AKP’nin kolladığı baronlar ve mafyalar kim? İsim isim dosya dosya kapatılan davalar, cezadan kurtarılanlar hapse atılanlar

AKP ve MHP’nin çıkardığı son infaz düzenlemesi, “devlete karşı işlenen suçlar” hariç herkesi kapsıyor. Öyle ki, cinayet, cinsel istismar, uyuşturucu, hırsızlık gibi suçlardan ceza alıp hapishanede bulunanlar tek tek serbest bırakılmaya başlandı. Hak savunucuları ve gazeteciler ise hapse atılıyor.

AKP’nin kolladığı baronlar ve mafyalar kim? İsim isim dosya dosya kapatılan davalar, cezadan kurtarılanlar hapse atılanlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2012 yılında Başbakanken yaptığı konuşmada “Şeyh Edebali'nin ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ tavsiyesini siyasetin ve idarenin merkezi olarak kabul ediyoruz” demişti. Bu cümlelerin Erdoğan’ın sesiyle vatandaşlara ulaştığı dönemde, bugün “kumpas davalar” olarak anılan siyasi yargılamalar devam ediyordu.

Sonrasında da siyasi davalar sürdü, patlamaların, siyasi - ekonomik krizlerin derinleştiği Türkiye’de “insan” yerine “makam” odak noktası yapıldı. Türkiye, “insanın” yaşayamadığı bir ülke haline geldi.

Öyle ki, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2022 yılı Uluslararası Göç İstatistikleri'ne göre, Türkiye’den yurt dışına göç edenlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 62,3 arttı. Türkiye’de yetişen, tahsilini, duygularını, sevgisini bu ülkede biriktirip yeşerten yüz binlerce genç, derinleşen ekonomik krizle birlikte yıllardır süren hukuk güvensizliğinin artmasıyla ülkeden koptu.

“İNSANI YAŞATMAKTAN” SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ÖZGÜRLÜĞÜNE GİDEN YOL

Hukukun sürekli tartışıldığı günlerde, bu ülkeden kopmayıp ateşten gömlek giyip, çocukların güzel bir gelecekte yaşaması için gerçekleri yazan ve bedel ödemekten geri adım atmayan isimler de vardı. Gazeteci Barış Pehlivan bu isimlerden biriydi.

Ancak AKP’nin yargıda sürdürdüğü politika, Erdoğan’ın 11 yıl öncesi söylediği sözlerden fersah fersah uzakta; insanı yaşatmamaya çalışmak üzerine kurulu. Son dönemde, Meclis’ten çıkarılan “yargı paketleri”, “infaz düzenlemeleri”, hukuk aracılığıyla suç örgütleri, uyuşturucu tacirleri, cinsel istismar hükümlüleri, terör örgütü mensuplarının kurtarılması için bir araç olarak kullanıldı.

Peki neydi bu dosyalar, insanı öldüren devleti yaşatmayan isimler nasıl tek tek kurtarıldı?

FETÖ’CÜLER BIRAKILDI AYNI İSİMLER YENİDEN YARGILANDI

AKP’nin sık sık propagandasını yaptığı FETÖ’yle mücadelenin en büyük bölümü “Bank Asya’ya 1 TL yatıranlarla” oldu.

FETÖ’nün yürüttüğü kumpas davalara uğrayanlar, “FETÖ’nün tasfiye edildiğinin” söylendiği dönemde yeniden başka suçlar yaratılarak yargılanırken, FETÖ’nün üst düzey isimleri tek tek bırakıldı.

FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik en büyük kumpaslarından olan Balyoz'un yeniden görülen davasında Mart ayında karar çıktı. İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Çetin Doğan, Behzat Balta, Mehmet Kaya Varol, İhsan Balabanlı, Erdal Akyazan ve Emin Küçükkılıç hakkında yeniden hapis cezası verildi. Çetin Doğan hakkında, “suç için anlaşma” suçundan 6 yıl 8 ay hapis cezasıyla hüküm kuruldu.

