Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk?

Şimdilerde yerli-yabancı turistin uğrak noktalarından biri olan Kuzguncuk Mahallesi, bir zamanlar İstanbul'un ücra köylerinden biriydi. Yahudi Köyü olarak bilinen tarihi mahalle geçirdiği sosyo-kültürel değişime eski sakinlerinin hatıralarıyla direniyor.

Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk?

GERÇEK GÜNDEM - MELİKE ÇAPAN

Berber kitabevine, bakkal-kasap kafelere, sinema otoparka dönüşmeden önceydi… Çocukların oynadığı bahçelere “kaçak çardaklar” dikilmeden çok önceydi…

İlia henüz bostanını terk etmemiş, aşık olduğu Elefteria’nın bir “evet”i için sessizce ümit ile beklediği günlerdi. “Amigo boş geçiyor” diye dolanırken Amigo, tüm mahallenin yükünü sırtladığı günlerdi. Gitmeye karar verdiğindeyse bu kez mahallesi sırtlamıştı onu. Sinagogdan mezarlığa kadar omuzlarında taşımışlardı Amigo’yu… Müslüman’ı, Yahudi’si, Rum’u… İcadiye’deki sıralı ağaçların bile gidene ağıt yaktığı günlerdi.

Bekçi Bahur pala bıyıklarını taramış, ütülü üniforması içinde mağrur bir şekilde düdüğünü ötürüp, mahalleyi hizaya getirdiği günlerdi. Küçük Hamam’ın sabah erkeklerle öğleden sonra kadınlarla dolup taştığı, o öğleden sonra Mikve’den çıkan Yahudi kızının güzelliğinin sarıp sarmaladığı günlerdi.

Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk? - Resim : 1

İsmet Baba’nın masaları erkenden hazır ettiği akşamına Ortaköy’deki dostlara kadehlerin kalktığı günlerdi.

Ne çok uzaktı o günler ne çok yakın adeta bir masaldan ibaretti. Sahi, o kadar basit ve sade miydi hayat? O kadar naif miydi? İşte bunun cevabı Kuzguncukluların hikâyelerinde gizli.

PİNTO: KURBAN KESELERDİ BİZE DE VERİRLERDİ PESAH BAYRAMI’NDA BİZ HAMUR İKRAM EDERDİK

Doğma büyüme Kuzguncuklu olan Vitali Pinto 5 nesil boyunca bu ‘Yahudi Köyü’nde yaşamıştı; Kuzguncuk’ta…

Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk? - Resim : 2

Vitali Bey ve ailesi, yukarı Kuzguncuk’un sakinlerindendi. Mahalleyi Müslümanlarla paylaştıklarını anlatan Pinto, beraber yaşadıkları zamanları güzel hatıralarla yad ediyor:

“Bayramlarda beraber olurduk. Kurban keselerdi bize de verirlerdi. Pesah Bayramı’nda biz hamur ikram ederdik. Cenazelere birbirimize destek olurduk.”

Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk? - Resim : 3

17. yüzyıl itibariyle Yahudilerin yerleşim bölgesi olan Kuzguncuk zamanla artan nüfuslarından dolayı “Musevi köyü” olarak anılmaya başlanmıştı. Kuzguncuk’un bir girişinde bir de yukarı tarafta bulunan sinagogların ağzına kadar dolu günler geçirdiği zamanlar dün kadar yakın. “Bella Vista” (Güzel manzara) olarak adlandırdıkları Kuzguncuk’un Yahudiler için maneviyatı da büyüktü. Kutsal topraklara varmadan önceki son durakları olan Kuzguncuk her daim onlar için kıymetli oldu.

Bella Vista’da yaşamlarını kuran Yahudiler çalışmak için her gün İstanbul’a giderdi. Vitali Bey, vapur ya da motorla İstanbul’a geçtiklerini anlatıyor. Ancak bir lodos olursa vay hallerine… Vapur o gün çalışmazdı. Kuzguncuklular Üsküdar dolmuşlarına doluşurlardı.

Vitali Bey, vapurda herkesin yerinin olduğunu söylüyor:

“Boş gördün diye oturmak yok. Zaten evden tembih ederlerdi bizi. Vapurlar birinci ve ikinci mevkii olarak ayrılırdı. ‘Sakın ha birinci mevkiye geçmeyin. Arka tarafta oturun ki tanıdıklar görür ayıp olmasın’ diye tembihlerlerdi. Genciz sonuçta, gürültü patırtı yaparız.”

