Sermaye, Üretici ve Yurttaş Arasındaki Uçurum: Gıdaya Harcanan Para Kime Gidiyor?
"Gıda güvenliğini sağlayacak yatırımları yapamıyoruz. Pazar, ulusal ve uluslararası sermayeye kalıyor."
Gıdaya para harcıyoruz ama gıda hakkımız gözetilmiyor. Biz emekçiler kazanmıyoruz. Çiftçimiz, besicimiz kazanmıyor. Ortada niteliği ve kalitesi artan bir gıda da yok. Boykot lafı geçince de bizleri tehditle susturmaya, geri adım attırmaya çalışıyorlar.
GIDANIN GERÇEK DEĞERİ NEREDE?
Gıdanın gerçek fiyatıyla marketteki etiket fiyatı arasındaki makas, 1960’lardan beri tüm dünyada açılıyor. Türkiye’de bu makas, AKP iktidarının etkisiyle katlanarak genişliyor. Kooperatiflerimiz, küçük işletmelerimiz, yeni girişimlerimiz büyük market zincirlerine ulaşamıyor. Gıda güvenliğini sağlayacak yatırımları yapamıyoruz. Pazar, ulusal ve uluslararası sermayeye kalıyor.
Çiftçimiz bin bir emekle ürettiği gıdayı hak ettiği fiyattan satamıyor. Zararını en azından karşılayabilmek için yok pahasına aracılara vermek zorunda kalıyor. Ulusal ve uluslararası sermayeye bağlı işletmeler, tarladan çatala uzanan zincirin her halkasını ele geçirmiş durumda.
Market zinciri olan bir grubun, hal piyasasında meyve-sebze satan bir işletmesi mutlaka oluyor. Bu işletmeye gıda taşıyan lojistik firması da yine aynı gruba ait oluyor. Gıdayı çiftçiden alıp lojistik firmasına teslim eden başka bir işletme de yine aynı gruba bağlı, ne yazık ki.
Neredeyse tüm restoranlara taze yeşillik tedarik eden işletme, bir restoran zincirinin bağlı olduğu gruba ait. Ekmekler, patatesler, etler başka bir grubun ortaklık kurduğu işletmelerden geliyor. Gıdayı üreten emekçiler, yurttaşa servis eden emekçiler, neredeyse asgari ücretle çalışıyor.
Y-KAPİTALİZM VE GIDA SİSTEMİNİN TAHRİBATI
Market raflarında onlarca liraya satılan içeceklerin dörtte biri, beşte biri su. İçerikleri yıllardır neredeyse aynı. Maliyeti 10 lirayı geçmeyen ürünler onlarca liraya bize satılıyor. Emekçinin geliri asgari ücret seviyesine sabitlenmişken, sermaye sahipleri karlarını her yıl istikrarlı biçimde artırmanın yollarını arıyor.
AKP iktidarının yarattığı ekonomik tahribat da bu faturanın üzerine ekleniyor. Gıda alanında, “Y-Kapitalizm” diyebileceğimiz, yandaş ilişkiler üzerine kurulu, kamu kaynaklarını özel sermayeye aktaran, rekabetin değil ayrıcalığın öne çıktığı bir neoliberal ekonomik sistem hüküm sürüyor. Gıda gelirlerinin yüzde 80’ini bu yandaş sisteme dayalı düzen elde ediyor.
Gıdaların kalitesi yükselmiyor. Bizim gıda hakkımız korunmuyor. Yıkılmasından ve ortalığa saçılmasından korktukları düzen tam da bu.