İsmailağa'nın şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu: Diyanet'in imamlığından cemaat liderliğine

Ustaosmanoğlu’ndan sonra cemaatin yeni şeyhinin kim olacağı henüz bilinmiyor. Ancak, geçmişte yaşanan kavgalar sürecin sakin bir şekilde atlatılamayacağı yönünde fikir veriyor.

İsmailağa'nın şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu: Diyanet'in imamlığından cemaat liderliğine

GERÇEK GÜNDEM - İsmailağa cemaatinin şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu, 20 gündür tedavi gördüğü hastanede 95 yaşında öldü.

Türkiye’nin en yaygın cemaatlerinden olan İsmailağa, kendisine Fatih’i merkez olarak belirledi.

İsmailağa, son dönemlerde kendi içindeki bölünmeler ve kavgalarla gündeme geldi. Cemaate mensup Fatih Medreseleri ve Kıyam-Der’in 2017 yılında Mekke’deki çatışması, Cemaat içindeki ayrışmayı gözler önüne seren bir olaydı.

Ustaosmanoğlu’ndan sonra cemaatin yeni şeyhinin kim olacağı henüz bilinmiyor. Ancak, geçmişte yaşanan kavgalar sürecin sakin bir şekilde atlatılamayacağı yönünde fikir veriyor.

İsmailağa Cemaati, kurulduğu günden bu yana, siyasetle de yakından ilişkili. Cemaatin önde gelen isimleri, siyasetçilerle sürekli temas halinde. Seçimlerden önce de destekleyecekleri partiyi ilan etmekten geri durmuyorlar. Son dönemdeki seçimlerde ise, tercihleri AKP’den yana oldu. Cemaatin sözcüleri, açıklamalarıyla AKP’nin kazanması için büyük çaba gösterdiler.

Cemaat, bürokraside örgütlenmediklerini, devlet kadrolarından uzak durduklarını söylese de gerçekler, anlatılandan farklı. Türkiye’deki hemen her cemaatin olduğu gibi İsmailağa’nın önemli kadrolarda müritleri görev alıyor.

Müritlerine sakal bırakma, cübbe giyme gibi zorunlulukları getiren cemaat, hayatın her alanını düzenleme yolunu seçiyor.

USTAOSMANOĞLU’NUN ÖRGÜTLENMEYE BAŞLAMASI: GENÇ BİR İMAMDAN TARİKAT LİDERLİĞİNE

Mahmut Ustaosmanoğlu 1954 yılında 25 yaşındayken, Diyanet’e bağlı bir imam olarak İstanbul Fatih’teki tarihi İsmailağa Camii’ne atandı. Ustaosmanoğlu’nun atandığı dönemde, Fatih’te güçlü bir isim daha görev yapıyordu. İskenderpaşa Camii’nde, Türkiye’nin güçlü tarikatlarında İskenderpaşa’nın lideri Mehmet Zahid Kotku vardı. Kotku, 30 Kasım 1925 tarihinde Tekke ve Zaviyeler kapatılınca Bursa’ya yerleşmiş, Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinin ardından, 1952 yılında İstanbul’a geri dönmüştü.

Mahmut Ustaosmanoğlu, imamlık görevinin başındayken, İskenderpaşa Cemaati’ne dahil oldu. Cemaat, Necmettin Erbakan’dan Turgut Özal’a, Recai Kutan’dan Nevzat Yalçıntaş’a kadar birçok ismi etkisi altına almıştı.

Ustaosmanoğlu da, Mehmet Zahit Kotku’nun yolundan gitti ve imam olarak atandığı cami ismini cemaatine verirken, cami cemaatini de mürit yapma yoluna gitti.

1950’li yıllarda, devletin camileri tekkeye, imamları ise kurdukları cemaatlerde şeyhe dönüşmeye başladı.

ÜSKÜDAR MÜFTÜSÜ ÜNAL’IN ÖLDÜRÜLMESİ

İsmailağa Cemaati, yargılamaların da ana unsuru oldu.

32 yaşındayken, 1979 yılında Üsküdar’a müftü olarak tayin edilen Hasan Ali Ünal, Türkiye’nin en genç Diyanet Vakfı yöneticileri arasında yer alıyordu. Ünal’ın görev yaptığı yerlerde, cemaate karşı tutumu biliniyordu.

Ünal, Üsküdar’da göreve başladığında, Müftülüğe bağlı çalışanlarla ilgili düzenlemelere gitti: Diyanet personelinin camilerde şalvar giymesini yasakladı, kravat takmaya özen gösterdi.

Müftü Ünal, Türkiye’de giderek artan cemaat örgütlenmelerine karşı imam hatiplerin açılması için çaba gösteren isimlerden biriydi.

