEÇİLMELİDİR DE'

Bahçeli, 'Sayın Cumhurbaşkanın bir açıklaması oldu. Seçimlerden sonra gerekirse B ve C planı olduğunu söyledi. Başka bir partinin ikinci turda değerlendirileceği, Meclis aritmetiği içinde MHP dışında da bir partiyle ortaklık yapılabileceği gibi yorumlandı. C planını bir başka seçim gibi de yorumlayanlar oldu. Siz sayın cumhurbaşkanının B ve C planları hakkında ne düşünüyorsunuz' şeklinde ki soruya, şöyle cevap verdi:

"Tabii B ve C planlarından neyi amaçladığını tam olarak bilemiyorum. Ama sizin söylediğiniz, televizyonlarda bazı konuşmacılar aracılığıyla yapılmış olan bazı değerlendirmeler ışığında bizim de bir takım şeyler söylememiz ve onların tartışmalarına MHP'yi sokmamız doğru değil. Onlar televizyonlarda kendi aralarında tartışsınlar. MHP'nin bugüne kadar ki çalışmaları, bunlardan elde ettiği bilgiler, siyasi iklimi kamuoyu araştırmalarının dışında halkla yüz yüze yapılan temaslarla edindiğimiz bilgiler ışığında ifade ediyorum: Recep Tayyip Erdoğan birinci turda seçilir. MHP olarak TBMM'de güçlü bir yapının oluşması açısından zannediyorum başkalarının yüzde 3, yüzde 4 ünü çok çok aşan ama seçim sonrasında karşı karşıya gelmemeye hassasiyet gösteren insanlara selamım olsun."

Bahçeli, 'Recep Tayyip Erdoğan birinci turda seçilir dediniz. Meclis aritmetiği çok tartışılıyor. Cumhur İttifakının salt çoğunluğu bulamayacağı yönünde iddialar gündeme getiriliyor' sorusuna ise, "O arkadaşlar siyasi hayatın en derinliklerinden gelen televizyonlarda konuşma hakkından başka konuşma hakkı olmayan insanlar. Benim gibi düşünüyorlar mı acaba onlar!" cevabını verdi.

'CHP YÖNETİCİLERİ ARAŞTIRMALI'

'Eren Erdem CHP den aday gösterilmedi, savcılığa başvurarak itirafçı oldu... Bazı itirafları vardı MİT tırları belgesini Bülent Tezcan'ın verdiği şeklinde… Nasıl yorumlarsınız' sorusuna Bahçeli, "Biz aynı partinin mensupları arasındaki beklenmedik bir tartışmaya ancak şahit oluyoruz. Mahiyetinin ne olduğunu bilemiyoruz. CHP'li siyasiler ve parti yöneticileri bunu çok yönlü ele almak ve gereğini yapmak durumundalar. Dediğiniz milletvekili arkadaşımız listeler belli olduğu an Almanya'ya gitmek için hazırlanması… Yani bir karışıklık var. Bu hemen hemen bütün siyasi partilerde var. Onun için siyasi ayağın çok net belirlenmesi ve gereğinin yapılması lazım. Ondan sonra da bu ayağın aktörlerini siyasetten arındırmak lazım" dedi.

'O İMZALARI NASIL TOPLADIĞINIZI KAMUOYU BİR GÜN ÖĞRENECEK'

