'Recep Bey'in partisi ve Saray ekibi 13 Kasım öncesinde...'

Sözcü yazarı Emin Çölaşan, Erdoğan'ın 13 Kasım'da gideceğini açıkladığı ABD ziyaretini değerlendirdi.

'Recep Bey'in partisi ve Saray ekibi 13 Kasım öncesinde...'

Usta gazeteci Emin Çölaşan, bugünkü "Gider mi, yoksa gitmez mi!.." başlıklı yazısında "Gitse de gitmese de, vereceği karar konusunda ona övgüler düzecekler. Şimdi hepsi esas duruşta, talimat bekliyorlar!" dedi.

"Gördüğünüz gibi işler son derece karışık." diyen Çölaşan'ın yazısı şöyle:

Sevgili okurlarım, Türkiye acayip bir ülkeye dönüştü. Nelerin olacağını, ya da olmayacağını hiçbirimiz bilemiyoruz.

İşin tuhafı, bizi yönetenler de bilmiyor.

Daha da tuhafı, dünya liderimiz, ortalığı titreten Recep Bey de bilmiyor.

İşte karşımızdaki en son örnek!

13 Kasım günü Trump'la görüşmek için ABD'ye gidecek mi, yoksa gitmeyecek mi…

★★★

Daha önce de yazmıştım…

Bence gidecek.

Saray kesiminden sağlam kaynaklı haberler aldığını iddia eden köşe yazarı arkadaşlarımız var. Onların kafasına da bu olay takılmış.

Örneğin Abdülkadir Selvi dünkü yazısında vurguluyor…

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda konuştuğu bir yetkili ona şöyle demiş:

“Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konuyu konuştum. Ancak hiçbir işaret vermedi. Gidip gitmeme konusunda değerlendirmelerini sürdürüyor ve bu konuda çok ciddi…”

Koskoca cumhurbaşkanımız, dünya lideri olan büyük başkanımız elbette ki ciddi olacaktır. Başka bir seçenek olabilir mi!

Aynı yetkili daha sonra şöyle demiş:

“Gidebilir veya gitmeyebilir. Her iki ihtimal de geçerli.”

★★★

Adına Trump denilen süper manyak geçtiğimiz ekim ayı başında bizim Recep Bey'e son derece ağır bir mektup göndermişti.

Tehdit, şantaj ve hakaret dolu kısa, yarım sayfalık bir mektup. Altında kendisinin imzası var.

Bu mektup ABD medyasına sızdı ve orada yayınlandı.

Yoksa sonsuza kadar gizli kalacak ve Türk Milleti olarak bizim ruhumuz bile duymamış olacaktı.

★★★

Bizimkiler mektubu alınca zora düştü…

Durumu kurtarmak için muhteşem (!) bir açıklama yaptılar:

“Bizim için hiçbir değeri yoktur. Biz o mektubu çöpe attık!”

Ancak şimdi yine Saray'dan (ve yine el altından) yapılan açıklamalara göre, Recep Bey ABD'ye gittiği takdirde o mektubu da yanında götürecekmiş!

Aynı konuda Recep Bey geçen hafta Meclis'te şöyle demişti:

“Trump ile bir telefon görüşmemiz olacak. Gidip gitmemeye o görüşme sonrasında karar vereceğim. ABD'ye giderken o mektubu da yanımda götüreceğim…”

Telefon konuşması niçin olacak?..

Mektubu yanında götürüp de ne yapacak?

Trump'a amiyane tabiriyle “Al da bu mektubu bir yerine koy” diyecek hali elbette yok!

★★★

Peki Trump'la yapmaya çalıştığı telefon konuşmasında ne diyecek?

Mektubu geri alması için pazarlık mı yapacak?

Siz istediğiniz kadar “Çöpe attık” deyin, o mektup (ne yazık ki) yazılmış ve her iki devletin arşivine girmiştir. Dünya var oldukça da o arşivlerde kalacaktır.

Türkiye'yi soykırımla suçlayan Ermeni tasarısının Temsilciler Meclisi'nden geri çekilmesini mi isteyecek?

Onu da yapamaz, zira orada Trump'un sözünün geçmediğini hepimizden daha iyi bilir.

Gördüğünüz gibi işler son derece karışık.

Gitse bir türlü, gitmese bir türlü.

Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık.

★★★

Gidip gitmeyeceğini bana soracak olursanız…

Bence gidecek…

Gitmeye eli mahkum.

Recep Bey'in partisi ve Saray ekibi şimdi 13 Kasım öncesinde bir miktar müşteri kızıştırma yapmaya çalışıyor.

★★★

Ancak komedinin bir parçasını da şimdi bizim anlı şanlı yandaş medyadan izlemekteyiz!

Recep Bey karar vermediği için onlar da bir türlü karar veremiyor!

Gitse de gitmese de, vereceği karar konusunda ona övgüler düzecekler. Şimdi hepsi esas duruşta, talimat bekliyorlar!

“Helal sana, iyi ki gitmedin ve ülkemizin onurunu korudun.”

“Helal sana, iyi ki gittin ve Trump'ı Beyaz Saray'da nakavt ettin, yere serdin!”

Etiketler
Emin Çölaşan Saray