Musa Anter Davası’nda tanık 28 yıl sonra dinlendi

Musa Anter davasının son duruşmasında 28 yıl sonra tanık olarak dinlenen Nuri Sınır, “Diyarbakır’da iç kalede bulunan ve JİTEM diye anılan bir yapılanma olduğunu biliyorum ve oraya götürülüp sağ kalan kimse olmazdı” dedi.

Musa Anter Davası’nda tanık 28 yıl sonra dinlendi

Musa Anter davasının son duruşmasında 28 yıl sonra tanık olarak dinlenen Nuri Sınır, “Diyarbakır’da iç kalede bulunan ve JİTEM diye anılan bir yapılanma olduğunu biliyorum ve oraya götürülüp sağ kalan kimse olmazdı” dedi. Davanın bir sonraki duruşması 20 Ekim’de JİTEM ana davası ile birleştirilen Musa Anter davasının 14’üncü duruşması Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.

Duruşmaya Anter ailesinin avukatı Selim Okçuoğlu, tutuksuz sanık Savaş Gevrekçi, sanık avukatları ve Hafıza Merkezi’nden Faili Belli izlem gözlemcisi avukat Esra Kılıç katıldı.

Duruşmada ilk olarak Orhan Miroğlu’nun avukatının tanık olarak duruşmaya çağırdığı Nuri Sınır dinlendi.

Anter ile Miroğlu’nu geçmişten beri tanıdığını belirten Sınır, “1990 tarihinde Anter tahliye olunca Orhan Miroğlu ile beraber onu Diyarbakır Cezaevi’nden alarak, Miroğlu’nun evinde yemek yedik. Cinayetin olduğu güne kadar Musa Anter’i bir daha hiç görmedim” diyerek Anter’in öldürüldüğü geceye dair şunları söyledi:

“Cinayet günü Anter’in gençlerle sohbet edip, kitap imzaladığını gördüm. Sonra görüşürüz diye o an selam vermedim. Daha sonra Orhan Miroğlu ile Anter’in kaldığı otelde yemek yeme konusunda anlaştık ama daha sonra işim çıktığı için Miroğlu’nu aradım ve akşam Anter’in kaldığı otele gelemeyeceğimi ama yemekten sonra geleceğimi söyledim.

“Akşam yemekten sonra Diyarbakır eski belediye başkanı Mehdi Zana beni aradı. Mehdi Zana bana Musa Anter ve Orhan Miroğlu’nun katledildiğini söyleyerek, gidip kendisini almamı istedi. Kendisini aracımla almaya gittim ve oradan Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne gittik. Hastane etrafı çoğunun yüzleri maskeli olan özel harekat polisleri tarafından kuşanmıştı. Hastaneye girişe izin verilmiyordu.
“Morgda sadece Musa Anter’in naaşını gördük. Miroğlu’nun ise Diyarbakır Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne götürüldüğünü öğrendik. Biz de oraya gittik ve Miroğlu’nun ağır yaralı olduğunu ve ameliyata alınmayı beklediğini gördüm. Bilinci açıktı bana olayı anlattı.”

“Bana 28 yıl sonra ilk kez tanıklık yap deniliyor”

Sınır, Miroğlu’nun hastanede kendisine PKK itirafçıları ve JİTEM mensupları tarafından tarandıklarını anlattığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Baskının fazla olduğu çekinceleri ile Miroğlu’nun babasının izni ile yaralı haldeki Miroğlu’nu bulunduğu hastaneden alarak Diyarbakır Devlet Hastanesi’ne götürdük. Gece Zana’yı evine bıraktıktan sonra evime gittiğimde bir araç beni takip etti.
“Kendimi tehlikede hissettiğim için Bağlar Mahallesi’nde rastgele bir kapıyı çalıp, içeri girdim ve geceyi orada geçirdim. Sabah tekrar hastaneye gittim. Tekrar olayı konuştuk. Miroğlu tıpkı kitabında yazdığı gibi olay gecesini anlattı.”

Bunu üzerine mahkeme başkanı,”İfadeyi düzgün verin. Kitabı okumak zorunda değilim. Bu şekilde tanık olunmaz. Biz burada yargılamaya dair delil arıyoruz, atıf yapma” diyerek tepki verdi.

Sınır ise, “Bana 28 yıl sonra ilk kez tanıklık yap deniliyor. Ben bu şehirde olup acıları yaşayan bir insanım, Kürdüm ve zulümle yönetiliyoruz. Olayı aydınlatmak istiyorsanız kitabı okumak zorundasınız. Ben hukukçu değilim, yaşadığım şeyler itibariyle anlatıyorum” diyerek karşılık verdi.

