Değişimle gelen İzmir’in yeni kaptanı ve rotası

CHP 38. Olağan Kurultayı’ndaki genel başkan ve üst düzeydeki (PM ve sonrasında MYK) kadro değişikliğinin hemen sonrasında, sadece beş ay sonra gelen yerel seçimlerde CHP çok büyük bir başarı kazandı. Türkiye, kırmızıya boyandı büyük ölçüde. İmamoğlu-Özel ittifakı CHP’yi 47 yıl sonra birinci parti olarak çıkardı seçimlerden.

CHP 38. Olağan Kurultayı’ndaki genel başkan ve üst düzeydeki (PM ve sonrasında MYK) kadro değişikliğinin hemen sonrasında, sadece beş ay sonra gelen yerel seçimlerde CHP çok büyük bir başarı kazandı. Türkiye, kırmızıya boyandı büyük ölçüde. İmamoğlu-Özel ittifakı CHP’yi 47 yıl sonra birinci parti olarak çıkardı seçimlerden. Şimdi bu parti içi ittifaka halel getirmeden, daha da güçlendirerek ve “kardeşlik hukuku”nu sürdürerek genel iktidar için de yürüyüşü sürdürme, partiyi tahkim ederek seferberliği hayata geçirme zamanı… Kim, hangi çevre buna taş koymaya kalkarsa siyasi değişim rotasına giren memlekete de büyük kötülük yapmış olur, sadece CHP’ye değil.

2023’te CHP’nin daha önce bizzat zamanın genel başkanı tarafından hakkı yenen ve yürütmenin başı Erdoğan tarafından da önü kesilmek istenen “halkın gönlündeki cumhurbaşkanı adayı” Ekrem İmamoğlu önümüzdeki ilk genel seçimde (mevcut sistemle seçime gidilirse) CHP’nin ve Türkiye İttifakı’nın doğal cumhurbaşkanı adayıdır. Kanımca, 2029’da yeniden Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmayacağını açıklayan Mansur Yavaş da doğal cumhurbaşkanı yardımcısı adayıdır. Zaten CHP Genel Başkanı Özgür Özel de bu iki isim için futboldan bir benzetme ile “Bizim iki forvetimiz” tanımını yapıyor. Peki, Özel kendisi için ne diyor? “Cumhurbaşkanı adayı olarak kendimi dayatmayacağım” diyor. (Bunu söylerken zarif bir şekilde güzel bir söz oyunuyla Kılıçdaroğlu’nun adaylığını dayattığını da ortaya koymuş oluyor) Yani Özel, kendisinin “oyun kurucu” bir rol üstleneceğini işaret ediyor (Tabii seçim yaklaştığında koşullar nasıl olur, isimler halka sorulduğunda halk kimi işaret eder, bu ayrı bir değerlendirme konusu; şimdiki değerlendirmem verili koşullarla sınırlı ve ilgili).

Asıl dikkat çekmek istediğim, partideki kimi çevrelerin, özellikle değişimden yana taraf olmadığı halde şimdilerde partideki konumları sarsıldığı için İmamoğlu-Özel ittifakına zarar verecek şekilde birtakım konumlar alması ya da almaya çalışması… Bu hususa Özel’in de, İmamoğlu’nun da çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu konuya şimdilik bu kadar değinmekle yetineyim ve esas olarak değinmek istediğim İzmir’e geleyim…

