YSP konferans sonuç bildirgesi: 'Demokratik İslam mücadelesinin güçlendirilmesi önemlidir'

Yeşil Sol Parti'nin 10-11 Eylül tarihlerinde düzenlenen konferansına dair sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildirgede, dikkat çeken değerlendirmeler yer aldı.

YSP konferans sonuç bildirgesi: 'Demokratik İslam mücadelesinin güçlendirilmesi önemlidir'

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (Yeşil Sol Parti) Nazım Hikmet Kongre Merkezi’nde 10-11 Eylül tarihlerinde düzenlenen ve iki gün süren konferansın sonuç bildirgesi yayımlandı.

"Siyasetimizin yolu 3. Yol’dur" vurgusu yapılan sonuç bidirgesinde "3. Yol, düzeni savunanlara yani statükoculara karşıdır; aynı zamanda düzende şekilsel düzeltmelerle işi kotarmak isteyenlere de yani restorasyonculara da karşıdır" tanımına yer verildi.

Bildirgede; "demokratik İslam mücadelesinin güçlendirilmesi" ve "özgürlükçü laiklik anlayışının siyasal bir hat olarak benimsenmesi" gibi ifadeler dikkat çekerken, "Türkiye’deki gelişmeler, Körfez savaşının ardından Güney Kürdistan’da yaşanan gelişmeler ve nihayet Suriye iç savaşının ortaya çıkardığı dinamikler sonucunda bölgenin ve ülkenin son kırk yılının başat belirleyeni Kürt meselesidir" iddiasında bulunuldu.

Bildirgede öne çıkan kararlar şöyle:

"KRİZ GÜN GEÇTİKÇE DAHA DA DERİNLEŞMEKTE"

"Küresel ölçekte yaşanan ekonomik, siyasal, toplumsal ve ekolojik kriz gün geçtikçe daha derinleşmektedir. Dünya bir sağcılık, ırkçılık, milliyetçilik ve otoriterlik dalgasının etkisi altında hukukun, ortak sözleşmelerin etkisini yitirdiği, gücün tek belirleyen olduğu bir yere doğru gitmektedir.
Bu gidişata itiraz olan ideolojik tutumlar bir yandan belirsizleşirken bir yandan siyasal-toplumsal hareketlerin olmazsa olmaz gereği olan yeni yol ve yöntem arayışları dünyanın dört bir yanından seslerini tüm ezilenlere duyurmaktadır.

"SON KIRK YILIN BAŞAT BELİRLEYENİ KÜRT MESELESİDİR"

Türkiye siyasetini, devletin kuruluşundan bu yana rejime karakterini veren iki ana dinamik belirlemektir: Sermaye düzeninin sürdürülmesi ihtiyacı ve Kürt meselesi. Cumhuriyetin kuruluşundan 12 Eylül darbesine kadar kapitalizmin gelişmesi ve buna bağlı meseleler önemli ölçüde belirleyici olmuştur.
Türkiye’deki gelişmeler, Körfez savaşının ardından Güney Kürdistan’da yaşanan gelişmeler ve nihayet Suriye iç savaşının ortaya çıkardığı dinamikler sonucunda bölgenin ve ülkenin son kırk yılının başat belirleyeni Kürt meselesidir.

"REJİM ANA MUHALEFET VE İKTİDAR ELBİRLİĞİYLE KURULDU"

Bugün ise içinde yaşanılan süreç, genelde dünyadaki sağcılaşmaya özelde de 2015 yılından itibaren ivmesini yükselten hukuksuzluk rejiminin ürünüdür. Bu rejimin hiçbir esaslı meseleye itiraz etmeyen, hatta destekleyen ana muhalefetin ve iktidarın elbirliği ile kurulduğunu vurgulamak gerekir. Dokunulmazlıklar ve kayyım rejimi başta olmak üzere temsili demokrasinin temsil imkanlarının ortadan kaldırılmasına yönelik bir itirazın ana muhalefet bloğu tarafından getirilmediği bir hakikat olarak ortadadır.