Bahçeli, 'Listelerini açıkladınız, Ak Parti, CHP açıkladı…Genel manada değerlendirirseniz FETÖ'nün siyasi ayağı bu listelerden temizlenmiş midir?' sorusuna ise, şöyle cevap verdi: "Ben bizde temizlediğim kanaatindeyim. Diğer partilerde durum nedir onu bilemiyorum. Fakat son gelişmelerde bir kavram daha ortaya attım ve 'FETÖ nün seçim ayağını da düşünün' dedim. 6 tane bağımsız aday var. Topladıkları imzalar ortada. CHP tarihinin en büyük desteğini ve yardımını bu İP'e verdi, İpe un serdi. Siz 'Ben adayım' deyip grubu olan bir partinin başkanı gibi talip olmak dururken ille de yüz bin imza topluyorum diyorsunuz.. Bu yüz bin imzayı nerede ve nasıl topladığını kamuoyu bir gün öğrenecek. Şimdi böyle bir durumda da CHP 15 elemanı oraya kiralarken bir de seçmen kiralaması ve devir teslimi yapıyor. Diyor ki 'Eksiğiniz varsa biz vereceğiz. İl ve ilçelere talimat verdim'. Bakıyor ki büyük bir kargaşa var: 'SP'ye de veriyorum, Doğu Perinçek'e de veriyorum' diyor. Bunların hep üstünü örtüyor yani. Ama esas maksadın başka olduğu anlaşılıyor. İşte bu sistem değişikliği Türkiye'de zihniyet değişikliği ile beraber hakikaten Türk siyasetini de arındıran bir sonucu elde edecektir. Bu gidişat onu gösteriyor. Ne kadar saklarsanız saklayın yine bir yerden bir şey patlıyor. Çünkü siz kamuoyu ile her şeyi açık konuşurken birileri çok sinsi bir çalışma yapıyor. Sinsi karanlıktaki is gibi göremiyorsun, tanıyamıyorsun, bilemiyorsun. Türkiye'de bundan sonra siyasi partiler artık ne yapacaksa anlaşacaklar. Efendim 'Demokrasi ve hürriyet var, bizim partiye herkes üye olur'. Hayır kardeşim, olamaz. Devletin yetkililerine müracaat et, üyeliklerin alayını gör, temizle ondan sonra gel. Getirdiğin insana da başının üzerinde yer ver. Ama herkesi alacağım deyip Türkiye'de siyaseti katletmenin de bir faydası yok. Bu bize bunu öğretti. Başka bir şey de olabilirdi ama 15 Temmuz'dan sonra FETÖ olarak gündeme geldi. 8 alanda çok önemli bir örgütlenme içerisine girdikleri görülüyor."

'FETÖ'DEN ALINAN 5 BİN HAKİM VE SAVCININ VERDİĞİ CEZALAR İNCELENMELİ'

FETÖ üyesi 5 bin hakim ve savcının ayıklandığını söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"TSK hala temizlenmedi, emniyet öyle, yargı öyle. Bir konu daha var: 5 bin hakim ve savcı FETÖ üyesi olduğu için ayıklanmış. Peki bu 5 bin hakim ve savcının görevdeyken haksız yere yargıladığı ve cezalandırdığı insanlar nerede? Onları kim koruyacak, onlara kim sahip çıkacak! 5 bini görevden aldın da kime bu adamlar ceza vermişse onların hepsinin mahkemesinin yeniden görülmesi lazım. Yazık günah bu insanlara. En son Eskişehir de yakaladılar. Bunların hepsinin hesabının sorulması lazım. FETÖ'den 5 bin tane ayıkladığınız insandan hesabı soruyorsunuz, peki bunların hakim ve savcı iken FETÖ'nün amaçları doğrultusunda yapmış olduğu hizmetlerde mağdur olan insanlara kim sahip çıkacak? Benim kanaatim bu insanların hepsinin mahkemesinin yeniden görülmesidir. Zekeriya Öz'ü, bir başkası bunlar kime bir ceza vermişse onların hepsinin mahkemesinin gözden geçirilmesi lazım. 5 bin insan 50 bin davaya bakmışsa elli bin insana ceza vermişse, aileleriyle birlikte al sana 250 bin mağdur."

Bahçeli, 'Siyaset ayağının temizlendiğine inanıyor musunuz?' sorusuna ise, "Hayır. Daha var. Adamı dışarı bırakıyorsun mağduriyet diyorsun. Siyasi ayak kolay kolay temizlenmiyor" yanıtını verdi.

'DEĞERLİ BİR SİYASETÇİ AMA VELESPİTE HEVESLENMESİN'

CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin sorulması üzerine Bahçeli, "Yanlış anlamayın ama Cem Yılmaz ile yarışılmaz. Sanatının erbabı Cem Yılmaz'dır. Böyle para gönder, velespite bin… Velespit pedal gücü ile çalışır. Öbürü aya gidiyor. Ne yapacağız? Muharrem İnce Bey toplumsal desteği sağlamak açısından değişik kavramlarla, bir takım yanlış yorumlanacak şeylerden uzak kalmalı. Çünkü talip olduğu görev devleti yönetme görevidir, Cumhurbaşkanlığı görevidir. Yani velespit ile gezecekmiş… Kime hevesleniyorsun? Danimarka da biri yapmış. Bizde de çok velespit var panayırlara gittin mi önünde bin tane duruyor… Elli kuruş veriyorsun iki tur attırıyorlar. Velespit ile bir tur atmasın. Şaka yapıyorum çok değerli bir siyasetçidir ama velespite heveslenmesin" dedi.