Sahteliği ortaya çıkmış belgelere, yalancı tanıklıklara, olmayan beyanlara dayandırılan Balyoz’un yeniden görülen davasındaki hakim ve savcıların tavırları da tepki çekti. “Sedat Peker’e haber uçurduğu” iddiasıyla gündeme gelen savcı Alim Yaşar, yeniden görülen davada generallerin bir araya gelmesinin bile suç olduğunu söyleyip, gülerek generallerin cezalandırılmasını istemişti.

FETÖ’nün başlattığı davalar, yeniden açıldı “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” şiarını yıkan anlayışla hapis cezaları yağdırıldı.

ADALET BAKANI TUNÇ’UN KARDEŞİ BÜTÜN DELİLLERE RAĞMEN CEZADAN KURTARILDI

“Bank Asya’ya 1 TL yatıranlar”, “ByLock’u telefonuna yükleyip bir kez bile kullanmayanlar” FETÖ üyesi yapılıp ceza alırken; Fethullahçılarla kol kola olup, Bank Asya’ya milyonlarca lira yatıranlar ise kurtarıldı. Hukukun değil “güçlünün” üstünlüğü onlarca dosyada yurttaşın karşısına çıktı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un kardeşi olan Yahya Tunç, “FETÖ üyeliği” suçlamasıyla İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı. Tunç hakkında hazırlanan iddianamede, ByLock'ta 1454 adet kaydı olduğunun tespit edildi. ByLock kullanıcısı 22 kişiyle ve FETÖ davalarında hakkında adli işlem yapılan 166 kişiyle iletişim kaydı ortaya çıktı.

Gazete Duvar’dan Can Bursalı’nın gündeme getirdiği dosyada, Bank Asya'da birden fazla hesabı ve kredi kartı olduğu savcılık dosyasına giren Yahya Tunç'un kendisinin teslim olması nedeniyle etkin pişmanlıkta bulunarak örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde faydalı bilgiler verdiği belirtildi ve hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildi. Bank Asya’ya 1 TL yatıranların yıllarca hapis yatırıldığı ülkede, Adalet Bakanı’nın kardeşinin dosyası bir anda kapatıldı.

AYNI MAHKEME SIRADAN VATANDAŞA CEZA YAĞDIRDI

Ancak aynı İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 Kaynak Holding çalışanının FETÖ üyeliği kapsamında Bank Asya hesap artışı, ByLock kullanımı ve çeşitli sohbetlerde yer aldığı gerekçesiyle 7’şer yıl hapis cezası verdi. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Murat Erten’in ise makamına hiçbir zaman tenzili rütbe gelmedi.

AKP’li yıllardaki FETÖ davaları, hiçbir zaman siyasi bağlantıları olanlara götürülmedi. AKP’nin istediği kişi “terörist” ilan edildi.

KAPATILMAYA ÇALIŞILAN MÜLKİ İDARE YAPILANMASI DOSYASI

15 Temmuz darbe girişiminden önce Tokat’ta göreve başlayan Başsavcı Erdoğan Bayrakdar’ın yaşadıkları da bunun en büyük örneklerinden biriydi. FETÖ'nün mülki idare yapılanmasına dair soruşturma yürüten Bayrakdar’ın hazırladığı, Yusuf Acar’ın itiraflarıyla büyüyen dosya Ankara’ya gönderilmek istendi. Tam da bu sırada iddiaya göre Ankara’daki gizli toplantıda soruşturmanın üstünün örtülmesi kararı alındı ve kaymakamlar soruşturmasının Tokat’ta kalması konusunda anlaşıldı.

Başsavcı Bayrakdar soruşturmanın peşini bırakmayınca FETÖ iltisaklı kişileri atayan dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yine telefona sarıldı ve hiddetle konuştu.

Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “SS” adlı kitabında ortaya çıkanlara göre; Soylu, Başsavcı Bayrakdar’a “Haddini bildiririm” demekle kalmadı; soruşturulan FETÖ şüphelisi devlet görevlilerine sahip çıktı. “Onlar gencecik ve temiz insanlar. Hem onları da alırsak görevden, kiminle çalışacağız” diyen Soylu’ya Bayrakdar’ın cevabı ise “Tarlalardan toplayın gerekirse, isterseniz bin tane vatan evladı bulursunuz” oldu.

Ancak FETÖ soruşturmaları, AKP için siyasi kazanç aracı olarak kullanılmaya devam edildi.

UYUŞTURUCU BARONLARI DA KURTARILDI!

AKP’li yıllar, suç örgütleri ve uyuşturucu tacirleri için de kullanışlı zamanlardı. Gazeteciler, hak savunucuları, siyasetçiler, öğrenciler hapse atılırken; mafyalar ve baronlar tek tek AKP eliyle büyütüldü, hapisten kurtarıldı.

30 Haziran 2020 tarihinde dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonlarından biri olduğunu söylediği “Bataklık” da suçluların demir parmaklıklar ardından özenle kurtarıldığı bir dosyaydı.

“Haftada 5 bin uyuşturucu satıcısını gözaltına alıyoruz” diyen Soylu ve oğlu Engin Levent Soylu’nun da adının geçtiği Bataklık dosyasında, örgüt yöneticileri Nejat Daş ve Çetin Gören'in de bulunduğu 8 tutuklu sanık tahliye edildi. Böylelikle “cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonunun” davasında tutuklu sanık kalmadı. Soylu ve oğlunun, dosyada yer alan isimlerle ticari bağlantıları olduğuna dair ise ciddi iddialar vardı. T24 yazarı Tolga Şardan, Bataklık dosyasında yer alan Nevzat Kaya’nın ifadelerinde Soylu’nun oğlu Engin Levent Soylu’nun Ataköy Sea Pearl’daki evine yaklaşık 1,5 milyon dolar harcadığını, Bakan’ın kuzeni Mehmet Soylu’nun aldığı Range Rover aracın bedelinin yarısını kendisinin ödediğini içeren iddialar öne sürdüğünü aktarmıştı.

MAFYA BİR KAPIDAN GİRİP HEMEN DİĞERİNDEN ÇIKIYOR

İnsanı yaşatan değil öldüren uyuşturucunun tacirleri tek tek cezasını çekmeden hapisten kurtarılırken, yine insanı yaşatan değil öldüren suç örgütü mensupları da hukuk kullanılarak cezaevinden çıkarıldı.

Türkiye’nin en büyük organize suç örgütleri arasında gösterilen Sarallara yönelik, 29 Haziran’da İstanbul merkezli 13 ilde yapılan operasyonla 47 kişi tutuklandı. Operasyonda onlarca silah, yüzbinlerce dolar ele geçirilirken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Sarallar’ın başı olduğu belirtilen İlyas Saral’ın da aralarında olduğu 169 kişi hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede, suç örgütünün liderinin “Alaaddin Saral” olarak bilinen İlyas Saral olduğu, Erdal Acar, Fatih Sarıalioğlu, Mehmet Ulu, Ali Kaplan, Mustafa Fazlıoğlu, Osman Tellioğlu ile Tamer Çağlar'ın da yöneticileri olduğu belirtildi.

Sarallar birçok kez tutuklanıp serbest bırakılan suç örgütüydü. Öte yandan, Sarallara yönelik operasyonun ardından Süleyman Soylu ile dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş arasında tartışma yaşandığı iddiaları da gündemdeydi. Soylu’nun, “operasyonu bana neden haber vermediniz” sorusuna Aktaş da “size söylediğimizde sızıntı oluyor” diye yanıt vermişti. Nitekim operasyon sürecinde Sarallar suç örgütünün lideri olduğu belirtilen İlyas Saral kayıplara karışmıştı.