Değişimle gelen İzmir’in yeni kaptanı ve rotası - Resim : 1

ÜÇ VEKİL, BİR BAŞKANLA AÇILAN SÜREÇ

Dr. Cemil Tugay, bir önceki dönemin Karşıyaka Belediye Başkanı. Kurultay sürecinde İzmir’in 56 delegesinden birisiydi. Kurultayın hemen öncesinde “değişim” dedi ve İzmir delegasyonunun hepsi bir arada iken böylece çözülmeye başladı ve yarısı değişim tarafına geçti. İzmir Milletvekili ve şimdiki MYK’nın üç üyesi Bakan, Gökçen ve Yücel de değişim tarafında konumlanmıştı (Şimdi en az yüzde 80-90’ı, belki de hepsi değişimi onaylıyordur) Belediye başkanlığı her ne kadar kamusal bir görev olsa da, belediye başkanları her ne kadar rozetlerini çıkarsa da sonuçta bir partiden aday olarak seçiliyorlar ve adaylaşmaları tüzükte emredici bir hüküm yoksa parti üst yönetimince söz konusu olabiliyor. Bir önceki dönemde Soyer’i Kılıçdaroğlu atadı. Soyer, kurultay öncesinde enteresan bir duruş sergiledi. “İzmir duruşu” başlıklı bir deklarasyon yayınlayarak “değişim” dedi ancak bu değişimi kendince erteleyerek yerel seçim sonrasında işaret etti. Yani demek istedi ki, “Yerel seçimlere Kılıçdaroğlu ile gidelim”. Oysa Kılıçdaroğlu yüzde 40-60 dengesinde muhalefetin lehine olan bir süreçte kendisini dayatarak aday oldu ve kaybetti! Türkiye’ye değişim için, AK Parti iktidarından sıyrılmak için beş yıl kaybettirdi! Soyer, kurultayda sürecinde açık ve net bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun yanında durdu. Hatta çok desteklediği ve CHP’nin parti içi meselelerine karışmaya meyilli bir İzmir yerel gazetesi 38. Olağan Kurultay’da daha birinci tur oylarının sayılması bitmeden, oy sayımı esnasında “Kılıçdaroğlu kazandı” manşeti attı! Demek istediğim, kurultay tavrı çok büyük ölçüde Soyer’in ikinci dönem devam edemeyeceğinin zeminini oluşturdu. 2019-2024 döneminde Soyer’in başarılı olup olmadığı değerlendirmesi, anketler, ölçümler de rol oynamış mıdır? Olabilir. Ancak siyaseti bilen herkes belirleyici olan etkenlerden birinin de siyasi duruş olduğunu da bilir.

KARŞIYAKA BELEDİYE BAŞKANI İKEN TANIDIĞIM TUGAY

Türkiye’nin üçüncü büyük kentinin başkanının ülke kamuoyunda bilinir olması, izlenmesi önemli. Bu bağlamda tanıdığım Tugay’dan söz etmek istiyorum.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ı önceleri CHP Karşıyaka İlçe YK Üyesi olarak biliyordum ve hatta bir hekimin ilçe yönetiminde görev almasını değerli bulmuştum. Kendisini daha yakından ilk olarak CHP Karşıyaka Belediye Başkan Adayı olduğunda tanıdım. Uğur Dündar’ı adaylığı sırasında Karşıyaka çarşıda birlikte bir tura davet etmişti. Dündar da bu tip bir şeye pek sıcak bakmasa da genelde, bu defa sıcak bakıp “birlikte gitme” önerisinde bulununca “tamam” dedim ve gittik. Çarşıdaki tur sırasında da Tugay’ı daha yakından gözlemleme şansım oldu.

Tugay, Karşıyaka Belediye Başkanı seçildi 31 Mart 2019’da ve aradan yanılmıyorsam iki ay kadar geçmişti ki bu kez bendeniz kendisini arayarak bir öneride bulundum. Eczacı arkadaşım, CHP’den de Muğla Milletvekili adayı olan İbrahim Ertürk’ün oğlu da gelini de hekimdir. Oğlu Karşıyaka’da bir özel hastanede Kardiyalogdu. Psikiyatrist gelini Mavişehir’de özel muayenehanesini açacaktı. Kısacası, kendisi de hekim olan Başkan Tugay’a kendi ilçesindeki muayenehane açılışını yapmasını önerdim ve kabul etti. Bilahare açılışı da onurlandırarak yaptı (Ertürk’ün oğlu da gelini de ne yazık ki bir süre önce duydum ki Londra’ya yerleşmiş birçok hekimin yaptığını yaparak).

Üç buçuk yıl kadar önce de babası Tahir Bey de Karşıyaka’da belediye henüz “şube” iken “Şube Müdürü” olan Prof. Dr. Münci Kapani’nin eşi Margaret Teyze de Bostanlı yalısındaki evi rahmetli olduğunda tasfiye edilirken aile dostlarım olan damadı E. Büyükelçi Osman Korutürk (önceki CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili) ve eşi Suzan Korutürk, olduğu gibi duran ünlü hukuk bilgini ve 1961 Anayasası yapıcılarından, Kurucu Meclis Üyesi Prof. Dr. Kapani’nin kütüphanesi ve çalışma odasının elden geçirilmesini bendenizden rica ettiler. İstişaremiz sonucunda külliyatın İzmir’de çeşitli kuruluşlara bağışlanmasını kararlaştırdık. Hukuk kitapları ve belgelerini kurucusu arkadaşı Selçuk Yaşar olan Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kütüphanesi’ne; daktilo, şiltler ve bazı kitapları İzmir Barosu’na, kültür kitaplarının çok büyük kısmını İzmir Büyükşehir Belediyesi Kütüphanelerine, bir kısım kitabı da bu doğrultuda Karşıyaka Belediyesi kütüphanelerine bağışladık. Hatta Başkan Tugay’ın şahsına da bir hatıra ilettim Karşıyaka-Bostanlı’daki o müstesna evden.

