Erdoğan neden hazmedemiyor?

16 yıl Ankara’nın efsane kulübü Yenişehir’de yıldız takımdan başlayıp, profesyonel olup 1980’de askere gidinceye kadar basketbol oynadım.

Takımı ateşleyen bir hırs ile galibiyet için sahaya çıkar, yenilince soyunma odasında ağlardık. Birlikte oynadığım takım arkadaşlarım da bilirler ki son saniyede kaybedilen ya da kaçan şampiyonluklardan sonra kapılara duvarlara saldırır tekmelerdik.

Eski futbolcu Recep Tayyip Erdoğan’ın 16 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı süreci sonunda faize, enflasyona, işsizliğe yenilip dış politikada adeta hezimete uğrayınca hırsından Gazi ismet İnönü’ye saldırma yolunu seçti.

Aslında psikoloji doktorası yapan Hulki Cevizoğlu bu yenilgi sonrası saldırganlığı bilimsel olarak çok daha ayrıntılı açıklayabilir.

Hele hele ekonomi yönetimindeki 16 yıllık hezimeti Erdoğan’ın dış güçlere bağlaması ve “ezana ve bayrağa saldırı” olarak nitelemesi konusunda Cevizoğlu’nun yazacak çok şeyi olması gerekir.

Ancak ben size şunu vurgulayayım Erdoğan 16 yıl sonunda gelen ekonomik hezimeti hazmedemiyor.

İzmir Ankara yolunun üzerindeki tezgahtan ürünlerini satan bir çiftçiden zeytinyağı ve zeytin almaya durdum.Tarlalarındaki patlıcan ve salatalıktan almak isteyince eşi ile tarlaya girdik.

Kadıncağız ürünleri toplarken, “kime oy veriyorsunuz?” diye sordum.

“Abi Erdoğan’a veriyoruz” dedi…

Demek ki bu zamlar sizi etkilemiyor der demez, “etkilemez mi? Ama Amerikan saldırısına da başka kim karşı durur ki? Gavurlar dinimize, bayrağımıza saldırıyorlar ama başka hiçbir parti bunlara tepki göstermiyor” dedi.

Ankara’ya vardık, yıllarca unlu mamuller aldığım fırına sabah 6.30’da ekmek almaya gittim, parasını sorunca iyi bari zam yapmamışsınız dedim.

“Yaptık ama geri aldık abi” dedi.

Zabıta mı geldi? Dedim.

“Yok, ama Ankara valiliği zammı yasakladı. Ah keşke elektrik ve doğalgaz zamlarını da yasaklasaydı da bizde zam yapıp geri almasaydık. Yasaklı ekonomide zarar ediyoruz” diye yakındı.

Basın İlan Kurumu (BİK) üyeleri Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı ve Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcisi Mustafa Arslan’dan bir mail aldım ki daha sonra bu karar BİK tarafından resmi gazetede de yayınlandı.

Artan kağıt zamları nedeniyle gazeteler için bazı önlemler alındı ki Ankara Gazetelerimiz için alınan üç önlemi yazayım:

1 – Sayfa sayıları 12’den 8’e düşürüldü

2- Zorunlu asgari sarı basın kartlı gazeteci sayısı 12’den 11’e düşürüldü.

3- Günlük asgari gazete satış sayısı 3 binden 2 bin 400’e düşürüldü.

Basın İlan Kurumunun başarılı Genel Müdürü Yakup Karaca’ya ve şahsında Genel Kurul’a bu desteği için gazete sahipleri elbette teşekkür borçlular.

Ancak 49 yıllık fikir işçisi olarak ben bu kararları öneren Nuri Kolaylı ve Mustafa Arslan’a bir çift sözüm var.

Kağıt fiyatları, elektrik fiyatları, matbaa girdileri dolar kuruna bağlı zamlarla artarken Basın İlan kurumunun ilan tarifelerini ayni oranda arttırması gerekmez miydi?

Sayfa sayısının ve sarı basın kartlı gazeteci sayısının azaltılmasının işçi çıkarmalarına neden olacağını bilmiyor muydunuz?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) resmi rakamlarına göre Basın ilan Kurumundan resmi ilan alan 1.121 gazete var.

Ki bana gelen haberlere göre gazeteler fikir işçilerini işten çıkartıyorlar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istihdam seferberliği başlatarak , “her patron bir – iki işçi alsın” kampanyasının bu kararlar ile tersine sonuç vereceğini bilmiyorlar mıydı?

Amaç sadece gazete sektörünün patronlarını zam yağmurundan kurtarmak mı olmalıydı?

Sayın Karaca, muhteşem bir istihdam kampanyası yaptınız ki Ankara’daki tüm gazeteler BİK’in kurslarından mezun olan genç gazetecileri işe aldılar.

Dönemin başbakan yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’na sizin yanınızda bu eğitim faaliyetinin ne kadar önemli olduğunu anlatarak bakan beyi şahsında sizi kutlamıştım.

Şimdi ise gazeteler bu genç gazetecileri işten çıkarmaya başladılar ki Türkiye genelinden gelen haberler hiç de iç açıcı değil.

1.121 gazete birer kişi çıkarsa 1.121 işsiz demek ki bu sonuç yukarıda belirttiğim kararların sonucu olacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istihdam seferberliğine verdiğiniz harika katkının artarak devam etmesi için resmi ilan tarifelerini dolar kur artışına bağlı oranda arttırarak bu istenmeyen sonucu engelleyebilirsiniz.

Amaç istihdamı arttırmak ise bu kararların yanlışlığı açıkça ortadadır.
Hele hele Türkiye Gazeteciler Federasyonunun bu yanlış kararların öncüsü olması mesleki açıktan çok yanlıştır.