Kalitesiz, Güvensiz, Pahalı: Asgari Ücretli ve Emekli Aç!
"AKP iktidarı, gıda alanındaki kamu kontrolünü tamamen kaybetti. "
Asgari ücret 22 bin lira. Sağlığımızı koruyabilmemiz için beslenmenin maliyeti ayda en az 9 bin lira. Ya aç gezeceğiz ya da açlığımızı bastıracağız. Sağlığımız bozulacak. İlaç kullanmaya başlayacağız. İş devamsızlığımız artacak. Hem maaşımız kesilecek hem de ilaçlar için harcama yapmak zorunda kalacağız. İşte AKP’nin gıda politikaları.
KALİTESİZ, GÜVENSİZ VE PAHALI
Gözümüzü kapatıp hayal edelim. Sağlıklıyız. Düzenli bir hayatımız var. Tek yaşıyoruz. Öğün aksatmıyoruz. Dışarıdan yemek söylemiyoruz. Dengeli besleniyoruz. Yaptığımız yemeklerden vücudumuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri alıyoruz. Karbonhidrat, yağ ve protein dengesine dikkat ediyoruz.
"Ah, nerede" diyenlerimiz var. "Nerede yaşadığımızın farkında değil" diyenlerimiz var. "Biz o günleri görmeyiz" diyenlerimiz var. Ama bu, temel insanlık hakkımız. Gıda hakkımız.
Kahvaltıda her gün bir yumurta, bir parça beyaz peynirle birkaç tane zeytin, birkaç dilim ekmek yiyoruz. Yanında da çay içiyoruz. Öğle yemeğinde çorba içiyoruz. Sebze ya da bakliyat yemeği yiyoruz. Bulgur ya da pirinç pilavı veya makarnayla da bitiriyoruz. Sebze ya da bakliyat yemeğinin yanında gün aşırı bir parça et tüketiyoruz.
Akşam yemeği, öğle yemeğinin aynısı. Sadece gün aşırı bir parça et de yok. Yemekten sonra meyve yiyoruz. Yanında da çay içiyoruz. Sigara ve içki içmiyoruz. Abur cubur yemiyoruz. Çay ve sudan başka içecek içmiyoruz. En temel şekilde besleniyoruz. Hepsi için cebimizden ayda en az 9 bin lira çıkıyor. Asgari ücret 22 bin lira. En az yüzde 41’ini gıdaya verdik. Peki, kira ve faturalar?
Yaptığımız yemeklerden vücudumuzun ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri alamıyoruz. Besin içeriği kaybedilmiş, kalitesi kötü, üretim, depolama ve taşıma aşamalarında gıda güvenliği tehlikeye düşürülmüş gıdalar var sadece. Şanslıysak sahtekarlık yapılmamış gıdalara denk geliyoruz.
GIDA POLİTİKALARI SORUN YARATIYOR
Avrupa’da yaşasaydık cebimizden maaşımızın yaklaşık yüzde 12’si çıkacaktı. Güney Avrupa’da yaşasaydık, yaklaşık yüzde 22’si gidecekti. Amerika’da yaşasaydık, yaklaşık yüzde 17 olacaktı. Hatta asgari ücretin daha yüksek olduğu eyaletlerden birinde olsaydık, maaşımızdan giden para yaklaşık yüzde 10’a kadar düşecekti. Çin’de yaşasaydık, yaklaşık yüzde 25’i gidecekti. Ama besin içeriği düzgün, kaliteli, gıda güvenliği tehlikeye düşürülmemiş gıdalarla beslenecektik.
Irak’ta olsaydık, yaklaşık yüzde 40’a ulaşacaktık. İşgalden yeni çıkmış, işgalden önce diktatörün yönettiği, işgalle her şeyi yıkılan, işgalden sonra devlet düzeni kurulamayan, her şeyin belirsiz olduğu Irak. Biz de aynı seviyedeyiz.
AKP iktidarı, gıda alanındaki kamu kontrolünü tamamen kaybetti. Alan özel sermayenin, spekülatörlerin ve aracıların elinde. Gıda mühendisi olarak kabul görmüyoruz. Gıda işletmelerinin yüzde 90’ı, sadece zorunda oldukları için gıda mühendisi çalıştırıyor. Sermaye sahipleri, yaptığımız uyarıları, gördüğümüz riskleri, bildirdiğimiz tehlikeleri kabul etmiyor. En başta, AKP iktidarı kabul etmiyor.
Kamu üretmiyor. Kamu üretmediği için fiyatlar kimin canı nasıl isterse belirleniyor. Gıda politikaları kooperatifleri kitliyor, çoğu halka ulaşamıyor. Yine gıda politikaları, çiftçinin, besicinin yurttaşa doğrudan ulaşmasını engelliyor. Üreten emekçilerimiz kazanmıyor. Emekçi üretiyor sermaye kazanıyor. Hiçbirimizin sosyal yaşantısı kalmadı. Hiçbirimiz kabul görmüyoruz.