TMMOB'dan İstanbul'da 'Mimar, Mühendis ve Şehir Plancılarının Dayanışma Günü' açıklaması

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK), “19 Eylül Mimar, Mühendis ve Şehir Plancılarının Dayanışma Günü” dolayısıyla Kadıköy İskelesi’nde açıklama yapıldı.

TMMOB'dan İstanbul'da 'Mimar, Mühendis ve Şehir Plancılarının Dayanışma Günü' açıklaması

TMMOB’nin çağrısıyla 19 Eylül 1979’daki iş bırakma eylemi nedeniyle her yıl bu tarih, “Mimar, Mühendis ve Şehir Plancılarının Dayanışma Günü” olarak kutlanıyor.

Ülkenin pek çok bölgesinde bugün açıklamalar yapılırken, İstanbul’da da TMMOB İKK’nin çağrısıyla mühendis ve mimarlar Kadıköy İskelesi’nde bir araya geldi. “Haklarımız ve geleceğimiz için haydi mücadeleye. Boşuna mı okuduk” yazılı pankart açılan açıklamada, “Direne direne kazanacağız” ve “Diplomalı işsiz olmayacağız” sloganları da atıldı. Ayrıca “Yeni mezun mühendis, mimar ve şehir plancısı en az 18 ay iş arıyor”, “Asgari ücrete çalışıyoruz” ve “Mesleğimizi yapamıyoruz” yazılı dövizler de taşındı.

Hazırlanan ortak açıklamayı okuyan TMMOB İstanbul İKK Sekreteri Seyfettin Avcı, 1979’da yapılan iş bırakma eyleminin maden ocaklarından enerji santrallerine, fabrikalardan şantiyelere, kamu kurumlarından limanlara kadar pek çok iş yerinde üretimin durmasını, teknik elemanların yaşadıkları sorunlara dikkat çekilmesini sağladığını belirtti.

“MESLEĞİMİZ SİSTEMATIK OLARAK DEĞERSİZLEŞTİRİLİYOR”

Avcı, şöyle konuştu:

“Bizler için 19 Eylül iş bırakma eylemi; ülkesi için düşünen, planlayan, üreten mühendis, mimar ve şehir plancılarının kendi öz güçlerinin farkına vardığı tarihtir. 19 Eylül’ün mirasını yaşatmak için ilan ettiğimiz TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günümüz kutlu olsun. Maalesef dayanışma günümüze, coşkulu kutlamalar yerine yaşadığımız büyük sorunlar damga vuruyor. İçerisinde bulunduğumuz mesleki, ekonomik ve toplumsal koşullar bizlere ‘Boşuna mı okuduk’ sorusunu sorduruyor. Üzülerek görüyoruz ki, bugün geldiğimiz nokta hem bizler için hem halkımız için daha da zor koşullara davet çıkarıyor. İşsizlik, hayat pahalılığı, düşük ücretler, güvencesizlik, özlük hakları ve örgütlenme sorunları ülkemizde çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının hâlâ en öncelikli sorunları olmaya devam ediyor. Kamusal yatırımların ortadan kalkması, rant hırsının bilim ve tekniğin önüne geçmesi, sermayenin ihtiyaçlarının halkın ihtiyaçlarının önünde tutulması nedeniyle mesleğimiz sistematik olarak değersizleştiriliyor.

“TEK ADAMIN HİMAYESİNE GİRMİŞ DÜZENDE MESLEKTAŞLARIMIZ BİRÇOK SORUN İLE YÜZ YÜZE KALIYOR”

Bir dönemin en gözdesi olarak görülen mesleklerimiz; bugün diplomalı işsizliğin, güvencesiz bir geleceğin, açlık ve yoksulluk sınırı altında ücretlerle çalışmanın sembolü hâline getiriliyor. Bu şartlarda yaşamak hem insanlık hem meslek onurumuzu ayaklar altına alıyor. Genç meslektaşlarımız, kendilerini yetiştiren bu ülkeden, hayatlarından, ailelerinden vazgeçmek zorunda kalıyor. Her yeni günde onlarca genç, eğitimleri dışında bir alanda çalışmak, daha iyi bir hayat yaşayabilme ihtimaline tutunarak yurt dışına gidiyor. Gençlerimiz göç ettikçe ülkemizin geleceğine dair umutlar da tek tek sönüyor. Meslek itibarımız yerle bir edilirken özlük haklarımız da giderek budanıyor. Gerek kamuda gerek özel sektörde her türlü mühendislik, mimarlık ve şehir planlama hizmetlerini, planlama, projelendirme, uygulama ve denetleme işlerini yürüten tüm meslektaşlarımızın koşullarda daha da zorlaşıyor. Tek adamın himayesine girmiş bir düzende, kamu kurumlarında çalışan meslektaşlarımız siyasi baskı ve sürgün tehdidi altında, düşük ücret, kadro sorunu, özlük haklarının ihlal edilmesi, düşük ek göstergeler gibi birçok sorun ile yüz yüze kalıyor.

