Saçı uzun olduğu için öldürülen oğlu için 12 yıldır adalet arayan anne: 'Artık dayanacak gücüm kalmadı'
İstanbul İkitelli’deki evinin önünde 14 Ağustos 2010’da saçı uzun ve gözünde lens olduğu bahanesiyle bıçaklanarak öldürülen 20 yaşındaki Aykut Alıcı’nın davası hukuksuzluklarla dolu.
BirGün'den Sibel Bahçetepe'nin aktardığına göre, anne Songül Alıcı, olayın azmettiricisi olduğu iddiasıyla yargılanan Yavuz İ. ile birlikte diğer 7 kişinin tahliyesinin ardından yaptığı itirazın da reddedildiğini aktardı. Anne Alıcı, iç hukuk yollarının tükenmesi durumunda dava dosyasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacağını belirterek, “Bu devlet utansın, bu ülke utansın. Ülkemdeki adaletten yanıt alamazsam dosyamı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyacağım, bu ülkede bana adalet yok. Sesime ses olun” dedi.
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencisi olan Aykut, 14 Ağustos 2010’da evinin önünde oturduğu sırada saldırıya uğradı. Kalbinden bıçaklanan Alıcı, kendi imkânlarıyla gittiği hastanede yapılan tüm müdahalelere karşın hayatını kaybetti. 2013 yılında Alıcı’nın ölümüne neden olduğu için yargılanan sanıklardan yalnızca Celal Toprak’a müebbet hapis cezası verildi. Diğer sanıklar ise beraat etti. Olayın üzerinden geçen 7 yılın sonunda, cinayetin azmettiricisi olarak yargılanan Yavuz İ. de beraat etti. Aile karara itiraz etti ve temyiz yoluna gitti. Ancak davadan önceki gün ret kararı geldi. Kararı gözyaşlarıyla karşılayan anne "Adalet istiyorum" diye isyan etti.
Aykut Alıcı
SESİM DUYULMUYOR
Gözyaşları hiç dinmeyen anne Alıcı, adalet talebi ve sesini duyurabilmek için bugüne dek çok sayıda eylem yaptığını belirterek “Bugüne kadar adalet talebiyle İstanbul’dan Ankara’ya çıplak ayakla yürüdüm, eylemler yaptım, siyahlar giyindim. Neler yapmadım ki. Ama sesimi duyan olmadı. Şimdi bu kararı görünce bir kez daha yıkıldım” diye konuştu.
“Neden benim sesimi yetkililer duymuyor?” diyen anne Alıcı, şöyle devam etti:
"12 yıldır dosyalardan mücadeleden artık yoruldum. O kadar sağlığım bozuldu ki sabahlara kadar uyuyamıyorum. 12 yıl oldu bitmeyen davada maddi olarak tükendim, bittim. Artık dayanacak gücüm kalmadı. 1+1 evim kaldı onu da satıp çadırda mı kalayım? Sayın Cumhurbaşkanım diyor ki ‘Manda yoğurdu, medine hurması yiyin.’ Acaba biliyor mu ben bir sene yalnızca pırasa ile ıspanak yedim. Hem evladımı kaybettim hem adalete olan duygumu… Bu ülkeyi yönetenler utansın, ben değil. 12 senedir bir davayı çözemediniz, hak dedim, hukuk dedim, adalet dedim. Ne adaleti görebildim, ne hukuku..”