“Fazla lüksümüz yoktu” diye anlatıyor o günlerini Vitali Bey:

“Televizyonumuz yoktu. Radyo vardı. Sinemamız yoktu. Üsküdar’a giderdik sinema için on beşte bir gün. Düşünebiliyor musunuz telefon yoktu. Bugün herkesin cebinde iki tane var.”

DERELER KURUTULMADAN ÖNCE…

Çeşmelerden suyun içildiği bu güzel köyde dereler kurutulup yol yapılmadan önce bostanlarıyla bolluk bereketin yeriymiş. Her dilden insana yuva olmuş Kuzguncuk. Ladino, Rumca, Türkçe… Bu küçük köyün dilleri olmuş.

Hiç arabanın geçmediği o İcadiye Caddesi’nde çocuklar aşağı yukarı koşturarak rahatça oyunlar oynarmış. İlia’nın ya da Esat’ın bostanları çocukların oyun bahçeleri… Ağaçlardan çaldıkları erikler, incirlerin tadı onlar için hala bal gibi…

Vitali Bey 1975’li yıllarda ayrılıyor Kuzguncuk’tan. Ahalisi yavaş yavaş daha merkezi noktalara taşınınca o da topluyor yükünü sırtına, tutuyor yolunu. Ancak yapamıyor. Her Allah’ın günü soluğu Kuzguncuk’ta alıyor. Yönetiminde olduğu Beth Yakoov Sinagogu’nu ziyaret ettikçe mahallesini, arkadaşlarıyla oynadığı sokakları, doğduğu evi yeniden görüyor.

Ancak şimdilerde gördüğü onun Kuzguncuk’undan çok farklı. Bu kez hatıralarını alıyor yanına… Beraber yan yana dolanıyorlar. Son seferinde ben de eşlik ediyorum ona ve hatıralarına. Birlikte çıkıyoruz İcadiye Caddesi’ne teker teker eski komşularını sayıyor bana. Hepsinin yerini bir kafe almış. Mahallenin yerini ise turistik bir İstanbul semti almış. O Meşhur ‘Yahudi Köyü’nde bugün yalnızca yaşayan 2 Yahudi kalmış.

Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk? - Resim : 4

“İNANAMADIĞIMIZ İSİMLER 6-7 EYLÜL’E KATILMIŞ”

Vitali Bey ile dolanırken Kuzguncuk’u, çocukluk arkadaşıyla kesişiyor yolumuz. Şimdilerde mahallenin muhtarı. Ali Faik Kaptan. Karadenizli olan Faik Bey, 23 yıldır muhtar, doğduğu büyüdüğü mahallede.

“Acı günde tatlı günde” diyor Faik Bey… Beraber yaşadıkları günlerini böyle anlatıyor:

“İcadiye Caddesi’nde yürüyorum delikanlıyım. Camlara birileri çıkıyormuş, haberimiz yok. Abimiz bize kızıyordu. Biz de çıkmıyorduk öyle rastgele.”

Faik Bey, haklıydı. Acı günlerde yaşandı bu küçük mahallede. 6-7 Eylül olaylarında mahallede olaylar yaşandığını hatırlıyor. Hatta Faik Bey, inanamadığı isimlerin katıldığını da duymuş.

O da mahallesinin değişen yüzünden rahatsız. İnsan açısından çok sirkülasyon olmadığını söylüyor. Ancak günlük gelen ziyaretçi yoğunluğu ve kafelerin kaldırımı işgali her Kuzguncuklu kadar onu da kızdırıyor.

İLİA’NIN AŞKI: ELEFTERİA

Faik Bey ile konuşurken söz Kuzguncuk’un güzelinden açılıyor. Adı Elefteria. İlia’nın güzelliğine aşık olduğu, evlenmek için yanıp tutuştuğu güzel Elefteria… Faik Bey, Elefteria’nın fotoğrafını gösteriyor, ben de hemen ertesi güne bir buluşma ayarlıyorum.

Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk? - Resim : 5

Elefteria Çakıroğlu nesillerden beri Kuzguncuk’ta yaşamış. Ben ona ilk olarak İlia’yı soruyorum. Yüzünde şaşkın bir gülümsemeyle “Ben 18 yaşımdaydım. O, 42 yaşındaydı” diyor, hızlıca kapatıyor konuyu ve ailesini anlatıyor:

“1884 babam doğumlu. 1896 doğumlu annem. Ben de 1939 doğumluyum. Evveliyatımızı siz düşünün Kuzguncuk’ta.”

Elefteria Hanım benimle buluşmaya gelirken yolda karşılaştığı çocukluk arkadaşını da yanına katıyor. Viki Geron. Viki Hanım ile Elefteria Hanım altlı üstlü yıllarca komşuluk yapmışlar.

Çocukluklarındaki Kuzguncuk’u “Bir daha geri gelir mi” diyerek anıyorlar. Viki Hanım, “Akşamları herkes şıkça giyinir volta yaparlardı İcadiye Caddesi’nde” diye anlatıyor. Peşi sırada Elefteria Hanım ekliyor:

“Akşam 5 oldu mu anneler bebeklerini arabaya koyar, genç kızlar güzelce giyinirdi. Herkes vapur iskelesine… Babaları, nişanlıları, koca, sevgilileri… Herkes beklerdi. Babamızın elinde bir şey varsa alırdık, giderdik evimize. Yemekten sonra çocuklar toplanırdık, oyun oynardık.”

Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk? - Resim : 6

“BİR DAHA GERİ GELİR Mİ O KUZGUNCUK?”

Viki Hanım bayramları anımsıyor. Rum bayramlarında çalınan laternayı ve etrafında dans eden çocukları… Elefteria Hanım, dört din beraber yaşadıklarını ve her bayramı beraber kutladıklarını söylüyor.

Rahmi Bey Apartmanı, Kuzguncuk’ta başlayan komşuluk bugün Kurtuluş’ta devam ediyor. Ancak iki arkadaşın aklı hala o küçük köyde:

Viki Hanım: Biz çocukluğumuzu çok güzel geçirdik. İstop, saklambaç, seksek… Hepsini oynardık. Geçmiş zaman olur ki hayal-i cihan.

Elefteria Hanım: Kuzguncuk ne oldu canım. Rezil. Bütün Yahudiler Rumca bilirdi, bütün Rumlar Ladino.

Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk? - Resim : 7

1955’TEN SONRA DEĞİŞEN KUZGUNCUK

Kuzguncukluların hikayesinden sonra Üsküdarlı araştırmacı Emircan Kürküt’ün tez çalışması mahallenin değişen yapısı hakkında daha somut bilgiler içeriyordu.

Üsküdarlı olan Kürküt, Güngör Dilmen’in “Kuzguncuk Türküsü” isimli oyunu ile tanışır mahalle ile. Kuzguncuk hafızasının sahnelendiği bu oyun sayesinde mahalle üzerine doktora tezine başlıyor. Cumhurbaşkanlığı arşivlerine kadar giderek araştırmalarını derinleştiren Kürküt, çalışmasında semtin 1955 sürecindeki durumuna ağırlık veriyor.

Bir kez de Kürküt ile mahallenin o dönemki demografik yapısına bakıyoruz. Kürküt ağırlıklı Yahudi cemaatinin yaşadığı semtteki rakamları şöyle aktarıyor:

“Coğrafyacı Vital Cuinet’in istatistiklerine baktığımızda 19. yüzyıl sonlarında Kuzguncuk’ta 3 bin 600 Musevi, 2 bin 709 Ermeni, bin 85 Rum ve 230 Müslüman yaşıyordu. 1914 yılı Şirket-i Hayriye istatistiklerine göre Kuzguncuk’ta bin 600 Ermeni, 400 Musevi, 250 Rum ve 70 Müslüman aile yaşıyordu. Günümüzde ise azınlık toplumların oranı yüzde birin altında.”