Mahkeme başkanının “Bölgede yaşadıkların sana özgü bir şey” diyerek anlatmaya devam etmesini istediği Sınır, olaya dair tanıklıklarına ilişkin anlatımını şöyle sürdürdü:

“Miroğlu kendisini Hamit Yıldırım olarak tanıtan bir kişinin gün içinde birkaç kere Anter’in yanına geldiğini söyledi. Miroğlu’nun Anter’den duyduğu kadarıyla, bu kişinin kendisini Hamit Yıldırım olarak tanıttığını ve aralarında arazi husumeti olan iki ailenin barışması için Anter’den yardım istediğini söyledi.

“Kendisini Hamit Yıldırım olarak tanıtan aynı kişinin yine akşam otele geldiğini ve ikisini alarak otelden çıktığını anlattı. Hamit Yıldırım, ikisini araca bindirerek, bir yere kadar götürüyor ve belli bir yerde ev şurası diyerek indirmiş. İndiklerinde arkadan ateş açmış.

“Önce Musa Anter sonra da kendisine ateş ettiğini anlattı. Anter yere düştüğünde de ateş etmeye devam ettiğini anlattı. Miroğlu bana daha sonraki süreçte Hamit Yıldırım’ın PKK itirafçısı olduğunu ve kod adının da Dijwar olduğunu söyledi.”
“JİTEM gibi örgütlerin ne tur faaliyetleri olurdu?”

Sınır’ın beyanlarının ardından Anter ailesi avukatı Selim Okçuoğlu, “O dönem Diyarbakır’da JİTEM gibi devlete bağlı yasa dışı örgütlerin ne tur faaliyetleri olurdu?” diye sordu.

Sınır, “Cinayetin yaşandığı dönemde bölgede düşünen insan istenmezdi. Bunlardan Vedat Aydın yine böyle katledilmiştir. Gazete satılıyor diye bu bölgede insanlar kaçırılıp kaybediliyordu. Cesetleri de ya tarlada ya köprü altında bulunurdu. Diyarbakır’da yaşanan vahşeti ve belli bir süre kaldığım Diyarbakır Cezaevi’ni ölene kadar unutamam. Diyarbakır’da iç kalede bulunan ve JİTEM diye anılan bir yapılanma olduğunu biliyorum ve oraya götürülüp sağ kalan kimse olmazdı” ifadelerinde bulundu.

Duruşma Anter’in evlatlığı Süphan Mete’nin dava dosyasına gönderdiği yazılı ifadesi okunması ile devam etti. Okunan ifadede Mete, Anter’in öldürüldüğünü nasıl duyduklarını ve Anter’in defnedilmesi sürecini anlattı.

“Zaman aşımına iki yıl kaldı”

Tanık beyanlarının ardından Anter ailesi avukatı Selim Okçuoğlu söz aldı.

Tanık Süphan Mete’nin ifadesini bir sonraki celse değerlendireceğini ifade eden Okcuoğlu, şunları söyledi:

“Anter’in katledildiği tarih 1992 ama dava, zaman aşımına yaklaşık iki ay kala açılmıştır. Maalesef gelinen aşama itibariyle ise ceza zaman aşımının sona ermesine 2 sene kaldı. Diğer yandan yargılama sürecinde başka dosyalar da bu dosya ile birleştirilmiştir.

“Sanık Abdulkadir Aygan İsveç’te olduğu halde Adalet Bakanı’na yazılan savunmasının istemi gerçekleşmedi. Biz gelinen aşama itibariyle dosya sanıklarından Savaş Gevrekçi ve Hamit Yıldırım dosyalarının davadan ayrılmasına karar verilmesini talep ediyoruz.”

Salonda hazır bulunan sanık Savaş Gevrekçi bu aşamada bir şey söylemek istemediğini kaydetti. Gevrekçi’nin avukatı Hikmet İşler de “Dosyanın ayrılmasını istemiyoruz. Sanıkların beraatını talep ediyorum” dedi.

Sanık Hamit Yıldırım’ın avukatı Kaya Yelek ise, salgın sürecini gerekçe göstererek, müvekkili üzerindeki adli kontrol şartının kaldırılmasını ya da kolaylaştırılmasını talep etti.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Hamit Yıldırım hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin devamına, dosya sırasında sanık Abdulkadir Aygan (Aziz Turan) daha önce basına verdiği röportajlar dahilinde hakkında yargılama yürüyen sanıklardan Hamit Yıldırım açısından yoğun şüphe oluşturan cümlelerin olması ile beraber hala yurt dışında bulunduğundan ve ifadesi alınmadığından sanıklardan Hamit Yıldırım ile Savaş Gevrekçi yönünde davanın ayrılması yönündeki talebin reddine karar verdi.