“İŞ YÜKÜ ARTARKEN İŞ RİSKİ DE BÜYÜYOR”

Güvencesiz-sözleşmeli istihdam modellerine yönelme, atamalarda liyakatin ortadan kalkması ve nihayet hukuksuz-keyfi ihraçlar gibi nedenlerle kamudaki teknik personelin iş yükü artarken iş riski de giderek büyüyor. Özel sektörde çalışan meslektaşlarımızın tamamına yakını yatırımların durması, projelerin iptal edilmesi, reel sektörün tıkanması gibi sorunlardan doğrudan etkileniyor. Mühendis, mimar ve plancılarının büyük çoğunluğu asgari ücrete çalışıyor. İş bulamayanlar, meslek dışı alanlarda garsonluk, tezgâhtarlık gibi işlerde çalışmaya mecbur kalıyor. Staj sorunu nedeniyle işe girişlerde ve tecrübe süreçlerinde daha yolun başında çalışma hayatı tıkanıyor. İşsizlik, esnek çalışma, güvencesizlik, sağlıksız çalışma koşulları ve reel ücret kaybı gibi sorunlar özel sektörde çalışan tüm meslektaşlarımızı tehdit ediyor. Geldiğimiz noktada sorunlarımızı tespit ederken çözümü de hep birlikte, dayanışmayla ve ortak akılla bulabileceğimizi biliyoruz.

“SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜMÜNDE KAMUDAN VE TOPLUMDAN DESTEK BEKLİYORUZ”

Bizler, TMMOB ve bağlı odalarımızdaki faaliyetlerimizle, kendi sorunlarımızın dışındaki toplum ve kamuyu ilgilendiren birçok sorunun çözümünde çaba harcıyoruz. Kentlerimizi, doğamızı ve yaşam alanlarımızı rant ve talandan koruyoruz. Kamu zararı doğuracak, toplumun güvenliği ve sağlığını tehlikeye atacak yanlış plan ve projeleri engellemeye, düzeltmeye, değiştirmeye çalışıyoruz. Afetler ile yıkılmayan, dirençli, sağlıklı, güvenli kentlerin inşa edilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Mesleklerimizin toplumsal ve kamusal yönünü unutmadan ısrarla, inatla bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yani kamu ve toplum için çok çalışıyoruz. Şimdi de kendi sorunlarımızın çözümü konusunda kamudan ve toplumdan destek bekliyoruz. Biliyoruz ki, bu ülkenin geleceği, onun için hiç durmadan aklın, bilimin ve tekniğin ışığında fedakârca çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarına ihtiyaç duyuyor. Mesleğimiz için böyle önemli bir günde hep birlikte kararlı bir adım daha atarak öne çıkıyoruz ve tüm meslektaşlarımıza, emekçi halkımıza bir çağrıda bulunuyoruz. Gelin, haklarımız ve geleceğimiz için mücadelemizi büyütelim. Mühendis, mimar ve şehir plancılar olarak meslek itibarımızın ayaklar altına müsaade etmeyelim.

“ÜLKEMİZ İÇİN TAŞIN ALTINA ELİMİZİ KOYMAKTAN ÇEKİNMİYORUZ”

Nasıl ki bu ülke kurulurken meslektaşlarımız oradaydı, bugün de Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken bir asır boyunca yaptıklarımızı sürdürmeye, aklın ve bilimin öğrettikleriyle ilerlemeye devam etme kararlılığındayız. Çünkü bizim meslek alanımız, toplumun ortak yaşamının üretimini ve devamlılığını sağlamaktadır. Bu yüzden biliyoruz ki meslek itibarımıza, meslek sorunlarımıza ve çözümüne sıkı sıkı tutunmak demek, ülkemizin ve toplumumuzun ortak geleceğine de tutunmak demektir. Bu bilinç ve sorumlulukla hareket ediyor, tarihimizin her döneminde olduğu gibi bugün de bu sorumluluğu almaktan, ülkemiz ve halkımız için taşın altına elimizi koymaktan çekinmiyoruz. Bizler, mesleğimizi bilimden, üretimden ve toplumdan yana kullanan bir mücadele geleneğinin sürdürücüsüyüz. Bu anlayışla TMMOB’nin bilim ve tekniği esas alan, kamu yararını savunan, eşitlik, özgürlük ve demokrasiden yana tavrını korumaya devam edeceğiz. Ülkemizin ve meslektaşlarımızın dayanışmaya ve birlik içinde olmaya en fazla ihtiyaç duyduğu bu dönemde 19 Eylül Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü’nü mücadelemizi büyüterek kutluyoruz. Yaşasın TMMOB örgütlülüğü, yaşasın mücadelemiz.”

