Gar Katliamı'nın üçüncü yılı

Bugün 10 Ekim Gar Katliamı'nın üçüncü yıldönümü...

Gar Katliamı'nın üçüncü yılı

HÜSEYİN ŞİMŞEK/ BİRGÜN - Bundan üç yıl önce, 10 Ekim 2015 tarihinde, KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin “Emek, Barış ve Demokrasi” mitingine IŞİD tarafından gerçekleştirilen, 103 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın bugün yıldönümü. Katliam üçüncü yılını doldururken, eksik yargılamalar, sorumluların ve yetkililerin hesap vermemesi, açılan yaraları kanatmaya devam ediyor.

Katliamda ağır yaralanan Ayşegül Duman, patlamanın olduğu yerin birkaç metre uzağında yayın yapan İMC TV’den Turgut Dedeoğlu ve Ceren Bayer ile Cumhuriyet Muhabiri Alican Uludağ o anları anlattı.

Patladığı an yayına başladık
Patlama anında canlı yayın için hazırlıklarını tamamlamak üzere olduklarını anlatan kameraman Turgut Dedeoğlu, “Reji saat 10.04’te canlı yayın sırasının bize geleceği söyledi. Bombaların patladığı an canlı yayına başladık” dedi. Canlı bomba ile bulundukları alanın ortasında kalan insanların birçoğunun ilk patlama sonucunda yaşamını yitirdiğini anlatan Dedeoğlu, “Bombacı ile bizim aramızdaki insanlar öldü. Kalanlar ise üzerimize doğru koşmaya başladı. O sırada kameramı tuttum ve koşmaya başladım. Ceren şoktaydı. Patlamanın olduğu bölgeye doğru koştuktan sonra canlı yayına başladım. İnsanların büyük bir kısmı henüz ölmemişti. Birkaç ceset parçası vardı, büyük panik yaşanıyor. Havada daha önce şahit olmadığım bir koku vardı. Kan, barut ve yanık et kokusuydu bu. Bir süre sonra yürüyemedim. Etrafta çok fazla et parçası vardı, küçük adımlarla ilerlemeye çalıştım. Bir taraftan da üçüncü bomba olup olmadığını düşünüyordum. Temkinli davranmaya çalıştım. Kanal yönetimi cesetleri çok fazla göstermememi istedi. Bunu yapamadım çünkü her taraf ceset doluydu” dedi.

Patlamada, “önce insan mıyız, gazeteci mi” ikilemini yaşadığını anlatan Dedeoğlu, “Ben, nasıl yardım edebilirim, diye düşündüm. İlk yardım bilgim vardı ama bu bilgiyi aşan bir olayla karşı karşıyaydık. Kolu kopan insanlar vardı. Yerde yatan her yaralının başında iki, üç kişi vardı. Ölmek üzere olan insanın gözündeki son ışığı görmek beni çok etkiledi. Uyumadan önce aylarca o görüntü gözlerimin önünden gitmedi” diye konuştu.

‘Cümle kuramaz hale gelmiştim’
İMC TV Muhabiri Ceren Bayer ise o anları, “Şoka girmiş, cümle kuramaz hale gelmiştim. Bir yandan insanlara yardım etmek, bir yandan alandan uzaklaşmak, bir yandan bağırarak ağlamak istiyordum ama hiçbirini yapamıyordum” diye anlattı.

Patlamadan sonra parçalanmış bedenleri gördüğünde aklına ilk gelenin Suruç Katliamı olduğunu anlatan Bayer, “Suruç Katliamı’nın benzeri bir felaketin, daha Suruç’un etkisini üzerimden atamamışken bu kadar yakınımda yaşanmasının şoku ve korkusunu yaşadım” dedi.

Patlamanın ardından alanda biraz daha ilerleyince felaketin boyutunu daha net gördüğünü ifade eden Bayer, “İMC TV İstanbul Bürosu beni yayına almak için hazır bekliyordu. Kulaklığım kulağımda, rejiyle irtibat halindeydim. Ama şokta olduğum için bir süre benimle iletişim kuramadılar. Sonrasında İstanbul’daki editör arkadaşım, telefonda beni sakinleştirmeyi başardı. ‘Alanda canlı yayında olan tek kanal İMC TV. Tüm dünya ne olup bittiğini senden öğrenecek. Kendine gelmek ve anlatmak zorundasın’ dedi. O andan itibaren yaşadığım, gördüğüm her şeyi anlatmaya başladım. Gazeteci olarak yapmam gerekeni yaptım.” diye konuştu.

