Numan Kurtulmuş'tan Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin açıklama: "Ben Ankara'da olsam da Bozdağ okuyacaktı"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Can Atalay'In milletvekilliğinin düşürülemesine ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kurtulmuş, "Ankara'da olsaydım bile kararı Bozdağ okuyacaktı" dedi.

Numan Kurtulmuş'tan Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin açıklama: "Ben Ankara'da olsam da Bozdağ okuyacaktı"

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, TİP milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin konuştu. Kurtulmuş, kararın okunduğu gün Ankara'da olsa dahi, bir değişiklik olmayacağını ve kararın AKP Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ tarafından okunacağını söyledi.

Yargıtay'ın Can Atalay hakkındaki kararı TBMM Genel Kurulu'nda okutulmuş ve Atalay'ın milletvekilliği düşürülmüştü.

Kararı, Meclis Başkanı Kurtulmuş yerine AKP'li Bekir Bozdağ'ın okutması kamuoyunun tepkisini çekmişti.

KARARI ZATEN BOZDAĞ OKUTACAKMIŞ

TBMM Başkanı Kurtulmuş, gazetecilerin "Can Atalay kararı üzerinden CHP ve Türkiye İşçi Partisi vatandaşları sokağa davet etti” sözleri üzerine, “Milletimizin verdiği yetkiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, milletimizi temsilen ülkeler arasında diplomatik ilişkileri arttırmak ve parlamenter diplomasinin imkanlarından istifade etmek için görüşmeler yaparken, böyle bir çalışmanın içerisindeyken benim şahsımı da işin içerisinde katan, hatta bu ziyaretle Atalay'ın kararının okutulmasını bir şekilde ilişkilendiren bazı açıklamaları kategorik olarak reddettiğimi ifade etmek isterim. Bunlar haksız ve doğru olmayan yorumlardır. Bu ziyaretler aylar öncesinden planlanmıştır. Efendim niye Meclis Başkanı burada yokken okundu meselesi? Meclis Başkanı'nın teamüller gereği Meclisi ne zaman yöneteceği bellidir. Biz bu hafta Ankara’da olsaydık dahi kararı yine Sayın Bozdağ okutacaktı. Çünkü Meclisin çalışmalarında Genel Kurul yönetimi nöbetçi başkanvekili tarafından deruhte edilmektedir. Dolayısıyla bu süreci, hele hele buradan doğacak siyasi tartışmaları sokakta halletmeye kalkmak doğru değildir” ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, iki yargı kurumu arasındaki ihtilafın tarafının Meclis olmadığını kaydederek, “Bu süreçte Meclisin taraf olmaması için de özel bir özen gösterdik. En başta Meclisin ilk açıldığı gün Atalay’ın ismi okundu, davet edildi. Tabii tutuklu olduğu için gelemedi. Arkasından özlük hakları verildi, danışmanları atandı. Ayrıca İnsan Hakları İzleme Komisyonuna bağımsız milletvekillerine düşen kontenjandan yine bütün partilerin ortak anlayışıyla başkanlık divanında Can Atalay’ın olmasıyla ilgili ortak bir yaklaşım sergilendi. Ben bunu defaatle daha evvel de söylemiştim. Yani bu süreçte Meclisin tavrı bellidir. Bizim yerel mahkeme adına karar verip, Meclis olarak Atalay'ın tutukluluk halini kaldırmak gibi bir yetkimiz yok. Dolayısıyla fiili olarak tutukluluk süreci devam etti” diye konuştu.

Kurtulmuş şöyle konuştu:

“Yüksek yargı birbirleriyle çelişen, kararları farklılaşan kurumlar olmanın ötesine geçmelidir. Her birisinin fonksiyonu bellidir. Her birisinin vazifesi bellidir. Hiçbir mahkeme, devletin diğer kurumlarının üzerinde bir hak ve yetkiye sahip değildir. Dolayısıyla bütün bunların yeniden düzenlenmesi, örneğin 153. madde, 138. maddelerin yeniden düzenlenmesi ve 14. maddesinde devlete karşı işlenen suçları belirleyen faaliyetlerin daha sarih, daha açık bir hale getirilmesi için bazı değişikliklerin yapılması gerekir. Meseleyi şahsileştirmemek gerekir derken, bu ya da benzeri problemleri sistemik olarak çözmenin Meclisin görevi olduğunu hatırlatmak isterim.”

Kurtulmuş, Atalay’a ilişkin Yargıtay kararının okutulmasının geriye bırakılmasına yönelik eleştirilere ise şöyle cevap verdi:

“Daha evvel de bitmişti, niye okutmadınız da şimdi okutuyorsunuz. Kararın okutulmasında acele edilmeyerek hem ilgili milletvekiline hukuki yolları tüketme, hem de yüksek mahkemelere aralarındaki içtihat farklılıklarını hal yoluna koyma imkânı verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararlarını hukuki açıdan denetleme durumunda olmadığımız gibi icrası konumunda da bulunmuyoruz. Muhatap derece mahkemesidir.”

CAN ATALAY KİMDİR?

Avukat Can Atalay, genel anlamda 'kimsesizlerin avukatı' olarak biliniyor. Öğrenciliği ve meslek yaşamının ilk yıllarından bu yana sosyalist kimliğiyle öne çıktı. Emek mücadelesine hukukçu kimliğiyle destek verdi, Emek Sineması'nın yıkılmaması için yürütülen kampanyanın örgütleyicilerindendi.

Soma'da hayatını kaybeden madencilerin, Hendek’teki patlamada yaşamını yitirenlerin, Çorlu'daki tren kazasında vefat edenlerin, tarikat yurdunda yanan çocukların yakınlarının yanında hep o vardı.

Mimarlar Odası'nın avukatlığını da üstlenen Atalay, Gezi Parkı'na alışveriş merkezi (AVM) yapılması girişimine karşı kurulan Taksim Dayanışması'nın savunmasında da vardı.

Atalay, Gezi eylemlerinde de öne çıkan isimlerden biri oldu ve hukuk tarihine bir skandal olarak adını yazıdan davada, 18 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Yargılama sürecinde direnişi savundu, ısrarla esas suçun Gezi'de şiddet uygulayan güvenlik güçleri ve onlara emirleri veren yöneticiler tarafından işlendiğini söyledi.

Başta bugüne dek destek olduğu mağdurlar olmak üzere kamuoyunda Atalay için 'adalet' sesleri yükselirken, Türkiye İşçi Partisi (TİP) tarafından Şubat 2023'teki depremlerde yıkılan Hatay'dan milletvekili adayı olarak gösterildi ve kazandı. Ancak Meclis'e hiç gitmedi.

Atalay'ın maruz kaldığı süreç, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) iki kere hak ihlali kararı vermesi, ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin daha önce benzeri görülmemiş bir biçimde dosyayı Yargıtay 3. Dairesi'ne göndermesiyle hukuk krizine döndü. Daire, AYM kararının tanımadı.

Ve 30 Ocak 2024'te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın başkanlığında toplanan Genel Kurul'da hakkında kesinleşmiş hapis cezasının okunmasıyla milletvekilliği düşürüldü.

Etiketler
Can Atalay Türkiye İşçi Partisi - TİP Numan Kurtulmuş AKP Bekir Bozdağ Meclis