Avrupa 'potansiyel mülteci' olarak görüyor: Vize sorununun çözümü hukuk ve demokrasi

Emekli büyükelçi Selim Kuneralp, AB ülkelerine gitmek için Schengen vizesi almanın zorlaşmasının perde arkasında Avrupa’nın Türkiye’den gelecek olanları “potansiyel mülteci” olarak gördüğüne dikkat çekti. Kuneralp çözüm için hukuk ve demokrasinin öneminden bahsetti.

Avrupa 'potansiyel mülteci' olarak görüyor: Vize sorununun çözümü hukuk ve demokrasi

Emekli büyükelçi Selim Kuneralp, Serbestiyet’te “Vize sorunu çözülebilir mi?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Kuneralp yazısında, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında yaşanan vize sorununa dikkat çekti ve çözüm önerilerini sıraladı.

HUKUK VE DEMOKRASİ VURGUSU

AB ülkelerine gitmek için Schengen vizesi almanın zorlaşmasının perde arkasında Avrupa’nın Türkiye’den gelecek olanları “potansiyel mülteci” olarak gördüğüne dikkat çeken Kuneralp, çözümün demokrasi ve hukuk olduğunu ifade etti.

Kuneralp, “Bu sorun ancak çok küçük adımlarla ve uzun bir süre içinde hafifletilebilir. Tamamen çözülmesi ve vatandaşlarımızın AB ülkelerinde serbest bir şekilde dolaşması için apayrı, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün hakim olduğu bir Türkiye’nin ortaya çıkması gerekir. Böyle bir şey ise yakın bir zamanda gerçekleşebilecek bir şey değil. İktidar vize sorununu çürümeye terk edilmesini istemiyorsa ufak ve mütevazi adımlar atmak dışında yol yoktur” dedi.

Yazının öne çıkan kısımları şöyle:

Ne yazık ki vize derdinin arkasında yatan ilticacı sorununun kısa dönemde çözümlenmesini beklemek yanlış olur. Türkiye ile Şengen ülkeleri arasında vize diyaloğunun başladığı 2015 yılında ülkemiz çıkışlı mülteci sayısı yılda 5000’in altında idi. İltica talebinde bulunanların büyük çoğunluğu da geri çevrilebiliyordu zira Türkiye’deki insan hakları durumu çok kötü değildi. 2022 yılı sonu itibariyle yıllık 50.000’i geçmiştir. Ülkemiz Suriye, Afganistan ve Venezuela’dan sonra Avrupa ülkelerine ilticacı gönderen ülkeler sıralamasında dördüncülüğe ulaşmıştır. Türkiye’den vize müracaatında bulunan herkese potansiyel mülteci gözüyle bakmasına şaşmamak lazım. Yeni kurulan kabineden dış politikanın temel yönelimlerinde bir değişiklik beklemek doğru olmayacaktır. Zira dış politika hedeflerini bakanlar değil, saray tespit etmektedir. Ancak İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarına yapılan atamalar en azından üslubun değişeceğinin işareti sayılabilir. Yeni Dışişleri Bakanının saatleri geri çevirerek bundan 12 yıl önce AB Komisyonunun önerdiği ancak o zamanki selefinin elinin tersiyle ittiği “yol haritasını” gündeme getirmesi çok iyi olur.

Şimdi yapılabilecek tek şey, başa dönerek vizelerin tamamen kalkması hülyasını kenara bırakarak kolaylaştırma yoluna gidilmesi imkanlarını araştırmak olmalıdır. Tabii iltica sorununun bu kadar hızla büyüdüğü bir ortamda vize için gerekli belgelerin azaltılması yolunda bir diyalogu zorlamak o kadar kolay olmayabilir. Şüphesiz, AB Komisyonunun ve üye ülkelerin iktidara bakış açısı eskiye nazaran çok daha olumsuzlaşmıştır. Yine de iktidara karşı duydukları soğukluğun bedelini halka ödetmek istemeyebilirler.

Yeni kurulan kabineden dış politikanın temel yönelimlerinde bir değişiklik beklemek doğru olmayacaktır. Zira dış politika hedeflerini bakanlar değil, saray tespit etmektedir. Ancak İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarına yapılan atamalar en azından üslubun değişeceğinin, her fırsatta Batıya hakaret ve çatışmayla bakılmayacağının işareti sayılabilir.

Bu sorun ancak çok küçük adımlarla ve uzun bir süre içinde hafifletilebilir. Tamamen çözülmesi ve vatandaşlarımızın AB ülkelerinde serbest bir şekilde dolaşması için apayrı, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün hakim olduğu bir Türkiye’nin ortaya çıkması gerekir. Böyle bir şey ise yakın bir zamanda gerçekleşebilecek bir şey değil. İktidar vize sorununu çürümeye terk edilmesini istemiyorsa ufak ve mütevazi adımlar atmak dışında yol yoktur. Tercih iktidarın.

Etiketler
Avrupa Birliği Vize Mülteci krizi Türkiye