Barış cümleleriyle bezeli tabutlar
Kıyafetlerinde, mikrofonunda, çantasında hayatını kaybedenlerin kanı olduğunu ve bu durumu gece eve gidince fark ettiğini anlatan Bayer, “Katliamdan hemen sonraki günlerde katıldığımız cenazeler, adli tıpta kimlik tespiti için bekleyişlerimiz, hepsi ayrı ayrı katliam kadar ağırdı. Barış sesini yükseltmek için alana gelen insanların cenazelerinin, barış cümleleriyle bezeli pankartlarla örtülmesini de asla unutamam. Unutulmaması gereken bir diğer nokta da polislerin patlamanın ardından ‘müdahalesi’dir. Patlamadan kısa bir süre sonra polisin can çekişen insanlara müdahale etmesinin canlı tanığıyım” dedi.

***

Kamu görevlileri ‘ak’landı!

Geride 400’ü aşkın yaralı bırakan katliamla ilgili Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 36 sanıklı dava yaralıların ve yaşamını yitirenlerin ailelerinin acılarını tazeledi. Yaklaşık iki yıl süren yargılama süreci sonrasında ağustosta açıklanan karara göre, 19’u tutuklu, 17’si firari 36 sanıktan dokuzu “anayasal düzeni ihlal” suçundan birer kez, “kasten öldürme” suçundan ise 100’er kez olmak üzere toplam 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldı. Mahkeme, 9 sanığın, ayrıca yaralanan 391 kişiyi “kasten öldürmeye teşebbüs etme” suçundan toplam 10 bin 557’şer yıl hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Sekiz sanığa da örgüt üyeliğinden cezalar verildi. Firari sanıkların dosyaları ise ayrıldı. Mahkeme kararı ile ‘ak’lanan kamu görevlilerinin yanı sıra sadece örgüt üyeliğinden hapis cezası alan sanıkların cezalarını da yeterli bulmayan 10 Ekim aileleri ise yargı mücadelesini bir üst mahkemede vermeye hazırlanıyor.

***

İhmal sonucu oldu

Patlamadan 30 dakika sonra alana giden ve yargılamaları sonuna kadar takip eden Cumhuriyet gazetesi Muhabiri Alican Uludağ da ihmalin altını çiziyor. Suruç Katliamı’nı yapanla Ankara Katliamı’nı yapanın kardeş olduğunu hatırlatan Uludağ, şunları anlattı: “Bombacılar Antep’teki hücrelerde hazırlandı. Suruç bombacısını Urfa’ya götürenle Ankara Katliamı’nı gerçekleştirenlere Ankara’ya kadar eşlik eden kişi de aynı. Bu bile ihmaller zincirinin bir göstergesi. Suruç bombacısı, elini kolunu sallayarak, üzerinde bombalar varken Emniyet Müdürlüğü’nün önünden iki kez geçti. Ankara Katliamı’nı yapan da Antep’ten Ankara’ya hiçbir polis aramasına takılmıyor. Meclis’in önünde taksi değiştirdi. Ankara’da mitingde görevli bin polisten sadece 75’i garın önündeydi. Her iki katliam da devletin bilgisi ve aynı zamanda ihmali sonucunda oldu.”

***

Sorumluları unutmayacağız

Ankara Katliamı’nda ağır yaralanan ve aylarca hastanede tedavi gördükten sonra taburcu edilen Ayşegül Duman da 10 Ekim’in üçüncü yıl dönümünde konuştu. Tarifi mümkün olmayan acılar yaşadıklarını, aylarca tedavi görseler dahi hiçbir zaman iyileşemeyecek yaralar edindiklerini anlatan Duman, “Gerçek sorumluları hiçbir zaman unutmayacağız” dedi.

Tarihi Ankara Garı’nda “kanlı cehennemde yitirilen 103 insanın asla unutulmayacağını” ifade eden Duman, “103 barış güvercinimizin aziz hatıraları önünde şükranla eğiliyoruz. Kaybettiğimiz arkadaşlarımızı özlemle, sevgiyle anıyoruz. Hayatını kaybeden canlarımızın anıları, mücadelemize ışık katacak” dedi.

Etiketler
Gar katliamı davası