TÜRKÇELEŞEN SOKAK İSİMLERİ

Kuzguncuk’un da sokak isimlerin birçok semtinki gibi Türkçeleştirilmeye başlanıyor. Artık hafızalardan silinen şimdilerde yalnızca eski haritalardan bulup da göreceğimiz o sokak isimlerini Kürküt anlatıyor:

“‘Biyiciyan Efendi’ isimli bir sokak varmış. Ben bunu 1932 yılı Pervititch haritalarından buldum. Bu sokağın adı ‘Bican Efendi’ye dönüştürülmüş. 1930’lardan sonra semte Müslüman bir kimlik kazandırılmış. Misak Boyacıyan adında ünlü bir bozacı varmış. Bunu Üsküdar Belediyesi’nin yayımladığı sokak isimleri evrakında buldum. Sokağa ‘Misak Boyacıyan’ ismi veriliyor ama sokağın ismi daha sonra ‘Bozacı Sokak’ oluyor.”

Semtteki en büyük değişimin 1955 yılından sonra başladığına dikkat çeken Kürküt, “6-7 Eylül'den sonra gayrimüslimlerin korku içerisine girdiğini yaptığım saha çalışmasıyla tespit ettim. Arşivlerde yer alan bilgilere göre, o dönemde Kuzguncuk’ta yaşayan halktan da olaylara karışanlar olmuş. Arşive gittiğinizde polis dokümanlarından tutuklananlara baktığınızda bunu tespit ediyorsunuz. Üsküdar’da 15 kişi tutuklanmış ve bunların yedisi Kuzguncuklu. Hatta bunlardan biriyle de görüşme gerçekleştirdim. Kendisi olaylara karıştığını biraz kabul eder gibi oldu ama detaylı bilgi vermedi. Tutuklandığını da söyledi” diye bahsediyor.

YAHUDİ KÖYÜNDEN MÜSLÜMAN MAHALLESİNE

1960’lı yıllara geldiğinde göç alan semte ağırlıklı Karadenizli vatandaşlar yerleşiyor. Kürküt, bu göçle semtin coğrafi ve nüfus yönünden genişlediğini söylüyor ve devam ediyor:

“Kuzguncuk, Koç Holding’in bulunduğu Nakkaştepe’ye doğru genişliyor. 1970’lerde Musevilerin maşatlık olarak adlandırdıkları mezarlıklarının bir kısmı tahrip ediliyor ve yerine gecekondular yapılıyor. Mezarlık taşlarının evlerde nasıl kullanıldığına dair fotoğraflar da mevcut. Dolayısıyla Kuzguncuk’un nüfusu gayrimüslimden Müslümanlığa doğru değişmeye başlıyor.”

Altın Kiremit’ten ‘kaçak çardak’lara; Kimlere kaldı Kuzguncuk? - Resim : 8

Bu göçün yansımasını ise basit örnekle aktarıyor Kürküt:

“Günümüzde Kuzguncuk’a giderseniz ‘Kastamonu pazarı’, ‘Kastamonu kahvesi’ gibi yerler görebilirsiniz. Buna ek olarak, 29 Ekim’i ve 30 Ağustos’u Kuzguncuk, büyük bir şölen içerisinde kutlar. Bu şölenlere köçekler eşlik eder. Köçekler de Kastamonu kültürüne aittir. Yani gayrimüslim kültürünün yerini Kastamonu kültürünün aldığını söyleyebiliriz.”

Eskiden ortasında derenin geçtiği Kuzguncuk’tan şimdi asfalt yollar geçiyor. Hamamların kaynakları kurumuş, İmparator Justinus’un altın kiremitlerle süslettiği kilise kendini adeta gizliyor. Oysa semte adını veren bu kilise değil miydi? (Hrisokerasmos: Altın kiremit) Peki ya bugünün o paha biçilemeyen görkemli evleri? Hepsinin ruhu çekilmiş gibi… Vitali Bey “O zamanlar ev dediğiniz öyle olurdu. Bugün yüksek fiyatlar isteniyor ama biz oralarda yaşadık” diyordu. Vitali Bey’in anlattıkları “Ev”di, “Mahalle’ idi. Bugün gördüklerim ise onun, Faik Bey’in, Elefteria ve Viki Hanım’ın anlattıklarından çok uzaktaydı. Sahi nereye gitmişti o Kuzguncuk? Kimlere kalmıştı? Elefteria Hanım’ın dediği gibi bir daha geri gelir miydi?

*Bekçi Bahur fotoğrafı: Yahudilerin Ayak İzleri / 500. Yıl Musevi Müzesi
* Eski Kuzguncuk fotoğrafları: Eski İstanbul Fotoğrafları Arşivi

Etiketler
Altın İstanbul