"EN TEMEL SORUN KÜRT MESELESİDİR"

Otoriter faşizan gelişmelere esastan itiraz edenler ise bizleriz; iki hegemonik sınıf blokuna karşı çözüm siyasetini biz örgütleyeceğiz. Bugün bizlerin acil görevi otoriter, faşist rejimden kurtulup Demokratik Cumhuriyet’i inşa etmektir. İnşa sürecinde çözülmesi gereken en temel sorun Kürt meselesidir.
Meselenin çözümü için inkâr, imha ve bastırma siyaseti yerine demokratik ve barışçı çözüm adımlarının atılması zorunludur. Bizler, Türkiye’deki halkların ortak çıkarları doğrultusunda, bütün toplumsal kesimlerin kaygılarını gidermeye ve demokratik çözüm ve barış konusunda üzerine düşenleri yapmaya hazırız.

Çözümün siyaseti olan, yaşam biçimlerinin, kimliklerin özgürlüğünü sağlayacak, eşitsizlikleri ve adaletsizliği ortadan kaldıracak siyaset olan Üçüncü Yol’u halklarımızın geleceği için önemli bir seçenek olarak en güçlü şekilde inşa etmeye kararlıyız.

"DEMOKRATİK İSLAM VE ÖZGÜRLÜK LAİKLİK"

Din istismarcısı bu rejim ve halihazırda yürütücü öznesi olan AKP-MHP’nin politikalarına karşı Demokratik İslam mücadelesinin Kürt halkı ve tüm Türkiye halkları nezdinde güçlendirilmesi; içinde bulunduğumuz dönem itibariyle oldukça önemlidir.

Yaşam biçimleri ve dinsel tercihler devletin düzenleme alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Devletin düzenleyeceği alan, insanların haklar ve özgürlükler bağlamında yaptığı tercihlerin özgürlük içinde yaşanabilmesini sağlama alanı olmalıdır.

Önümüzdeki dönemde özgürlükçü laiklik anlayışının siyasal bir hat olarak benimsenmesi ve yaşam bulması başta Aleviler olmak üzere farklı inançlara sahip olanlara ve inanmayanlara karşı uygulanan sistematik baskıyı engelleyebilecek tek yoldur.

"SEÇİM SONUÇLARI, YAPISAL SORUNLARIMIZA İLİŞKİN MUHASABE YAPMAK İÇİN OLANAK SUNDU"

Parti çalışmalarında toplumla yeterince güçlü bağ kuramama, merkezileşme, bürokrasi, ideolojik yetersizlikler, erkek egemen akıl gibi sorunlarımız her ne kadar seçim sonuçlarıyla ilinti kurularak konuşulmaya başlanmışsa da esasında bunların yapısal sorunlar olduğunu biliyoruz.
Bu açıdan seçim sonuçları, yapısal sorunlarımıza ilişkin bir muhasebe yapmak için bize güçlü bir olanak sunmuştur. Seçim sonuçlarıyla yüzleşmek üzere başladığımız yeniden yapılanma sürecinde kendimizi ve siyasetimizi yeniden inşa ederken, baskıcı, totaliter sistemi demokratikleştirmek konusundaki kararlılığımız ve umudumuz da giderek büyümektedir.

"SİYASETİMİZİN YOLU 3. YOL'DUR"

Siyasetimizin yolu 3. Yol’dur. Tarihte her zaman düzeni savunanlar, düzeni kendi dar çıkarları için kısmi değişikliklere tabi tutmak isteyenler ve düzeni radikal bir biçimde esastan değiştirmek isteyenler olmuştur. 3. Yol, düzeni savunanlara yani statükoculara karşıdır; aynı zamanda düzende şekilsel düzeltmelerle işi kotarmak isteyenlere de yani restorasyonculara da karşıdır. Mevcut sisteme karşı yeni bir sistemin inşasıyla karşılık vereceğimiz bu dönemde yeni bir yaşamın da inşa edici gücü biz olacağız."

Etiketler
Yeşil Sol Parti