Duruşma 20 Ekim’e ertelendi.

JİTEM Ana Davası ile birleştirilen Musa Anter Davası

1999 yılında düzenlenen iddianamelerle yargılanan 11 sanıklı ve 2005 tarihli iddianameyle yargılanan 5 sanıklı davaların 2010 yılında birleşmesiyle, süren dava JİTEM Ana Davası olarak anılmaya başlandı.

Gazeteci yazar Musa Anter’in 20 Eylül 1992’de öldürülmesiyle ilgili, eski JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın fail olarak işaret ettiği Hamit Yıldırım 29 Haziran 2012’de gözaltına alındı.

Yıldırım’ın 2 Temmuz 2012’de tutuklanmasıyla dava zamanaşımından kurtuldu. Başlatılan soruşturma sonucu hazırlanan 25 Haziran 2013 tarihli iddianame 5 Temmuz 2013’te Diyarbakır 7. ACM tarafından kabul edildi.

2014 yılında Musa Anter Davası’nın, JİTEM Ana Davası’yla birleştirilmesi talebi, davanın sürdüğü Diyarbakır 1. ACM tarafından kabul edildi. 2015 yılında Musa Anter Davası “güvenlik gerekçesiyle” Ankara’ya nakledildi.

Ankara 6. ACM birleştirme kararına itiraz etti. Ankara 6. ACM’nin itirazını değerlendiren Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 29 Ocak 2016 tarihli kararıyla iki davanın birleşmesi kesinleşti.

14 Mart 2016 tarihli duruşmada MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür ve dönemin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar tanık olarak dinlendi.

Mahkeme, bir sonraki duruşmada emekli Jandarma Tuğgeneral Veli Küçük ve dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Hüseyin Özbilgin’in tanık olarak dinlenmesine karar verdi; hem sanık hem müşteki avukatlarının, dosyaların ayrı ayrı görülmesi talebini reddetti.

25 Nisan 2016 tarihli bir sonraki duruşmada tanık olarak dinlenmesi beklenen Veli Küçük mazeret bildirerek gelmedi, duruşmada hazır bulunan Hüseyin Özbilgin tanık olarak ifade verdi. Musa Anter cinayeti olayında yaralanan Orhan Miroğlu da avukatlarıyla duruşmaya katıldı.

Tanık olması beklenen Veli Küçük 20 Haziran 2016 tarihli duruşmaya da katılmadı. Ara celsede avukatlarının Küçük’ün SEGBİS’le dinlenmesi için dilekçe verdikleri öğrenildi. Anter ailesi avukatlarının, Eski OHAL Valisi Ünal Erkan, Milletvekili Sinan Yerlikaya ve Eski İçişleri Bakanı Meral Akşener’in dinlenmesi talepleri reddedildi.

Veli Küçük’ün SEGBİS’le dinlenmesi için adresinin bulunduğu yer mahkemesine tebligat yazılmasına; Ankara JİTEM dosyasına MİT’ten gönderilen belgelerin bir suretinin Ankara 1. ACM’den istenerek incelenmesine ve sanık Hamit Yıldırım’ın tutukluluğunun devamına karar verildi.

Duruşma öncesi, 22 Eylül 2016 tarihinde Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Nevin Soyukaya ve Samet Aydın’ın tanık olarak ifadeleri alındı.

Veli Küçük ise 26 Eylül 2016 tarihli duruşmaya SEGBİS yöntemiyle katılarak ifade verdi.

İsveç’te yaşayan sanık Abdülkadir Aygan SEGBİS yöntemiyle ifade vermeye rıza göstermediği için ifadesinin İsveç’te alınacağı kesinleşti.

Tarafların ifade işlemi esnasında hazır bulunması için Adalet Bakanlığı’na yazı yazılmasına karar verildi.

Haziran 2017’deki duruşmada Anter’i öldürmekle suçlanan Hamit Yıldırım, tutukluluk süresi dolduğu gerekçesiyle tahliye edildi. Yıldırım, Aralık ayındaki duruşmada “Anter’in katli olayıyla herhangi bir ilgim yoktur. Beni FETÖ imamı bu hale sokmuştur” sözleriyle kendini savunmuştu.

Etiketler
JİTEM Diyarbakır