EMİN KORAMAZ: MÜHENDİSLİĞİN, MİMARLIĞIN VE ŞEHİR PLANCILIĞININ İÇİ BOŞALTILDI

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da günün tarihsel önemine vurgu yaptı. Koramaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aradan 44 yıl geçti ama biz mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının gündeminde değişen hiçbir şey yok. Aksine, sorunlarımız katlanarak büyüdü. Bugün meslek uygulama alanlarımız özelleştirme uygulamalarıyla, tarımda liberalleşmeyle, mühendislik-mimarlık hizmetlerinin ticarileştirilmesiyle gün geçtikçe daraltıldı, daraltılmaya devam ediyor. Kamusal bir meslek olan mühendisliğin, mimarlığın ve şehir plancılığının içi boşaltıldı. Bir deprem coğrafyasında olan ülkemizde yapı denetimi bile ticarileştirilerek sermaye şirketlerine bir pazar olarak sunuldu. Madenlerde, inşaatlarda, santrallerde her gün yeni bir iş faciasıyla, bir iş cinayetiyle karşılaşıyoruz. Yeni liberal düzende iş güvenliği de ticarileştirildi ve iş güvenliği alanı serbest bir iş faaliyet alanı sayılarak şirketlere devredildi. Mühendisler, mimarlar, şehir plancıları tamamen korumasız bırakıldı.

“ASGARİ ÜCRET BELİRLEME YETKİMİZ İPTAL EDİLDİ”

TMMOB; mühendislerin, mimarların ve şehir plancılarının anayasal örgütüdür. Art arda yapılan birçok düzenlemeyle TMMOB’nin mesleki denetim yetkisi elinden alındı. Meslek alanlarını düzenleme yetkileri tırpanlandı. Asgari ücret belirleme yetkimiz sözde yargı kararıyla, siyaset güdümlü yargı kararlarıyla iptal edildi. Sosyal Güvenlik Kurumu’yla bir protokol yapmıştık. Bu protokole göre TMMOB her yıl asgari ücreti belirliyordu, Sosyal Güvenlik Kurumu da hem vergi kaybını önlemek için hem prim kaybını önlemek için hem de mühendislik hizmetinin nitelikli bir şekilde verilmesi için iş yeri denetimlerinde TMMOB’nin verdiği asgari ücretleri gözetiyordu. Bu protokol de önce SGK tarafından tek yanlı olarak iptal edildi, sonra siyasi kesimlerin, sermaye odaklarının mahkemelere art arda yaptıkları başvurularla yine siyaset güdümlü mahkemeler tarafından bizlerin asgari ücret belirleme yetkisi elimizden alındı. Bugün özel sektörde çalışan ücretli mühendislerin tek dayanağı olan TMMOB’nin asgari ücret belirlemesi ve protokol de iptal edilince tüm üyelerimiz o iş yaşamının azgın koşullarında tamamen sermayenin israfına terk edildi.

“CUMHURİYETİN 100’ÜNCÜ YILINDA ÜLKENİN DÜŞÜRÜLDÜĞÜ BU DURUMA İSYAN EDİYORUZ”

Bu da yetmedi. Tüm alanlarda olduğu gibi istihdam yanı gözetilmeden, herhangi bir planlama yapılmadan Türkiye’nin dört bir tarafında açılan mühendislik, mimarlık fakülteleriyle mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının sayısı ülke ihtiyaçlarının çok üstüne çıkartıldı. Bir işsizler ordusu yaratıldı. Esnek, güvencesiz çalışmaya, işsizliğe kapı aralandı. Bugün geldiğimiz noktada bu ülkede emeğiyle geçinen mühendisler, mimarlar, şehir plancıları işsizlik tehdidiyle, fazla mesailerle, çalışma yaşamının her geçen gün daha da zorlaşmasıyla, işçiler yer işlerini kaybetme rahatsızlığıyla yaşıyorlar. Tüm ülke halkı gibi, emeğiyle geçinen tüm kesimler gibi biz mühendisler, mimarlar ve şehir plancıları da isyandayız. Cumhuriyetin 100’üncü yılında ülkenin düşürüldüğü bu duruma isyan ediyoruz. Boşuna mı okuduk diyoruz.”