KKTC’de Yeni Sayfa: Tufan Erhürman Dönemi Ne Vadediyor?
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Tufan Erhürman, KKTC cumhurbaşkanlığı seçimlerini yüzde 62,8 oyla kazanarak yeni bir dönemin kapısını araladı. “Koşullu diyalog” ve kurumsal reform vurgusuyla öne çıkan Erhürman, birleştirici bir liderlik sözü verdi. Seçim sonucu, hem iç politikada hem de Kıbrıs müzakerelerinde yeni bir siyasi yönelişe işaret ediyor.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Tufan Erhürman, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) cumhurbaşkanlığı seçimlerinden zaferle çıktı. Resmi olmayan sonuçlara göre, Erhürman oyların yüzde 62,8’ini alarak koltuğu Ersin Tatar’dan devraldı. Katılım oranının yüzde 64 olarak açıklandığı seçim, 2020’nin ilk turuna kıyasla daha yüksek bir ilgi gördü.
Seçim sonuçları, Kıbrıs Türk siyasetinde yön değişikliği anlamına geliyor. Artık ön planda olan, “koşullu diyalog” eksenli, gerçekçi ve kurumsal restorasyona dayalı bir yaklaşım.
‘BU KİŞİSEL BİR ZAFER DEĞİL’
Seçim sonrası konuşmasında Erhürman, “Hemen hemen tüm seçim bölgelerinden eşit destek aldım” diyerek birleştirici rolünü vurguladı.
Erhürman, “Şu andan itibaren CTP başkanlığım geride kaldı; herkese eşit mesafede duran bağımsız bir Cumhurbaşkanı olacağım… Cumhurbaşkanlığı birleştirici bir unsur olacak — birlik, beraberlik ve dayanışmanın sembolü. Artık bireysel bir başkanlık değil, ekip çalışmasının devri başlıyor. Amacımız, bu toprağa ve bu halka ayrım yapmadan hizmet etmek" ifadelerini kullandı.
Kendisini partizan bir lider değil, “birleştirici bir Cumhurbaşkanı” olarak tanımlayan Erhürman, seçim sonucunun bir “ekip çalışması”nın sonucu olduğunu belirtti.
YENİ SİYASAL PARADİGMA: KOŞULLU DİYALOG
Erhürman’ın seçim kampanyasının temel sloganı “Diyalog, ama ilkesiz değil”di. Bu yaklaşım, yıllardır çözümsüz kalan Kıbrıs müzakerelerine yeni bir çerçeve sunuyor.
Dört temel koşula dayanan bu modelin hatları şu şekilde:
"1.Siyasal eşitlik tartışmaya açılmayacak,
2.Müzakereler takvime bağlı ve sonuç odaklı olacak,
3.Daha önce uzlaşılan konular yeniden açılmayacak,
4.Görüşmeler başarısız olursa, statükoya dönüş olmayacağına dair garanti sağlanacak."
ULUSLARARASI DİPLOMASİDE SESSİZ BİR RESET
Erhürman’ın seçildiği dönem, BM Özel Temsilcisi María Angela Holguín Cuéllar’ın yeniden canlandırmaya çalıştığı barış süreciyle örtüşüyor. Holguín’in önümüzdeki haftalarda Erhürman ve Rum lider Nikos Christodoulides ile görüşmesi bekleniyor. Diplomatik çevrelerde gayriresmî bir üçlü toplantı da gündeme geldi.
Christodoulides’in Erhürman’a gönderdiği tebrik mesajında, “Görüşmelerin yeniden Crans Montana’da bıraktığımız yerden başlamasına katkı sağlamak istiyoruz” ifadeleri yer aldı. Erhürman ise “Eğer Crans Montana’dan devam etmeye bu kadar hevesliyse, neden o masadan ilk kalkan kendisiydi?” yanıtını verdi.
ANKARA İLE DENGELİ BİR İLİŞKİ: NE UZAK NE BAĞIMLI
Erhürman’ın Türkiye ile ilişkilerde benimsediği yaklaşım da dikkat çekiyor. Erhürmen’ın ideolojisi ne meydan okuyan ne de tamamen bağlı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “demokratik iradeye saygı” mesajı dengeliydi. Ancak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “KKTC Türkiye’ye bağlanmalı” çıkışı, seçim sonucuna duyulan rahatsızlığı açığa çıkardı.
Buna karşılık Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın “olgunluk” ve “dayanışma” vurgulu açıklaması, Ankara’da farklı yaklaşımların hâlâ etkili olduğunu gösterdi. Erhürman ise ilk resmî ziyaretini Ankara’ya gerçekleştireceğini duyurarak diplomatik teamülleri koruyacağını açıkladı.
İÇ GÜNDEM: EKONOMİ, ÜRETİM VE GENÇLİK
Seçimin ardından Erhürman’ı yalnızca dış politika değil, derinleşen iç sorunlar da bekliyor. Artan enflasyon, gençlerin göçü, kamu yönetiminde tıkanıklık ve üretim krizleri, çözüm bekleyen öncelikli konular arasında.Yeni cumhurbaşkanı, şeffaflık, yolsuzlukla mücadele ve üretim odaklı ekonomi sözü verirken, özellikle gençler ve kadınlar için daha kapsayıcı politikalar vaat etti. Ayrıca Avrupa Birliği ile ilişkileri yeniden canlandırmayı, Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında ticaretin artırılmasını ve doğrudan uçuşlar için diplomatik girişimlerde bulunmayı planlıyor.
DİPLOMATİK DENGELER DEĞİŞEBİLİR Mİ?
Erhürman’ın söylemi, özellikle uluslararası çevrelerde yankı buldu. Bir Avrupa diplomatının ifadesiyle, “Bu bir kopuş değil ama dikkatli bir düzeltme.” Rum basını ise seçimi “Kıbrıs barış süreci için ikinci şans” olarak niteledi.
BEKLENTİLER GERÇEKÇİ, UMUTLAR KOŞULLU
Erhürman’ın zaferi, Kıbrıs Türk toplumunun yeni bir siyasi sayfa açmaya hazır olduğunu gösteriyor. Ancak bu sayfa büyük umutlar kadar kırılganlıklar da barındırıyor.
Kanal T Genel Yayın Yönetmeni Rasıh Reşat’ın belirttiği gibi, “Halk artık büyük vaatler değil, küçük ama ölçülebilir sonuçlar istiyor.”
BM sürecinin tekrar başarısız olması ihtimaline karşı Erhürman, “Eğer müzakereler yine başarısız olursa, sorgulanacak taraf masadan kalkan değil, masayı boş bırakan olur” açıklamasında bulundu.
Bugün KKTC, büyük hayal kırıklıkları ile umut dolu beklentiler arasında hassas bir çizgide duruyor. Erhürman’ın seçimi, yeni bir başlangıç umudunu yeniden yeşertiyor ama bu kez koşullu, dikkatli ve sorumluluk yüklü. Ve Erhürman’ın seçim gecesi hatırlattığı gibi: “Kalem nihayet halkın elinde.”