Başkan Tugay ile gerek Büyükşehir’in kimi etkinliklerinde, gerekse Büyükşehir Meclisi oturumları sırasında da sıklıkla karşılaşma olanağımız ve temaslarımız oldu geçen dönemde.

Değişimle gelen İzmir’in yeni kaptanı ve rotası - Resim : 2

“SAKİN GÜÇ”

Cemil Tugay, sakin bir kişilik olarak bilinir. Ancak bu noktada, onun sakin kişiliğinin altında gerektiğinde, yerinde net ve köşeli tepkiler de verebileceğinin bir örneğini vermek isterim Karşıyaka Belediye başkanı iken. Bendenizdeki bilgi yanlış değilse, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın Karşıyaka İskelesi önündeki alt geçit projesine karşı çıktı (Kendisi Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olduğunda ise Bayraklı’da dikkatle ve yerinde izlediğim proje lansmanında aynı noktada bir üst geçit projesi açıkladı).

Başka ve taze bir örnek daha vereyim… Tugay başkan olduktan sonra da CHP Genel Merkezi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne CHP önceki milletvekili ve genel başkan yardımcısı, son yerel seçimde Ümraniye adayı olan Aykut Erdoğdu’yu “genel sekreter” yapmak istedi. Ancak Tugay bu atamaya kimi gerekçelerle sıcak bakmadı (Bu konu keşke kulis bilgisi şeklinde olsa da hiç basına yansımasaydı. Konu hakkında basına yansıyan kulis bilgisinin ötesinde bilgi sahibiyim ancak daha fazlasını yazmak istemiyorum, çünkü ileriye bakmak en iyisi). Erdoğdu’yu da Özel gibi 2011’de milletvekili ve MYK Üyesi olduğunda tanıdım yine MYK Üyesi olan Korutürk’ün danışmanı olduğum dönemde. Önemli meziyetleri var. Belki de yeni alınan örneğin, ülkemizin dördüncü büyük kenti Bursa’da ya da Özel’in memleketi olan ve kazanılmasıyla büyük sükse yaptığı Manisa’da genel sekreterlik görevine getirilebilirdi.

“Sakin kişilik” demişken… Tugay’ın yapısını Fransızların siyasi literatüre kattığı “Sakin Güç” kavramıyla açıklamak mümkün belki… 1981 başkanlık seçimlerinde Fransa’da “sakin fakat bilgili, güçlü, kararlı” anlamında “Sakin Güç” olarak lanse edilen Mitterand seçimleri kazandı daha önce kaybettiği Valery Giscard d’Estaing’e karşı. Mitterand’ın kampanyasının ana teması “Sakin Güç” idi. Seçim kampanyasını Fransız reklam-tanıtım gurusu Seguela yürütmüştü (“Anneme Reklamcı Olduğumu Söylemeyin… O Beni Bir Genelevde Reklamcı Sanıyor!” kitabı Türkçede de basılmıştı 1988’de). Yalın bir kampanya “Sakin Güç”ü başkan yaptı. Mitterand en uzun süreyle görevde kalan başkan oldu.