Daha önceki görev yerlerinde cemaatlerin faaliyetlerini engellemeye çalışan Hasan Ali Ünal, İsmailağa Cemaati şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu’nun Üsküdar’daki camilerde istediği vaazları verme isteğini reddetti. Diyanet’in dışında İsmailağa Cemaati’nin Kuran kursu açmasına karşı çıktı.

Ünal’ın bu tavrı, cemaatin hedefine oturmasına neden oldu. 6 Temmuz 1982 tarihinde, Ramazan ayında kendisine kurulan bir pusu ile öldürüldü.

USTAOSMANOĞLU İÇİN İDAM İSTENDİ BERAAT ETTİ: “SAYGIN BİR İSİM”

Müftü Ünal’ın öldürülmesine ilişkin dava, 12 Eylül darbesinin etkisinin devam ettiği günlerde, sıkıyönetim mahkemelerinde görüldü. Davada sanık olarak; Mahmut Ustaosmanoğlu, Ömer Arlı, Turgay Taş, Abbas Çelik, Ahmet Vanlıoğlu, Ahmet Özer ve İmdat Kaya yer alıyordu.

Gazeteci Fethi Yılmaz'ın kaleme aldığı Katli Vacip kitabında, yaşanan olayın ve davanın ayrıntılar yer aldı. Soruşturmayı yürüten savcı, hazırladığı iddianamede Mahmut Ustaosmanoğlu için idam istedi. İddianameye göre, “Katli vaciptir” diyerek, Müftü Ünal’ın ölüm fetvasını veren isim Mahmut Ustaosmanoğlu idi.

İmam İmdat Kaya, Emniyet’te verdiği ifade de Müftü Ünal cinayetini Kuran kursundaki iftar yemeğinde planladıklarını, Mahmut Ustaosmanoğlu’nun “ölüm fetvası” verdiğini söyledi.

Sanıklar Ustaosmanoğlu’nun müritleriydi. Şeyhlerinin talimatı ile İran’a kaçtılar. Ünal’ın hayatını sonlandıran tetiği çeken ise hiç yakalanmadı.

Mahmut Ustaosmanoğlu mahkemedeki ifadelerin de Müftü Hasan Ali Ünal ile husumet yaşadığını söyledi. Mahkemedeki ifadeler ve dava dosyasında yer alan delillere rağmen, 1. Sıkıyönetim Mahkemesi, Mahmut Ustaosmanoğlu hakkında beraat kararı verdi. Mahkeme gerekçeli kararında Ustaosmanoğlu’ndan bahsederken “saygın isim” notunu düştü.

Mahkemenin kararına göre Hasan Ali Ünal’ı işportacılık yapan üç kişi işlemişti.

VELİAHT CİNAYETLERİ

İsmailağa Cemaati’nin içinde ‘veliaht’ kavgaları da yaşandı.

“Veliaht” olarak görülen Hızırali Muradçoğlu ve Bayram Ali Öztürk de, cami içinde binlerce cemaat mensubunun gözü önünde öldürüldü.

Mahmut Ustaosmanoğlu’nun damadı Hızır Ali Muratoğlu 1998’de, görev yaptığı camide cemaatle sohbet ettiği sırada yanına yaklaşan cübbeli ve sarıklı bir kişinin altı el ateş etmesi sonucu öldürüldü. 2001’de İsmailağa cemaati mensubu başka kişileri de öldürdüğü belirlenen Ufuk Salih Hantal’ın Muratoğlu cinayetinin de faili olduğu anlaşıldı.

Bu cinayette cemaat içindeki çekişmelerin etkili olduğu iddia edildi. O dönem söylenenlere göre, Hızır Ali Muratoğlu’nun öldürülmesiyle, Mahmut Ustaosmanoğlu’dan sonra cemaatin başına geçmek isteyen ve ‘Cübbeli Ahmet’ olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün en büyük rakibi devre dışı kalmıştı.

Öte yandan cemaatin "çok konuşan"ı olarak adlandırılan Cüppeli Ahmet’in babası Yusuf Ünlü, İsmailağa Camii avlusunda 18 Haziran 2001 akşamı bacaklarından kurşunlandı.

Cemaatle alakalı diğer cinayet ise Bayram Ali Öztürk’ün bıçaklanarak öldürülmesi oldu. İsmailağa Cemaati içinde “Mektubatçı Bayram Hoca” olarak tanınan Bayram Ali Öztürk, 3 Eylül 2006 tarihinde İsmailağa Camisi’nde verdiği bir sohbet sırasında, Mustafa Erdal isimli biri tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Öztürk’ü öldüren Mustafa Erdal da camide linç edildi. Öztürk’ün öldürülmesi Ergenekon soruşturmaları kapsamında da incelendi.

Etiketler
İsmailağa Kavga