Bununla birlikte ilerleyen günlerde, Soylu ile hemşeri olan Saralların yönetici konumundaki tutuklu isimler ise iddianamede yer alan tüm bulgulara ve tespitlere rağmen tahliye edildi. Geçen aylarda, İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Marmara Ceza İnfaz Kurumları yerleşkesi duruşma salonlarında 6 Şubat’tan itibaren devam eden yargılamalarda, 7 Mart’ta, Saralların “yöneticisi” olduğu iddia edilen isimlerden Erdal Acar’ın da aralarında bulunduğu 21 kişi serbest bırakıldı.

Soylu’ya bilgi verildiği sırada kayıplara karıştığı ortaya çıkan İlyas Saral, İstanbul Havalimanı'nda ülkeye giriş yaparken yakalandı. Ülkeye giriş yaparken tutuklanacağını bilen İlyas Saral’ın Türkiye’ye gelişi soru işaretleri oluşturdu. Sebebi ise ilerleyen günlerde anlaşıldı. 15 yıldan 27 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan ve 13 Haziran’da tutuklanan İlyas Saral, 21 Temmuz’da tahliye edildi. Ondan bir gün önce ise Sarallar ile yıllarca birbirlerini öldüren suç örgütü 'Şahinler'in lideri Sedat Şahin tahliye oldu.

Mafya liderlerinin uyuşturucu baronlarının tahliye edildiği bu dönemde, hak savunucuları ile gazeteciler tek tek hapse atılmaya, demir parmaklıklar ardına hapsedilmeye devam ediliyor.

Diyarbakır’da yapılan ve gizli tanık beyanlarına dayandırılan operasyonlarda onlarca gazeteci aylarca hapis yatmaya devam ediyor. 14 Mayıs seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay, AYM’nin emsal kararlarına rağmen serbest bırakılmıyor. Son dönemde yürütülen siyasi davaların simgesi haline gelen Gezi davasında tutuklananlar dört duvar arasında 1 buçuk yıllarını kaybettiler.

Çözüm süreci zamanında terör örgütü PKK’nın lider Abdullah Öcalan’a ılımlı yaklaşan ve son seçimlerden sonra yeni bir süreçle ilgili çıkışlarda bulunan AKP’yi ironi yaparak eleştiren Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ tutuklanarak cezaevine gönderildi.

FETÖ kumpası Ergenekon davasının mahkeme başkanlarından Hasan Hüseyin Özese’nin tahliye edildiği, baronların salıverildiği, mafyaların göz göre göre hukukun arkasından dolaşarak cezaevinden çıkarıldığı Türkiye’de son olarak gazeteci Barış Pehlivan 5. kez hapsedilmek isteniyor.

İNFAZ DÜZENLEMESİ: GAZETECİLERE YOK; KATİLE, HIRSIZA ÖZGÜRLÜK

Pehlivan’ın hapsedilmek istenmesi hakkında “hukuka değil siyasi düşmanlığa dayanıyor” tespiti yapılıyor. 15 Temmuz’da Meclis’te kabul edilen infaz düzenlemesinden yararlanması gereken gazeteci Pehlivan’ın, düzenlemeden yararlanmaması için devlet kurumları büyük çaba gösteriyor.

AKP ve MHP’nin çıkardığı son infaz düzenlemesi, “devlete karşı işlenen suçlar” hariç herkesi kapsıyor. Öyle ki, cinayet, cinsel istismar, uyuşturucu, hırsızlık gibi suçlardan ceza alıp hapishanede bulunanlar tek tek serbest bırakılmaya başlandı. Ancak AKP’nin “intikam aracı” haline getirdiği yargı; kendisine muhalif olarak gördüğü herkesi demir parmaklıklar ardından tutmak için çalışıyor.

Etiketler
Recep Tayyip Erdoğan FETÖ Alaattin İlyas Saral Sarallar Uyuşturucu Suç örgütü AKP Mahkeme Dava Furkan Karabay Barış Pehlivan Merdan Yanardağ