Kısacası, Tugay’ın siyasi iletişimini yürütenlere önerim, onu Mitterand gibi “sakin güç” olarak ele alması ve değerlendirmesi… Örneğin, önce Gandi gibi sunulup sonra bambaşka birisine dönüştürülenlerin durumundan ders çıkarmaları…

İNÖNÜ LİSESİ, SONRA DA EGE TIP; MESLEKİ VE SİYASİ KARİYER

Öğretmen bir baba ile ev kadını bir annenin çocuğu olan Cemil Tugay, 1967’de babasının görevinden dolayı bulunduğu Van’da doğdu. Küçük yaşta geldiği İzmir’de İnönü Lisesi’nin ardından 1989’da E. Ü. Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1993-2000 arasında plastik cerrahi ihtisası yaptı. Uzman hekim olarak plastik cerrahi ve estetik alanında çeşitli hastanelerde çalıştıktan sonra kendi muayenehanesini açtı. İngilizce ve Fransızca bilen üç çocuk babası Tugay, mesleki alanda İzmir Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyon Başkanlığı, TTB Özel Hekimlik Kolu Yürütme Kurulu Üyeliği, TTB Kol Başkanlığı, Ege Bölgesi Plastik Cerrahi Derneği YK Üyeliği görevlerinde bulundu. Siyasi kariyerinde yüzde 70,85 oyla seçildiği Karşıyaka Belediye Başkanlığı (2019-2024) öncesinde CHP Karşıyaka İlçe YK Üyeliği var.

Değişimle gelen İzmir’in yeni kaptanı ve rotası - Resim : 3

TUGAY’IN ANITKABİR’DE VERDİĞİ MESAJ

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, mazbatasını aldıktan iki hafta sonra eşi Öznur Tugay ve İzmir’in ilçe ilçe belediye başkanlarıyla birlikte Anıtkabir'i ziyaret ederek özel deftere şunları yazdı:

“Büyük Atatürk. Kurtuluşun ve kuruluşun şehri aziz İzmir’in halk iradesiyle seçilmiş temsilcileri olarak bugün manevi huzurunuzda bulunmanın derin heyecanı ve onurunu yaşıyoruz. 31 Mart 2024 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Seçimleri’nde hemşerilerimizin teveccühü ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçilerek, 4,5 milyon İzmirliye hizmet etmenin sorumluluğunu üstlenmiş bulunuyorum. Ancak bu sorumluluğun sadece kanunlar karşısında ya da bize oy veren seçmenler huzurunda karşılık bulan bir hissiyat olmadığını belirtmek isterim. Bu sorumluluk; yoksul halk çocuklarının devletin en yüksek makamlarına ulaşabilmesinin önünü açan; Cumhuriyetimizin bize sunduğu fırsat eşitliğine duyduğumuz minnetin omuzlarımızdaki ağırlığıdır aynı zamanda. Bu sorumluluk demokrasi ve çağdaşlık yolunda önümüzü aydınlatan devrim ve ilkelerinize olan bağlılığımızdır. Cumhuriyetimizin kurucusu, Türk ulusunun ebedi önderi, saygıdeğer Genel Başkanımız; bugün huzurunuzda bir kez daha ant içeriz ki; görevimizin başında olduğumuz her gün, her saat, her dakika sadece halkımızın, kentimizin ve ülkemizin çıkarlarını gözeteceğiz. Kişilere veya zümrelere değil toplumun genel yararına hizmet edeceğiz. Vicdanımızın sesini dinlemekten asla vazgeçmeyeceğiz. Emanetiniz olan bu güzel vatanı ve demokrasiyi canımız pahasına koruyacağız. Sözümüzden dönmeyeceğiz, yolumuzdan tek bir adım bile geri gitmeyeceğiz. Aziz Atam; hatıranız önünde saygıyla eğiliyor, silah arkadaşlarınızı, aziz şehitlerimizi ve Cumhuriyetin temellerine harç koyan tüm büyüklerimizi rahmetle anıyoruz. Ruhunuz şad olsun.”

Tugay’ın hissiyatını yansıttığı için özel deftere yazdıklarının tamamını yukarıya aldım ama bazı satırlar var ki nereden geldiğini unutmadığını ve bunu neye borçlu olduğunu ortaya koyuyor. Evet, Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü bu işte; bir mavna kahyasının oğlunu cumhurbaşkanı, bir ilkokul sınıf öğretmeninin oğlunu da Türkiye’nin üçüncü büyük ilinin Büyükşehir Belediye Başkanı yapabiliyor. Türkiye, fırsat eşitliğini kaybetmediği sürece bu gücüyle memleketin dört bir yanından çok farklı siyaset, ekonomi, bilim, sanat, kültür, spor aktörleri çıkarabilir.

“İZMİR BENİM CANIM, CİĞERİM”

Kamuoyunun yakından tanıması adına bir estetik-plastik cerrahi uzman hekimi olan Tugay’a çalışma anlayışıyla birlikte biraz daha mercek tutalım…

“Karşıyaka’daki başkanlığımın ilk günlerinde işin biraz acemiliğini yaşadım. Kısa zamanda birçok önemli iş yaptım ama pek anlatamadım. Zira kariyer olarak bir dahaki dönem için karar vermemiştim. Hatta ‘bu dönemin sonunda bırakabilirim’ bile dedim. Büyükşehir’i hiç düşünmemiştim. Ama bugün sadece İzmir’e hizmet etmenin peşindeyim. İzmir benim canım, ciğerim, herşeyim.”

Tugay’ın kendisini ziyaret eden bir grup gazeteciye açık sözlü ve samimi sözleri yukarıdaki paragraf…

Değişimle gelen İzmir’in yeni kaptanı ve rotası - Resim : 4

STİLİ SOFT POWER

Tugay’ı iki kez Büyükşehir meclisini izlerken gözlemledim. Diplomasi dili kullanıyor, stili ise soft power. Gerektiğinde kendi grubundaki arkadaşlarını da uyarıyor, dengeli hareket ediyor. Mazbatayı aldıktan yaklaşık bir ay sonra verdiği bir röportajda durumunu şöyle ifade etti:

“Yeni başladığım zamanlarda biraz duruma adapte olmaya çalışıyordum ve kendimi biraz sıkışmış hissediyordum. Ama şu anda daha hazırım. Kendimi baskı altında ve sıkışmış hissetmiyorum. Tersine daha tanıdık bildik bir ortamda gibi hissediyorum. Keyifli ve güzel taraflarını daha fazla hissediyorum. Beni en fazla mutlu eden insanlarımızın gösterdiği sevgi ve saygı, diğeri de şehirde iyi değişiklikler yapabilme imkanı. Gördüğümüz problemlere anında müdahale edip de onları bir an önce düzeltebilme gücü insana çok iyi hissettiriyor.”

BÜROKRASİ VE İŞTİRAKLERDEKİ KÖKLÜ DEĞİŞİKLİĞİN NEDENİ

Tugay, göreve geldiğinden bu yana gerek bürokraside gerekse iştiraklerde yaptığı köklü değişikliği aynı röportajda şöyle gerekçelendiriyor:

“Karşıyaka Belediye Başkanlığı yaptım 5 yıl, Büyükşehir ile çok ilişkimiz oldu. İzmir’de yaşıyordum, metropolde yaşıyordum ve belediye bürokrasisinde nerede hatalar yapıldığını gördüm. Sonuçta bu görev 6 Nisan günü mazbata almamla başlayan bir süreç değil. Ben, İzmir’i her şeyiyle yaşayan, belediye başkanlığı yapan ve buranın ekibiyle de doğrudan teması olan bir yoldan geldim. (…) halkın beklentileriyle örtüşen kararlar almak ve hızlı çalışmak açısından söylüyorum. Bu iki açıdan revizyona ihtiyaç vardı. Kimi neden görevden aldığımı ve yerine neden o yeni atamayı yaptığımı uzun uzun anlatabilirim ama bu kurum içi bir konudur. Kimsenin üzülmesini istemem o nedenle bu kararları sessiz bir şekilde alıyoruz ama kararların doğruluğuna da eminim. İnsanlar bunu zaman içinde görecek. İzmir’de halkın hizmetleriyle örtüşen bir belediyecilik anlayışını herkes görecek. (…) Bir kere İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olmaktan gurur duyuyorum. Burada gördüğüm kurum da gerçekten çok büyük, güçlü. Sorun var mı? Var. İdari yapı benim tahayyülümdeki gibi değil, o da doğaldır çünkü her başkanın bakışı farklıdır. Ben biraz daha hızlı çalışan, biraz daha öncelikleri halkın öncelikleriyle örtüşen bir belediye istiyorum. Çalışmamız da bu yönde olsun istiyorum.”

İzmir’de CHP Büyükşehir’in yanında 30 ilçe belediyesinden 28’inde de yönetimde. Tugay’ın Büyükşehir ve ilçe belediyeleri ilişkisine yaklaşımını da yine söz konusu röportajdan aktarıyorum:

“Ben adaletli davranmak eğilimindeyim. Önceliğimiz İzmir’in tamamına acil olan ihtiyaçlar çerçevesinde çalışma yapmak. İlçe belediye başkanı arkadaşlarımızla kendimi çok yakın olarak görüyorum. Her biriyle abi kardeş gibi hissediyorum. Bana bir belediye başkanı arkadaşım bir konuyu ilettiği zaman onun için önemli olduğunu hissettiğim anda derhal harekete geçiyorum. Bekleyen birçok konuyu çözüyoruz, çözeceğiz.”

ÖZNUR HANIM’IN DURUŞU

Başkan, mutluluğu bir hemşire olan Öznur Hanım’da yakalamış. Onunla iş ortamında tanışmışlar ve 15 yıldır evliler. Bir de kızları var. Başkan aynı röportajda eşini şöyle konumlandırıyor:

“ (…) eşimin geçen beş yıl içerisinde Karşıyaka’da bir duruşu vardı ve burada da aynı şekilde devam ediyor. Her zaman yanımda, olması gereken yerde olan, zaman zaman ondan beklenen sorumlulukları da yerine getiren ama asla belediyenin idari yapısına ve işlerine müdahale etmeyen bir insandı, böyle de devam edecek.”

180 GÜN

Başkan Tugay, göreve başlamadan önce 180 günlük bir “acil eylem planı” açıkladı kamuoyuna. Tugay’ın performansını değerlendirmek için 180 günü beklemek ve sonrasında gerçekleşip gerçekleşmediğine bakmak gerek. Sanırım kendisi de 180 gün sonunda yeniden kamuoyu önüne çıkarak acil eylem planının ne kadar hayata geçtiği hususunda açıklama yapacaktır. Aslında yeni dönemle ilgili asıl fikri ise ilk 500 gün verecektir. Başkan Tugay, umuyorum ki ilk 500 gün için de planlarını yapmıştır ya da yapıyordur. 500 gün ile ilgili olarak da kamuoyu önüne çıktığında çizeceği tablo önemli bir gösterge olacak.

Değişimle gelen İzmir’in yeni kaptanı ve rotası - Resim : 5

SOSYAL DEMOKRATLARIN KESİNTİSİZ ALTINCI DÖNEMİ

İzmir’i altıncı dönemdir üst üste kesintisiz olarak sosyal demokratlar yönetiyor. Unutulmaz rahmetli başkan Piriştina 1999’da DSP’den, 2004’te CHP’den seçildi. Onun ikinci döneminin başlarında vefatı üzerine Bornova Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu devam etti mecliste seçilerek ve 2009 ile 2014’te de yeniden seçilerek görevini 15 yıla yakın sürdürdü. 2019’da Seferihisar’da iki dönem ilçe belediye başkanlığı yapan Tunç Soyer, ardından da 31 Mart 2024’te de 2019’da Karşıyaka Belediye Başkanı seçilen Dr. Cemil Tugay İzmir Büyükşehir başkanı seçildiler. Onlardan önce de 1973 ve 1977’de iki kez seçilerek Osman Kibar’ı geride bırakan İhsan Alyanak ve 1989’da seçilerek Yüksel Çakmur İzmir’i yönettiler. 2002’den bu yana AK Parti tarafından yönetilen Türkiye’de maalesef İzmir üvey evlat muamelesi görüyor, İzmirliler cezalandırılıyor iktidar tarafından. Çünkü bu süreçte İzmir’de yerel iktidarda CHP var. Bunu not etmemin nedeni şu; artık CHP birinci parti ve psikolojik üstünlüğü var. Kısa çöpün uzun çöpten hakkını almasının iklimi güçlendi. İzmir, hem merkezi yönetimden hakkını isteyecek yüksek sesle ve gerekirse İzmirlileri Ankara kapılarına yığacak bunun için; hem de bütün olanaklarını kullanıp, sivil toplumu, sendikaları da yanına alarak hiçbir şeyi bahane etmeksizin çalışacak, çok çalışacak. Dr. Tugay’ın da bu bağlamda çalışacağını değerlendiriyorum.

Başka bir yazıda beş yıllık görev döneminde Tugay’dan şehircilik, sürmekte olan yatırımlar ve iletişimle ilgili neler beklediğimi kaleme alacağım.

(Not: Bu yazıda Gönül Soyoğul’un Dr. Cemil Tugay’la yaptığı ve 9 Mayıs 2024’te İzmir’in yerel gazetelerinden İzgazete’de yayınlanan iki sayfalık geniş röportajının küçük bir bölümünden kısmen yararlandım)